Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm : Büyük Hata

@takmakullan_

 

Kapı tıklatılması ile sıçrayarak uyandı Batuhan. Gözlerini açtığında annesinin elinde yemek ile odaya girdiğini gördü. Batuhan kendini geriye çekip hafiften doğruldu. Annesi ise yatağının kenarına oturdu.

 

 

“ Cenaze ikindi namazunun ardu sıra olacak. “ dedi annesi. Ve devam etti.

 

 

“ Ben teziyeye gittim. İki evlat bizden imiş diğerleri da kimsesuzmuş. Hepsunun cenazesi bir defun edilecak. “ Dedi. Batuhan da başını salladı.

 

 

“ Saat kaç ? “

 

 

“ İkindiye bi saat var. “

 

 

“ Tamam. Hazırlanayım bende. Ana biliyorum sen ellerini o aileden çekmezsin ama ne istekleri varsa yapılsın , hiç bir şeyi esirgemeyin. “

 

 

“ Tamam oğlum. Hadi ağzuna iki lohma bir şey girsun , yarasun vücuduna. “ deyince Batuhan kafa salladı. Annesinin uzattığı kaşıktaki yemeği yedi. Türkay hanım çorbayı kendi elleriyle içirdi ve bittikten sonra konuşmaya başladı.

 

 

“ Sarp geldu. “ deyince Batuhan gözlerindeki öfkeyi gördü.

 

 

“ Gelsin , bunca adam onun yüzünden hayattan oldu , bir zahmet cenazelerine gelsin. “ dedi sertçe. Türkay oğlunun elini tuttu.

 

 

“ Batuhan , oğlum. Bile isteye mu yapti sanki ? Ona çok yüklemeyesun. “

 

 

“ Ana işime karışmayasın. Ben bilmiyor muyum oraya korumalı gitmeyi ? Sözümü dinlemez kendi başına iş yaparsa böyle olur. Bu insan canıdır da ! Başka bir şey değil. “

 

 

“ Senun ile konuşmah istiyor. “ diyince gözlerini anasından çekti Batuhan.

 

 

“ Ağzımı açarsam kötü şeyler olur ana , gözüme görünmesin bir süre. “

 

 

“ Oğlum… “

 

 

“ Ana , sözümün üstüne söz söylemeyesin. “ dedi sert bir şekilde. Türkay oğlu haklı olduğu için bir şey diyememişti sonra aklına gelen ile tekrar konuştu.

 

 

“ Ne zaman gidecesun ! “

 

 

“ Bilmiyorum ana , cenazeden hemen sonra da gidebilirim. “

 

 

“ Olmaz öyle , yaran iyuleşene kadar bırakmiyum seni ! “ dedi annesi. Batuhan yalnızca annesinin gözlerinin içine baktı.

 

 

“ Bakma öyle. Bu sefer benum deduğum olacak ! Anayum ben ! “ dedi sinirlice. Batuhan sıkıntıyla nefes aldıktan sonra ayaklarını yere indirdi. Eline telefonunu alıp ayağa kalktı.

 

 

“ Ana , bir görüşme yapacağım. “ dedi.

 

 

“ Bendan mi saklaysun ? “

 

 

“ Ana. “ dedi Batuhan gözlerini açarak. Türkay sitem ederek ayağa kalktı.

 

 

“ Sizu ben yetiştirdum ben , şu düştuğum duruma bak ! “ deyince Batuhan'ın aklına dün gece görüştüğü adamın dedikleri geldi.

 

 

Sizi sırtlanlar arasından biz büyüttük.

 

 

Batuhan birlikte iş gördüğü , kardeşi gibi olan adamlardan birini aradı.

