Yeni Üyelik
3.
Bölüm
@starmyggirl

ikili inecekleri durağa gelince, birlikte indiler ve yürümeye başladılar.

"telefon numaranı ver istersen, daha iyi iletişim kurarız." dedi Rüzgar.

Efil başıyla onayladı, sonra telefon numarasını verdi. Rüzgar onu kendi numarasını kaydetmesi için aradı. sonrasında yollarını ayırdılar. Efil eve doğru yürürken ayak ucuna küçük yavru bir kedi geldi, Ekim gülümseyerek minik kediye eğildi ve sevmeye başladı. bu minik kedi, bu kadar soğuk havada tek başına ne yapardı diye düşünmeye başladı.

minik kedi o kadar şirindi ki, onu burada bırakamam diye düşündü. avuçlarına yavruyu alıp, yürümeye devam etti. bu yavruda onunla birlikte büyüyecekti.

'sen acıktın mı kedicik?'

yavru kedi miyavlayınca Ekim gülümsedi. dudaklarını minnoş pisiciğin tüylü kafasına bastırdı. sonrasında binaya girmesiyle, asansörü çağırdı. asansörün kapısı açıldığında ellerinde kediyle birlikte girdi, 5. katta bastı.

'şimdi eve gidelim, ben sana süt vereceğim tatlım.'

kedi sanki onu anlıyormuş gibi konuşmaya devam ederken, inecekleri kata geldiler. Ekim kapının önüne geldiğinde kapıyı tıklattı, ve ayakkabılarını çıkardı. kapı açılınca direk içeri girip konuşmaya başladı.

'Alev, bu yavruyu sokakta buldum. evde bakabilirim değil mi?'

kediyle birlikte salona girdi, Alev'den onay bekledi.

"tabii kızım. bizde seni bekliyorduk." dedi Alev.

Ekim sorarcasına kaşlarını çattı, sonra salona giren kişiyle tüm sinirleri zıpladı.

'bu adamın burada ne işi var Alev?'

aşırı kızgın bir şekilde Alev'den cevap beklerken, adama tiksinir bakışlarını yolladı.

"o senin baban kızım, sakin olur musun?"

babam mı? diye düşünmeye başladı Ekim. onu doğduğu zaman o yetimhaneye bırakırken babasıyım da diyor muydu? annesi onu doğurur doğurmaz, daha bir kez bile emzirmeden onu kimsesiz bırakırken de böyle düşünüyorlar mıydı?

'sen neyden bahsediyorsun Alev? bu adam benim babam değil, asla olamaz. şimdi defolup gitsin evimizden. onun yüzünü görmek bile, kendimden tiksinmeme yetiyor. ona benzemekten utanıyorum ben!' dedi Ekim, tüm siniriyle.

Alev sesiz kalırken, Ekimin öz babası Emre ellini Efil'in omzuna koyunca tüm zincirler koptu. Efil titremeye başlamışken, Emre'nin elini omuzlarından itti.

"kızım lütfen beni bir kez dinle.. annen-" diye sözlerine giriş yapan Emre'yi Ekim böldü.

'bana kızım demeye hakkın yok, benim annem de yok. sanırım net konuşamadım ben sizinle? ev-len-me-ye-cek-si-niz.'

Emre gözlerini yummuş planları için sakin kalmaya çalışırken, Efil bakışlarını Alev'e yöneltti, sonrasında sözlerine ekleme yaptı.

'bu adam gitmeyecek diyorsan, ben gideyim? kararını ver Alev. seni uyarmıştım, eğer ki bu adamla evlenirsen benim bu evde kalmam için hiçbir sebebim kalmaz.'

Alev derin bir nefes alarak, Emre'nin elini tuttu.

"biz evlendik, Ekim."

Ekim gözlerinin dolduğunu hissederken bakışları, Alev ve Emre'nin ellerine takıldı. utanmadan önce öz annesini elinden almıştı, şimdi üvey annesini. sözlerinin dinlenmediğini görünce bu evde kalması için hiçbir sebebi olmadığını düşündü.

'evlendiniz öyle mi? sizi uyarmıştım.' dedi, sonra hızla odasına gitti. dolabının üzerindeki geniş valizini aldı ve dolabını açtı. kıyafetlerini valize doldurmaya başladı, o esnada telefonunun titrediğini fark edince telefonun ekranını açtı.

