@suslu1civcivv
|
16 Ekim,2023 🕯️🕯️🕯️ Bu hayata neden geldiğimi sorgularım bazen. Uzun uzun düşünürüm neden yaşadığımı ve yaşamaya devam edeceğimi. Sebepler ararım bulamadığım zaman sebepler yaratırım. Hiçbir zaman karanlığın beni içine çekmesine izin vermedim. Her ne kadar hayatım gece kadar karanlık olsa da. Belki de çoğu insanın özenerek bakacağı bir hayatım var. Ama kimse benim gerçekten ne yaşadığımı tam olarak bilmez. Çünkü ben mutlu görünüyorum ve ben mutlu olduğuma kendimi inandırıyorum.
Elimde duran fotoğrafa bakarken ne hissettiğimi çok iyi biliyorum. Öfke, nefret, acı;hayatınızı mahveden insanların mutlu olması kadar acı veren bir şey yoktur. Aslında unutmuştum, unutmak için herşeyi yapmıştım. Güzel gözlü bir kadının katilinin hiçbir bedel ödemeden yaşadığını görmek beni bitiriyordu.Gözlerimden yaşlar akarken aklımdan bir sürü şey geçiyordu, ilahi adaletin yerini bulması için yıllarca bekledim. Ama onların hayatı daha güzelleşti, onlar daha iyi imkanlar içinde yaşamaya başladı. Elime çakmağı alıp fotoğrafı yaktım, ellerim titriyor gözlerimden yaşlar durmadan akıyordu.
"Kendine bunu yapma." duyduğum sesle arkama döndüm. Bana üzgün gözlerle bakıyordu ve beni vazgeçirmek istiyordu ama bunu bana söylemeye cesareti yoktu. Onu uzun uzun baktım, güzelliğini saatlerce izlemek istiyordum. Sarı saçları, yeşil gözleri, pürüzsüz beyaz teni, gamzeleri ve herşeye rağmen gülümsemesi ile çok güzeldi. Aldığı yaşa rağmen hala gençlere taş çıkarırdı.Gerçi onun on üç yıldır dış görünüşü hiç değişmemişti. Üzerindeki beyaz elbiseyi inceledim nedense hep beyaz giyerdi, beyazları çok severdi.
"Yapacağım şey kendime değil." Gözlerimi devirip ellerimi yıkadım. Gözleri üstümde geziyordu. O hep böyleydi yaşadığı herşeye rağmen hep iyi niyetli kalmaya başarmıştı, başına bu yüzden çok şey gelmişti. Telefonu nereye koyduğumu hatırlamaya çalıştım. Oturma odasına geçerken arkamdan geliyordu ve ben bir insanın arkamdan dolaşmasından nefret ediyorum. Tekli koltuğa oturduğumda,dizleri üstüne çöküp elimi tuttu;evet beni vazgeçirmeye çalışacak ve ben onu dinlemeyince gidip günlerce gelmeyecekti.Yeşil gözleri yaşla dolarken,"vazgeç" dedi.Kelimeler ağzından çıktığı an sertçe ona döndüm."Neden ona kıyamıyorsun?Bize yaptıklarının bedelinin ödemek zorundalar." Dolu gözlerle başını iki yana salladı.
Ellerimi ellerinden kurtarıp ayağa kalktım. "Anne,o sana neler yaptı, sen onun yüzünden neler yaşadın. Biz onun yüzünden neler yaşadık. Nasıl bu kadar çabuk affetin onu?" Pencereye yürüyüp camı araladım ve dışarı doğru baktım,nefes almaya ihtiyacım vardı.Dışarıda normal bir hayat vardı,bir kadın küçük kızının elini tutmuş yürüyor,bir adam heyecanla yanındaki kadına bir şeyler anlatıyor,birkaç çocuk koşturarak oyun oynuyordu.Herşey ve herkes normal görünüyor, zaman sanki kaçıyor gibi hızla ilerliyordu. "Selen,beni anla zarar görmeni istemiyorum.Sen bu hayatta kalan tek varlığımsın.Biliyorum yaşadığımız hiçbir şey kolay kolay atlatılacak şeyler değil ama hala birlikteyiz yetmez mi bu sana?" Yüzümü elleri arasına aldığında ondan uzaklaştım.Beni bir kez daha kandırmasına izin vermeyecektim.Onu arkamda bırakıp giyinme odasına girdim. Gözlerimi dolapta gezdirdim,bu gün özel bir gündü diğer günlerden daha güzel olmalıydım.
Uzun bir süre sonra ne giyeceğime karar vermiştim.Evet bu gün herşeyin başladığı gün olacaktı, bu gün onların sonunun başlangıcı olacaktı.Su küvete dolarken bir kaç duş jelini ve banyo köpüğü döktüm. Bir tane ürün kullanmak yerine birkaç ürünü karşıtırmak hoşuma gidiyordu. Üstümdeki parçalardan Kurtulup yüzüme bir maske uyguladım ve mumları yakıp,küvetin içine girdim. Rahatlamaya çalıştım,zihnimde dolaşıp duran düşüncelere bir süre ara verdim.
