@spsrebirth
|
Bennu, oğlunun bu içten mızmızlanmasına dudak büzerek, " Tamam. O zaman yeniden yapalım. " Egemen, kafasını salladığında Bennu kapıyı kapatıp gülümsedi.
Sude, kapıyı açıp yana kaydığında Egemen tüm nefesiyle " sürpriz " diye bağırdı.
Bennu ,oğluna ayak uydurarak yalandan şaşırmış gibi yapsada daha fazla dayanamayıp yere çöküp oğlunu kollarının arasına aldı.
"Çok özledim seni. "
"Bende çok özledim anne. " diyerek annesinin saçlarına öpücükler kondurdu.
Geri çekilip oğlunun yüzünü sulu sulu öptü. "Şükür kavuşturana ne kadar çok özlemişim oğlumu. "
Dakikalarca sarılıp sarılıp öptü. Kokusunu içine çekip kalbine en iyi gelen şeyin tadını çıkardı.
" Beni hiç özleyen yok varsa yoksa Egemen efendi özleniyor." Ece annesi sitemkar ses tonuyla araya girdi.
Bennu, ayağa kalkıp Ece annesinin yanaklarını mıncırdıktan sonra sarıldılar. "Seni nasıl olurda özlemem bir tanecik Annem."
Ece annesi, çocuk gibi omuz silkelesede dayanayıp manevi kızını bağrına bastı.
"Çok özledim kızım. Aylar oldu yüzünü göremedim."
Sude, oflayarak sitem etti. "Artık şu kapıdan çekilsenizde içeriye girsem. Bu ne canım ya ağaç oldum."
Ece anne, Sude'nin önünden çekilip geçmesi için yol verdi.
"Kıskançlığı tuttu yine . "
Sude geçip kapıyı kapattıktan sonra ellerini beline koydu.
"Şimdi öyle mi oldu Ece hanım. Daha bir hafta önce beni bağrınıza basıyordunuz. Bennu'yu görünce hemen satış benim pabuç dama. "
Tatlı atışmalarını sürdürerek salona ilerlediler.
Bennu, oğlunun önünde eğilip ayakkabısını çıkarttı. "Hadi gel bir üzerini değiştirelim, ellerini yıkayalım sonra kahvaltımızı edelim."
Kucağına aldığı oğlu ağır gelmişti. Aylardır yan yana olamasalarda oğlundaki değişimleri fark ediyordu. "Sen biraz kilo mu aldın bal yanak. Hemde boy atmışsın. "
"Evet. Anneannem bana bir sürü yemek yedirdi." Elleriyle yemek yiyormuş gibi gösterdi. "Bir sürü dolmaları böyle ağzıma koydu. Süt içirdi yoğurt yedirdi. "
Bennu, onun şirinliğine dayanamayıp yanaklarına gömülüp ayların hasretiyle öpmelere doyamadı.
Keyifli geçen dakikalar eşliğinde huzurla kahvaltılarını yapıyorlardı. Ece anneleri mutlulukla kızlarına ve torununa bakıyordu. Her eylül ayında onların yanına gelir. Herşeyi yoluna koyduktan sonra evine gider ama dayanamaz geri gelirdi.
Aslında onun kızı Sude'ydi. Ama çocukluğundan bu yana tanıdığı Bennu'nun da öz kızından bir farkı yoktu. İlkokula başladığından bu yana Bennu'ya bakıcılık yapmış. Bennu ailesini kaybettikten sonra onu yetimhaneye vermeyerek koruyucu ailesi olmuştu.
Bennu, üniversiteyi bitirmeden hamile kalınca ona çok kızmıştı ama hep yaptığı gibi destek olmaktan vazgeçmemişti. Ona annelik yaptığı gibi Egemen'e de anneanne olmuştu.
Bennu, oğlunun iştahlı haline gülümsedi. Ona yemek yedirmek için o kadar çok uğraşmıştı ki bir türlü başarılı olamamıştı ama Ece annesi bunu başarmıştı. Normalde oğlunu hiç gözünün önünden ayırmak istemesede bu lanet dava için oğlunu iki aylığına sudeyle Antalya'ya göndermişti. Yanında iştahla yiyen oğluna eğilip saçlarının arasına ard arda bir kaç kez öpücük kondurdu.
