@thisisduygu
|
Hayata sadece bir kez gelebiliyorduk. Ne geçmişe dönebiliyorduk ne de geleceğe gidebiliyorduk. Sadece bir zaman dalgasının içinde sıkışıp kalıyoruz ve zamanımızı iyi değerlendirmeye çalışıyorduk. 11 Ekim Annem çalışmıyordu, kendisi bir ev hanımıydı. Babam ise ben 9 yaşındayken tam zamanlı bir işe girmişti. 1 yıl çalıştıktan sonra işte problemler oluşmaya başlamıştı. Babamın dediğine göre patronu onu kovmak için sürekli bir an arıyormuş ve sonunda o anı bulup onu kovmuş. Bu yüzden babam o günden sonra sabahları eve çıkıp iş arar, akşamları iş bulamadığı için eve sinirli bir şekilde gelirdi.Bir akşam babam elinde içkilerle gelmişti, o akşam duraksız içtiğini hala hatırlıyorum. Bu bir süre bu şekilde devam etti, fakat sonrasında içmek babamı yatıştırmadığı için şiddet uygulamaya başlamıştı. 11 Ekim... ilk şiddet uygulamaya başladığı gün, benim doğum günümdü. Babam sabah iş aramak için evden çıktığında annem sofrayı toplamaya başlamıştı. Annemin yanına gidip bugün doğum günüm olduğunu söyleyince masayı toplamayı bırakıp benim için pasta yapacağını söyledi. İşi bittikten sonra evdeki malzemelerle tek katlı, küçük bir pasta yapmıştı. Evden önceki yıllardan kalma bir mum bulup pastanın üzerine koyduğumuzda pastamız bitmişti. Pastayı salondaki masanın üzerine koyduk. Annem beni sandalyeye oturtturup pastayı önüme çektikten sonra bir çakmak alıp mumu yaptı. Sonra birşey oldu, kapı açılma sesi geldi.Annemle aynı anda kapıya döndük ve içeriye giren babamı izledik. Babam anahtarla kapıyı açtıktan sonra bir anneme, bir bana, bir de önümdeki pastaya baktı. Normalde bu kadar erken gelmezdi, o yüzden annem de ben de şaşırmıştık ve babamın ne tepki vereceğini bekliyorduk. Oysa babam boş gözlerle bize bakıyordu. "Serdar, bugün Alyanın doğum günüymüş biliyor musun?" Annemin mutlulukla dudaklarından dökülen bu kelimeler babamda hiçbir duygu uyandırmamıştı. "Öyle mi." demişti duygusuz bir biçimde. Kapıyı kapatıp ayakkabıları çıkardı ve bize doğru yaklaştı. Sarhoş olduğunu o an dengesizce attığı adımlardan anlamıştım. "Serdar, Alyanın doğum gününü kutlamayacak mısın?" "Bu pastayı neyle yaptınız?" Babam iğrenircesine pastayı inceliyordu. "Serdar" "Soruma cevap ver" Babamın sesi yükselmeye başlamıştı. Sinirleniyordu ama neden sinirlendiğini anlayamıyordum. "Evde birkaç malzeme vardı, onlarla yaptım." "Sevinmedin mi, Baba?" Babam gözlerini pastadan ayırıp bana bakmıştı. O iğrenen bakışları bu sefer de benim üzerimdeydi. "Alya, odana git." "Neden" Babam bu sefer de bakışlarını Anneme çevirmişti. Ancak bu sefer bakışlarında iğrenme değil, derin bir nefret vardı. "Alya. Odana git dedim." Babamın gür bağırışı odanın içinde yankılanırcasına çıkmıştı. "Serdar, yapma lütfen." Annemin sesindeki korkuyu işitmiştim. Burada neler oluyordu? Sandalyeden kalkıp odama doğru yürüdüm. Son kez Babama ve Anneme bakmak için bakışlarımı onlara çevirdiğimde Babam öfkeyle anneme bakarken annem korkuyla öylece duruyordu. Babam bir adım attığında annem bir adım geri gitti, babam elini uzatıp bütün gücüyle annemin kolundan tutup çektiğinde Annemin üzerindeki tişört havalandı ve o kısacık sürede annemin karnındaki morluk izlerini gördüm. Annem dönüp bana baktığında bakışlarımdan morluk izlerini gördüğümü fark etmişti. "Alya, odana gir ve kapıyı kilitle." demişti fısıldarcasına. Odama girip kapıyı kilitledim ve yere oturup sırtımı kapıya yasladım. "Ben iş aramak için evden çıkarken siz Anne kız burada eğlence düzenliyorsunuz öyle mi?" Babamın öfke dolu sesi odamı doldurmuştu. "Serdar, düşündüğün gibi değil. Alyanın doğum günü olduğu için küçük bir pasta yaptık sadece." Annemin titreyen sesini zoraki duyabilmiştim. "Küçük mü? Bu küçük dediğin pastanın malzeme parasını ben ne zorluklarla kazanıyorum haberin var mı" "Birdaha olmaz, söz veriyorum" Annem ağladığını hıçkırıklarından anlamıştım. "Merak etme, birdaha istesen de olmaz zaten" Babamın gülercesine çıkan sesin bir anlam verememiştim. "Serdar, ne yapıyorsun. Lütfen, bırak o bıçağı." Doğrulup kapı deliğinden izlemeye başladım. Babam masının üzerinde pasta kesmek için koyduğumuz bıçağı almış anneme doğru tutmuştu. "Senin yüzünden işimden atıldım lan ben. Bir de utanmadan böyle gereksiz şeyler yüzünden malzemeleri hiç ediyorsun." diye bağırmıştı. "Serdar." Ayağa hışımla kalkıp kapının kilini açıp dışarıya çıktım. "Annem kötü bir şey yapmadı. Sadece doğum günümü kutlamak istediği için ona bu kadar kötü daranamazsın!" Var gücümle bağırdığımda Babam delirmiş gibi görünüyordu. "Bunu hep böyle sen bu hale getirdin" Babam öfkeyle Annemin saçını çekip yere doğru savurduğunda Annem acı içinde yere düşmüştü. "Anne" Tam annemin yanına gidecekken babam önüme geçmişti.Kolumu öyle bir tutup sıkmıştı ki kolum çok acıyordu. "Bırak kolumu" diye acıyla inlediğimde kolumu bırakıp saçıma yapışmıştı. "Annenle sonunun aynı olmasını istemiyorsan kes sesini" diyerek kulağıma doğru fısıltıyla konuşmuştu. Babamın elinden kurtulmaya çalışırken gözlerim 1 saniyeliğine anneme doğru kaydı ve annemi görmemle hareket etmeyi bıraktım. Annemin yerde yatan bedeninde kafasından akan kanı gördüğümde kafasını masaya vurduğunu o zaman anlayabilmştim. "Anne" gözümden bir damla yaş akarken söylediğim bu kelime babamın da durmasını sağlamıştı. Anneme baktıktan sonra beni bırakıp annemin yanına gitti. "Sevgi" Babam elindeki bıçağı yanına bıraktıktan sonra Annemin başını ellerini arasına alıp ismini fısıldamaya başladı. "Sevgi uyan." "Sevgi" Babamın yanına gidip onu ittim. "Annem senin yüzünden öldü." diye güçlükle bağırdığımda babam delirmiş gibiydi. "Çok kötü bir babasın." diyerek zorlukla cümlemi tamamladıktan sonra yere çöküp ağlamaya başladım. "Senden nefret ediyorum." |
0% |