@timidbutnotboringv
|
Marco iyi okumalar diler. _ Bazı anlar vardır ki, yükseklerden yeri boylaman saniyeler alır. Kalbindeki yara zamanla açılır ve duraksız kanamaya başlar. Bu anlar öyle anlardır ki aldığın nefes, içtiğin su , yürüdüğün yol ve baktığın kişi bile bir engeldir senin için. Boğazında oluşan sık düğümler bir adım ilerisini düşündüremez hale gelir. Bize ne oldu? bize ne olucak? - Karaca yere çökmüş saatlerce ağlarken, Dağra'yı arıyor ve ona ulaşmaya çalışıyordum. En son gelen kız sesini ikimizde tanımış ve Dağra'dan gelicek bir açıklama beklemeye başlamştık. Ne telefonlarımızı açıyor, nede mesajlarımıza cevap veriyordu. Bu bekleyiş Karaca için bir ömür gibi gelmeye başlamıştı. Saatler saatleri kovalamş ve Karaca'nın ağlayışları iç çekişlere dönmeye başlamıştı. Kalkıp saate baktığımda 4 e gelmişti ve ikimizde gram uyumamıştık. Kapının açılmasıyla ikimizde oturduğumuz yerden hızla kalkmış ve kapının olduğu yöne doğru bakmıştık. Dağra içeri girdiğinde ortamda yüksek bir sessizlik oluşmuştu. Bu öyle bir sessizlikti ki dışarıdaki ağustos böcekleri bile neredeyse ortamın gerginliğini fark edip bağırmayı bırakmışlardı. " Nerdeydin sen?" Karaca sessizliği bozmuş ve sinirle Dağra'ya bakmıştı. " Dönmüşsün" " Dönmez olsaydım keşke." " Kahve?" ortamın gerginliğinden ayrılmak için attığım sözle ikisinin bana yargılayan bakışları altında sıra sıra ikisine bakmış ve yutkunup kahve makinasının önüne geçmiştim. " İsteyen kendine yapsın" Kendime kahve yaparken sessizlik daha da gürültülü hale gelmişti ve öyle bir sessizlikti ki ben bile boğuluyordum şuan. " Karaca ben..." " Sen ne biliyo musun Dağra, sen benim sevgime en ufak değmeyen birisin. O kadar seviyorum ki seni sana kızgın olduğum halde buraya geldim ben. Ailem o çocukla görüşürsen hakkımı helal etmem dedi, ben senin elinden tutup çıktım o evden. Senin için ailemi yok saydım. Bırak ailemi, işimi, kendimi yok saydım. Ben sen her Dövüşe gittiğinde yüzünde açılan yaralara hayranlıkla baktım Dağra. Senin için herşeyi yaptım düşünebiliceğin herşeyi. Ama sen ne yaptın? En ufak kavgamızda gittin eski sevgilinin kollarına koştun. Beni en ufak hatamda yok saydın. O delirdiğin kıskandığın adam varya Dağra. Kadın doğum uzmanı ulan! Benim çocuğum olmuyor. İleride bir çocuk istersen, hayal kırıklığına uğrama diye tedavilere başladım ben. Sen üzülme diye o ilaçları hep ağrı kesici o, bu diye yutturdum sana. Ama sen... Sen beni bu gece öyle bir yıktın ki. Ben burda otururken bile nefessiz kaldım. Şimdi sen otur burda, kaybettiğin maça değil, kaybettiğin bana üzül." Dağra şok olmuş bir şekilde karacayı dinlerken, Karaca sözünü bitirmiş ve kalkıp çantasını alıp kapıya ilerlemişti. Dağra olduğu yerden hareket etmezken Karaca'nın peşinden ilerlemiş ve kapının önünde onu durdurmuştum. " Karaca dur allah aşkına, " " Ya ne durucam Kartal? Tüm bu olanlardan sonra ne durucam?" " Karaca haklısın da abim böyle gidilmez ki. Bu ev sadece onun değil, senin benim onun... Bizim bu ev" " Bana zaman ver Kartal şuan sadece dinlenmek istiyorum" " Hakkındır... Dinlen ama en azından bana nerede kalıcağını söyle." " Arkadaşım Eyşan'da kalıcam" " Peki götüreyim mi seni?" " yok taksi çağırdım ben şimdi" kafamı sallamış ve taksinin gelmesini beklemiştim onunla birlikte. Taksi geldiğinde ona dönmüş ve sarılıp ayrıılmıştım. " Ben şu odunu yontayım biraz" " Böl ortadan ikiye ne hissettiğimi anlasın" " Böleceem oni " ikimizde gülmüştük ve Karaca taksiye binip gittiğinde, Gökyüzüne bakmıştım. " Allah'ım... Bari veriyosun sırayla ver şu dertleri, Amin." İçeriye girdiğimde, Dağra masanın başında düşünceli gözlerle etrafa bakıyordu.Sessizice yaklaşıp kafasına sertçe vurmamla ne olduğunu şaşırıp bana dönmüştü. " Sen... bana, vurdun mu la?" " Ne ? yoo ne vurması?" " Kafam niye acıyor şuan?" " Ağır gelmiştir bir şeyler." " Kartal...Ben naptım lan... Kızı mahvettim." " Evet dur alkışlicam ama alkışlayan yerlerim ağrıyor