@tozpembehikaye
|
Gözlerimi açtığımda hastanede olduğumu anladım. Koluma serum takmışlardı. Kolumdaki seruma bakarken koltukta oturup bana bakan erkeği fark ettim Bu çocuk bayılırken beni tutan çocuktu. Çocuğun meraklı gözlerle bana baktığını görünce yattığım yatakta doğruldum. Adını bilmediğim çocuk yanıma gelip"İyi misiniz?, "diye sordu. "İyiyim, teşekkür ederim. Ayrıca beni hastaneye getirdiğiniz için de teşekkür ederim." " Sizi öyle bırakamazdım. Bu arada ben Serkan." "Tanıştığımıza memnun oldum bende Irmak." Biz tanışırken doktor içeri girdi. Doktor Bey bayılmamın psikolojik olduğunu, beni üzen ya da stres yapmama neden olacak bir şey yaşayıp yaşamadığımı sordu. Bende üniversite sınavına hazırlandığımı ve ailevi bir problem olduğunu bu yüzden üzüldüğümü söyledim. " Bu arada hasta kaydınız yapılamadı. Adınız soyadınızı alabilir miyim?" " Adım Irmak. Irmak Civanoğlu. Bu arada telefonum ben dışarıdayken elimdeydi. Telefonumu alabilir miyim?" "Tabii ki. Bu arada Hemşire Hanım telefonunuzdan erkek arkadaşınıza haber verdi. Haberiniz olsun. " "Anladım." Doktor odadan çıktıktan sonra kapı tıklandı. "Gel" diye seslendiğimde gelen Burak'tı. Yüzündeki ifadeye bakılırsa fazlasıyla endişelenmişti. Arkasından Arsu, Ece ve Seher geldi. Onlarda meraklı ve endişeli gözlerle bana bakıyorlardı. Burak Serkan'ı fark ettiğinde odadan çıkarken ona sinirli bir şekilde baktı. "Nasıl oldu? Nasıl bayıldın?" " Şimdi daha iyi misin" Seher ise susuyordu. Konuşmaya çekinir gibi bir hali vardı. Endişelerini gidermek için" Kızlar ben iyiyim, gerçekten. Otelden koşa koşa çıktım, koşarken de bayılmışım. Doktor psikolojik olduğunu söyledi." Burak hem meraklı hem de sinirli gözlerle bana bakıyordu. Sanırım artık Burak'la ayrılmanın vakti gelmişti. Burak'la konuşmam gerekiyordu. Gördüklerim mi doğruydu yoksa Seher in mesajı mı doğruydu öğrenmeliydim. Bu yüzden Burak'a onu dün sahilde Seher le sarılırken gördüğümü hatta ona "aşkım" derken duyduğumu söylemeliydim. Kızlardan Burak ile beni yalnız bırakmasını ama Seher'inde odamda kalmasını rica ettim. -"Burak artık konuşmamız gerekiyor." " Evet, bence de. Ama neden Seher'in de kalmasını istedin onu anlamış değilim." " Seher'inde kalmasını istedim çünkü... dün sizi gördüm Burak. Seher ' e sarılışını, "Aşkım" deyişini... hepsini gördüm. " Burak hayır anlamında kafasını salladı."Dün çok sarhoştum. Hayal meyal hatırlıyorum. Ama Irmak ben seni aldatmadım, aldatmıyorum da." Burak'ın dediklerinden sonra kendini savunmak için Seher araya girdi. "Dün çok sarhoştu, ağlıyordu. Beni de sen sandı Irmak, gerçekten sandığın gibi değil. Sana mesaj attım. Asla böyle bir şey yapmayacağımı söyledim. 16 yıldır arkadaşız, dostsuz biz. Ben sana ihanet etmedim, edemem. " Seher gerçekten doğruyu söylüyor gibiydi. Nedense ona inanıyordum. Ama Burak'a inanmalı mıydım? İşte orasını bilmiyordum. Güvenimi kırmıştı bir kere, ona daha fazla güvenebileceğimi sanmıyordum. "Burak ben artık sana güvenebileceğimi sanmıyorum. Daha fazla devam edemem. Ayrılalım. " Bunları söylerken kendimi ağlamamak için zor tutuyordum ama güçlü olmalıydım. Daha fazla üzülmek istemiyordum. Burak ise duydukları karşısında şoke olmuş gibiydi. Ben ondan bir şeyler söylemesini beklerken o bana şaşkın şaşkın bakmaya devam ediyordu. O sırada kapı açıldı, gelenler annem ile babamdı. Yüzlerindeki ifadeye bakılırsa baya endişelenmiş ve korkmuşlardı. Annem ile babam