 

 

“ Alper ? “

 

 

“ Şükür sesini duydurana ! Geçmiş olsun. “

 

 

“ Sağol , senden bir isteğim var. “

 

 

“ Söyle başım üstüne. “

 

 

“ Suna BAYSUNGUR , Bahadır BAYSUNGUR'UN kardeşi. Bunun telefon numarasına ihtiyacımız var , olmadı en kötü mekanına gidilip en kısa zamanda bir görüşme ayarlanacak. “

 

 

“ Ne için ? “

 

 

“ Benden çaldığı bir şey var. “

 

 

“ Ney ? “

 

 

“ Önemli bir şey. “

 

 

“ Tamam. “

 

 

“ Onun ve abisinin kimlerle hangi saatte nerede görüştüğünü bilmek istiyorum , tek tek. “

 

 

“ Tamam. “

 

 

“ Bir de Turan ŞEHİDOV ile bir görüşme düzenleyelim , hazır buralardayken. “

 

 

“ Tamam. “

 

 

“ Kutay Darhan’dan bir haber var mı toplantı için ? “

 

 

“ Belli bir haber yok. “

 

 

“ Tırları sürecek adamlar ayarlandı mı ? “

 

 

“ Evet. “

 

 

“ Tamam , bizzat sen de başında dur. “

 

 

“ Tamam. “

 

 

“ Haberleşiriz. “ dedikten sonra telefonu kapattı Batuhan. Daha sonra ise duşa girdi.

 

 

Yarım saat sonra odasından çıktığında cenaze için ailesinin toplandığını gördü. Merdivenlerden inerken annesi ile Sarp’ın sesi geliyordu.

 

 

“ Oğlum , abin haklı. Hem siniri biraz durulsun ondan sonra konuş. “

 

 

Batuhan kapının başına geldiğinde yardımcıları kadın ona ceketini giydirdi.

 

 

“ Geçmiş olsun abi. “

 

 

“ Sağolasın gülsüm. “ dedikten sonra annesine döndü.

 

 

“ Ana ! Bir de cenazeye gecikmeyelim. “ deyip dışarı çıktı.

 

 

Arabaya bindiğinde annesi yanına bindi , Sarp ise arabayı kullanmak için öne binmişti. Sarp’ın yüzüne dahi bakmadı Batuhan ve direkt camı açıp bağırdı.

 

 

“ Ayhan , bizi cenazeye götür. “ dedi. Bunu duyan Sarp sertçe yutkunum soluğunu verdi. Elindeki kemeri sıktı. Ayhan şoför kapısını açınca sertçe bırakıp arabanın önünden dolanıp diğer yan koltuğa oturdu. Türkay hanım ise bir Batuhan’a bir Sarp’a bakıyordu. Batuhan gergince başını cama çevirip yolu izledi. Az biraz sonra Sarp konuştu.

 

 

“ Geçmiş olsun abi , başımız sağolsun. “ dedi. Batuhan sinirden dişlerini sıkarken hiç pas vermedi. Az biraz zaman sonra Türkay konuştu.

 

 

“ Bağa bakun ! Cenazede bi hır gür istemiyom. Bize yakışanı yapun. “ deyince Türkay Batuhan başını annesine çevirdi , Sarp ise abisinin tepkisini aracın aynasından izliyordu. Batuhan tam ağzını açtı konuşacaktı ki sözleri geri yuttu ve eski baktığı yere bakmaya devam etti.

 

 

Cenaze sahibi kişilerin yanına gidip baş sağlığı diledikten sonra onlarla yan yana aynı safta cenaze namazını kıldılar , cenaze naaşını onlarla birlikte defnedip tekrardan baş sağlığı diledikten sonra ailelerin yanına durdu ve gelen taziyeleri kabul etti. O sırada ardı sıra aynı şeyleri kardeşi Sarp da yapıyordu , taziyeleri o da abisinin yanında kabul ediyordu. Sonrasında taziye evinde vakit geçirdiler.

 

 

Hava karardığında abi kardeş aynı gerginlikle eve geldiler , yemek sofrası hazırdı. Batuhan sabahkinden daha kalabalık olan sofranın başına oturdu. Soluna amcası ve eşi sağına annesi ve Elçin yanına da Sarp otururdu , diğer akrabalarda geri kalan sandalyelere otururdu. Herkes cenaze sonrası biraz buruk olduğundan kimse konuşmamıştı. Sonra sonra Çağla konuştu.