Üstüme kısa bir bornoz geçirip banyodan ayrıldığımda aklıma gelen fikirle gülümsedim.Yatağıma uzanıp üstümdeki bornozun kuşağını çözüp kenara attım. Çıplak göğüslerimi saçlarım ile örtüp Kadınlığımı elim ile kapattım,boşta kalan elime telefonu aldım ve bir kaç fotoğraf çektim. Mesaj uygulamasına girip aradığım kişiyi bulunca fotoğraflardan en beğendiğim iki tanesini attım. Aradan bir dakika geçmeden gelen görüntülü arama ile kahkahamı tutamadım. Aramayı cevapladığımda onu gördüm. Sözleri ile değil,sevgisi ile cenneti vadeden adamı.Gülümseyen yüzü sabah uykusu kadar güzeldi. Yorgun yüzüne bakıp kaşlarımı çattım, "bebeğim,iyi misin sen?" Gülümsemesi daha da genişlediğinde cevap verdi. "Yüzünden aşağısını gösterirsen daha iyi olacağım." Kahkaha atarak kafamı iki yana salladım.
"Hayır.Devamını gece görürsün" yalandan suratını astığında gülümsemem daha genişledi. Son yıllarda bana iyi gelen tek kişi o olmuştu.Yaşamak için sebep ararken karşıma çıkan dayanak oldu bana. Artık onu sevmek nefes almaktan farksız geliyordu bana, ona muhtaçtım,ona aşıktım.Bu günden sonra onu kaybetmemek için daha dikkatli olmam gerektiğinin farkındayım.
Telefon konuşmasından sonra üstüme bir gerginlik oturmuştu. Görünmeyen bir el boğazımı sıkıyor,biri kulağımın yanında bir şey fısıldıyor sanki.Annem ortadan kaybolmuş beni tek başıma bu kocaman evde bırakmıştı.Önce makyajımı yaptım ve sonra seçtiğim elbiseyi giydim. Acele etmeden özenerek hazırlandım,bu gün birilerinin gözü üstümde olacaktı.Son kez aynaya bakıp rujumu tazledim,parfüm sıktım ve simli vücut spreyini bacaklarım ve kollarıma sürdüm. makyaj masasının üstünde duran kadife kutuyu aldım içinden çıkan yüzüğü parmağıma taktım.Çalan kapı ile gülümsememi yüzüme yerleştirdim ve yavaş adımlarla kapıya ilerledim.
Kapıyı açtığımda beklediğim kişiyi görmememin hayal kırıklığını yaşadım.Beni almaya şoförünü göndermişti.
Bu durum her ne kadar canımı sıksa da sesimi çıkarmadım. Bu gece daha uzun olacaktı.
Bu gece ünlü iş insanı Yiğit Acar'ın düzenlediği yardım gecesi vardı. Her ne kadar bu gece davete katılacak kişilerin yardım ile alakası olmasada.Dışarıdan bakıldığında hepsi başarılı,ünlü iş insanları. Kurdukları şirketler yaptıkları işi kamufle etmek için kurulmuş, yıllardır uyuşturucu ve silah işi uğraşan kişiler şirket ile birlikte yaptıkları karanlık işleri çocuklarına bırakırdı.Tabi her ailenin bir varisi olurdu,bu varisi şu an aileyi yöneten kişi seçerdi ve bu kişi bazen oğlu, bazen yeğeni ya da kardeşi olurdu.
Yolun akıp gitmesini izlerken aklımda aynı anda binlerce düşünce geçiyordu.
Ama hiçbiri kalbim kadar rahatsız etmiyordu beni...
Sanki bir iğne kalbimi oyuyor gibi hissediyorum.
Yavaş yavaş, acele etmeden parçalıyor kalbimi.
Her geçen saniye daha fazla yok ediyor hislerimi.
Bedenim yorgun,
Zihnim yorgun,
kalbim ise hepsinden daha yorgun.
Düşünüyorum. Bu günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak bunu biliyorum.
İntikam onu kaybetmeme değer miydi?
Peki onu kaybettikten sonra bu hayat yaşamaya değer miydi?
Aklımdaki düşünceleri bir kenara bırakıp telefonu elime aldım. Aradığım ismi bulunca mesaj kutusunun üstüne tıkladım.
Giden mesaj: Acar: Bu gece detaylı bir araştırmaya başla. Yiğit Acar son bir kaç yıldır ne haltlar yemiş öğrenmek istiyorum.
Mesajı gönderdikten sonra ekranı kapatıp başımı geriye yasladım. Telefonum titrediği an ekranı açtım
Gönderen: Acar: Tamamdır,en geç iki saat içinde işine yarayacak bir şeyler bulurum.