nasıl olduğumu sorarken Burak hala bana bakmaya devam ediyordu. Burak'ın hala bana baktığını fark eden Seher, Burak' ı odadan dışarı çıkardı. Seher ile Burak çıkarken odaya Doktor Bey girdi ve artık taburcu olabileceğimi söyledi. Hastaneden taburcu olduktan sonra dışarı çıktığımızda annem:"Yağmur ile aranız nasıl, bugün doğum günü partine geldi mi?" " Hala aynı, iyi anlaştığımız söylenemez. Neden sordun?" " Merak ettim." Arabaya binip eve geldiğimizde üstümü değiştirmek için odama çıktım. Kıyafetimi değiştirdikten sonra akan makyajımı temizleyip saçımı düzelttim. Bugün partide Yağmur'un söylediği şeyin doğru olup olmadığını öğrenmek istiyordum. Odamdan çıkıp merdivenlerden aşağı indiğimde annemin " Ama Irmak'ın bunu bilmesi gerekiyor hayatım" dediğini duydum. Onlar aşağı indiğimin farkında değillerdi. Dayanamayıp araya girdim. "Anne, benim neyi bilmem gerekiyor?" Anneme bu soruyu sorduktan sonra ikisi de gerilmişti. O esnada televizyonda çıkan haberde babamın adı geçiyordu "Ünlü iş adamı Sertan Civanoğlu'nun evlatlıktan reddettiği oğlu evleniyor mu?" Kulaklarıma inanamıyordum. Benim bir ağabeyim vardı... Yağmur'un dedikleri doğruydu. Üstelik evleniyordu. Ve ben bunları yeni öğreniyordum. Anneme "Bilmem gerek şey bu muydu?" diye sordum. Annem ile babam birbirlerine bakıp duruyorlardı. Acaba ağabeyimi neden evlatlıktan reddetmişlerdi? Ağabeyim onları bu kadar öfkelendirecek ne yapmış olabilirdi ki? " Evet, senin bir ağabeyin var. Senden bunu sakladık çünkü ona çok öfkeliydim." "Neden ona bu kadar öfkeliydin? Ne yaptı ki bu kadar seni kızdıracak? Ve en önemlisi ben bir ağabeyim olduğunu nasıl bilmem?" " Haklısın, sana söylemeliydik. Bilmiyordun çünkü aranızda 16 yaş var. Sen doğduğunda abin yurtdışında lise öğrencisiydi. Aslında sen abini bebekken gördün ama bebek olduğun için hatırlamıyorsun. Sen 3 yaşına yeni girdiğinde biz ağabeyinle çok büyük bir kavga ettik ve ben onu mirastan men ettim. Sonrada görüşmeyi bıraktık." "Onu mirastan men edecek kadar mı kızdın ona? Ne yaptı ki bu kadar büyütecek?" "O zaman şirket daha yeni kurulmuş sayılırdı. Bende haliyle benden sonra işleri ona devrederim düşüncesiyle onun üniversitede ekonomi okumasını istedim ama abin bir süre sonra o bölümü bırakıp başka bir bölüm okumaya başladı. Bende o zamanki yaşadığım hayal kırıklığı ve öfkeyle ona " benim senin gibi bir oğlum yok" dedim. Ondan sonra bir daha görüşmedik zaten." " Peki, pişman mısın?" " Bilmiyorum ama sanırım evet. " "Keşke bana bunu daha önce söyleseydiniz. Umarım bir gün barışırsınız baba." Onlara benden bunu sakladıkları için hem çok kızgın hem de çok kırgındım. Ama bu meseleyi daha fazla uzatmayacaktım. Bugün gerçekten çok üzülmüştüm ve yorulmuştum. Bu yüzden aileme "iyi geceler" diyerek uyumak için odama çıktım. -------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Sabah alarmımın çalmasıyla uyandım. Bugün sahilde koşma kararı almıştım. Hızlıca yatağımdan kalkıp spor kıyafetlerimi giydim. Dün yaşadıklarımdan sonra bu koşunun bana iyi geleceğini düşünüyordum. Sahile geldikten kulaklıklarımı çıkardım. Kızı tanıyordum, ortak arkadaşlarımız vardı. " Aa Irmak bu ne tesadüf? Günaydın. " " Günaydın." - Ben düzenli olarak koşuyorum ama ilk defa seni görüyorum. " Sabah sahile gelip koşma alışkanlığım yok." " Uzun zamandır seni görmemiştim. Neler yapıyorsun? Hayat nasıl gidiyor?" "Aslında pek de iyi gitmiyor. Sevgilimden