Sıradan biriydi aslında Gökçe. Üniversiteden mezun olduktan sonra 24 yaşında Psikolojik Danışman olarak özel bir okulda çalışıyordu. Gökçe' yi okuduğunuzda aslında hepinizin hayatında biraz yeri olduğunu anlayacaksınız. Çok güzel değildi. Yani filmlerde, kitaplarda bahsedilen o mükemmel bir yüz, minicik burun, renkli gözler, incecik bir fizik yoktu. Ama çirkin de değildi. Aynadan kendine baktığında kendini güzel görürdü. Aslında önemli olan da bu değil miydi? Kişinin kendini güzel görmesi yetmez miydi?
Bir de Ali Asaf' ımız vardı. 28 yaşında çok iyi bir avukattı. Beyefendi kişiliği, bazen sert oluşu, bazen merhameti, bazen de neşesi herkesi içine çekerdi. Kendisine has bir yakışıklılığı, çekiciliği vardı. İnsanların dikkatini çekerdi. Gökçe hayattan sadece güvenebileceği, korkmadan sırtını dayayabileceği birini istiyordu. Ali Asaf' ta sevmek ve sevilmek istiyordu. Biliyordu sevmenin ve sevilmenin ne kadar güzel olduğunu. Çünkü önünde birbirini çok seven anne ve babasını görerek büyümüştü. Bu yüzden doyasıya sevmek ve sevilmek istiyordu. Bakalım bu iki gencimizin hayatları nasıl olacak, istediklerini bulabilecekler mi? Hep beraber göreceğiz... |
Bunları da beğenebilirsiniz
|
0% |