 

 

“ Abi , biraz daha iyi misin ? “

 

 

“ İyiyim Çağla’m. Sağ olasın. “

 

 

“ Ben sana merhem getirdim , onu sürersen ağrını biraz alır. “ deyince başını salladı Batuhan.

 

 

“ Evladum , bize düşen bir iş var mu ? “ diye sordu Dursun dayısı.

 

 

“ Batum ve Poti limanlarının hakimiyeti devamlı elimizde olsun dayı. “

 

 

“ Tamam yeğenim. “

 

 

“ Dayı Timur’u göremedim. “ deyince Dursun ilk başta ne diyeceğine karar veremedi.

 

 

“ O şeyde , Tiflis’e gitmişti de ondan gelemedi. “

 

 

“ Sebep ? “

 

 

“ Arkadaşları çağırmış yaa. “ diye konuyu kapatır gibi konuşunca Türkay da kardeşine baktı. O sırada dayısının eşi dilşad konuştu.

 

 

“ Kimsiye süylemeyin , sanirim oğulcum soninda yuva kuracak. “ deyince masadakiler gülümsedi , Dursun da eşine döndü.

 

 

“ Hanım oğlan bize ne dedi sen ne yaparsın. “ diye söylendi. Herkes tebrik ediyordu bu sırada sessizlik olunca Türkay konuştu.

 

 

“ Ee biz bir aileyiz , kederumizi paylaşduğumuz gibu sevincumuzu da paylaşacağuz. “ dedi. Masadaki herkeste bunu onaylamıştı.

 

 

“ Evet. Aile içinde kırgınlıklar da olabilir küçük olan özür diler büyük olan affeder , değilmi anne ? “ diye konuştu Elçin. Türkay da başını salladı. Elçin'in yaptığı imayı herkes anlamıştı , o sırada mesajı alan Sarp oturduğu sandalyede dikleşip derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı.

 

 

“ Madem öyle , bize düşeni tekrar yapalım. Aramızda kırgınlık olmasını istemem , özür dilerim abi. “ dedi. Batuhan ise masadan gözlerini çekmemişti. Herkes ondan bir karşılık bekliyordu. Sarp abisinin karşılık vermemesine sinirlenirken Batuhan konuştu.

 

 

“ Özrü geçerli değil çünkü bu konu özre açık değil. “ dedi sert bakışlarını masadan çekmeden. Sarp'ın sınırı katlanarak artarken Türkay da sinirlenmişti , herkes de Batuhan'ın affetmesini beklerken bu yanıt karşısında şaşırmışlardı.

 

 

“ Tamam , peki. Ne yapayım abi ? Beni affetmen için ne yapayım ? “ dedi dişlerini sıkarak zira kendini haksız bulmuyordu , abisini korumak istemişti.

 

 

“ Ana ben sana demedim mi bunun ne yapacağını ? “ diye sabahki dediğini kastediyordu. Annesi ne yapacağını bilemez ortada kalmıştı. Ve Sarp daha fazla öfkesinin dizginini zaptedemedi.

 

 

“ Abi ! Bak suçum olmadığı hâlde özür diliyorum yanlış yapıyorsun. “ deyince Batuhan sert bakışlarını kardeşine getirdi. Sarp da aynı şekilde abisine bakıyordu.

 

 

“ Kes sesini yoksa kötü şeyler olacak. “ deyince Sarp’ın tepesi attı. Sinirden gülerek konuştu.

 

 

“ Ne olacak yaa Allah aşkına , ne olacak ? “ diyerek geriye çıkıp ayağa kalktı. Türkay ise onlara bağırdı.

