Yeni Üyelik
2.
Bölüm
@starmyggirl

Efil, derslerin nihayet bitmesiyle derin bir nefes çekti. çantasını toparlamaya başladı, eve dönüp güzel bir duş alacak, ardından rahat bir uyku çekecekti.

eşyalarını toplamayı henüz yeni bitirmişken, sınıfın kapısından bugün tanıştığı Rüzgar girmişti.

"selam. sen gelmeyince ben geleyim dedim, beraber eve döneriz?" dedi, kocaman gülümsemesiyle.

Efil'de Rüzgar'a gülümsedi ve kafasıyla onayladı.

birlikte okuldan çıkıp, otobüs durağına doğru yürümeye başladılar.

'benzediğimi düşündüğün kızı anlatmak ister misin?' diye sorarak, Ege'den onay bekledi.

"Efil çok tatlı bir kızdı, kimsenin ona dokunmasına müsaade etmezdi. yetimhanede bir tek benimle konuşurdu, küçücük ruhu ona yüklenen yükü taşımak için savaş verirdi sürekli."

'çok kırılgan biriymiş o halde.' dedi Efil, çok düşünmeden.

Rüzgar'ın bakışlarının altında ezilmeye başlamasıyla anladı, tesiri olmaz sanıyordu ama çok doğru bir noktaya parmak basmıştı. Rüzgar'ın gözlerindeki o hasreti görünce, kendini bile unutmuştu.

"gece aydınlanmadan önce döneceğim demişti, önceki günün hüsranı olarak kalmak istemiyordu.. gelmedi, bulamadım onu."

Efil ne diyeceğini bilemez halde karşısındaki çocuğa bakıyordu, ne demeliydi?

"onu ne zaman görecek olursam 'seni özledim' diyeceğim.. yağmurlu gecede benimle yağmurda dans etmek için geldiğinde, ona tek başıma yağmurun altında dans edişlerimden bahsedeceğim. döndüğünde beni o yağmurda öpeceğine söz verdi" dedi Rüzgar, gözlerinden bir yaş süzülürken.


Flashback-

yağmur yağıyordu, Efil ve Rüzgar o yağmurun altında birbirlerini son kez görüyorlardı.

'Rüz, geri döneceğim sana. ağlamanı istemiyorum.' dedi Efil kollarını canından çok sevdiği çocuğa dolarken.

"ama ya dönemezsen?"

dönemezsen demişti, çünkü biliyordu ki Efil ona dönme fırsatı olsa dönmemezlik yapmazdı.

'söz veriyorum Rüz, gün doğmadan önce döneceğim, senin için bir hüsran olarak kalmayacağım.'

Rüzgar dayanamayarak ağlamaya başlamıştı. omuzları sarsıla sarsıla ağlarken Efil ona sımsıkı sarılmış ,sakinleştirmeye çalışıyordu. sonra aklına bir fikir geldi. Rüzgar'ın kafasını çenesinden tutarak kaldırdı.

'dans edelim mi?'

Rüzgar anlamayarak küçük kıza baktı. yağmurun altında dans etmekten mi söz ediyordu? çok düşünmeden küçük dostunu onayladı. minik arkadaşının gülümsemesiyle gözleri gamzelerine kaydı, oradaki küçük iki çukura gömülmek bile istiyordu.

Efil kısacık boyuyla Rüzgara yetişemiyordu, bu nedenle suratı düşmüşken Rüzgar kalpleri hoplatacak bir şey yaptı.

minik kızın ellerinden tutarak, ayaklarını kendi ayakları üzerine koymasını sağladı. küçük kız Rüzgar'ın ayaklarına basıyordu, Rüzgar ise bundan memnunca miniğiyle, dans etmeye başladı. ayaklarını hareket ettirdikçe, Efil'in ayakları da onunla hareket ediyordu.

Efil küçük ellerini, yüreğini verdiği çocuğun omuzlarına koymuştu. birkaç dakika boyunca dans ettiler. bir süre sonra durdular.

'söz veriyorum, döndüğümde seninle yağmurun altında dans edeceğim, seni yağmurda öpeceğim...'

"şimdi öpemez misin?" dedi Rüzgar elleri ensesindeyken, "veda öpücüğü olarak.."