Telefonu çantama atıp camdan dışarıya baktım. Şoföre dönüp konuşmaya başladım.
"Mert,yardım gecesi için otele gitmiyor muyuz?"
Dikiz aynasından bana bakıp tekrar önüne döndü.
" Murat Bey sizi bekliyor.Onun yanına gideceğiz."
Başımı salladım sadece. Bu gece konuşmak ağır geliyordu bana.
Dakikalar sonra araba durdu, Mert koşarak gelip kapımı açtığında geldiğimiz yere baktım. Neden buraya gelmiştik? Bir kaç saniye karşımdaki binaya bakıp durdum. Daha sonra yavaşça binaya doğru adımlamaya başladım. Güvenliği geçip asansöre doğru yürüdüm sonra vazgeçip merdivenleri çıkmaya başladım.
Beşinci kata geldiğimde nefes nefese kalmıştım. Merdivenler bittiği an evin kapısı açıldı ben de daha fazla oyalanmadan eve girdim.
Koridoru geçip oturma odasına girdim,oradaydı. Koltuğa oturmuş yüzünde bir gülümseme vardı,çok güzel gülüyordu... Ayağa kalkıp kollarını açtığında iki adımda yanına gittim. Öyle sarıldım ki sanki son kez sarılıyordum.
Öyle çektim ki kokusunu içime, sanki nefese değil de kokusuna muhtaçtım...
Aramızdaki boy farkından yararlanarak önce dudaklarını, sonra burnunu bastırdı saçlarıma.
Öyle çekti ki kokumu içine, sanki nefesten çok kokuma muhtaçtı.
Geri çekildiğimde dudakları dudaklarımı buldu. Sanki nefes almaktan çok birbirimizin dudaklarına muhtaçtık...
Geri çekildiğimde, alnını alnıma yasladı.
"Beni öpüp,sarılmak için mi buraya getirdin?"
Gülümsedi, gülümsemesi cennet gibiydi...
"Hayır.Konuşmamız gerekiyor diye buraya getirdim."
Tekli koltuğa oturdu. Beni kucağına çekti. Kollarımı geniş omzuna dolayıp başımı göğsüne gömdüm. Yan şekilde kucağında otururken saçlarımı okşuyordu.
"Yüzüğü takmışsın."
"Teklifini kabul ettiğimi söyledim sana."
"Bu teklifi kabul ettiğinde, neleri de kabul ettiğinin farkında mısın peki?"
Başımı göğsünden çekip yüzüne baktım.Yüzünde farklı bir ifade vardı.
"Benimle evlenmeyi kabul ederken babanın düşmanı olduğumu aklına getirdin mi?"
Evet.Bu teklifi kabul etmemin en büyük nedeni buydu.
Babam olacak adam Bizim hayatımızı mahvetti.
Onun da hayatı kararacak en az ben ve annem kadar acı çekecekti.
Bu gece öz kızı düşmanın elini tutarak karşısına çıkacaktı.
Öz kızı herkesin içinde düşmanını tercih ettiğini gösterecekti.
Kaan Acar gibi aile bağlarına önem veren biri için büyük bir darbe olacaktı. Benim istediğimde bu.
Bu gece ilk darbeyi yiyecek, bu geceden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
" Selen,bu yüzüğü takacaksan benim kim olduğumu unutma. Kim olduğumu bilerek kabul et beni."
"Ben seni herşeye rağmen Kabul ettim."
Gözlerimi ela gözlerine dikerek gülümsedim,gülümsedi.
İntikamın ve geçmişinin esiri olmuş bir kadın için anlamı olan bir gülümsemeydi...
Murat'ın yüzüne mutlu bir ifade yerleşti.
Aynı anda kalbime bir iğne batıyor gibi hissettim.
Durmadım,o iğne kalbimi delik deşik ederken durmadım
🕯️🕯️🕯️🕯️ Yorgun bir ruh,
acı çeken bir kalp,
Asla susmayan bir zihin bıraktığınız için teşekkürler.
...... Uzun yıllar yanlız yaşadım, etrafım kalabalık olmasına rağmen. Uzun yıllar canımı yaktılar,iyilliğimi istediklerini söylemelerine rağmen. İyillik tam olarak ne? Bilmiyorum. Çünkü etrafımda herkes kendince çok iyi bir insan. Kimse yaptığı kötülüğü Kabul etmez, ya mecbur kalmıştır ya da... Bahaneler ve bahaneler.
Bu gece elini tuttuğum adam. Sevgilim,aşık olduğum adam, babamın rakibi ve düşmanı. Onun elini tutmak ve yanında yürümek bir nevi taraf seçmek oluyor. Bunu bilerek o yüzüğü parmağıma taktım ve bunu bilerek onun yanındayım.