Başını kaldıran Egemen, annesinin gözlerine bakıp gülümsedi. Egemen'in gözlerinde ki koyuluk Bennu'nun kalbine ok misali saplandı. Canını yaktı.
Uzun zamandır hiç böyle hissetmemişti. Gücünün arkasına sakladığı pişmanlık yeniden ortaya çıkmaya başlamıştı.
Mervan'ın davasını kazandıktan sonra geçmişten bastırdığı tüm duyguları ortaya çıkıyordu.
Henüz duygularının neden ona bu kadar baskı yaptığını anlamasada Egemen'in gece gibi parlayan gözlerinin arkasındaki derinlik bir anlığına birisini hatırlatmak ister gibi derinleşti.
Bennu, takılı kaldığı o gözlerin derinliğine inerken gözlerinin önüne perde gibi inen karanlık gözlerde hatırlamaktan bile korktuğu adamın yüzünü görecekken, Duymaktan korktuğu o ismiyle seslenen Ece annenin sesiyle görüntü gitmişti. Bu ismi doğru duyduğundan emin olmak isteyerek Ece annesine döndü. Ama kadın söylediği ismi fark edince düzeltti. "Bennu " dedi mahcup bir ifadeyle,
Ece annesinin düzelttiği isimle yanlış duyduğunu düşündü. Bu da bugün yaşadığı duygular gibi geçmişin oyunlarından biriydi.
Tüm gününü oğluna bitişik olarak geçirmişti. Onunla sohbet etmiş oyunlar oynamıştı en sevdiği çizgi filmleri izlemişlerdi. Aylar sonra onunla banyoya girmiş su savaşı bile yapmışlardı. Oğlunu yatırdığı yatağın kenarına oturup en sevdiği hikayenin son kısmını okudu.
Egemen yine hikayenin sonunu dinlemeden uyuya kalmıştı. Annesinin göğsüne yatmış elini karnının üzerine koymuştu. Öyle rahat uyuyordu ki Bennu onun keyfini bozmak istemediği için yerinden kıpırdamadı. Alnına derin ve şefkatli bir kaç öpücük kondurduktan sonra karnına uzattığı elini tuttu.
"İyi ki doğurdum seni tüm sıkıntılarımı çekip atıyorsun." dedikten sonra hayranlıkla oğluna baktıktan sonra kendini uykuya bıraktı.
2 GÜN SONRA 'PAZARTESİ '
"Yeni sınıfımız burası. "
Egemen bu durumdan memnun değildi. Omuz silkerek annesine baktı. "Anne geçen senede anasınıfına gitmiştim. Neden birinci sınıfa başlamıyorum. "
Bennu yere diz çöküp oğluyla aynı hizaya geldi. "Sen daha küçüksün oğlum. Bu yılda burada olacaksın. Hem anasınıfında olmak çok eğlenceli. "
Egemen omuzlarını memnuniyetsizlikle silkelemeye devam etti. "Evet, ama artık büyümek istiyorum. "
Bennu, oğlunun mızmızlanmasına dudak büzüp yanağından öptü.
"Büyümek için bu kadar acele etme bebeğim. Herşeyin bir zamanı var. "
Egemen de annesinin yanaklarını öptü. "Seni kötü adamlardan korumak için büyümem gerekiyor. "
Bennu, bu sözle şaşırmıştı. Hiç beklemediği bir söz duyunca Sude'ye baktı. "Kötü adam mı ? Bebeğim, O nereden çıktı ? " "Ben biliyorum biz bu yüzden ayrı kaldık "
Bennu, ayağa kalkıp Sude'ye yaklaştı. "Bu sözler nereden çıktı Sude. "
Sude'de, Egemen'in sözlerine şaşırmıştı. Çünkü ona hiçbir şey belli etmemeye çalışmışlardı. Annesinin neden yanında olmadığını sorduğunda çok çalıştığını söylemişlerdi.
Bennu'ya cevap verecekken okulun sekreteri seslenince kadına döndü.