Efil minik kahkahasını ortama salarken, tekrardan Rüzgar'ın ayaklarının üzerine çıktı. dudaklarını Rüzgar'ın yanağına bastırırken gözlerini kapatmıştı. Rüzgar kalbinin deli gibi çarpmasına engel olamazken, gözlerini yumdu ve öpücüğün tadına vardı.

Efil dudaklarını Rüzgar'ın yanağından çekti, ardından ayaklarının üzerinden indi. Rüzgar anın etkisinden çıkıp gözlerini açtı.

'seni terk etmiyorum Rüz, geri döneceğim sana. ne kadar beklememiz gerekirse o kadar bekleriz. Efil Rüzgar'ındır bunu unutma..'

"Rüzgar'da Efil'indir.. seni ölene dek bekleyeceğim." dedi Rüzgar.

ikisi de yaşlarından beklenmeyecek olgunlukla yaklaşmışlardı. ne kadar sürecekse bekleyip, sonra tekrar birbirlerinden ayrılmayacaklardı.

Rüzgar minik dostunun küçük ellerini avuçları arasına aldı, dudaklarına doğru götürdü ve ikisine de ayrı ayrı öpücük bıraktı. Efil'in bal rengi gözleri ışıl ışıl parlarken, Rüzgar'ın beline son kez sarıldı.

"seni seviyorum, Efil.."

Efil, Rüzgar bunu söylemese de zaten biliyordu. bazen kelimelere ihtiyaç duymazlardı, ama Rüzgar yine de dile getirmişti.

'ben de seni seviyorum, Rüz.'

Rüzgar'ın gözyaşı Efil'inin bal sarısı saçlarına damladı.. sonrasında Efil'i evlat edinen aile, ikilinin vedalaşmasının yeterli olduğunu düşündüğünden Efil'e seslendiler.

Efil son kez Rüzgar'a baktı.

'onlar benim ailem değiller. Rüz, benim ailem sensin.' dedi Efil, gerçekten de öyleydi. Efil'in tek ailesi Rüzgar'ıydı..

Flashback Finish-


Efil duyduklarının kendisi ve küçüklük arkadaşı Rüzgar arasında olan vedaya benzemesinden ötürü küçük bir şüphe duydu. karşısındaki çocuk, Rüzgar'ı olabilir miydi?

birlikte otobüse binmişlerdi ve yine, yan yana oturmuşlardı. Rüzgar Efil'e kaçamak bakışlar atıp, aklındaki şeyleri açığa çıkarmadan düşünüyordu. yanında oturan kıza, kendisini hiç kimseye olmadığı kadar yakın hissediyordu.

"Ekim, senin soy adın nedir?"

Ekim Rüzgar'ın sorusuyla aklındakilere son verip, genç çocuğun koyu kahve harelerine bakmaya başladı.

'soy adım soydan, senin?'

"Esen."

Rüzgar Ege Esen. neden bu kadar uyumluydu? sanki onun için seçilmişti bu soy ismi..

Efil anladığını belirtircesine başını salladı. Rüzgar aniden Efil'e sorusunu yöneltince kaşları havalandı Ekim'in.

"kaç yaşında evlat edinildin?"

Ekim bir süre düşündü, ardından yaşını tam olarak hatırlayamadığında kafasını bilmiyorum der gibi salladı.

"kardeşin var mı?" dedi, Ege.

'yok. '

olmasını da istemezdi zaten, Alev evlenmek istediğini söylediğinde, evlenmek istediği adamın da bir çocuğu olduğunu öğrenmişti. kendisi henüz kendisine yetemiyorken bir başkasını daha omuzlayamazdı. o yüzden Alev'e evlenirse, o evde kalması için hiç bir sebebi kalmayacağını ve onu kimsenin tutamayacağını defalarca kez belirtmişti.

Efil, dalıp gittiği düşüncelerinden çalan telefonuyla sıyrıldı. arayan Alev'di.

"alo, anne?"

telefonun karşısından ses gelmeyince, yüreğinde bir sızı hissetti. tekrardan konuştuğunda Alev'den yanıt alabilmişti.

'Ekim, acilen eve gelmen gerekiyor. seni çok önemli biriyle tanıştıracağım.'

