18 yaşındaki kız ailesiyle birlikte yeni evlerine taşınır ancak olucaklardan ve karşısına çıkıcaklardan habersizdir...

Kufi...... dünyaca ünlü bir seri katil...... ve Cherry...... dünyaca ünlü bir başka seri katil... peki bu iki piskopat ya tanışsaydı....... Tüm dünyayı yakarlardı....... Zirve zirvedeydi...... Efla ise suyun altındaydı...... İkisininde kendi imparatorluğu vardı...... Ama ikisi de yalnızdı...... Artık birlikte çıkıp birlikte dalacaklardı........

"Her şey yalan mıydı? Koskoca 19 yıl... Ne günah işledim ki bunlar başıma geldi? Yaşadığım her şey boşuna mıydı? Değer miydi bir intikam için hayatım mahvedilmelerine..."

Aşk kıldan ince kılıçtan keskin bir sevda köprüsüdür. bu köprüde Ademoğluna yaşam nefesi üflenirken, Havva`ya da ruhundan bir parça bahşedilmişti. Havva ile Ademin sadece güzellikleri vardı Berfu-Baran`ın ise hem güzellikleri hem çirkinlikleri. Onlar sadece güzelliği görüp çirkinliği fark edememişlerdi. *Gerçek bir hikâyeden esinlenilmistir.

Sapık: ben geldimm! Sapık: hoşgeldim! Sapık: özlendim ama dimii? Sapık: bence baya özledin. Saudade aktif.. Saudade yazıyor.. Saudade: kızım manyak mısın sen gece saat 3 ne yaşıyorsun. Sapık: uyandın. Sapık: madem uyandın bir sesini duyayım. Saudade: arama ya biraz insaf Allah`ın aşıkna uyuyayım beş dakika daha. Sapık: aa bu ne biçim disiplinsizlik uyuyayım ne!? Sapık: arıyorum o zaman açmazsan sıkıntı. Saudade: ya senin işin gücün yok mu? Sapık: benim işim de gücüm de sensin kıps 😉 Saudade: bak sapık emojilerini çıkarma birde. Sapık: söz veremem ✊🏼 ...

Ardından bakışlarını kendi ailesine çevirdi,"Ece artık sizinle yaşayacak ve böylelikle benimde gözüm arkada kalmayacak." 🧭 Lal insanlar konuşamadıkları için kendini ifade edemez,konuşma zorluğu çekmeyen insanlar kendini anlatır fakat insanlar anlamaz.

HER HATUNUN İÇİNDE ZIRHLI IŞIKLI BİR ER YAŞAR. 🗡ALTAY ATA SÖZÜ🗡 Hiçbir savaş zor değildir. Savaşlar en kolayıdır. Peki zor olan nedir? Zor olan her daim barıştır. Barış zor olmasaydı, savaşlar olmazdı... Hançer başarılı bir veliaht olmak için kendini kanıtlamaya çabalayan öksüz bir çocuktu. Hırslı, hazırcevap, azimli ama yüreği yaralı bir çocuk... Kağan olan babasına ve saraya kendini ve dahi varisliğini kanıtlamak isterken Veliaht Töreni`nde kimsenin farkında olmadığı bir hata yapar ve hayatı tam da o anda tepetaklak olur. Veliaht olma hakkını amca oğlu Berk’e teslim ettiğinde hayatı bir anda sıfırdan başlamak zorunda olacağı bir dizi olaya şahit olur. Geçmişten gelecek olan düşmanları ve bir gecede yaptığı darbeyle tahtı eline alan acımasız amcası yüzünden hem devlet hem de Hançer’in yüreği paramparça oluverir. Hayatında sahip olduğu herkesi küçük yaşta kaybeden bir kız çocuğunun ilerleyen yaşlarda büründüğü acımasız kimliği ve savaşçı kadın olma serüvenine siz de şahit olacaksınız. Unutmayın, bazı aşklar en güçlü olduğunuzu sandığınız anda değil hiçbir şeyinizin olmadığı o anda karşınıza çıkar. Lakin, elinizin tersiyle itmek sizin bileceğiniz iştir.

