Yeni Üyelik
1.
Bölüm
@starmyggirl

Efil Ekim. adını doğduğu aydan alan genç bir kız. hayatının her anında kendini berbat hissetmesine sebep olan o ay.

Ekim, doğduğunda yetimhanenin avlusuna bırakılmış olmanın yükünü derinden hissetmiş bu ana kadar. hayatının her anında onun asla sevilmeyeceğini düşündürmüşler ona, bu nedenden olmalı kimseye yaklaşamaması. oldukça zor anlar yaşamış bu kız.

korkularından sebep kimseye dokunamaz, onların ona dokunmasına da izin vermez.

gözlerini üvey annesine dikmiş söyleyeceklerini dinlemeye hazır olduğunu hissettirerek.

'Ekim kızım, biliyorsun seni üzmek istemiyorum. bu nedenle üstüne de gelmek istemiyorum' dedi Alev. sözlerine devam ederken Efil'e doğru uzatmaya çalıştığı eliyle geriledi genç kız.

"dokunma." dedi sakin olmaya çalışarak.

'tamam, özür dilerim, unuttum.'

"sen ne diyecektin anne?" dedi Efil Ekim.

anne demekten nefret ettiği halde, bu kadını da üzmek istemiyordu. kendisine hep iyi davranmaya çalışmıştı Alev.

'ben evlenmek konusunda ciddiyim, seninle bu konu hakkında tartışmak istemem ama lütfen bana kızma kızım. eşim öldükten sonra sen de kendini odalara kapattın. senin baba şefkatine muhtaç olduğunu biliyorum'

Efil kaşlarını çattı. bu zamana kadar kimsenin sevgisine ve ilgisine ihtiyaç duymamıştı, Rüzgar'ı es geçersek öyleydi.

"konuşmak istemiyorum." dedi okul çantasını omzuna atarken. Alev'in içi boş muhabbetlerinden usanmıştı, hep Efil'i sinir edecek şeyler söyler dururdu.

Alev'in konuşmasına izin vermeden evden çıktı. zaten okula geç kalıyordu. ayakkabısını ayağına geçirip asansöre bindi. bağcıklarını bağlamak biraz bekleyebilirdi, o hızla binadan çıkmayı tercih etti. sokağa adımını atar atmaz otobüsün durağa yaklaşmak üzere olduğunu görünce son hızıyla koşuşturmaya başladı.

'lanet olsun' dedi kesik nefeslerinin arasından, yine kaçırmıştı işte. oflaya oflaya durağın oturağına oturdu ve telefonunu çantasından çıkardı. kulaklıklarını takarken şarkı seçiyordu.

Sickick/ İntro İnfected

beni sonbahardaki ucube diye çağırıyorlar..

şarkının sözlerinin tıpkı ona hissettirdikleri gibi oluşu onun kalbine işliyordu. şarkının sözlerinin anlamını bildiği için gözyaşlarını tutamadı, gözlerini kapattı ve gözyaşlarının yanaklarından süzülmesine izin verdi. bildiği bir şey daha vardı, tıpkı bu şarkıda olduğu gibi kendisi de yeni bir rekor olacaktı. geçmişini mahvetmişlerdi ama geleceğini mahvetmelerine izin vermezdi.

düşüncelerine dalıp gitmişken, yanında bir hareketlilik hissetti. gözlerini açıp yanına baktığında genç yakışıklı bir çocuk gördü.

çocuk Efil'in kendisine baktığını fark ettiğinde, kafasını Efil'e çevirdi. kocaman, kalpleri ısıtan gülüşüyle konuşmaya başladı.

"merhaba!!" çocuk Efil Ekim'in formasına baktı "aynı okuldayız galiba, ben 12/ B sınıfından Rüzgar Ege."

Efil çocuğu bozmamak için kafasını sallayıp kendini tanıttı.

'10/A sınıfındayım. Ekim.' diğer ismini söylemedi. diğer ismini nadiren bilirlerdi, hatta sadece bir kişi bilirdi.

çocuk elini uzatmaya yeltendiğinde Efil'in gerilemesi ilgisini çekti.

"rahatsız mı ettim?" dedi elini hızla geri çekerken.

'evet.' dedi kırmaktan gocunmadan.

asıl nedenin dokunma hastalığının olduğunu nasıl söyleyebilirdi?

Rüzgar'ın gülüşü solarken gözlerini kaçırdı. Efil gülüşünün soluşunu izlerken sebepsizce kalbinden bin parça koptu.

