@spearbang
|
Minho,her zaman sorunlu bir çocuktu.Okuldaki ardı arkası kesilmeyen şiddet problemleri onu yavaş yavaş herkesin gözünde psikolojik sorunları olan bir bireye dönüştürüyordu.Okuldan atılmasının ardından babası, onun karakterindeki karanlık tarafı çok geçmeden fark etmiş ve onun önü alınamayan şiddet arzusunu,kendi çıkarları için kullanmaya karar vermişti. İnsanlarla anlaşma yaparak onlardan yüklü miktarda ödemeler alıyor ve Minho'yu da silah olarak kullanıyordu.20'li yaşlarına kadar babasının emrinde hareket eden Minho,bir zaman sonra öldürmenin kendisine ne kadar haz verdiğini düşünmeye başlamıştı.Artık babasının emri olmadan, kendi içindeki şiddet dürtüsüyle hareket ediyordu. O artık sadece bir kiralık katil değil, aynı zamanda bir seri katildi. İnsanlar onu "İblis Lordu" ve "Nocturne" gibi lakaplarla anıyorlardı. Noktürn, hülyalı, romantik ya da duygulu karakterde kullanılan şiirsel formdur. Gece müziği anlamında kullanılır. Aslen gece olan, gece yaşanan fakat güneşin doğuşuyla hepsinin yok olduğu olguların bütünü manasındadır. Genellikle gece manzaralarını veya duygusal içsel dünyayı yansıtan, melankolik ve duygusal bir hava taşır. Minho, yaptıklarının ve görünüşünün aksine kurbanlarını nazikliği ve hoş sesiyle etkileyerek kandırır.İnsanlar Nocturne yani İblis Lordunun adını anarken hem korku hem de hayranlık duyardı. İşlediği her cinayet bir sanat eseri gibiydi. Detaylara verdiği önem, kurbanlarını nasıl seçtiği, suç mahallinden nasıl kaçtığı, hepsi bir araya geldiğinde, bir dizi karmaşık bulmacanın parçaları gibi birbirine mükemmel bir şekilde uyuyordu. İnsanlar, İblis Lordu'nun kim olduğunu ve neden bu kadar acımasız bir seri katil olduğunu anlamak için teoriler üretiyorlardı. Kimileri onun bir psikopat olduğunu düşünüyor, kimileri geçmişindeki travmaların onu bu noktaya getirdiğini öne sürüyordu. Ancak gerçekler, psikopat bir fâninin yalnızca öldürme dürtüsüyle yaşamasıydı. Nocturne, şehirdeki en büyük gizemlerden biri haline gelmişti. Senelerdir onun işlediği cinayetleri araştıran ama az da olsa ilerleme katedemeyen Chris ve Changbin isimli iki ajan onunşimdiye kadar ki en kurnaz hedef olduğunun farkındalardı.Bu yüzdenpeşinde oldukları seri katilin zihnini anlamakta zorlanıyorlardı. İki ajan federal düzeyde bir özel ajan teşkilatı kurarak yetenekli polis ve dedektiflerden yardım almaya karar vermişlerdi.Teşkilatın kuruluşunun üzerinden 2 yıl geçmiş olmasına rağmen yine de elle tutulur bir gelişme gösterememişlerdi. Taa ki genç bir dedektifin, yeni taşındığı yerde yan komşularında bir gariplik sezene kadar.Genç dedektif bir gece, evleri kuşatan ay manzaralı güneydoğu sokaklarından birinde, nadiren gördüğü yan komşusunun garip davranışlarını farketmişti.Henüz dedektifliğini resmiyete dökmediği için günleri hep evde geçiyordu.Hergün elindeki dürbün ile yan komşusunun evini gözlemleyerek davranışlarını her detayıyla aklının en ücra köşelerine kadar işliyordu. Genç dedektif, insanları bir denklemin elemanları olarak ele alıyordu,söz konusu amacına ulaşmak olduğunda ise zaman zaman acımasız bir karaktere bürünmekten çekinmiyordu.İşine yaramayan hiçbir bilgiyle ilgilenmeyen dedektif, bilgi sahibi olduğu konulardaki ukalalığı kadar, ilgilenmediği şeylere karşı kayıtsızlığı da onu ilginç ve sinir bozucu kılıyordu. Changbin,kurallara göre oynamayı seven ve duyguları körelmiş denebilecek bir ajandı.Ukala ve gerektiğinde şiddete başvuran bir adamdı.Chris ise onun aksine oldukça duygusal ve bir davayı çözmek veya bir can kurtarmak için kanunları yok sayan polislerdendi.Bu zıt ikilinin uyumsuzluğundaki uyum çevrelerindeki insanları her zaman hayrete düşürüyordu. Hikaye'nin ilgi çekici kısmı Chris ve Changbin ikilisinin genç dedektifi keşfetmesiyle başlamıştı.Bu dava, Hyunjin'in karşılaştığı en zor dava olacaktı.Her açıdan... Sevgili okur, Unutma ki bu kurgu sadece bir hayal ürünüdür. Gerçek dünyada işlenen suçları romantize etme veya haklı çıkarma amacım kesinlikle yoktur. Suçlar her zaman kınanmalıdır ve adalet yerine getirilmelidir. Keyifli okumalar dilerim. |
0% |