'Rüzgar Ege Esen'den bir mesajınız var.'

oflayarak bildirime bakmaya başlayan Efil, ne yapması gerektiğini kısa bir süre düşündü. önce eşyalarını toparlayıp, bu evden çıkmalıydı. telefonu yatağına atarak eşyalarını hızlı hızlı valize doldurmaya başladı.

eşyalarını toparlamayı bitirdiğinde, gözleri telefonuna gitti. telefonunu ve şarj cihazını alıp, valizini de diğer eline alarak odadan çıktı. düşünmedi nereye gideceğini, elbet bulurdu.

koridordan evin çıkışına doğru ilerlerken, Alev ona seslendi.

"nereye gidiyorsun?"

Efil konuşmaya bile değer görmediğinden, kapıyı açıp çıktı. az önce çıkardığı ayakkabılarını giyerken, aklına minik dostu geldi. içeriye dalıp, onu salondan aldı. sonra tekrar çıktı ve ayakkabılarını giyip asansörü beklemeye başladı.

"hiçbir yere gidemezsin Ekim, senin evin biziz!" diye haykırdı Alev, tesiri olmamıştı.

Ekim asansöre bindi valizi ve kedisiyle birlikte, sonrasında onu hiçe sayan insanların evinden uzaklaştı. telefonu defalarca kez çalsa da umursamadı. rehberinden telefonunda kayıtlı olan tek numarayı çevirdi. Alev'i bile kaydetmemişti. bir süre çaldıktan sonra telefon açıldı.

'alo, Rüzgar.'

Rüzgar telefondan duyduğu kadarıyla Efil'in iyi olmadığını fark etti.

"Ekim? iyi misin?"

'değilim.. evden ayrıldım, nereye gideceğimi bilmiyorum.'

Rüzgar düşünmeden sordu.

"bize gelsene."

'ne?'

"bize gel."

Ekim şaşkınca algılamaya çalışıyordu, bu çocuk onun kötü gününde yanında mı olacaktı? kimse kalmazdı ki.. tanışalı 24 saat bile olmamıştı.

"ben seni almaya geliyorum, neredesin?"

'Rüzgar, ailen rahatsız olur.'

"sadece abim var, o da sorun etmez. annem ve babam iş seyahatinde. neredesin?"

Ekim utana çekine kabul etti ve bulunduğu yeri söyledi. bir süre sonra yanına Rüzgar'ın gelmesiyle, oturduğu yerden ayaklandı. gözlerinden bir yaş akarken kollarını Rüzgar'ın boynuna doladı. Rüzgar elleri havada bir şekilde, anın şaşkınlığını üstünden atmaya çalışıyordu.

ellerini Ekim'in saçlarına yerleştirdi.

"iyi misin"

Efil'in hıçkırığıyla durumun ciddiyetinin farkına vardı.

'o adamla evlendi.. beni kızı olarak görmemiş meğer.'

Ekim'in ağlaması şiddetlenirken, Rüzgar onu daha çok kendisine çekti.

"ştthh, ağlama. burdayım, halledeceğiz"

Ekim başını kaldırıp, Rüzgar'a dolu gözleriyle bakmaya başladı. sonrasında Rüzgar onun gözyaşlarını sildi, birlikte valizini alıp Rüzgar'ın evine ilerlemeye başladılar.

Rüzgar'ın gözü, Ekim'in kucağındaki minik kediye takıldı. gülüşü büyüdü.

"minik bir misafirimiz varmış, çok tatlı"

Efil başıyla onayladı, tam o esnada telefonu tekrar çalmaya başladı.

"kim arıyor?"

Efil aramayı reddedip konuştu, 'Alevdir, numarası kayıtlı değil, zaten açmak gibi bir niyetimde yok.'

Rüzgar hiçbir şey söylemedi ve yürümeye devam ettiler. Rüzgar'ın evine geldiklerinde kapıyı çaldılar. kısa bir süre sonra kapıyı, 20'li yaşlarının başında olan Rüzgar'ın abisi açtı.

"hoş geldiniz, çocuklar" kısacık bir süre Efil'e baktı ve tekrar konuştu "ben Bora, küçük hanım. tanıştığıma memnun oldum"

ikili ayakkabılarını çıkartıp, içeriye girdiler.