Gri, siyah korkuluklarla çevrili bir deliler hastanesi, her gün yağmurlu ve bulutlu bir hava, paslanmış demirleri olan kapıların içerisindeki 4 tarafı kanlı duvarlar ile çevrili oda ve bu işkencelere karşı hala yaşayan ve aynı kaderi paylaşan çoğu insan... "Neden dedim, neden bunlara bizi katlandırıyorlardı? Hiç acımaları yok muydu. Tanrım ne olur bizi bu işkenceden kurtar dedim içimden." Tüm bunlara rağmen hala kurtulabilecekler miydi? O şırıngaya karşı...

Kadın salonda rahatça otururken elinde tuttuğu belgeler ile eşinin işten dönmesini bekliyordu. Belgelerin doğruluğunu tekrar tekrar kontrol etti. Planında hiçbir kusur olmaması şarttı. Umursamaz tavrıyla sigarasını yaktı. Yan odada henüz 4 aylık kızı Alin`in ve 10 yaşında olmasına rağmen kardeşiyle çok güzel ilgilenen oğlu Alp`in sesini duyuyordu. Onları birbirinden ayıracağı için zerre üzüntü hissetmiyordu,öyle bir soğukluk vardı kadının üzerinde. Tek odağı Ferhat Tekgöz ve onun istekleriydi… •Abi kurgusu!!

"Gözlerinde kendimi görerek öptüğüm tek kadın sensin Derya. Dokunduğumda aşkıma aşkla karşılık veren, sevdikçe beni kendine hapseden, bana ait hissettiğim ve ait olduğum tek kadın. Senden başka hiç kimseye böyle dokunmadım, dudaklarım sadece senin teninin tadını bilsin çok isterdim. O zehirli meyvenin tadını hiç bilmemeyi, ilk seni öpmeyi, içmeden sorhoş eden, aklımı başımdan alan dudaklarını, tertemiz dudaklarla tatmayı nasıl isterdim bilemezsin." derken alınını, şakaklarını, yanaklarını, burnunun ucunu öptü tek tek. " Zamanı geri alamam ama sana söz ölürken bile sadece senin adınla mühürlü olacak dudaklarım." deyip sözünü mühürler gibi derin bir öpüşmenin içine hapsetti ikisini. Yana yatıp Derya`yı üzerine aldığında kollarında ki kadının aşkından emindi, kendinden emindi ve bunun nasıl özel bir his olduğunu ihanete uğramayan kalpler bilemezdi...

Zengin ve şımarık kızımız Umay Ekici, bir gün eve geç gelir. Kızımızın babası bu durumdan rahatsız olur ve ceza verir. Umay tabii ki söz dinlemediği için gece babasının arabasını gizlice alır. Arkadaşına giderken çeviri olduğunu görür. O an aklına ehliyet ve ruhsat almadığını hatırlar... Umay biran kendini Jandarma Genel Komutanlığı Karakolunda bulur... *Sizce Umay`ın başına neler gelecek?*

Gölgelerin Aşkı: Kaderin Dansı Gölge Şehri… Yıkık binalar, sisle örtülü sokaklar ve unutulmuş efsaneler… Bu şehir, her karışıyla bir sırrı saklar, her köşesinde kaybolmuş bir hikaye barındırır. Lara, geçmişin acılarıyla boğuşurken, karanlık sokaklarda bir yolculuğa çıkar. Bir mektup, kaybolmuş bir dosttan gelen bir haber, onu bu yolculuğa sürükler. Ama Gölge Şehri sadece bir şehir değildir; geçmişin ve geleceğin birbirine karıştığı, kaderin her adımda yeniden şekillendiği bir yerdir.

Kehanetler, Ucubeler ve Sırlar... Kim olduğunu bilmeden yalanlarla ve gizemlerle bir bütün gibi yaşayan Hira, herhangi bir yere ait hissetmekte zorlanır. Doğum gününde yaşanan sıra dışı olaylarla hiç ummadığı bir anda kendisini asla anlamlandıramadığı bir yerde bulur. Kayıpları ve hayatına giren yeni kişilerle her şey değişir ve bu değişikliğe adapte olmaya çalışırken kendisini bulmaya çok yakındır. Annesi yıllarca onu korumak için kimliğini kendisinden bile saklamıştır ve giderken onu çözmesi gereken birçok sorunla bir başına bırakmıştır. "Kehanetler gerçekleşmeye başladığında, Dünya`yı ve Sanamor`u çepeçevre saran karanlık kaçınılmazdı. Geçmiş ve gelecek kesişmeye başladığında, her şey incecik bir ipliğe bağlandı. Kurtarmak ve yok etmek tek bir kişinin elindeyken, karanlık ışıktan hep bir adım öndeydi."

