@starmyggirl
|
Efil gözlerini hiç tanımadığı bir evin en tatlı odasında açtığında ufakça esnedi. tanımadığı insanlar, ona evlerini açmışlardı. bu kalbindeki en ufak duyguların harekete geçmesini sağlıyordu.. telefonunun ekranı açtığında 108 cevapsız arama, 359 mesajla karşılaşmayı beklemiyordu. kimse onun için endişelenmezdi ki? hepsinin Alev'den olduğunu görünce derin bir nefes aldı. 05*******78 kızım lütfen aç şu telefonları. Ekim, bak endişeleniyorum. off nikah iptali için başvurduk kızım, evine dön. Efil mesajları daha fazla okumadan telefonu kapattı ve kenara koydu. ne yapması gerektiğini hiç bilmiyordu. kendisini hiç umursamayan insanlara geri dönemezdi. sabahın erken saatlerinde düşünüyordu, kimseye yük olmak istemiyordu. bu yüzden gidecek bir yer bulması gerekiyordu. sonra biranda aklına yetimhane geldi, Rüzgar'a döneceğim dediği o yere dönme zamanı gelmişti. onu o kadar özlemişti ki hiç düşünmeden bavullarını alıp evden ayrıldı, Atlantis'i yanına alamamıştı, yetimhanede istemezlerdi. gözleri yıllar sonra ışıltıyla parlıyordu, Rüzgar'a sarılabilecekti... koşarak gitti otobüse kadar, sonrasında bindi ve yetimhaneye yakın bir durakta indi. gözleri dolu dolu yetimhaneye koşmaya başladı, daha fazla geç kalamazdı. küçük nefesler almaya başlamışken gülüşü belirdi, yetimhanenin önünde durmuş etrafta küçükken Rüzgar'la yaptıkları koşuşturmaları görüyordu. yetimhanenin içine girdi ve etraftaki çocuklara dikkatle, özenle bakmaya başladı. Rüzgar'ını arıyordu gözleri. bulamıyordu.. önünde kendisiyle yaşıt olan bir kız durunca hızla sordu. 'Rüzgar Yıldırım, onu tanıyor musun?' kız küçük bir düşünmenin ardından cevap verdi. "Rüzgar abi mi? kahverengi dalgalı saçlı, koyu kahve gözlü. o mu?" Efil heyecanla onayladı. gülümsemesi derindi.. "o yok burada, evlat edinildi." dediğini duymasıyla canından bir parça kopmuştu kız konuşmaya devam ederken sözleri bir kulağından girip ötekinden çıkmıştı. "sen nesi olursun abla?" nesi mi olurdu? her şeyi, kalbinin durduğu o nokta, yuvası, tek ailesiydi. Efil hiçbir şey söyleyemeden yetimhanenin bahçesinden çıktı. yolun kaldırımına oturdu ve geç kaldığını düşünerek ağlamaya başladı. sabah gelirken ona nasıl sarılacağını düşünüyordu, yanılmıştı.. parmaklarını saçlarından geçirerek, ağlamaya devam etti. ağlamaya devam ederken telefonunun çalmasıyla telefonunu eline aldı. Rüzgar Ege Esen arıyor.. gözyaşlarını sildikten sonra, telefonu açıp kulağına götürdü. "Alo Ekim, neredesin sen?" Ekim ağladığı belli olmasın diye, bir kaç saniye bekledikten sonra cevap verdi. 'kalacak bir yer buldum.' Rüzgar telefonun karşısında, şaşkın olduğunu belirten bir mırıldanma sesi çıkardı. "Atlantis'i almamışsın?" Ekim ne diyeceğini düşündü. ne diyebilirdi ki? 'seni çok sevdi, ona sen bak istedim.' Rüzgar anladığını söyledi ve telefonu kapattılar. Efil Alev'in söylediği nikah işlemi gerçekleşti mi diye düşünmeye başladı, sonrasında gerçekleşse bile artık çok geç olduğunu düşündü ve gözlerini yumdu. uzun zaman boyunca biriktirdiği para aklına gelince çözüm yoluna da ulaşmıştı. sınıf grubuna girip Ayşe'nin numarasını buldu ve onu aradı. "alo, Ekim?" 