Ne olursa olsun Murat hep tercih ettiğim kişi olacaktı.
Çünkü o iyillik maskesi takmıyor,
çünkü o olmadığı biri gibi davranmıyor.
Neredeyse herkesin iyillik maskesi taktığı o yardım gecesinde, yüzümdeki sahte gülümseme ile Murat'ın yanındaydım. Üzerimdeki bakışların farkında dik duruyordum. Dik dur, sakın gülümsemeni bozma ve kimseye gerçek seni gösterme. Gergin değildim. Murat ile konuştuktan sonra hissettiklerim gerginlikten çok uzaktı. Canım yanıyordu.
"Dalgınsın" yüzümü inceliyor ne düşündüğümü anlamaya çalışıyordu Sanki. Etrafa göz gezdirdim kısa bir süre sonra tekrar ona kaydı bakışlarım. "Sizinkiler gelmedi hala" telefonun ekranından saati kontrol ettiğinde kaşlarını çattı önce, sonra etrafa göz gezdirdi.Bakışları tekrar gözlerimi buldu."Gelirler birazdan," normalde hiçbirinin yüzünü görmeye tahammül etmezdim ama bu gün yüzlerinin aldığı şekili görmek için sabırsızlanıyorum. Bir kaç dakika sonra Murat yanımdan ayrılmak zorunda kalmıştı. Biraz ötede biri ile konuşurken telefonu çalmaya başladı. Başta umursamadım ama tekrar çalmaya başladığında uzanıp elime aldım. Aynı saniyeler içinde bilinmeyen bir numaradan mesaj geldi. Mesajı açmak istedim ama murat telefonu elimden çekmişti.
Bir kaç dakika sonra psikopat aile giriş yapmıştı.Önce gazetecilere pozlar verdiler, sonra bu gecenin ne kadar iyi düşünülmüş olduğundan,çok faydalı olduğundan ve yapacakları yardımın miktarından bahsettiler. Yüzlerindeki iyillik maskesi ile uzun uzun konuştular.Adımları Murat ile benim olduğum yere yöneldi. Murat duruşunu düzeltti ve belimden tutup beni kendine çekti.Murat'ın üvey annesi önce beni inceledi, sonra Murat'ın belimde duran eline baktı. Evett! İşte beklediğim yüz ifadesi. Karnına yumruk yemiş gibi duruyordu. keşke şu an fotoğrafını çekebilsem, bir gecede iki darbe yemişti, ilk darbe Murat'ın babası yerine geçecek olmasıydı. Uzun ve gereksiz bulduğum selamlaşma faslından sonra Murat'ın üvey annesi,yani Nesrin hanım konuşmaya başladı.
"Sizi böyle görmek çok mutlu etti beni. Bana göre bu yüzüğü uzun zaman önce takmanız gerekiyordu. Murat ile uzun zamandır konuşuyordum bu konuyu. "
Aklımdan geçen güzel cümleleri söylememek için zor tuttum kendimi. Murat'a iyice sokuldum. Kokusu çok güzeldi.Gülümsedim, sahte bir gülümsemeydi. "Aslında Murat uzun zaman önce teklif etmişti ama ben acele etmek istemedim. Her anın tadını çıkarmamız gerektiğini düşünüyordum."
Murat beni bozmasın diye dua etmeye başladım, çünkü aramızda asla evlillik konusu açılmamış, iki gün önce sürpriz bir şekilde teklif etmişti. Korktuğum başıma gelmedi Murat beni bozmadı. Murat'ın babası demir bey, ciddi bakışlarla beni süzüyordu. Aklından ne geçtiğini tahmin etmek zordu."Nesrin haklı. Gereksiz yere bu kadar beklediniz. Bir an önce resmi bir şekilde nişanınızı yapalım"
Murat sessizdi hatta bizi dinliyormu ondan bile emin değildim. Gözlerini kardeşine dikmiş etrafındaki hiçbir şeyi umursuyor gibi durmuyordu. Demir bey, iki kardeşin birbirine olan bakışlarının farkında olarak boğazını temizledi. İlyas aynı Murat gibi sessizliğe gömülmüştü, arada bana baksada ağzını açıp tek Kelime etmedi. Çevremizde kahkahalar yükselirken biz oldukça sessizdik. Nesrin hanımın gözleri üstümden bir an olsun ayrılmadı, İlyas ve Murat tek Kelime etmedi. Bu geceyi organize eden Acar ailesinden kimse görünürde yoktu. Bir sorun olup olmadığını merak etmiştim istemsizce. Çünkü hiçbir zaman bu kadar geç kalmamışlardı. canım sıkılıyordu. Bu geceyi böyle hayal etmemiştim.
Gözlerim etrafta dolaşırken gelen bildirim sesi ile bakışlarım telefonuma döndü. Murat babası ile konuşuyordu. Murat'ın dalgınlığından faydalanıp hızla ordan ayrıldım.
