Genç adamın bir suçu yoktu ama suçu olmadığı taktirde bedel ödemeye mahkum edilmişti. Ne kimseye anlatabiliyordu. Ne de çözüm bulabiliyordu. Peki adam dayanamazken kadın yapabilirmiydi. Kadın yorgundu. Ama buna rağmen gülebiliyordu. O böyleydi. Peki nereye kadar dayanabilirdi. Kalbi ne zaman isyan ederdi. Adam hata yaptı ve kadın gitti. Kadın geldi bu sefer de adam bitti. Ezel ve Berzan`ın hikayesi. "Bazı hatalar gitmek gerektirir. Bu güçsüzlük değil tamamen güç toplamak içindir. Tıpkı Ezel`in yaptığı gibi." Not:Arkadaşlar hikayemin asıl konusu intikama dayalıdır.

Babasından ona kalan bir şirketi yöneten Lara Adal evinde bir parti verir. Ama düşmanları tarafından silahlı saldırıya uğrar.Annesi ve babası partide ölmüş , kimsesi olmayan 4 aylık bir bebek görür ve vicdan azabıyla bebeği alıp büyütmeye karar verir. Ona bağlanmak istemez, zamanı gelince bırakmak ister ama işler planladığı gibi gitmez. Babasının en büyük hediyesi olan travlamaları onu rahat bırakmaz ve hem kendini hem de bebeği çok zor bir gelecek beklemektedir. Artık tek derdi iyi bir anne olmaktır. Peki bunu ne kadar başarabilir?

1970 senesin de ücra bir ilçeye kadın kaymakam atanır. Hayatların da ilk defa bir Kadın Kaymakam gören ilçe ahalisi bu duruma alışadursun, biz ilçenin saygı duyulan delikanlısı Fırat ile Kaymakam arasında yaşanan olaylara şahit olalım.

"Sana diyebileceğim tek şey küçükken olduğu gibi seninle kaçmak adına her zaman burada olacağım. O küçük çocukta sana olan sevgim saklı Menekşe ve bu asla sana ulaşamadı." Elini kapı aralığından çektiğinde ayağa kalktığını duydum. Her ne kadar duygularım beni uyarsa da beni uzaktan izleyen o küçük kızı dinledim ve bakışlarımı ona çevirdim. Kimsenin duyamayacağı bir şekilde mırıldandı. "Seni kaybetmek bu hayatta yaşadığım en büyük pişmanlıktı." "O çocuk bana ulaşamamış olabilir ama ben o çocuğu duydum.." Tüm Hakları Saklıdır

Her yer kan olmuş artık Buram buram korku kokuyor Dinle anaların babaların feryadını "Canı çok acımıştır..." diyor...

"Biz ölüyoruz ama onlar da kazanamıyorlar." -Aliya İzzetbegoviç *** Kadın, gözlerini kendine doğru gelen üniformalı adamın yüzüne dikti. İçindeki çocuk gözü yaşlı bir şekilde geçmişteki varlığına tutunurken kadın bunun artık olmadığına ikna olmuştu. Yeşil gözleri, içinde karmaşık duygular barındırıyordu. Adamın yaklaşmasını istemiyordu, ama beklemekten başka bir şey yapamıyordu ve bildiği şey iç güdüsel olarak, artık ona güvenmediğiydi. Nikola Vedran`ın gözleri kadına doğru kaymıştı, Hena`nın kıvırcık saçları rüzgarda savruluyordu, yüzü eskisi gibi yumuşak değildi oldukça sert bir ifade oluşmuştu yaşananların etkisiyle. Vedran sertçe yutkunup başını daha da havaya kaldırdı. Bir kaç adım kalmıştı aralarında o zaman durdu. İçi ikiye bölünmüştü bir yandan sarılmak istiyordu diğer yandan ise silahı bırakamıyordu. Fakat bildiği tek bir şey vardı, kalbi hala onun için atıyordu. -Şeyma Daldallı

"Sanki tüm hayatım boyunca yanlış melodiyle dans etmiş gibiyim." Serçe ruhuna sahip bir insan... O, aydınlık ile karanlığın bir biri üzerinden süzülerek yok olmasını sağlayan lânetli... O, ızdırap dolu bir geçmişin, geleceğe taşıdığı izleri söküp almaya çalışan, tükenmiş bir harf. Harflerin oluşturduğu kelime, onun ölümü. Ölümü olan kelime, göğüs kafesinin içinde çiçek açmış adamın ismi... Ölüm çok yakın... Ölüm, ona çok yakın.