'kusura bakma Bora abi, rahatsız ediyorum..' dedi Ekim, mahcubiyetle..

Rüzgar susmasını işaret etti. kimsenin kimseyi rahatsız ettiği filan yoktu, yanında Rüzgar istemişti ve abisi de kabul etmişti.

"kimsenin kimseyi rahatsız ettiği yok, güzelim." dedi Rüzgar.

güzelim mi demişti? Efil şaşkınlığını üzerinden atması gerektiğini düşündü. arkadaşlar birbirlerine güzelim diyebilirdi.

evin oturma odasına ilerlediler. koltuklara otururken Rüzgar ve Bora, Efil'e bakmaya başladılar.

'eve gittiğimde o adam ordaydı. öz babam ve Alev evlenmişler, Emre Afil'i terk ederken, oğlunu da yanında getirmiş. ben onlara evlenmemeleri gerektiğini açıkça söyledim, ve evlenirlerse benim olmayacağımı da belirttim.' diyerek, olayı kısaca açıkladı Efil.

Bora ve Rüzgar anladıklarını belirtircesine, başlarıyla onayladılar. ardından Efil'in gerginliğini unutmasını sağlamak için, konuyu değiştirdiler. sohbet ettikten sonra birlikte sofraya oturdular ve karınlarını doyurmaya başladılar.

'ellerinize sağlık, çorba çok lezzetli olmuş.' dedi Efil.

"afiyet olsun, abim senin için zahmet edip mutfağa girmeyi akıl edebildi." dedi, Rüzgar.

Bora abi, Rüzgar'ın sözünden sonra gülerek yavaşça Rüzgar'ın kafasına geçirdi. Ekim onların bu haline, gülmeden edemedi. yemeklerini şakayla karışık bir şekilde yediler, ve beraber mutfağı topladılar. Ekim mutfak temizlendikten sonra Rüzgar'dan küçük kedi için süt çıkarmasını rica etti.

sütü kaba koyup yere koydular. sonrasında Ekim minik kediyi kabın önüne koydu, ve sütü içmesini izlemeye başladılar.

"adı ne olacak yavrunun?" dedi Rüzgar.

Ekim kediye isim koymadığını fark edince gülümsedi.

'Latte, nasıl?'

Rüzgar başını olumsuzca salladı, beğenmemişti bu fikri.

"Atlantis olsa?"

Ekim başını sallayarak onayladı. beraber kediciğin adını koydular. bir süre sonra Ege Efil'in dinlenmesi gerektiğini düşündü.

"benim odamda uyu Ekim, ben abimin odasında uyurum."

Efil, kendisini mahcup hissederken kafasıyla onayladı.

'tekrardan kusura bakmayın, Ege..'

Rüzgar Ekim'i kendi odasına doğru götürdü, sonrasında iyi geceler diyip odadan çıktı. abisinin odasına gitti ve abisinin koca yatağının diğer tarafına yattı. Bora Rüzgar'a bakarak sırıtmaya başladı.

"birileri mutlu bakıyorum da?" dedi Bora.

Rüzgar gülümsemesini sürdürürken onayladı.

'yuvamda gibi hissettim abi' gülüşü daha da genişlerken sözlerine ekleme yaptı, 'ilk defa..' dedi.

Bora Rüzgar'ı ilk defa böyle görüyordu, onun bu yönü oldukça tatlı gelmişti ona.

"sen bu kıza aşık mı oldun?" diye sordu ciddiyetle.

Rüzgar gözlerini devirdi, yine saçmalıyordu abisi. Rüzgar'ın tek aşkının Efil olduğunu bilmiyormuş gibi konuşuyordu..

'saçmalama Bora, benim tek sevdam Efil'imdir. eminim, bir gün tekrar dönecek bana.'

"bu kıza nasıl bu kadar aşık olabilirsin? sadece çocuktunuz o zamanlar."

Rüzgar, gülümsedi. onun çocukluk zamanlarında, ihtiyacı olan ilgiyi de sevgiyi de Efil vermişti ona. yanında olmak istememişti kimse Rüzgar'ın, Efil'se herkesten farklı olarak Rüzgar'a tüm sevgisini vermişti.