 

 

“ Otur yerine Sarp ! Kapatın konuyu ! “

 

 

“ Ne yaptım yaa ben sana Allah aşkına , karşı mı geldim he ? Ben sana zarar gelmesin diye yolladım onları. Bu sana karşı gelmekse tamam lan sana karşı çıkıyorum. “ diye bağırınca Batuhan bir hıcımla ayağa kalktı. O gece yaşadıklarını bir o biliyordu. Adamları gözü önünde suçsuz günahsız vurulmuştu.

 

 

“ Sen kim oluyosun lan ! Kim oluyorsun bana karşı çıkıyorsun ! “ diyerek ayağa kalkıp bir adımda yanına varıp yüzüne tokadı yapıştırdı. Herkes küçük dilini yutarken Batuhan'ın sınırının nasıl bir şey olduğunu tekrar hatırladılar.

 

 

“ BATUHAN ! “ diye bağırdı Türkay.

 

 

“ Bak şu halime ! Beni korumuş mu oldun ? O adamların canı yokmu lan ?! Onların günahı neydi de onlar öldü ? “

 

 

“ Ben bilmiyor muyum lan korumayla gezmeyi ? Demedim mi sana ! Haa ! “ diye dişlerini sıkarak konuştu.

 

 

“ Yanımda kimse gelmeyecek demedim mi ?! Senin yüzünden onlar öldü. Senin yüzünden ben vuruldum. Ve senin yüzünden bi bok çukuruna düştüm önümü göremiyorum. “ diyordu. Kaybettiği ulağı ve aldığı tehdit mesajını kastediyordu ama kimse bunu bilmiyordu.

 

 

“ Hepsi senin o lafa söze gelmemenden dolayı ! “ dedi sinirle. Sarp ise öfkeli gözlerle ona bakıyordu.

 

 

“ Bitti mi ? “ dedi sonra kafa salladı. Herkes ayaklanmıştı. Annesinin yanına gidip elini öptü sonra derin bir nefes aldı ve eli parmağındaki yüzüğe gitti. Kafası atmıştı bir kere Sarp’ın. Bunu gören Batuhan’ın yüzü gerildi , sinirden gözünün önü karardı.

 

 

“ O yüzüğü parmağından çıkardığında geri takamazsın ! “ diye bağırdı.

 

 

“ Oğlum , yapmayasın ! “ diye yalvardı annesi.

 

 

Aile yadigarı yüzük amcasında kendisinde ve kardeşinde vardı. Onlara da dedelerinin dedelerinden miras kalmıştı. Yada taşlı gümüş yüzük. Türk milletine güç kuvvet verdiği düşünülen bu yüzüğü evin erkekleri aile yadigarı olarak takardı , bu civarda kim ki bu yüzüğü takıyor anlaşılırdı KIZILTAN’lardan olduğu.

 

 

Ama bu sözü Sarp duymadı ve çıkarıp annesinin eline bıraktı. Sonra evden çıkarken abisinin yanında durdu.

 

 

“ O yüzük bana ait değil zaten. “ deyip evden kapıyı kırarcasına çarpıp çıkarken arkasından annesi bağırdı.

 

 

“ SARP ! “

 

 

Herkes olayın şokuyla olduğu yerde kalırken Türkay Hanım orayı terk etti. Ardından da Batuhan kendisini dışarı attı.

 

 

§

 

 

 

Bir saat sonra Karadeniz’i izleyen Batuhan'ın yanına Elçin geldi. Elindeki ceketi sırtına attı sonrasında o da Batuhan gibi gibi Karadeniz'i seyretti. İki dakika geçmedi ki konuştu.

 

 

“ Şimdi ne olacak ? “ dedi tedirgince. Batuhan elini alnına atıp ovaladıktan sonra ceketinin cebindeki sigara paketinden bir dal çıkarıp yaktı.

 

 

“ Başına bir iş açarsa ? “ dedi Elçin bu seferde. Batuhan ise sigaradan aldığı nefesi bırakıp konuştu.