'Ayşe sen demiştin ya hani annen ve babanlar yurt dışında çalışıyorlardı, evde tek kalıyordun.' "evet" 'senin yanına taşınabilir miyim? aylık ücrette vereceğim.' Ayşe telefonun karşısında şaşkınca konuşmaya başladı. "sen iyisin değil mi? ayrıca saçmalama tabii ki gelip burada kalabilirsin, yalnız yaşamayı sevmiyorum ve ücret kabul etmem." 'iyiyim Ayşe, ama ücret ödemek karşılığında gelirim sadece. geldiğimde anlatırım.' telefonu vedalaşıp kapattılar. Ayşe'nin yanına gitmeden önce yetimhane müdürünün yanına uğradı. Ali denen o adamı görmek bile ürkmesine neden oluyordu ama Rüzgar'ı bulabilmek için mecburdu. numarasını müdüre Rüzgar olurda uğrarsa diye bıraktı. ek olarak yeni adresini de yazıp vermişti. müdür onu onayladı. eğer Rüzgar gelirse ona bu adresi ve numarayı iletecekti. Ekim hızla Ayşe'nin numarasını kaydetti ne de olsa ev arkadaşlarıydı artık. Ayşe'nin ona attığı konum yetimhaneye oldukça yakın olduğundan oraya yürüyerek gitmişti. yoldayken kahvaltı için ekmek ve simit almıştı. kapıyı hafifçe çaldı ve Ayşe'yi anında kapıda görmesiyle gülümsedi. güvenebileceği bir insandı Ayşe. o nedenden hiç düşünmeden onu aramıştı. "hoş geldin, Ekim." dedi Ayşe ve hemen sonrasında sarılmaya yeltendi, Efil geri adım atınca yaptığı şeyi fark etti. "çok üzgünüm, içeri geç hadi." Efil gülümseyerek içeri girdi. elindeki poşetleri Ayşe'ye uzattı. 'teşekkür ederim.' olayları kısaca Ayşe'ye açıkladı, sonrasında da oturup kahvaltı yaptılar. Ayşe ne olursa olsun para kabul etmeyeceğini söyledi. Ekim ısrar edemedi. kapının ani çalışıyla Ayşe ayaklandı. kapıdan içeriye Efil'den 2-3 yaş büyük olan bir erkek girdi. "abi sen neden geldin? haberim yoktu." dedi Ayşe. "motorun anahtarını unutmuşum güzelim, onu alıp gidecektim ama bu güzel kız kim?" dedi abisi. ' ben Ekim.' karşısındaki bal gözlü, kumral çocuk gülümseyerek Efil'e bakmaya başladı. "ben Kuzey, tanıştığıma memnun oldum." Efil konuşmadan sadece tebessüm etti. Kuzey'de çok durmadan gitti. "abim nasıl sence?" dedi Ayşe. abisinin gitmeden önceki Ekim'e bakışlarını görmüştü, ondan soruyordu Ayşe. Ekim neden böyle sorduğuna anlamazken cevap verdi. 'bilmem, tanımıyorum ki.' Ayşe anlarcasına kafasını salladı ve kahvaltılarına devam ettiler. -1 hafta sonra- Efil okula Ayşe ile birlikte gitmeye başlamıştı, bu nedenle sık sık Kuzey'le de karşılaşıyordu. Kuzey ve Rüzgar aynı sınıftaydı. Kuzey'in Efil'e olan ilgisi gün geçtikçe artıyordu. Kuzey güzellik ortalamasını aşabilecek biriydi, güzel gözleri öyle bir bakıyordu ki.. insanın tereyağı gibi eriyesi geliyordu. gülümseyince kısılan gözleriyle çok tatlıydı, dalgalı kahverengi saçları, biçimli kaşları ve kirpikleriyle tamamen eşsiz bir parçaydı. sevmeyi öğreten bir insandı, nazik ve kibardı. Kuzey ve Rüzgar yakın arkadaşlardı, Rüzgar Efil'in onlarla kaldığını öğrendiğinde oldukça şaşırmıştı. Efil ve Ayşe her gün olduğu gibi Rüzgar'ların sınıfına çıktılar, yanlarına oturdular ve sohbet etmeye başladılar. Ayşe Rüzgar'ı lafa tutmuşken, Kuzey Efil'e odaklanmıştı. "dünya kadınlar günün kutlu olsun, Ekim" dedi gülümsereken. Ekim o günün varlığını bile unutmuştu, üstelik kimse onun herhangi bir gününü kutlamazdı. 