İlk kurgumdur kendimi geliştirmek amaçlı yazıyorum okurken dikkate alırsanız sevinirimmm. Konusuna gelicek olursak anlaşmalı/zoraki evlilik karışımı yapılan bir asker kurgusu olmasını planlıyorum -kadın karakter bayağı baskın bu arada- kadın karakterin ağzından olacağı için yoğun bir asker kurgusu olabileceğini hep sanmıyorum ama denerim öpüldünüz ballarım 🍯🤍 kendinize iyi bakıııııınnnnn.

Ben sadece üstün zekaya sahip olan bir hırsızdım. Düzeltiyorum. Ben üstün zekaya ve daha bir çok şeye sahip olan mütevazi bir hırsızdım. Ben asla ‘sadece’ olmayacaktım. Ben her zaman daha fazlasıydım.

Bade 23 yaşında ailesiyle yaşayan, mühendis, sıradan bir kızdı. Babası hastaydı, bu yüzden işte çalışamıyordu. Bade ailesinin geçindirmek için yarı zamanlı işlerde çalışıyordu. Bir de Koray adında erkek arkadaşı vardı. Bir gün Koray, Bade`ye çok iyi bir iş bulduğunu söyler. Bade`nin işi kabul etmesiyle her şey başlar. Bade ve Koray, bir müzayedede garsonluk yapacaklardır. Müzayedenin başlamasına yakın, Koray Bade`ye bir elmas çaldığını söyler. Elması alıp kaçmayı teklif eder. Ama Bade bu durumu kabul etmez. Elması yerine koymak için hareketlenir. Ama aynı zamanda davetlilerin elmasın onda olduğu bilmemesi gerekir. Soylu ailesinin en yetkili kişisi olan Neva Soylu, ölen torununun yerine geçmesi ve torununun katilini bulması için Bade`yi tehdit eder. Ve Bade, bu teklifi kabul etmek zorunda kalır. Neva Soylu`nun torunu, Uraz Soylu`ya aşık olacağını bilmeden...

"Adaleti bulamayan bir kadından daha tehlikeli biri yoktu Pars." "Kadının direnişi kadına mirastır!" "Sıradaki bensem anneme sarıl bu şehri yak." "..... adalet istiyorum. Boş bıraktım çünkü sıradaki ben olabilirim."

Arafta bir ruh için aşk en büyük sınavdı.

Eşsldşödldksödşdöflföfğslaiaöşalskdld

Küçük bir kızı kurtarmak içindi her şey. Onu babasına kavuşturmak. Aynı zamanda zengin olmak.

Bedenine sıkışan ruhunun kayboluşuna daha fazla şahit olamazdı. Kayıpları vardı, kayıplar hep vardı. Peki ya en büyük kayıp ruhumuz olursa? Kalbimiz sıkışır, hayatın içinde savrulursak? Ölümü bile istemeyecek hale gelir, yok olmayı hayal edersek? O zaman bir Gevheri bulur bizi, kurtarır mıydı? Ben, kaybolan `Ben`i kurtarabilir miydim? Yarattığım gerçeklikten kurtulup, kurtulmak istediğim gerçekliğe dönebilir miydim? "Bir kadın ne kadar güçlü olabilirdi?"

Bazen hayat her şeyi bizden almış gibi gelir. Öylesine varmışız gibi...

karanlık bir odadaydım. Her kafamı çevirdiğim yerde kameralar vardı. Ben nerdeydim? neden burdaydım? yada tek ve net soru neden ben? Ellerim kelepçeli, omuzlarım dikti. Ben nerede olduğumu da, neden burada olduğumu da ve neden ben olduğumu da çok iyi bilen kişiydim. Ben gölgeydim, ben görünmeyendim... Ben vatanım uğruna her şeyi ve herkesi silendim. Ben Kıdemli Üsteğmen Güzey Ebedi... bu kitap tutar mı bilemiyorum ama umarım tutar. Pc den yazdığım için pek noktalama işaretlerini takmayın seviliyorsunuz...

Kanatya; Erkek egemenliği altında yaşayan ezilip hor görülen kadınların, sessiz çığlıklarının, kuru göz yaşlarının imzalarını havasında, suyunda ve taşında taşıyan bir ülkedir. Tüm pis işlerin yuvası olan bu ülke de kadınlar alınıp satılır, akıla gelebilecek her pisliğe sürüklenir. Hayatın tüm kötülüklerini bizzat kendi gözleri ile gören Lidya, babası tarafından kardeşleri ile birlikte genelev`e satılır. Çaresizce babalarına boğun eğen kızlarımız annelerinin cesareti ve azmi sayesinde satıldıklarını düşündüğü adam tarafından kurtarılıp bir takım eğitimlerden geçirilir. "Kanatya halkının kırgın kadınları! Yıllarca eziyet gördük, satıldık, hor görüldük. Ama artık bu sondur. Kadının erkeğe olan bu savaşın da tüm kadınların sesi olun ve savaşın! Ve unutmayın biz kadınlar güneşiz ve güneş batarsa karanlık gökyüzüne yuva yapar. Sizden karanlık olmanızı istiyorum... Karanlık olun ve yenin onları!"