"Sude hocam, bir beyefendi geldi sizinle görüşmek istiyor. "
"Tamam. Gelsin. " dedikten sonra ortamdaki kasveti dağıtmak için Egemen'e döndü. "Teyzeciğim yeni sınıfımızın duvarlarında çok güzel resimler çizildi bakmak ister misin ? "
Barlas, Sude'nin onu beklediğini öğrenince merdivenlere yöneldi. Sonunda avukata bir adım yaklaştığını düşünüyordu. Hatta belkide bir kaç saat içinde onunla yüzleşebilecekti.
Merdivenlerden çıktığında koridorun sonunda üç kişi olduğunu gördü. Üçününde arkası dönüktü.
İki kadın önlerinde duran çocuğa bakıyorlardı. Barlas, öğretmenin fotoğrafını gördüğü için onu tanıyordu. Diğer kadın yere eğilip önündeki çocuğun kıyafetlerini düzeltiyordu. Küçük çocuk kadının alnından öpünce Barlas gülümsemişti. "Anne, duvarlara çizilen resimlere bakalım mı ? " "Bakalım bir tanem. "
Bennu ayağa kalkıp karşısındaki sınıfa ilerlerken Sude arkasına döndü.
Kendisine doğru yaklaşmakta olan adamı fark etti. Karşıdan gelen adamın heybeti ve yüzündeki sertlik bir kaç metre mesafeden bile belli oluyordu.
Sude, adamın yürüyüş tarzıyla irkilmişti. Sanki kavgaya geliyormuş gibi üzerine doğru geliyordu.
Adam yaklaştıkça tanıdık gelen bir sima canlandı Sude'nin gözünde ama çıkartamayınca "Magazinsel biri herhalde ya da bir ünlüye benziyor." diye söylendi kendi kendine...
"Sude hanım. "
Sude kendisine uzatılan eli sıktı.
" Evet benim. Siz "
Karşısındaki adam kadınla tokalaştıktan sonra ellerini ceplerine soktu. İsmini söylememişti. Bu Sude'nin tuhafına gidince direkt konuya girmek istedi.
"Buyurun. Öğrencilerinden birinin velisi misiniz ? "
"Hayır. " "Yeni kayıt mı yapacaktınız ?" "Hayır. " adamın her soruya keskin ve soğuk cevap vermesi Sude'yi de germişti.
Sıkıntılı bir nefes verdikten sonra "O zaman ne istiyorsunuz ? " diye sordu.
Karşısındaki adamın gözlerinin içi aniden kararmıştı. Şuan bakışlarından hiçbir duygu geçmiyordu.
Barlas, kadınlara karşı nazik davranmayı bilmiyordu. Daha doğrusu içinden gelmiyordu. Hayatında ki kadınlar hariç diğerlerine soğuk davranıyordu. Ama bu kadın avukatın kardeşi olduğu için ona daha da soğuk davranıyordu.
"Ben aslında birini sormak istiyordum. Kard..."
Doğan, koşarak merdivenleri çıkarken nefes nefese kalmıştı. Patronunu o kadınla konuşurken görmüştü. Bu yüzden araya girmekten korkuyordu. Belkide patronu avukatı bulmuş olabilirdi.
Ama şuan ki durumun önemini hatırlayınca korksada araya girdi.
Barlas, "Patron" diye seslenen Doğan'ın sesini duyduğunda lafını kesmek zorunda kaldı.
Bir an Doğan'a sinirlensede onun önemli bir şey olmadığı sürece lafını kesmeyeceğini biliyordu. Özellikle avukatın kardeşini bulmuşken.
Doğan, nefes nefese kalmış bir halde cümlesini tamamlamaya çalıştı.
"Anneniz. Evden çıkmış her yerde onu arıyorlar. "
Adamın duyduğu sözle koşar adım merdivenlere yönelmesiyle ne olduğunu anlamayan Sude arkalarından bakakalmıştı.
"Ne olmuştu ki şimdi ? Bu adam kimdi ve neden bu kadar kabaydı. " diye düşünmeye başladı.
Okuldan çıkıp eve gitmek üzereyken Egemen parkta oynamak isteyince parka gittiler. Bennu'nun telefonu çalınca cebinden çıkarttı. Arayan Cihan hocaydı. Gün içinde 3 kez aramıştı Gününü ailesi ile geçirmek istediği için cevaplamamıştı. Ama bugün ısrarla aradığı için açtı.