birazdan alkışlarım" " Kartal ben onu aldatmadım. Yemin ederim aldatmadım. Sadece içiyordum, şerefsiz geldi mal mal konuştu, ondan uzaklaşmak için kalkıp gittiğimdeyse telefonumu kaybettim. Ben Karacaya bunu yapmam biliyorsun." " E mal... Söyleseydin ya, seviyom lan seni ölüyom lan sana deseydin ya" " Kartal bebek için tedavi mi görüyormuş o?" " He ona bende şaşırdım bak. Normalde demez mi o ne bebeği bide ağlicak zırlicak başımda diye vay be" " Ben malım..." Kafasını üzgün bir şekilde omzuma koyduğunda sırtını okşamış ve üzgünce duvara bakmıştım. " Dağra, ben galiba biriyle öpüştüm" " Gerizekalı" " OF AMK SİKTİR GİT SENİDE DERDİNİ DE SİKİCEM. GİT KENDİNİ AFFETTİR YOKSA FALAKAYA YATIRIRIM İKİNİZİDE!" bağırmama şaşırmış ve kafasını kaldırıp şaşkın şaşkın bana bakmıştı Dağra. " Senide kaybettik, vay be." Mutfaktan kendime su koyucakken telefonumun titremesiyle cebimden çıkarmıştım. 05**: Kapı da seni bekliyorum Kartal : Sen kimsin la? 05**: Kızıl telefonu bir kenara bırakmış ve numaramı nereden bulduğunu sorgularken kapıya ilerleyip yavaşca kapıyı açmıştım. Karşımda Kızılı görmemle şaşkınlığım büyümüştü. " Kızıl?" " Şey yanlış bir zamanda mı geldim?" " Valla tam uyuyacağım geldin" " Sende mi uyuyamadın?" " Bir dolu olay oldu valla uyuyamadım. Sen niye?" " Şey dicektim ben aslında sana... Abim işinden dolayı şehir dışına çıktı da, bende yalnız korktum biraz. Belki sen yardım edersin diye..." " Etmem, yani etmem derken edemem. " " Ha neden" " Laf çıkar burda. Adımı pezevenge çıkarır bu mahalle." Dağra camdan kafasını uzatmış ve elindeki kalemi bana fırlatmıştı. " Lan gerizekalı alsana kızı içeri." kafamı okşayarak Dağra'ya bakarken Kızıl'ın gülmesini duyup hızla ona dönmüştüm. " Gülüyor musun sen?" inanamaz gözlerle ona bakarken gülüşü daha çok büyümüştü. " Yok ne gülmesi gözüme toz kaçtı" " O ağlarken denir yanlız" " Alıyor musun almıyor musun?" " E gel bari" ikimizde içeri girdiğimizde ona dönmüştüm. " Yat işte bi yerde koltuk falan" onu içeride bıraktığımı düşünüp odama girdiğimde kapının açılmasıyla ona dönmüştüm. " Koltukta mı yatayım Kartal?" " Koynumda mı yatacan?" " Yani bir seçenek olabilirdi aslında" " Höst yavaş" tekrar güldüğünde gözlerim dudaklarına kaymıştı anlık olarak. " Defne" Anlamaz gözlerle gözlerine çevirmiştim bakışlarımı. " Ne?" " Adım, Defne" " Ha yine de kızılsın" gülmüş ve yaklaşıp saçlarımı karıştırmıştı. " Çok yorgun görünüyosun" Bir adım ona yaklaşmamla, kızıl'da bir adım geri gitmişti. Sırtı kapıya yaslandığında ilerisini düşünmeden eğilmiş ve dudaklarımı dudaklarına hapsetmiştim. Hızlı ve sert hareketlerle birbirimizi öperken, bir elimi belinde koymuş ve okşarken kendime yaklaştırmıştım. Ellerini saçlarıma götürüp saçlarımı sıkarak okşamaya başlamıştı oda. Boynuna eğildiğim sırada içeriden gelen sesle birbirimizden ayrılıp göz göze şaşkın şaşkın bakmaya başlamıştık. " YANIYOR İÇİİİĞĞM BU NASIL ACIIIIĞ! NASIL OLURSUUUĞĞN BANA YABAAANCIIIĞĞ!" ikimizde gülmeye başladığımız sırada kapıyı açıp hızla Dağra'nın odasına girmiş ve Dağra'ya bakmıştım. " Kanka sessiz ol uyicam." " He pardon kanka" kapıyı kapatmamla şarkıyı devam ettirmesi aynı anda olmuştu. " YÜREĞİME SAAANKİ GÖZLERİN YIKIIILDIĞĞ" sertçe ayağımda kapıya vurduğumda müziği kapatmış ve sessizleşmişti Dağra. Odaya geçtiğimde Kızıla bakamıyor ve gözlerimi odada gezdiriyordum. " Yatabilirsin yani yanımda..." " Teşekkür ederim." kıyafetlerimi alıp lavaboda değişirken ona da giymesi için bir şeyler vermiştim. Odaya geri döndüğümde tişörtüm ve şortumu onun üzerinde görmemle kalbimde bir oynamay yer edinmişti. Gözlerine bakıp gülümsemiş ve yatağa ilerlemiştim. Yorganı üzerime örtüp ona dönmüştüm ve ikimizde aynı yatakta göz göze bakıp aptal aptal sırıtıyorduk. " İyi geceler o zaman kızıl" " İyi geceler çelik." Gülümsemiş ve gözlerimi kapatıp kendimi uykuya teslim etmiştim. - Marco okuduğunuz için teşekkürlerini sunar<3 Düşüncelerinizi alabilir miyim?
|
0% |