Hazal, babasının intikamını almak için onu öldüren adamın evine özel ders öğretmeni olarak girer. Ama hesaba katmadığı bir şey vardı. Babasını öldüren adamın oğluna aşık olmuştu. ♠️BU KİTAPTAKİ HER ŞEY BİR KURGUDAN İBARETTİR. GERÇEKLİKLE ALAKASI YOKTUR.♠️

Bu bir kızın hikayesi. Bu ünlü bir kadının hikayesi. Kardeşine velet diyip,onunla dalga geçmeyi,laf dalaşına girmeyi,onunla dedikodu yapmayı insanları çekıştirmeyi seven bi ablanın hikayesi. Ablasıyla dertleşmeyi,birlikte kız gecesi yapmayı seven bi kardeşin hikayesi. Abisinin onu kıskanıp ama kısıtlamamasını seven bi kardeşin hikayesi. Sevdiklernin yanında olmayı onlarla vakit geçirmeyi seven küçük bi kız çocuğunun hikayesi bu bi insanın hayatı. Bu bir hayat hikayesi Bu bir oğlanın hikayesi. Bu ünlü bir adamın hikayesi. Kardeşini kıskanmayı,ona gıcıklık yapmyı ve onunla vakit geçirmeyi seven bi abinin hikayesi. Ablasının kurabiyelerine ve çikotaları dadanan küçük bi erkek çocuğunun hikayesi. Çevresindeki onunla ünlü olduğu için yanında olan kişiler değil de onu sevdiği için yanında olan insanlarla vakit geçirmeyi seven bi adamin hikayesi bu bir hayat hikayesi. Bu hayat iki insanın hayatı. İki robotun hayatı değil duyguları olmamasını beklemeyin. Bu hayat ikisinin hayatı. Bu hikaye ikisinin hikayesi.

[KLASİK BİR GERÇEK AİLEM KURGUSUDUR]

Müslüman bir kadının hayat heybesi.

Düşünsenize kocaman bir ülke ve milyonlarca insan. Bir çok kadın cinayeti ve bir çok kadın tacizi. Ülkenin mafyası bile erkekken kadına seçme seçilme hakkı da sunulmuyor. Evet bu ülke bilinmeyenler ülkesi. Bu ülke çok can yakıcak ve birçok gecede

@kırık_bir_tebess7m: Gerekirse bütün ateş böceklerini toplayacak ve seninle tebessümlerini arayacağım. @kırık_bir_tebess7m: Ve eğer bulamazsak seninle yepyeni bir tebessüm yeşerteceğiz bu kışın ortasında. @kırık_bir_tebess7m: Şimdi nefes al ve saçlarını uzat küçük kız. @kırık_bir_tebess7m: Çünkü bir prens seni o cehennemden kurtarmak istiyor. @kırık_bir_tebess7m: Tabii bir kurbağa prens olsa da :) ***** "Ne oldu dut yemiş bülbüle döndünüz Büke hanım?" dedi keyifli bir şekilde. Yutkundum ve ona baktım eline koz veremezdim. "Sizden şikayetçiyim!" dedim afallamış ifademi gizleyerek. Tek kaşını kaldırıp bana baktı. "Aşk olsun ne yaptım ki ben hanımefendi?" "Üçtür benden bir şey çalıyorsunuz!" dedim kendimden emin bir sesle. Büyükçe sırıttı. "Çaldığım şey kalbinizse benden önce siz benim kalbimi çaldınız" dedi. "Kalbim ne alaka?" dedim alaylı bir şekilde. Bir anda yüzündeki o çapkın ifade silindi ve merakla bana baktı. "Ben senden neyi çaldım o zaman?" dedi masum bir sesle. "Ciddiyetimi" dedim onu şaşırtmanın verdiği o güzel zevkle.

Otuzuncu yaşımın sonu onuncu yaşımın başlangıcı oldu. Tanrı tarafından bana yeni bir hayat bahşedildi. Ve ben bu ikinci şansı bu hayatımda kaybetmemek için kullanacağım Ben bu hayatımda kaybetmeyeceğim