"Telefonlarıma cevap vermemenin sebebi var mı? " Adamın sözlerine bıkkınlıkla nefes verdi. "Evet. Oğlum geldi bugünü sadece onun ile geçirmek istedim. "
"Biliyorum. Gözün aydın 3 ay sonunda kavuştunuz. Çok büyümüş."
"Sen nereden biliyorsun ? " diye sordu tedirginlikle.
"Karşınızdaki çay bahçesindeyim." Dediğinde kafasını o tarafa çevirdi eliyle işaret eden adamı gördü.
"Gel konuşalım " dedikten sonra cevap vermesini beklemeden telefonu kapattı.
Bennu, kendisine emrivaki yapılmasından nefret etmesine rağmen bu adam her seferinde böyle yapıyordu. Bir anda geliyor, bir anda gidiyordu.
Sude'ye 5 dakikaya geleceğini gözünü oğlundan ayırmamasını söyleyip çay bahçesine doğru ilerledi.
Sude, gözünü Egemen'den hiç ayırmıyordu bu yüzden yanına oturan biriyle irkildi.
Kafasını çevirdiğinde bir kadın olduğunu gördü. Kadın elini onun dizine koydu. " Su " diye fısıldadı.
Kadının hali perişandı. Kirlenmiş pijamaları, dağınık saçlarıyla korkunç gözüküyordu. Ayakları çıplak ve kan içindeydi.
"Teyzeciğim iyi misiniz ? " diye sordu. "Su " diye fısıldadı tekrar. "Su "
"Tamam size hemen su getireceğim. "
Egemen'i bırakıp gidemezdi ama kadının halide perişandı. Zor durumda olduğu için vicdanını dinleyip hızla gidip gelirim diye düşündü. Egemen'in yerini kontrol ettikten sonra hızlı adımlarla su almaya gitti.
Egemen kafasını çevirdiğinde annesini ve teyzesini görememişti. Gözleriyle etrafı taradı göremeyince korkmaya başlamıştı. Kaydıraktan inip onların oturduğu banka geldiğinde annesi ve teyzesinin değil kötü halde duran başka bir kadını gördü.
Kadın Egemen'i fark edince kafasını kaldırıp gözlerinin içine baktı. Küçük çocuk korkarak ağlamaya başlamıştı. Kadın, onda tanıdık bir sima görünce kalbine bir ferahlık geldi, yüzü gülmeye başladı.
Ona elini uzattı. Egemen hiç tedirgin olmadan ona uzatılan eli tutmuştu. Çünkü kadından korkmak yerine garip bir elektrik almıştı.
"Ağlama oğlum. Ben yanındayım."
Annesini kaybettiğini düşünüp hıçkırıklarla ağlıyordu.
Kadın Egemen'i kendine çekip sarıldı. "Annen burada oğlum. Hiç kimsenin sana zarar vermesine izin vermeyeceğim. "
Ayağa kalkıp çocuğun gözyaşlarını sildi. "Hadi evimize gidelim. Abin ve kız kardeşin seni çok merak etmişlerdir. Eve gidelim orada oynarsın."
Egemen, yanına yabancı biri geldiğinde onlarla konuşmazdı annesi ona öyle öğretmişti.
Ama bu kadına güvenmişti Hatta kadının elini sıkıca tutup kendini ona teslim etmişti.
Bennu, Cihan hocayla konuştuktan sonra kalkıp oğlu ve kardeşinin yanına dönüyordu. Oturdukları bankta Sude'yi göremeyince onları aramaya başladı. Oyun parkında göremeyince etrafa hızlı bir bakış attı. Ama ikiside gözükmüyorlardı.
Panikle fısıldadı. "Oğlum. Sude "
Sude'nin numarasını tuşlayıp aradı ama açmıyordu.
"Neredesiniz ? " diye bağırırken başı dönmeye başlamıştı.
Gözlerine inmeye başlayan yaşlar, kalbinde sızlayan acıyla çaresizce oğlunu aramaya devam ediyordu.