Terasta birkaç kişi dışında kimse yoktu, etrafa göz gezdirip telefona döndüm. Mesaj kutusuna girip son gelen mesajın üstüne tıkladım.
Gönderen: Acar: Hemen beni ara! Önemli şeyler buldum.
Arama tuşuna basıp telefonu kulağıma götürdüm iki çalışta açıldı.
"Seni dinliyorum."
Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
"Şimdi beni iyi dinle karmaşık bir olay çünkü.Bir kız var birkaç yıl önce Yiğit Acar'ın komşusuymuş. Komşularının çalışanı daha doğrusu. Kızın adı Ecrin.Sonra bu kız ortadan kaybolmuş. Bir hafta kadar bir süre."
Sustu.Tane tane anlatıyordu. Aynı mala anlatır gibi.
"Acar, çabuk anlat ne olduysa. Fazla zamanım yok Murat'ın yanına gitmem gerek."
Derin bir nefes aldı.
"Kız polislerle birlikte geri dönmüş. Yiğit'in onu bir yere kapatıp cinsel saldırıda bulunduğunu söylemiş."
Başım ağrımaya başlamıştı.
"Sonra ne olmuş?"
"Tahmin ediyorsundur az çok. Önce ailesi ile birlikte işten atılmış. Sonra Tehditler, para teklifleri falan ortaya çıkmış ama kız vazgeçmemiş."
"Yiğit hâlâ böyle yardım şovları yaptığına göre pek etkilenmemiş bu davadan."
Telefonun ucundan sesler geliyordu. Acar'ın yemek yapıyorken benimle konuştuğunu anlamam zor olmadı.
"Kızın bu kadar kendine güvenmesinin bir sebebi var. Olaydan sonra yiğit'in onu tehtid ettiği görüntüler var elinde kendi çekmiş. Açık açık kıza tecavüz ettiğini itiraf ediyor. İşin tuhaf tarafı şu kız mahkeme günü herşeyi para koparmak için yaptığını söylemiş. Yiğit'e iftira attığını söylemiş. İki gün sonra da intihar etmiş. Ve ailesi kızlarının ölümünden sonra bir anda maddi anlamda mükemmel bir hayat sürmeye başlamış."
Bir an ne diyeceğimi bilemedim. Boğazım düğümlendi dilim lal oldu. Yine aynı şey olmuştu. Yine bir kadının çığlıkları susturulmuştu. Yine bir kadının hayatı mahvolmuş, yine herkes sağır gibi davranmıştı.
"Selen, beni duyuyor musun?"
Dolan gözlerimi silip etrafa baktım görünürde kimse yoktu.
"Madem elinde kanıt varmış neden böyle bir şey yapmış?"
"Ben de onu anlamadım"
Başım ağrıyordu.
"Bana o görüntüleri bulacaksın. En kısa sürede. Ayrıca diğer işi hallettin mi?"
"O iş tamam merak etme sen"
"Şimdi beni iyi dinle yiğit konuşma yaptıktan sonra video devreye girecek. Şu gazeteci arkadaşını hallet, yarın sabah haberlerinde Yiğit'in iki yüzlü oluşu konuşulacak."
Acar ne söylüyor umursamadan telefonu yüzüne kapattım. Hızlı adımlarımı lavaboya yönlendirdim. Lavaboya girdiğim gibi klozete eğilip kusmaya başladım, gerginlik her zaman mideme vuruyordu. Aynadan saçımı ve makyajımı kontrol edip lavabodan çıktım. Karşımda gördüğüm kişi duraksamama neden oldu. Kaan Acar yani babam karşımda duruyordu. Kendimi toparlayıp yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim. O ise ifadesiz bir şekilde yüzüme bakıp başı ile terası işaret etti.
Terasa çıktığımda bu defa kimse yoktu. Benim arkamdan o gelmiş yanımda duruyordu. İçeriden hafif müzik sesi geliyordu. Aklımdan onlarca düşünce, kalbimden onlarca duygu geçerken bir süre daha sessiz kaldım.
"Susmak için mi çağırdın beni?"
Yüzü bana döndüğünde bakışlarında hayal kırıklığı vardı. Bu benim hoşuma gitmişti içinde bir yerlerde acı çektiği belli oluyordu.
"Benden bu kadar nefret ettiğini bilmiyordum."
Gülümsedim, sahteydi.
"Senden nefret ettiğimi nereden çıkardın?"
Gülümsedi, gerçekti.
"Seni tanıyorum kızım."
Kızım kelimesinin üstüne basarak söylemişti.
"Kimseyi gerçekten tanıyamazsın, sadece tanıdığını sanırsın."
Gülümsedim bu defa gerçekti.
"Ama bu konuda haklısın senden nefret ediyorum."
Karşıya dönüp manzarayı izlemeye başladı.