SON GÜNEŞ “Aşk bazen düşman bildiğin bir kalpte saklıdır.” Yeraltı dünyasının en çok korkulan isimlerinden birinin oğlu Yener Avcı, hayatı boyunca karanlıkla iç içe yaşamış, güveni yalnızca silahına bırakmıştır. İlay Karahan ise adaletin simgesi olan bir savcının kızıdır; ilkeleri, değerleri ve doğru bildiklerinden asla şaşmayan güçlü bir kadın. Bir gün, tesadüf gibi görünen bir karşılaşma, ikisinin de hayatını geri dönülmez bir şekilde değiştirecektir. Ancak bu hikâyede kader yalnızca aşkı değil, geçmişin kanla yazılmış sırlarını da beraberinde getirir. Çünkü İlay’ın babası, Yener’in babasını yıllar önce hapse gönderen adamdır. Aşk ile intikam arasındaki çizgi giderek silinirken, gerçeği öğrenmek ikisi için de bir dönüm noktası olur. Şimdi soru şudur: Aşk mı kazanacak, yoksa karanlık mı galip gelecek?

"Her yaralı kalbin bir dermanı vardır." 🌻Pelin Asiller - Annesinin ölümüyle ilgili öğrendiği gerçekle baş etmeye çalışırken, babasından gitgide uzaklaşmaya başlamıştı. Kardeşi Aylin`e gerçekleri belli etmemeye çalışırken bir yandan da kuzeni Aksel`i babasına karşı korumaya yemin etmişti. Pelin`in dört bir yanı karanlıkla sarılırken, kaderin ona "gökyüzü gözlü bir adam" göndereceğini bilmiyordu. 🌻Ardıç Sayedar - Anne ve babasının kendisi yüzünden öldürülmesiyle, önünde duran karanlığı arkasında bırakmak için, dedesinin bir daha dönmemeye yemin ettiği memleketlerine kardeşiyle birlikte geri dönmek zorundaydı. Bundan sonra her şeyi kardeşi Demir için yapacaktı. Karanlığın esiri olmamak, cehennemde yaşamamak için çabalarken kader ona hayata dönmesi için elini uzatan bir "günebakan" göndermişti.

•••"...Senin için rüyaydı..."•••

Bir insan ne kadar özgür olabilirdi? Gökyüzü kadar olabilir miydi? O mavilikleri kadar, yeri gelince kızaran, huzur sağlayan gökyüzü kadar özgür olabilir miydi? İnsan, kuş kadar bile özgür olamazdı. İnsan bazı şeylere mahkum kalarak özgürlüğünü kaybederdi. Kendini özgür sananlarda aslında hiç özgür değildi. Asıl özgürlüğü tatmamışlardı çünkü. Özgürlük gökyüzüne aitti, kuşlara aitti, denizlere, hayvanlara, çiçeklere, ağaçlara aitti. Aslında hiçbirimiz özgür değildik. En azından kuşlar kadar bile özgür değildik.

Annabeth istenmeyen bir prensesti, herkes onu kötü biri olarak biliyor ve ona yaklaşmak istemiyordu. Sevdiği kocası bile onu istemiyordu. Annabeth bunlara rağmen pes etmedi ve her şeye sabrederek çok sevdiği kocasınında onu seveceği günü bekleyerek yaşadı. Ama sonuç koca bir hayal kırıklığıydı. Kocası yüzünden hem oğlu hem de kendisi ölmüştü. Çok pişmandı geriye dönüp baktığı zaman bir hiç uğrunda tüm gençliğini hayallerini bitirmişti hem de kendisinden nefret eden bir adam için. Son dilek hakkı olsaydı geçmişe dönüp her şeyi düzeltmek isterdi. Bir mucize olmuştu öldükten sonra 3 yıl öncesine geri dönmüştü. Şimdi bu son dileğini gönlüne göre yaşayacak ve ona yapılan haksızlıklara karşı intikamını alacaktır. evet siz de Annabeth`in hikayesini okumaya var mısınız? NOT: KAPAK TASARIMI BANA AİTTİR!!