'benim dokunma hastalığım var.' dedi her ne kadar kendini hiç tanımadığı bir yabancıya açmak istemese de.

Rüzgar'ın bakışları anında Ekim'e döndü.

"keşke ilk başta söyleseydin, rahatsız ettiğimi düşündüğümden kendimi yiyip bitirecektim"

Efil 'abartma be' dememek için zor tuttu kendini. yüzüne küçük bir tebessüm yerleştirdi ve sorun olmadığını belirtti. sonrasında anında gülüşünü sildi ve önüne döndü.

otobüsün gelmesiyle ikisi de ayaklandı. kapılar açılınca Rüzgar Efil'e önden girmesi için yol verdi.

ikisi de bindiklerinde yan yana boş olan iki koltuğa oturdular. Efil Rüzgarla konuşurken çıkardığı kulaklıklarını tekrardan kulağına taktı. Rüzgar'ın bakışlarını üzerinde hissetmesine rağmen umursamadı.

"ne dinleyeceksin?" denmesiyle bakışlarını ona çevirdi.

kulaklığın birini çıkartıp Ege'ye uzattı.

'dinlemek ister misin Rüzgar Ege?' dedi Efil. Rüzgar şaşkınlıkla Ekim'e bakmaya başladı, sonrasında avucunu açtı. Efil elleri ellerine değerse rahatsız olmasın diye Rüzgar'ın düşünceli davranışıyla gülümsedi. bu sefer içten gülümsemişti, gamzeleri görünüyordu.

kulaklığı eline yakın bir mesafeden Ege'nin avucuna doğru bıraktı. Ege'yse karşısındaki kızın gülümseyince beliren gamzelerine hayranlıkla bakakaldı.

Ekim'se şarkı seçmeye odaklanmıştı.

Sen ağlama/Badem

şarkı ikilinin kulaklarına dolarken, Rüzgar gözlerini kapatmış, Ekim'se onun dalgalı kahve saçlarının gözlerine doğru dökülüşüne bakıyordu.

bir süre sonra Rüzgar'ı seyrettiğini fark edince gözlerini yola çevirip, kafasını cama yasladı.

aradan kaç dakika geçtiği bilinmez, Efil omuzlarında bir ağrılık hissedince kafasını kaldırıp omuzlarının üzerine baktı.

nefesinin kesilmeye başlamasını hissetti. aklında o anlar canlanırken, gözleri dolmaya başladı. itemiyordu nedense, normalde kimseye dokunamayan bu kız ' sadece bir kişiye dokunabiliyorken' bu çocuğu itemiyordu.

Flashback-

dokunma bana diye haykırışlarını duymazdan geldiler. Efil o odaya girdiği için pişmanlık duymaya başladı. her şey yetimhane müdürünün onu odasına çağırmasıyla başladı.

önce küçük cüssesine dokunmaya başladı Efil'in.

sonra küçük kızın istememlerini görmezden geldi.

'yardım edin! Ali amca lütfen yapma..'

küçük kızın minik dudaklarına, istememesine rağmen sert bir öpücük bıraktı.

hıçkırıklarıyla sarsıldı Efil'in omuzları. kimse duymuyor muydu bu küçük ruhun çığlıklarını? neden kimse gelip kurtarmıyordu Efil'i?

yurt müdürü küçük kıza dokunmaktan gocunmadı. sadece küçük kıza değil küçük kızın ruhuna da dokunmuştu. nerden bilecekti ki ruhunu öldürdüğünü? bilmesine rağmen neden küçük kıza bu işkenceyi yapıyordu?

Ekim yurt müdürünü itmeye çalıştı, lakin sadece çalıştı. küçük bedeni onu kurtaracak gücü bulamazdı.

hıçkıra hıçkıra ağlarken dua etmeye başladı Efil.