"Kendine bunu yapma. Benden intikam almak için sevmediğin birine hayatını bağlama."
Yüzümde alaylı bir gülümseme oluştu.
"Beni kendin ile karıştırma ben asla sevmediğim birine hayatımı bağlamam."
Bana döndüğünde yüzünde ilk defa böyle bir ifade gördüm. İlk defa bana beni düşünüyor gibi bakıyordu. Belki de ilk defa bir baba gibi bakıyordu.
"Kendini mi beni mi kandırmaya çalışıyorsun? Ama canın yanacak. Aklından her ne geçiyorsa vazgeç."
Anlayışlı çıkan sesi ile kahkahamı tutamadım.
"Neden duracakmışım?Sen durdun mu Kardeşin durdu mu? Hayatımızı mahvettiniz ama bitti. Daha fazlası olmayacak siz pislik içinde boğulmayı hakediyorsunuz.Böyle mükemmel bir hayat yaşayıp boy göstermeyi değil."
Gözlerim dolduğu için bulanık görüyordum. Beni kendine çekip sarıldı. Göğsünden itip uzaklaştım,bilerek yapıyordu zaafımı biliyordu.
"Aklından neler geçtiğini tahmin ediyorum ama Murat onu kullanmana izin vermez. Kızım bak sen iyi değilsin izin ver sana yardım edeyim. "
Kahkahalarla gülmeye başladığımda anlamadığım bir ifade geçti gözlerinden. Bir kaç saniye içinde ciddileşip gözlerimi gözlerine diktim.
"Annem bitti; sıra bana mı geldi?"
Sözlerimden sonra sarsıldığını görmek hoşuma gitmişti. Kendini toparlayıp bana doğru bir adım attı. Elimi kaldırıp onu durdurdum.
"Sakın bir adım daha atma. Daha fazla saçmalıklarını dinlemek istemiyorum. Şimdi içeri girip, çok sikindeymiş gibi bağış yap."
"Bir sorun mu var hayatım?"
Gelen ses ile arkamı döndüğümde Murat'ın gözlerini babama diktiğini gördüm. Bir kaç saniye içinde yanıma gelip elimi tuttu, bakışları ile babama meydan okuyordu. İkisinin birbirine attığı nefret ve öfke dolu bakışlarını görmezden geldim. Birbirlerini ne zaman görseler liderlik için savaşan aslanlara dönüşüyorlardı. Babamı Demir Yıldırım'dan çok Murat Korkutmuştu, bunu net bir şekilde anlıyorum. Kendinden bu kadar genç ve onun yanında tecrübesiz sayılacak birinden bu kadar korkması başta beni şaşırtsada Murat'ı tanıyınca onu anlamıştım.
Murat'ın elini daha sıkı tutup ona sokuldum. "Hayır. Bir sorun yok hayatım."Murat kendinden emin bir şekilde elimi bırakıp bir kaç adım ileri gidip babamın karşısında durdu. Gözlerindeki öfke ve nefret beni etkilemişti çünkü Murat kimseyi kolay kolay böyle bakmaz. Öfkeli biri olduğu doğruydu ama öfkesini kontrol etmeyi de bilirdi.
Birbirine olan bakışları beni rahatsız etmişti. İkisi tek kelime etmiyor, her an saldıracak gibi birbirlerine bakıyorlardı. En sonunda Kaan Acar iki adım geri çekildi. Sonra arkasını döndü ve yürümeye başladı. Bir kaç adım sonra birden durdu. Arkasını döndü. Bana baktı bir kaç saniye sonra murat ile birleşmiş elimize. Yüzünde bir gülümseme oluşunca ürktüm. Yüzünde olan gülümsemeyi biliyordum. Aklından bir kötülük geçiyordu
Murat'a bakmadan bana döndü.
"Hazır aklıma gelmişken,artık Ecrin olayı ile uğraşmaktan vazgeç Murat."
Bir şey ima etmişti.Bana bakıyordu, Murat'ın yanımda gerildiğini hissettim. Şaşkındım. Ecrin kimdi? Kaan derin bir nefes aldı. Tekrar gülümsedi Murat'ın verdiği tepki hoşuna gitmişti. Sonra bana döndü. "Hayatındaki insana saygın olsun."
Sonra arkasını dönüp gitti. Şaşkın bakışlarımı Murat'a çevirdiğim an öfkeyle kaan'ın arkasından baktığını gördüm. Belimdeki elini çekip ondan uzaklaştığım an bana döndü. Bakışları yumuşamıştı ama gözlerinde başka bir ifade vardı.Yakalanmış gibiydi.
"Murat..."
Aramızdaki mesafeden rahatsız olmuş gibi tekrar bana yaklaştı. Büyük avucunu yüzüme yerleştirip beni kendine çekti. Dudakları dudaklarım üzerinde hakimiyet kurmaya başladı. Dili üst dudağımı okşayarak ağzımın içine girdiğinde ikimiz aynı anda inlemiştik.