Aşk; üç harften oluşan kelimenin hayatınızı ,yaşamınızı ,ruhunuzun en derinliklerini ele geçireceğini nerden bilebilirsininzki.. Fakat herkes için geçerli değildi bu bazılarının ruhlarını intikam, bir sarmaşık gibi zehirler ...

Üstün ırkın, insanların gezegenini ele geçirmesinin ve onları köleleştirmesinin ardından iki milenyum geçmişti. Sınır köylerine kapatılan insanlar, Üstünlere hizmet ediyor ve her türlü kötülüğe maruz kalıyorlardı. Canının hiçbir değeri olmayan insan ırkının nüfusu dünya genelinde milyonlu sayılara inmiş bulunmaktaydı. Bir insan köyünde yaşayan Sylpharien Morvelis, insanların yeraltına inşa ettiği isyancı birliğinin yedi liderinden birinin kızıydı. Şüpheli bir şekilde ortadan kaybolan arkadaşının izini ıssız bir sokakta sürerken, onu öldürmeye çalışan Gizemli bir Üstün ile karşı karşıya gelmesi onun için beklenmedik değildi ancak o gece o adamla beraber bir iblisin saldırısına uğramayı kesinlikle öyleydi. Gizemli Üstün, Taçsız Prens Ryvian Drakar için ise, krallığını geri almak için çıktığı yolculuğunda, bir iblis tarafından baygın hale getirilmek ve gözlerini bir isyancının bodrumunda esir olarak açmak umulmadık bir şeydi. Onlar için en beklenmedik şey ise bir Tanrıça’nın iki milenyum önce dünyaya ilettiği bir kehanetin peşine takılarak son Araf Büyücüsünün, Kutsanmış Olan’ın, kalbini sökerek bir dilek hakkına sahip olmak adına beraber bir yolculuğa çıkmak zorunda kalmalarıydı. Yolculuklarının sonu ise tüm dünyanın kaderini belirleyecekti.

Almanya`ya gitmesi için yanında birine ihtiyaç duyan Melisin, yaşadıkları, yeni tanıyacağı insanlar hayatında nasıl değişiklikler yapıcak? "Sana yardım ede bilecek tek adam benim" dedi bana dik dik bakarak. "Senin gibi kendini beğenmiş birinden yardım istemiyorum" dedim "Ben kendi başımın çaresine kendim bakmasını bilirim". Cebinden bi kart çıxarıp Resepsiyon bölmesine koydu"İhtiyacın olunca ara küçük hanım"

Annesi ve babası küçükken ölen 18 yaşındaki Mert parası olmadığı için yolda giderken fırından ekmek çalar. Ancak yakalanınca İstanbul`dan İzmir`e giden Umut isimli ekspres trenine kaçak olarak biner. Burada Ekim ile tanışan Mert ona ilk gördüğün anda vurulur ve onun kalbini kazanmaya çalışır. Ekim` de Mert` e aşık olur. Bir süre sonra bu ikili beraber takılmaya başlar. Ancak onların aşkını biterecek asıl olay trenin bir kayaya çarparak raydan çıkması ve denize düşmesi ile son bulur. İkili tren kazasından sonra yüzerek bir adaya ulaşır . Artık sevgilerini bir kenara koyup hayatta kalmak için savaşırlar. Ayıyla ve yamyamlar ile savaşırken adadan kurtulmayı ümit ederler.

Babas tarafından öldürülmek istenen Prens. Kendisi ile ilgili gerçeklerle karşılaşır. Kim olduğunu yeniden keşfeder. Geçmiş yaşamındaki hataları halkı ve ailesi arasında kalmasına neden olmuştur. Şimdi halkı ve ailesi arasında kimi seçmeli. Aşkı mı, sadakati mi yoksa ikisi birden mı?

Yanlışlıkla babanın askerine ve aynı zamanda abinin komutanına yazarsan ne mi olur?…

Düşüncelerin özgürleştiği mısralar Esmer ve eserin tesadüf tanışması sonucunda doğan duru bir aşk hikayesi.