Sude, elinde su şişesi geri döndüğünde kadını bıraktığı yerde göremedi. Etrafa baktığında yoktu gitmiş olabileceğini düşünüp en son kaydırakta bıraktığı yeğenine baktı. Egemen kaydıraktan yoktu koşar adım park alanına gelip çocukların içinde aramaya başladı. Salıncağa ,tahteravalli ye baktı. Yoktu !
Panik içinde koşuşturmaya başlarken bir kaç metre ötede koşan Bennu'yu gördü.
Korku ve panik içinde Onlara doğru koşarken biraz daha ilerde Egemen'i su almak için gittiği kadının elinden tutmuş giderken görünce kalabalığa çarpa çarpa daha hızlı koşmaya başladı.
Bennu, Egemen'i kaldırımda bir kadının elini tutmuş giderken gördüğünde koşmaya başlamıştı. Ona bir şey olacak korkusuyla çarptığı insanları umursamadan oğluna yetişmeye çalışıyordu.
"Egemen " diye seslendi.
Barlas, yaklaşık 4 saattir her yerde annesini arıyordu. Okuldan çıktıklarında bu yana polisle iletişime geçmiş, adamlarına her yeri aramalarını söylemişti.
"Nasıl olmuş Doğan. Hatice neredeymiş. Evden nasıl çıkmış ? " Diye öfkeyle sordu.
"Selda hanımın ilacı bitmiş. Hatice evden çıktığında anneniz uyuyormuş. Evde borular patladığı için tamirci çağırmıştık kapıyı açık bırakmışlar. Anneniz o arada uyanmış ve evden çıkmış. "
"Annemi bulduktan sonra hepinize bunun hesabını soracağım. "
Barlas, en son annesini ziyaret ettiğindeki ruh halini hatırladı. " Annem iyiydi " diye fısıldadı.
Onu yeniden kaybetmiş olmanın verdiği acıyla gözlerine hüzün çöktü.
"Bir kaç haftadır iyiydi. Aklı başına gelmişti. Artık mantıklı düşünüyor mantıklı konuşuyordu. Ne oldu birden bire "
Doğan, gözlerini kaçırıp akıp giden yola baktı. Ne olduğunu tahmin ettiği için sessizliğe büründü. Özge’nin onu ziyaret etmesiyle bir ilgisi olduğunu düşünüyordu ama bunu Patronuna söylemeye korkuyordu.
Son zamanlarda herşey üst üste gelmiş. Patronu adeta her an patlamaya hazır canlı bomba haline gelmişti. O kadar olayın üstüne bir de bunu söyleyemezdi. En azından Özge de gazabına uğramasın diye düşünerek sustu.
Barlas'ın telefonu çalınca ikiside gözlerini telefona dikti. Arayan polis memuruydu. Bu kez iyi bir haber alacakları düşüncesiyle bekletmeden açtı.
"Barlas bey. Emirgan sahilde annenizin eşgaline uyan bir kadın ihbarı aldık. Ekiplerimizi oraya yönlendirdik. "
Barlas, derin rahatlatıcı bir nefes almıştı. Bu dördüncü ihbardı. Diğer dört ihbar hastane, karakol köşelerinde çaresizce beklemekle geçmişti. Ama bu kez bulunan kişinin annesi olduğuna inanıyordu. Kalbi onu oraya götürmek istiyordu.
Bennu, çaresizce koşturmaya devam ederken çarptığı insanların ona bağırmasına umursamadan oğluna ilerlemeye çalışıyordu.
Egemen, elini sıkıca tuttuğu kadınla kaldırıma ilerlemişlerdi. Yanlarına bir araba yaklaştı.
Bennu tekrar "Egemen " diye seslendi. Ama oğlu onu duymuyordu.
Arabanın kapısı açıldığında Bennu'nun ayağı bir şeye takılıp dizlerinin üzerine yere kapaklandı.
Kalbinin deli gibi çarpmasına sebep olan acıyla çaresiz çıkan sesiyle ses telleri yırtılırcasına tüm gücüyle bağırdı.
"Egemen, oğlum. "
Yeni bölüm geldi. İyi okumalar. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. ❤️
|
0% |