Nefesinin nefesime karışması başımı döndürmeye yetmişti. Ellerimi ensesinde birleştirip daha da kendime çektim. Kalçamı avuçlayıp sıktığı an inleyerek kendimi ona bastırdım. Özlemiştim. Günlerdir yoğun olduğu için doğru dürüst yüzünü bile görmemiştim. Tenin kokusunu ona dokunmayı, bana dokunmasını özlemiştim.
Bende uzaklaştığı an boşluğa düştüğümü hissettim. Hep yanımda bana yakın olsun istiyordum.
Aklıma tekrar az önceki konu geldi. Murat'ın tesirinden kurtulup mantıklı düşünmem gerekiyor. Bu Ecrin, Acar'ın bahsettiği Ecrin olabilir mi?
Murat'ın nefesini boynumda hissederken gözlerim kendiliğinden kapandı. Dudaklarını boynuma bastırdığı an iyice başım döndü. Çok özlemiştim.
"Sence bu otelde boş bir oda bulma ihtimalimiz var mı? Çok özledim seni."
Konuştukça nefesi boynuma çarpıyordu. İstemeyerek olsa da geri çekildim. Bu akşam çok işim var ve ne Murat,ne ben bir yere kaçmıyorduk. Gece yeni başlıyor nasıl olsa.
"İçeri dönmemiz gerektiğini biliyorsun."
Gözlerini devirdi ardından gülümsedi. Çok güzel gülüyor gerçekten.
"İçerideki kimse umrumda değil. Bence boşver herşeyi eve gidelim."
Yüzük parmağıma baktı ardından elimi dudaklarına götürüp öptü.
"Hem şu evlilik meselesini kutlarız. Küçük bir gerdek provası yaparız."
Cümlesi bittiği an kahkahamı tutamadım. Eğilip gülüşümü öptü.
"Sana ayrı, gülümsemene ayrı aşığım."
"Ben de sana karşı boş değilim hayatım. Ama içeri gitmemiz gerekiyor."
Sabır diler gibi başını gökyüzüne çevirdi.
"İçerideki kimsenin yardım umurunda değil, hem yeterince göründük bence eve gidelim. Özledim diyorum."
Sonlara doğru isyan edercesine konuşunca etrafa baktım kimse yoktu. Bir adım geri çekildim.
"Ben de çok özledim bir yarım saat daha kalalım sonra gideriz."
İsteksizce başını sallayıp beni onayladı. Ardından elimi tutup bana uyarak yavaşça yürümeye başladı.
İçeri geçtiğimiz an Nesrin hanım ile göz göze geldik. Bir an dilimi çıkarmak istesem de bu hareketin normal olmadığına karar verip vazgeçtim.
Murat'ın ailesinin yanına geçtik hepsi suskundu. Başım ağrıdığı için sessiz olmaları işime gelmişti.
Bir süre sonra Yiğit Acar görünmüştü gözüme. Sahnenin orada bir adam ile konuşuyordu. Sanki bakışlarımı hissetmiş gibi bana döndü, önce bana baktı sonra yanımdaki Murat'a. Tek kaşını kaldırıp gülümsedi, gülümsemesi iğrençti.
Aynı şekilde karşılık verdiğimde tekrardan yanındaki adama döndü. Murat'a döndüğümde telefonu ile uğraştığını gördüm. Aynı saniyeler içinde telefonuma bildirim geldi.
Gönderen: Acar: Yiğit'in konuşması bittiği gibi ses kaydı devreye girecek. Sana iyi seyirler diliyorum.
İşte şimdi keyfim yerine gelmişti.
Bir kaç dakika sonra Yiğit sahneye çıktı. Herkes susup ona dikkat kesildi. Yiğit önce boğazını temizledi ve taktığı maskenin ardından konuşmaya başladı.
"Öncelikle hepiniz hoşgeldiniz. Bu önemli gecede beni yanlız bırakmadığınız için hepinize teşekkür ediyorum."
Gözü arka taraflarda duran gazetecilere kaydı. Bu gece sadece şov yapmak için düzenlenmişti. Bir süre daha susup devam etti.
"Bu gece benim için çok önemli. Siz kıymetli dostlarımın yardımı ile bu gece çok faydalı bir işe imzamızı atacağız. Öncelikle bu yardım gecesi diğerlerinden farklı olacak."
Bakışları bana kaydı alay eder gibi bakıyordu. Ama sadece ben anlıyordum bakışlarının anlamını.
"Çünkü bu gece hep birlikte yeni bir vakıf açacağız. Tecavüz kurbanı olan kadınlara hep birlikte sahip çıkacağız."