'lütfen biri beni kurtarsın!' dedi içinden binlerce kez. küçük ruhun çığlıklarını bir tek Allah duyuyordu.

o yetimhanedeki kimse duymadı Efil'in haykırışlarını. yurt müdürü kendisine emanet edilen bu çocuğun canını acıttığı için ölmeliydi.

aniden kapı çalınca durmak zorunda kaldı, ayağa kalkıp küçük kız içeri girdiğinde kilitlediği kapının kilidini açtı.

içeriye giren Rüzgar, gözlerini küçük kıza dikmişti

"Ali amca, Ekim'i çağırmamı söylediler. izninle." dedi sert bir şekilde.

kimsenin Efil'İ çağırdığı filan yoktu. Rüzgar onu her yerde aramış, bulamamıştı. en son yetimhane müdürünün odasından gelen tanıdık bağırma sesiyle kapının önünde durmuş, kapıyı dinlemeye başlamıştı. 'Ali amca lütfen dokunma bana, yardım edin' diyordu bu ses hıçkırıklarının arasından. Rüzgar bu duyduklarından sonra kalbinde bir sızı hissetmişti.

ne yapacağını kısa bir sürede, '10 sn' filan düşünüp, kapıyı tıklatmıştı. birkaç saniye sonra kapının kilit açılma sesini duyunca içeriye girmiş minik dostuna bakmaya başlamıştı.

'ne yapacaklar Ekim'i' dedi yetimhane müdürü.

"sizi ilgilendirmiyor, bana çağır dediler. önemli olmasaydı demezlerdi" dedi çatık kaşlarıyla Rüzgar.

Ali'ye kafa tutuğu için ceza da alabilirdi ama umurunda değildi. o sadece Efil'i alıp gidecekti, sonrasında cezasını da çekmeye razıydı.

'kalk Ekim. işleri bitince tekrar yanıma göndersinler, Rüzgar. sen de sonra odama gel, saygısızlığının bir cezası olacak.'

Rüzgar tiksinir bakışlarını müdüre yönlendirdi, ardından Efil'e doğru döndü. Efil ayağa kalktı birlikte dışarı çıktılar. kapının dışına çıktıklarında kapıyı kapattılar ve birlikte koridorlarda yürümeye başladılar. merdivenlere geldiklerinde, merdivenlere oturdular birlikte.

"ne yaptı sana?" dedi küçük kıza.

Efil titriyordu. titreye titreye konuşmak için ağzını araladı.

'ona dokunma dedim Rüz, o bana dokundu..'

Rüzgar gözlerini yumdu, minicik ruhu zehirlemişti o adam. gözlerini geri açıp ellerini Efil'e doğru uzattı, Efil'in gerilemesiyle ne olduğunu anlamayarak baktı miniğe.

"Efil, ne oldu, neden dokunmama izin vermedin?"

tekrar ellerini uzattı, bu kez kızın minik yüzüne doğru. yanaklarına koydu elini, küçük beden elinin altında titriyordu.

"korkuyor musun benden" dedi dolu gözleriyle. küçük kızın bal sarısı saçlarını okşamaya başladı, küçük kız gerilemeye devam ettikçe, anladı ki korkuyordu.

ellerini çekti.

"özür dilerim, seni korkutmak istemezdim."

küçük kızın ela rengi gözleri doldu, ağlamaya başladı. hıçkıra hıçkıra ağlarken, Rüzgar ona sarılamıyordu bile.

ne yapacağını bilemez halde Efil'e bakıyordu.

ona Efil ismini Rüzgar söylemişti, en başında. kimliğinde geçmeyen bu isim Rüzgar ve Efil'in ilk sırlarıydı. Efil Rüzgar'a "efil efil eserek geldin Rüz" deyince, Rüzgar ona 'benim Efil'im sen ol' demişti. böylece Ekim'e Efil demeye başlamıştı.

küçük beden hala ağlarken, ona dokunmadan sarılma kararı aldı Rüzgar. bedenini küçük kıza değdirmeden kollarını etrafında olmasına rağmen küçük kıza dokundurmadan, bedeninin etrafında kalkan gibi durdu. Efil Rüzgar'ın bu davranışıyla, korkmaması gerektiğini düşünerek Rüzgar'a sıkıca sarıldı.

minicik elleriyle Rüzgar'ın boynunu sarmalamış, ağlamaya devam ediyordu. Rüzgar'da yetimhaneye çocukları yakınları ziyarete geldiklerinde sarılıp saçlarını öptüklerini görünce bunun iyi hissettireceğini düşündüğünden, küçük kızın bal sarısı saçlarına küçük küçük öpücükler bırakıyordu.

bir süre sonra küçük kız Rüzgar'ın boynunda uyuya kalmıştı. Rüzgar minik ve cılız bedeni zorlanmayarak kucakladı ve yatakhanelere doğru ilerledi. onu kendi yatakhanesine götürüp, kendi yatağına yatırdı.

küçük kız uyurken, onun başında bekledi. olurda kabus görürse, Efil'i sakinleştirip, rahat bir uyku çekmesini sağlamayı planlıyordu.