'anlatsam anlar mısın sen benim balımı? o nadir taşlar gibi parlardı abi, beni hayatında isteyen tek kişi o'ydu. bana gitmeden önce, 'sen benim tek ailemsin' dedi. beni herkesten çok sevdi, şimdi sen söyle bana, ben onun sevgisine onun yokluğunda nasıl ihanet edeyim?'

Bora küçük kardeşinin anlattıklarından her zaman etkilenirdi, yine etkilenmişti.

"sizin sevginiz çok saf Rüzgar.. umarım ki birbirinizi bulursunuz tekrardan." dedi Bora.

'umarım abi... umarım..'

sonrasında konuşmalarını sonlandırdılar, ve artık uyuma vaktinin geldiğini düşünerek birbirlerine iyi geceler dileklerini sunup, gözlerini yumdular.

Rüzgar'ın aklında canının cananı Efil vardı, onun yanında olmasını diledi her gece olduğu gibi.. kim bilir, miniğinin iki oda ötesinde uyuduğunu bilse ne yapardı?...

Efil'se ona bu kadar iyi davrandığı için, ne yapmış olabilir diye düşündü.

kimse ona iyi davranmazdı.. kimse ona ev olmazdı, yuva olmazdı. hala öyleydi. Efil için tek yuva hala Rüzgar'dı.

Flashback-

Efil ve Rüzgar birlikte her zamanki oyunları olan saklambaç oynuyorlardı.

Efil bu kez çok iyi saklanacaktı ve Rüzgar onu bulamayacaktı. yetimhanenin her köşesini ezbere bilen bu ikili hala bu oyunu aynı heyecanla oynuyordu.

Efil yetimhanenin dış kapısına çıkmış yetimhaneden çok uzaklaşmadan saklanmıştı. yeri gerçekten de çok iyiydi. içinden 'yaşasın Rüz beni bulamayacak' diye geçiriyordu.

gerçekten de tahmin ettiği gibi Rüzgar onu bulamamıştı. bu Rüzgar'ın içine huzursuzluk olsa da sakin kalıp Efil'i aramaya devam ediyordu. her yere bakmıştı ama miniği yoktu.. yine de sakin olmalıydı, çünkü Efil 'bu sefer iyi saklanacağım.' demişti ve ne olursa olsun minik bebeğini korkutmak istemiyordu.

Yetimhane görevlisi Hikmet amcaya efilin nerede olduğunu sordu, o da görmemişti.

içindeki kötü his gitgide büyürken, boğazına bir yumru oturmuştu. nasıl bulacaktı? korku tüm vicudunu ele geçirirken, yetimhanenin dışına çıktı ve "Efil neredesin?"diye bağırmaya başladı.

Efil kıkırdıyordu, Rüzgarın hala onu bulamaması komiğine gidiyordu. o eğlendiğini düşünürken Rüzgar'ın bir anda dizleri üzerinde çöküp ağlamaya başlamasıyla, gülüşü soldu.

hızla saklandığı yerden çıkarak, Rüzgar'a koşmaya başladı. Rüzgar'ın yanına vardığında sımsıkı sarıldı.

'neden ağlıyorsun, Rüz?' dedi.

Rüzgar ağlamaya devam ederken, 'en azından Efil iyi 'diyerek kendine teselli verdi.

"seni bulamayınca sende gittin sandım.."

'ben hiç gider miyim akıllım? bak burdayım işte, seninle bir daha saklambaç oynamayacağım ya!'

Rüzgar Efil'in söylenmesiyle kıkırdamaya başladı.

"yuvam mısın sen benim kızım?" dedi.

Efil Rüzgar'ın dizlerine oturdu ve sarılmasını daha da büyüttü.

'bilmem, yuvan mıyım?'

"öylesin güzel kızım... hep öyle kalacaksın"

Efil Rüzgar'ın iri kahverengi gözlerine baktı, çok koyuydu, Rüzgar'ın gözlerini çok seviyordu.

'gözlerin çok güzel Rüz.. beni ölünce onlara gömer misin?'

Rüzgar anlamaz bakışlarını miniğine sundu.

"nasıl? gözlere gömülmez ki insanlar."

'toprak gibi, beni oraya göm. anlaştık mı?'

Rüzgar başını salladı, anlamasa da miniğinin söylediklerini anlamış gibi davrandı.

Flashback Finish-


Loading...
0%