'teşekkür ederim, Kuzey abi.' Kuzey sondaki abi sözcüğüne takılmamaya çalıştı, o sırada Rüzgar dikkatini ikiliye verdi. "anlaştığımız gibi pazar günü buluşuyoruz değil mi?" dedi Rüzgar. "ay tabi ki Rüzgar, buluşacağız." diye atladı Ayşe. pazar günü buluşup birlikte sinemaya gidip, lunaparkta eğlenecek, kahve içip, yemek yiyecekleri bir gün planlamışlardı. Efil'in de kafasını dağıtmaya ihtiyacı vardı, bu nedenden reddetmemişti. o günün üzerinden Alev'in ona ulaşmaması için her şeyi yapmıştı, telefon numarasını bile değiştirmişti. zilin çalmasıyla sınıflarına döndüler, ve derse odaklanmaya çalıştılar. -buluşma günü- Efil saçlarını son kez taradıktan sonra, oturduğu yerden kalktı ve kendisine kısaca göz geçirdi. altına siyah bol pantolon, üstüne siyah sweet'ini giymişti. saçlarını açık bırakmış, küçük çiçekli bir tokayı saçlarına tutturmuştu. dudaklarındaki böğürtlenli lip balm'ı dudaklarını parlak gösteriyordu. kulağına çiçekli küpesini takmış, koluna siyah saatini geçirmişti. kendisine bakmayı bırakıp odasından çıktı. bu evde kalmaya başladığından beri bir kere bile dışlanmamıştı, Ayşe ve Kuzey ona bir oda bile hazırlamışlardı. onları ailesi gibi göremezdi ama iyi birer dost oldukları kesindi. "Hazır mısın Ekim? çıkalım hadi." dedi Kuzey, koridorda hayranlıkla Efil' bakarken. Efil'e bakarken gözlerinin içi gülüyordu, o kadar güzel bakıyordu ki, dışardan biri görse kesinlikle bu kıza aşık derdi. Efil minik gamzeleri görünecek şekilde gülümsedi ve kafasıyla onayladı. kısaca Kuzey'e göz gezdirmeye başladı. Kuzey üzerine beyaz bir gömlek, gömleğin üzerine siyah bir yelek ve altına siyah kumaş pantolon giymişti. kahverengi dalgalı saçları gözlerinin üzerine düşüyordu. üç parmağına takılan yüzükleri ve siyah kol saatiyle tam olarak Ekim' e uyuyordu. birbirlerine bu kadar yakın tarzları olması ikisini de gülümsetti. 'çok güzel olmuşsun.' Kuzey'in gülümsemesi büyüdü, gözleri gülüşünün yanında kısılmış kalmıştı. "o çok yakışıklı olmuşsun değil miydi ya?" 'ben güzelsin derim.' Kuzey gözlerini Ekim'den ayırmadan şarkı sözlerini mırıldandı. "sen biraz delisin, bana deli divanesin." Efil'in gözleri parladı, Kuzey'de Dolu Kadehi Ters Tut dinliyordu. "bu şarkı bana seni hatırlatıyor." sonrasında sohbetlerini sonlandırdılar ve evden çıktılar. Ayşe birkaç saat öncesinden çıkmıştı, o yüzden Kuzey ve Efil beraber gideceklerdi. kapının önünde duran Motora binen Kuzey'e kısaca baktı. 'motorla mı gideceğiz?' Kuzey kaskını takarken onayladı. "ne o korkuyor musun yoksa?" Efil korkmamıştı, temas edemeyen biri, başka bir insanla motora binecek üstelik mecburiyetten temas etmesi gerekecekti, bu onu biraz ürkütmüştü. 'temas edemem ki ben, arabayla gitsek?' Kuzey çatık kaşlarıyla baktı. "nasıl ya, o kadar mı tiksinç biriyim?" 'hayır hayır, temas hastalığım var.' diyerek kendini açıkladı Efil. Kuzey daha önce birkaç kez Rüzgar ve Ekim'i temas halinde görmüştü, bu da sanki yalan söylüyormuş gibi düşünmesine neden olmuştu. elini Efil'in bileğine doladı ve hızla motora oturttu. Efil ani temasıyla irkmişti, bileğini Kuzey'in elinden çekip kurtardı. ellerinin titremesine engel olmaya çalışırken, az önce Kuzey'in oturttuğu motordan kalktı. 