 

 

“ Yaptığı şeyin bedelini çeksin. “ dedi soğukkanlılıkla. Bu tavır Elçin’i bile üşütmüştü , Batuhan'dan böyle bir karşılık beklemiyordu.

 

 

“ Korumayacak mısın onu ? “

 

 

“ Tamam bir cahillik etti fazla çıkıştı ama sen onun ağabeyisin , ona kol kanat germen gerek. “

 

 

“ Ne yapar o tek başına ? “ deyince Elçin , Batuhan sigaradan aldığı bir nefesi daha bıraktıktan sonra bitik gözlerle Elçin'e baktı.

 

 

“ Batuhan tek başına ne yapsın ? “

 

 

“ Onu kim korusun ? “ dedi acıyla.

 

 

Yıllardır tek başına ailesini bir arada tutmaya , onları korumaya ve intikamını almaya çalışıyordu ve kimse ona nasıl yaparsın yardıma ihtiyacın var mı dememişti. Kendi söylediği kelime ile aklına dün geceki Kalaçar dağındaki görüşmesindeki söylenenler geldi.

 

 

Biz seni emanet bildik , koruduk.

 

 

Babasıyla bir tanışıklıkları olduğunu anlamıştı ve bunu da çok merak ediyordu. Annesine bir şeyler sormak istiyordu ama tam olarak ne soracağını da bilmiyordu.

 

 

Elçin ise Batuhan’dan yine beklenmedik bir yanıt almıştı ve bu yanıt Elçin'in yüreğini parçalanmıştı. Ne diyeceğini bilememişti.

 

 

Batuhan yüzünü tekrar Karadeniz’e çekince tekrar bir ölümden bir nefes aldı. Dumanını dışarı üfledikçe sanki ruhu da dışarı çıkıyormuş gibi hissediyordu.

 

 

Tam o sırada koşarak Ece’nin yaklaştığını anladılar. Ece hızla Batuhan’ın bacağına sarıldı.

 

 

“ Babaaa ! “ dedi. Batuhan duyduğu şeyleri acıklı bir gülüş bıraktı ve elindeki sigarayı attı. Yana döndüğünde Elçin de ona ızdırap içinde bir yüzle bakıyordu. Batuhan derin bir nefes alıp eğilip Ece'yi kucağına aldı. Ama o an yarası olduğunu unuttuğu için acıyla gözleni yumdu. Bunu fark eden Elçin hemen kucağından aldı kızını.

 

 

“ Gel bakayım bana. “ diyerek alınca kız somurttu.

 

 

“ Anne ! Babamın kucağında kalmak istiyorum. “

 

 

“ Kızım Batuhan hasta ama. “ deyince kızı Batuhan'ın gözlerine baktı. Batuhan üzgünce başını salladı ve ellerinden öptü.

 

 

“ Neyin var baba ? “

 

 

“ Karnım ağrıyor Ece’m. “

 

 

“ Ben ovalarım geçer baba , anneannemde benim karnımı ovalıyor o zaman geçiyor. “

 

 

“ Güzel fikir. “ dedi Batuhan gülümseyerek. Küçük kız biraz durduktan sonra konuştu.

 

 

“ Baba seni çok özledim bir daha gitme. “ dedi minik kız. Batuhan Ece’nin gözlerine sıcacıkça bakıyordu.

 

 

“ Ona söz veremem ama bu gece birlikte yatma sözü verebilirim. “ deyince Elçin başını yana eğdi.

 

 

“ Batuhan hayır. “

 

 

“ Yaa annee ! “ diye çıkıştı küçük kız.

 

 

“ Ne var annesi hep sen mi yatacaksın kızınla ? “

 

 

“ Ben zaten prensesimi özlüyorum , bırak bu gece birlikte yatalım. “

 

 

“ Evet anne , hadi odaya gidelim baba. “ deyince Elçin ile Batuhan gülümsedi.