"yoldayım Alev. izninle eve geldiğimde anlatırsın, ne anlatacaksan."

karşıdan ses gelmeyince telefonu kulağından ayırdı, ardından aramayı sonlandırdı. Ege merakla ona bakıyordu.

'Alev aradı. biriyle tanıştıracakmış.'

"ona Alev demene kızmıyor mu? annen."

Efil Ekim kaşları çatılı bir şekilde karşısındaki çocuğa bakıyordu. onun annesi kimse değildi, daha doğduğu gün onu o yetimhaneye bırakmışlardı. onun kendi annesi doğurduğunda düşünmemişti. şimdi bir başkasının onun ailesi olabilmesi mümkün değildi. onun tek ailesi Rüzgar'ıydı, ve Efil Rüzgar'ını bulana dek de kendisini kimsesiz saymaya devam edecekti.

'benim tek ailem Rüzgar'dı. varığım, yoğum, her şeyim o. benim ailem olamayacak insanlarla ilgili yorum yapma, sakın.'

Rüzgar Ege duyduklarıyla şaşırırken, konuyu uzatmamak adına sustu. kendi ailesinden tek bir kişi kalmıştı, sadece kendisi.. Rüzgar için üvey ailesi gerçek ailesinden bin kat daha güzeldi. yetimhaneye bırakıldığında henüz 5 yaşındaydı. ailesi bir trafik kazası sonucunda canlarını kaybetmişlerdi. ona sadece işkence etmek için var olan ailesini kaybettiğinde zaten hiçbir şeyi yoktu ki.. aile demeye bin hacetti. onun için hiçbir zaman var olmamışlardı.

Efil sinirlenmiş olacak ki, kulaklığını taktı ve kendini dünyadan soyutlamaya hazırladı. Rüzgar'sa onun sinirlenince girdiği bu hale hayranlıkla bakıyordu. hayatı boyunca sadece iki kişiye hayranlıkla bakmıştı. ilki kalbinin tek sevdiceği olan o kızdı çocukluk aşkı.. diğeri ise çocukluk aşkının kopyası gibi olan bu kızdı..

Ekim'e baktığı esnada, bir anda sanki küçük dostunu görmüştü. bal sarısı saçları açık ve dalgalıydı, minik elleri ve büyük ela gözleri.. Rüzgar'a gülümsüyordu. minik gamzeleri yine her zamanki gibi belirmişti. sadece Rüzgar'a gülümserken o gamzeleri böyle belirirdi..

"Efil." dedi, kendisini tutamayarak. Ekim ona döndüğünde dilini tutamadığı için kendisine kızmaya başlamıştı.

Ekim'se sürekli olan bu şeyin tesadüfen olmadığını düşünmeye başlamıştı.

'efendim?' dedi.

bir günde ikinci defa Efil Ekim'in diğer ismini bilmemesine rağmen, Efil demişti. çocukluk aşkına benzettiğinden de olmazdı.. yine de Ekim onun kötü hissetmemesi için hiçbir şey demiyordu.

Rüzgar gözlerini kısa bir süreliğine kapatıp, nefes aldı.

"kusura bakma."

gülümsediler, gülmek onlara çok yakışıyordu.. Efil Ekim sorsa mıydı diye kısa bir süre düşündü, sonunda sormaya karar verdi.

'kafamı omzuna yaslayabilir miyim? onun gibi kokuyorsun..'

Rüzgar Ekim'in ne dediğini anlayamayınca, gözlerine baktı kaldı.

'Rüz gibi kokuyosun..' diyerek kendisini açıkladı.

Rüzgar Ege kalbinde sızı hissetti. yanındaki kız o kadar minik bir kalbe sahipti ki.. her ne kadar kendisini insanlardan somutlamaya çalışsa da.. Rüzgar kısaca başını salladı. kimseye dokunamayan bu kız çocuğu şimdi korkmaması gerektiğini düşünmüştü.. tıpkı istismara uğradığı o gün olduğu gibi, sadece Rüzgar'ına dokunabiliyordu.

ikisi de birbirinin kim olduğu hakkında bilgiye sahip değillerdi, ama bu öyle bir şeydi ki kimsenin ben senin çocukluğundaki sevdanım demesini gerektirmiyordu. ikisi de bilmiyordu, bilselerdi ne değişirdi bilinmez ama çok şey değişeceği kesindi..