Flashback finish-

Efil, omzunda uyuyup kalan Rüzgar Ege'yi itmemiş ve tanıdık bir his hissetmişti. ne olduğunu anlayamasa da sakin kalmayı başarmıştı. bir süre sonra otobüsün inecekleri durağa yaklaştığını fark edince, Rüzgar'ın omuzlarını dürttü. Rüzgar gözlerini açıp kafasını Efil'in omuzundan kaldırdı. birkaç saniye sonra nerde uyuduğunu fark etmesiyle, kendini suçlu hissetmeye başladı.

"Ekim, özür dilerim.. fark etmedim. çok üzgünüm" dedi ensesini kaşıyarak.

Efil ela gözleriyle, Rüzgar'ın koyu kahve gözlerine bakmaya başladı. o gözlerin içinde başka bir şey vardı, bunu hissediyordu.

'sorun değil, bilinçsizce yaptın.' dedi bakışlarını kaçırarak. Rüzgar üzgün bakışlarıyla kıza bakmaya devam ederken Efil tekrar konuştu.

'durağa yaklaştık diye uyandırdım.'

Rüzgar bakışlarını cama yöneltti, sonra başını sallayarak oturduğu yerden kalktı. onun ardından Efil'de ayağa kalktı.

otobüs durakta durup, kapıları açıldığında ikili beraberce otobüsten indi. birlikte yürümeye başladılar.

"tekrardan üzgünüm Efil." demesiyle Ekim şaşkınca Rüzgar'a döndü.

'Efil derken? adım Efil değil, Ekim'

Rüzgar kendi söylediği söze şaşırırken Efil'e döndü.

"bir an aklım küçüklüğümdeki arkadaşım Efil'e gitti. üzgünüm" dedi.

'anladım. sorun değil demiştim, unutalım omzumda uyumanı.'

Rüzgar kafasını salladı, gülümseyerek Ekim'e bakmaya başladı. gözleri bal sarısı saçlarında takıldı.

"saçlarının doğal rengi mi?"

'ah, evet. neden sordun?'

"merak ettim" dedi, Rüzgar gülümseyerek.

gözlerine çevirdi koyu kahve harelerini. bal rengi gözlerde tanıdık bir his sezdi, tanıdık bir burukluk...

"yetimhanedeki arkadaşıma benziyorsun" dedi, aniden dilini tutamayarak.

Efil kaşlarını çattı, ne demeye çalıştığını anlamamıştı.

gözünü kırparak 'nasıl' diye sordu.

"saçların, gözlerin, kiraz kırmızısı dudakların, gülünce beliren gamzelerin, dokunma hassasiyetin.. hepsi Efil'im de olduğu gibi. çok benziyorsun ona, yaşlarınız bile aynıdır muhtemelen."

'nasıl yani? muhtemelen derken?'

"onun nerede olduğunu bilmiyorum, evlat edinildi. ondan birkaç yıl sonra da ben evlat edinildim, onu bulabilmenin umuduyla yaşıyorum." dedi, Rüzgar buruk gülümsemesiyle.

Efil düşünmeye başladı, bu çocuk kendisinin çocukluk arkadaşı Rüz'e benziyordu. tıpkı onların hikayesinde olduğu gibi Efil evlat edinilince ikisi de birbirine veda etmek zorunda kalmıştı. Rüzgar'ın nerede olduğunu bilmiyordu, bilseydi onu bulur, ona ulaşırdı.

birlikte okula girdiklerinde, merdivenlerden çıkmaya başladılar. ikinci kata geldiklerinde Efil Rüzgar'a baktı. adımlarını durdurdu.

'görüşürüz Rüzgar Ege, seninle tanışmış olmak güzeldi.' dedi, gülümseyerek.

Rüzgar Efil'in yanaklarında beliren çukurlara baktı kısaca, sonra dudaklarına baktı. gözünü dudaklarından gözlerine çıkartırken konuşmaya başladı.

"görüşürüz Ekim. mutlaka tekrar konuşalım, bu tanışma hikayesi burada bitmesin. sınıfına gelirim, sen de benim yanıma gel olur mu?"

Efil gülümsemeye devam ederken, başını onaylarcasına salladı. ardından arkasını dönerek adımlarını sınıfına doğru yöneltti.

aklındaysa, çocukluk arkadaşı Rüzgar vardı. onu çok özlemişti..

Loading...
0%