 

 

“ Kız ne bu baba sevdası , sen bu saatte uyur muydun ? Hem hani bizim bir sürprizimiz vardı ? “ deyince merakla baktı Batuhan , hafif gözleri kısıldı. Küçük kız ise hatırlamanın heyecanıyla büyük bir nefes aldı. Onun bu halini gören annesi başını sallayarak konuştu.

 

 

“ Yaa ! “

 

 

“ Baba biz biraz sonra uyuyalım. “ deyince Batuhan gülümsedi , Elçin'e merakla sürpriz ne dercesine baktı. Bunu gören Elçin ise omuz silkip Ece'yi kocaman öptü. Onların bu haline gülümsemekle kaldı Batuhan. O sırada içeriden Gülsüm seslendi.

 

 

“ Gelun çay içiyiriz. “ deyince hep birlikte eve doğru girdiler.

 

 

Amcası ve ailesi oturmuş onları bekliyordu , Batuhangil içeri girip yerlerine oturdular. Batuhan'ın gözleri annesini arıyordu ama yoktu. O sırada amcası konuştu.

 

 

“ Yeğenum bu hareketlilik sağa yaramaz haa ! Çok hareket ediysin. “

 

 

“ Dinlenemedik ki bi ! “ dedi Batuhan.

 

 

“ Ama sağolsun yanımızda Çağla var , o bizi iyi eder. “ deyince gülümsedi.

 

 

“ Ha bu kiz da doktor olmayaydı eve bir doktor lazim idu. En çokta a bu sipaya ! “ diyerekten oğlunu gösterdi Aylin yengesi. Batuhan tepsiyle önündeki çayını alırken kaşlarını çatarak Aybars’a baktı.

 

 

“ O niye da ! “ diye sordu Batuhan.

 

 

“ Ay abi şuna da bir kız bizi dinlemez oldu. “ diye girdi araya Çağla.

 

 

“ Sürekli kavga gürültüye girer oldu. Her gün bir yeri kan içinde geliyor. “ deyince Batuhan kızar gibi baktı Aybars'a.

 

 

“ Aybars ? “

 

 

“ Yok be abi , bunlar abartıyor. “ deyince herkes gülerek şaşkınlıkla baktı.

 

 

“ Aybars yalan sana yakışmıyor. “ dedi Elçin Aybars'ı ispiyonlarmışcasına.

 

 

“ Tamam tamam , bir daha olmaz. “ deyip sustu Aybars. Herkes onun bu haline gülümsemişti.

 

 

“ Oğlum derslerine çalış da ! Bak ablan doktor oldu yaramızı sarıyor , sende güzel bir mühendis ol kurtar babanı işten. “ dedi Batuhan.

 

 

“ Ha bak ağabeyun doğru dey. “ dedi Aybars'ın annesi Aylin.

 

 

“ Nerede onda o düşünce. “ dedi Aybars'ın babası Soner. Aybars ise geriye yaslanarak egolu bir şekilde konuştu.

 

 

“ Teklifinizi gözden geçireceğim. “ deyince tüm aile kahkaha attı.

 

 

“ Anne buraya gelir misin ? “ diyen küçük kızın sesi yankılandı evde. Elçin gülerek giderken Batuhan seslendi.

 

 

“ Gülsüm , anam nerede ? “ dedi.

 

 

Bunun sebebini herkes az çok tahmin ettiği için ortam tekrar sessizleşmişti ki Türkay hanım yanlarına geldi. Parmağına Sarp’ın çıkardığı yüzüğü takmış elini önünde bağlamış sert bir ifadeyle yanlarına gelip Batuhan'ın yanındaki tekli koltuğa oturdu. Onun bu halini gören herkes sessizleşti. O sırada Ece içeriye gelmeden bağırdı.

 

 

“ Babaa ! Gözlerini kapa ! “ deyince ister istemez ortam sakinleşti ve herkes gülümsemeye başladı. Batuhan merakla gözlerini yumunca Ece elinde bir kase sütlaç ile onun karşısına geldi.