'neden dokunuyorsun?' dedi sesi titreyerek. "Rüzgar ile daha önce temas halinde gördüm sizi, o yüzden bir an beni kandırdığını düşündüm. çok üzgünüm" 'dokunabildiğim tek insan o, nedenini bende bilmiyorum.' Kuzey başını onaylarca salladı ve başından kaskını çıkardı, ardından bahçede bulunan arabaya doğru ilerlemeye başladı. "hadi gel, arabayla gidiyoruz." Efil Kuzey'in sözleriyle hemen peşine düştü ve beraber arabaya bindiler, sonra yolculukları başladı. Avm'ye ulaştıklarında Kuzey arabayı park etti, ve birlikte avm'nin içine girdiler. sinemadan önce yemek yiyecekleri için, yemek satışlarının bulunduğu kata çıktılar. etrafa göz gezdirdiklerinde, Rüzgar ve Ayşe bir masada oturmuş, yemek sipariş etmek için ikiliyi bekliyorlardı. hemen yanlarına gittiler ve verecekleri siparişleri konuşup, kararlaştırdılar. Rüzgar ve Kuzey sipariş vermeye gittiklerinde kızlar baş başa kaldılar. "Rüzgar çok yakışıklı, değil mi?" dedi Ayşe. Efil Ayşe'nin durduk yere bunu söylemesiyle şaşırmıştı. 'bilmem.' dedi. "öyle öyle, çok centilmen biri. ilgimi başından beri çekmişti zaten." Efil Ekim kısaca Ayşe'ye baktı, garipsemişti. bir insanı beğendiğini bu kadar çok net bir şekilde söyleyen birini ilk defa görüyordu. onun hayatında dürüst olan tek insan da şuan yanında değildi, bu yüzden garipsemişti. "Ekim senden küçük bir ricam olacak, sinemada sen abimle yan yana otur, ben de Rüzgar'la yan yana oturayım. belki aramızda ufaktan da olsa kaynaşma olur." Ekim duyduğu şeyle şaşırmaya devam ederken, sadece kafasıyla onaylamakla yetindi. "teşekkür ederim, bu iyiliğini asla unutmam." kızların yanlarına gelen erkekleri az önce fark etmeleriyle ikiliye dönmesi bir oldu. "ne iyiliğiymiş bakalım" dedi Kuzey. "bizden gizlemeyin." diyerek devam etti Rüzgar. Ayşe Efil'e 'yardım et' der gibi bakmaya başladı. Efil de bu bakışların altında kalmamak için hemen konuşmaya girdi. 'kızsal bir mevzu, sizi ilgilendirmez.' Rüzgar ve Kuzey birbirlerine baktılar. sonrasında Ekim'in netliği karşısında daha fazla üstelemediler. yemeklerini yedikten sonra sinema salonuna bilet satışlarının yapıldığı yere gittiler. biletlerini aldıktan sonra sinema salonlarına doğru ilerlediler. salona gitmeden önce patlamış mısırlar ve içecekler aldılar. sonrasında filmin oynatıldığı salona girdiler ve koltuklarını buldular. Efil Ayşe'nin söylediği gibi Kuzey'in oturduğu koltuğun hemen yanına oturdu, Rüzgar ve Ayşe'de yan yana oturdular. Kuzey yan koltuğunda oturan kıza bakmaya başladı, neden etkileniyordu bu kızdan? düşündükçe fark etti, o kız sıradan bir kız değildi. o kız Kuzey'in yıldızıydı.. o an fark etti, ve söz verdi içinden, ne olursa olsun Ekim'i hep sevecekti.. herkes gider dedi içinden, herkes gider ama o gitmez dedi. film başladığında dahi gözlerini Ekim'den çekmedi, film boyunca onu izleyebilirdi.. arada sırada gözlerini filme çevirdi, Ekim'in bakışlarını fark etmesinden endişe ederek. günün devamı da eğlenceli geçmişti dörtlü için, daha sık yapmaya karar verdiler. gün bitiminde yollarını ayırırken vedalaştılar ve üçlü aynı eve Rüzgar'da kendi evine gitti. |
0% |