Bir anda alkış tufanı koptu. Yiğit Acar'ın gözlerine bakarken. Zihnimde bir anı canlandı. ~~ Annem karşımda omuzları sarsılarak ağlarken ne yapacağımı bilmiyordum. Yine üstünde uzun beyaz bir gecelik vardı. Oturduğum koltuğun önünde diz çöküp başını dizime yasladı. Benim de gözlerim dolmuştu her an ağlamaya başlayacak gibiydim. ~~~ "Biliyorsunuz ki çoğu kadın ya susuyor ya susturuluyor." ~~~ Başını dizimden kaldırıp gözlerime baktığında daha şiddetli ağlamaya başladı.
"Ben istemedim kızım. Böyle iğrenç bir şeyi ben istemedim. Hayatımı mahvetti o benim."
Bir adam vardı adı Kaan. Sürekli bizim eve gelirdi. O her geldiğinde annem çok üzüldüğü için gelmesini istemiyordum. Ama bu gün gelen başka biriydi. Kaan'a benziyordu ama o değildi. Adı yiğit, onu sadece üç defa görmüştüm her geldiğinde annem beni ondan saklardı. ~~~ "İşte bu sebeple tecavüz mağduru kadınlara biz sahip çıkacağız." ~~~ Annemin yanına oturup ona sarıldım.
"Bir haber gördüm beni mahvetti. Sonra herkesi bırakıp çantamı bile almadan çıktım. Saatlerce Ağlayarak yürüdüm."
Annem daha şiddetli ağlamaya başladı. Anlamıyordum annemin söylediklerini.
"Bir otobüs durağına oturdum saat geç olmuştu. Kimse yoktu etrafta sonra o geldi. Önce yanıma oturdu benimle konuştu. Sarhoştu hareketleri normal değildi, korktum gitmek istedim. Sonra beni eve bırakacağını söyledi. Kimse yoktu etrafta, param yoktu etraf çok ıssız olduğu için kabul ettim."
Annem tekrar o anı yaşıyor gibi titriyordu.
"Bir kaç adım atmıştım ki beni karanlık bir yere çekti. Direndim, kurtulmak için çabaladım ama gücüm yetmedi."
Ben de annem gibi ağlıyordum. Annemin canı yandığı için ağlıyordum.
"Ben istemedim. Zorla dokundu. Bana tecavüz etti..."
"Keşke ölseydim ama o geceyi yaşamasaydım." ~~~ Birinin hafif bir şekilde bedenimi sarsması ile kendime geldim. Murat endişeli bir şekilde yüzüme bakıyordu. "Selen,yüzün bembeyaz oldu bir anda. İyi misin sen?"
Başımı olumlu anlamda salladım "İyiyim, bir an başım döndü o kadar." İyi olduğuma emin olmak ister gibi yüzüme bakmaya devam ettiğinde ona dönüp gülümsedim.
Yiğit'in tekrardan konuşması ile dikkatini yiğit'e verdi.
"Tecavüz mağduru kişilerin her anlamda yanlarında olacağız. Bu vakıf gerek yasal olarak, gerek psikolojik olarak taciz mağduru kadınlar ile aynı cephede savaşacak."
"Hiçbir kadını tecavüz gibi iğrenç bir olayda yanlız bırakmayacağız"
Tekrar alkış sesleri yükseldiğinde midemin bulandığını hissettim. Aynı anda bütün ışıklar söndü ve iki saniye sonra geri açıldı.
İşte şimdi başlıyordu asıl eğlence.
Birkaç saniye içinde sahnedeki projeksiyon cihazı çalıştı. Ve bir video açıldı, daha doğrusu bir ses kaydı. Bir anda heryeri Acar kardeşlerin sesi kapladı. Herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Gazeteciler ellerine geçen malzemenin keyfini çıkarıyordu.
"Abi," dedi, Yiğit Acar. sonra devam etti."Bana kızgın mısın? Yaptığım şey yüzünden günledir benimle konuşmuyorsun. "
Kelimeler diline dolanıyordu, sarhoştu her zamanki gibi. Aynı anda bir ses geldi bu ses Kaan acar'a aitti. Birkaç saniye süren bu ses kaydı bu geceki şovlarını mahvetmek için yeterliydi.
"Yiğit!Sana defalarca bu konuyu açma dedim."
Bir an bakışlarım sahnede ses kaydığını kapatmak için uğraşan Acar kardeşlere kaydı. Kahkaha atmamak için zor tuttum kendimi. İşte ses kaydının en can alıcı kısmı başlamıştı.
"Abi,ben konuyu kapatırım ama sen kapattın mı? Peki beni affeder misin yaptığım şeye rağmen? Abi ben senin sevdiğin kadına tecavüz ettim. Senden af dilemeye yüzüm yok ama sen affet beni."
Herkesin ağzı şaşkınlıkla açılırken ses kaydı sona ermişti. Bir an Kaan Acar ile göz göze geldik, Gülümsedim. Bu gecenin en gerçek gülümsemesiydi. |
0% |