 

 

“ Şimdi aç. “ deyince Batuhan gözlerini açtı. Minik minik ellerin üstünde en sevdiği tatlıyı görünce gülmeden edemedi.

 

 

“ Bunu senin için Sarp ile yaptık. “ deyince gülümsemesi soldu , yalnız onun değil herkesin soldu ama Batuhan ve etraftakiler pek bozuntuya vermeyerek devam etmeye çalıştılar , Türkay hanım hariç. Batuhan Ece’nin ellerini öpüp teşekkür etti.

 

 

“ Ooy kızım , sen benim için mi yaptın bunu ? “

 

 

“ Evet , Sarp da yardım etti sana yaptığımı söyleyince. “

 

 

“ Ellerine sağlık Ece’m. Çok mutlu oldum. “ deyip yavaşça Ece'yi yarası olmayan tarafına sağ bacağına oturttu Elçin’e. İlk kaşığı alıp Ece’nin yemesini sağladı sonra kendi de yemeye devam etti.

 

 

Ortama sessizlik çökerken Batuhan dışında diğerlerinin gözü Türkay hanım’daydı. Önüne konulan tatlıyı yemeyip mutsuzca karşıya bakıyordu , herkes sanki Türkay bir şey diyecekmiş gibi hissediyordu. O sırada Soner konuştu.

 

 

“ Yeğenim bu Timur işleri düzgün yapıyor değil mi ? “ diye aklına takılan yeri sordu. Aslında herkesin aklına takılmıştı bu konu.

 

 

“ O ne demak şimdi Soner ! “ dedi Türkay sinirlice. Yeğenine laf atmasından hoşlanmamıştı.

 

 

“ Bir kaç kez yamuğunu yakaladım ama o kadar büyük şeyler değildi , yine de gözüm üstünde amca. “ diyerek amcasının temkinini doğruladı Batuhan.

 

 

“ Timur’u seven bir kız var aslında ama Timur onu seviyor mu yoksa kullanıyor mu anlayamadım. “ diye konuşmaya dahil oldu Elçin. Türkay öfkeli gözlerini bu sefer Elçin’e çıkardı , patlamaya her arıyordu.

 

 

“ Hatta kız bir video paylaşmıştı , gördünüz mü ? “ diye sorunca Batuhan başını hayır anlamında salladı. Elçin de bunun üstüne telefondan videoyu açıp gösterdi.

 

 

“ Bir eğlence mekanıydı. Çok kalabalık bir ortamdı. Ve orada yabancı gelmeyen yüzler gördü.

 

 

Timur ve kız deli gibi eğlenirken hasımlarından biri az ötesinde ona kitlenmiş bir vaziyette duruyordu ve yanındaki kadın ise onun dikkatini kendi üstüne toplamaya çalışıyordu. Kadını da tanıyınca şok oldu. Videodaki kadın dün kendisini kurtaran Suna BAYSUNGUR’du. Video iki gece önce atılmıştı , mekan Tiflis’ti. Batuhan'ın aklı daha çok bulanırken Elçin telefonu gözlerinin önünden çekti. Batuhan baktığı yerde kalakalınca amcası konuştu.

 

 

“ Yeğenim bir şey mi oldu ? “ diye sorunca daldığı yerden uyandı , kendine geldi.

 

 

“ Yoo. “ dedi başını iki yana sallayarak ve sonrasında devam etti.

 

 

“ Umarım kendini öldürtmez. “ diyerek boş gözlerle etrafa baktı.

 

 

Videoyu gördükten sonra bir daha ailesinin içindeki konuşmaya katılamamıştı , aklı yaşadığı olayların hepsini bir bir analiz ediyor bir şeyler bulmaya çalışıyordu. Bu on beş yirmi dakika böyle geçtikten sonra telefonuna gelen bildirimle kendine geldi.

 

 

 

Alper :

 

Batu Suna BAYSUNGUR üç gün sonraya İstanbul'daki davetine bekliyor seni.

 

 

 

 

 

Loading...
0%