Efil kafasını Rüzgar'ın omzuna yasladığında kalbinin teklediğini hissetti, güvenli limandaydı sanki.. sankisi biraz fazlaydı, öyleydi.

Efil kulaklarına dolan şarkıyla gülümsedi, kulaklığın tekini çıkartıp Rüzgar'ın kulağına taktı. ardından tekrar kafasını omuzlarına koydu.

Ümit Besen-Pamele/ Seni unutmaya ömrüm yeter mi?

Rüzgar, küçüklüğünden hiç bir şeyi değişmeden bu yaşına gelmeyi başarmıştı. iyi hissettirir diye düşünüp miniğinin saçlarını okşardı ya hani, şimdi de yanındaki Efil'inin saçlarını okşamaya başlamıştı. Efil önce kendisini garip hissetse de sonradan alışmıştı.

'Rüz de böyle yapardı.' dedi içinden

gözlerini kapatmış, dünyanın etrafında dönmesini bile unutmaya başlamıştı. şimdi kendi dünyası'nın etrafında döndüğünü hissediyordu. yaşamak buydu..

dağları delen Ferhat'ı da unuttular, Juliet'i sevmiyorken sevdiğini unutmak için sevdiğini düşünen Romeo'yu da.

'saçlarına yıldızlardan taç yapayım' diyen Barış Manço kaldı akıllarında..

birbirinden habersiz, iki sevdalı, sevdiklerine ulaştıklarının farkında bile olmayan iki dost.

Efil uyuya kaldı bir süre sonra. Rüzgar kapalı göz kapaklarına bakmaya başladı.


Flashback-

olurda kabus görür diye başında uykusuzca beklemeye devam ediyordu Rüzgar. oluk oluk terleyen minik kız ellerinin altında titremeye devam ediyordu.

'Rüz.. kurtar beni.. Rüz, beni bul..' diye sayıklamaya başladı.

Rüzgar endişeli ifadesiyle miniğinin ellerini tutmuş, sakinleştirmeye çalışıyordu. minik kızın kapalı göz kapaklarına öyle bir hasretle bakıyordu ki, sanki onu son kez görüyor gibiydi..

"buradayım ben Efil'im.. ellerini bırakmayacağım, sakin ol bebeğim.. kabuslarını kovalamak için yanındayım ben." dedi tüm masumiyetiyle.

saf duygularını sadece bu kızın yanındayken hissedebiliyordu, kendinden nefret ederdi bir zamanlar.. Efil , kimse onu istemezken yanında olan tek insandı. aileleri bile onları istemezken, onlar birbirlerini istemişlerdi.. yaralarını sadece o sarabiliyordu. ondaki etkisini bilse, hiç ondan gider miydi?

Efil, Rüz'ün ellerinin arasında olan eliyle Rüzgar'ın ellerini daha sıkı kavradı.

'gitme Rüz..'

"gitmem ki."

gitmezdi, gidemezdi...

'söz ver.' dedi Ekim. Rüzgar miniğinin yanağına minik bir öpücük bırakırken konuştu.

"söz." ardından ekledi,

"Ege sözü.."

Flashback Finish-


Efil uyurken gözlerinden yaşlar akmaya başladığını fark eden Rüzgar, Efil Ekim'in gözyaşları sildi..

"yanındayım Ekim, kabuslarını kovalamak için buradayım..."

Ekim, kolunu Rüzgar'ın beline dolayarak uykusuna devam etti. en azından artık ağlamıyordu. Rüzgar şaşırsa da sesini çıkarmadı, uyumasına müsaade etti. tıpkı Ekim'in sabah onun omuzlarında uyumasına müsaade ettiği gibi. dinledikleri şarkı çoktan bitmiş, yerini başka şarkılara bırakmıştı. Rüzgar Ekim'in müzik zevkinin ne kadar güzel olduğunu düşünmeden edememişti..

kulağında Ekim'in kulaklığı, belinde Ekim'in kolları ve omuzlarında Ekim'in başı varken kendisini müziğe adapte etmeye çalışmış ve nihayetinde başarmıştı.

göz kapakları kapanmadan önce duyduğu söz ise 'yıldızlar yerinde güzel, saçlarımı ellerinle okşa yeter yar' olmuştu...

Loading...
0%