yeni ayrıldım." "Gerçekten mi? Sevgilin olduğunu bilmiyordum bu arada. Tanıdığım biri mi?" " Burak." "Esmer, siyah saçlı..." " Evet." O esnada susadığımı fark edip yakınımdaki banka oturdum. Suyu içerken kız:" Benim sana bir şey söylemem gerekiyor Irmak. Bahsettiğin Burak geçen sene benimle de flört etti," dedi. 5. Bölüm Duyduğum şeye inanamıyordum. Burak'ın beni aldattığından şüphelenmiştim ama Burak ile Seher bana öyle bir şey olmadığını söylemişti. Peki ya Kübra'nın dedikleri? Suyumu içmeyi bitirdikten sonra oturduğum banktan kalktım. Ben: "Nasıl yani?" " Evet, geçen seneki flörtüm. Siz ne zaman çıkmaya başlamıştınız?" "Biz Burak'la iki sene önce sevgili olduk. Dün de ayrıldık. Ve dün ondan ayrılarak ne kadar doğru bir şey yaptığımı şimdi anladım. " " Burak'a bu kadar güvendiğine inanamıyorum." "Aslında doğum günümden önceki güne kadar güveniyordum ama artık güvenmiyorum. Bu arada benim artık eve dönmem gerekiyor, okula geçeceğim. Sonra görüşürüz. " *****************************************************************************************, Eve geldiğim gibi üstümü değiştirdim. Bir an önce okula gitmek istiyordum. Çünkü boş durdukça düşünceler beynimi kemiriyordu. Ben Burak'ın beni Seher'le -en yakın arkadaşımla- aldattığını zannederken aslında beni onunla değil başkasıyla aldattığını öğreniyordum. Burak'la ayrılmıştık. Ama yine de bu onun bana yalan söylediğini, beni aldattığı gerçeğini değiştirmiyordu. Onunla bu konuyu konuşacaktım. Üstümü değiştirdikten sonra çantamı alıp odamdan çıktım. Merdivenlerden aşağı inerken Sumru Hanım: " Irmak Hanım, bende yanınıza geliyordum. " " Kahvaltı için mi? Bu sabah kahvaltımı dışarıda yapmayı düşünüyorum. Size kolay gelsin. " Evden çıktıktan sonra çantamdan telefonumu çıkarıp Ece'yi aradım. " Kahvaltıyı beraber yapalım mı?" " Olur, nerede buluşalım?" "Okulun yakınında yeni bir yer açılmış orada" " Tamam. " Ece'yle buluştuğumuzda ona her şeyi anlattım. Önce inanmak istemedi ama sonra Kübra ile konuştuklarımızı anlattığımda gerçekten şaşırdı. Sanırım o da Burak'tan böyle bir şey beklemiyordu. Ama benim bu sabah Kübra ile konuştuktan sonra kafam çok karışmıştı. Artık Burak'a hiçbir şekilde güvenmediğimi söyledikten sonra Ece:" Ona güvenmemekte haklısın. Ama şuan Seher'in hayatında yeni biri var. Geçen dönemin başından beri ondan hoşlanıyordu ve şuan sevgililer." "Hatırlıyorum, Seher birinden hoşlanıyordu. Ama sevgili olduklarını bilmiyordum. O bana bundan hiç bahsetmemişti. Doğum günümden sonra mı oldu bu olay?" " Doğum gününde dansa kaldırmış Seher'i Doruk. Ondan sonra sabaha kadar konuşmuşlar, bu sabah gruba yazdı görmedin mi?" " Hayır görmedim. O zaman Burak o gün Seher'le aldatmadı. Ama Kübra'nın dedikleri?" " Bence Burak geçmişte böyle bir şey yapmış olabilir ama Seher'le senin arkandan iş çevirmez. " " Bugün okulda onunla bu konuyu konuşacağım. İyi ki hastanede ondan ayrılmışım. Eğer Kübra'nın dedikleri doğruysa Burak başka kızlarla da beni aldatmış olabilir. Ona bu kadar güvendiğime inanamıyorum. " Ece ile kahvaltımızı yaptıktan sonra okula geçtik. Ders başlamadan Burak'la konuşmak istiyordum. Ama kendisi henüz okula gelmemişti. O sırada camdan Seher'in geldiğini gördüm., ondan özür dilemeliydim. Seher sınıfa girdiğinde dayanamayıp yanına gittim. "Günaydın. Biraz konuşabilir miyiz?" "Sana da günaydın. Olur, bir şey mi oldu?" " Seher, ben dünden önceki gün sizi Burak'la öyle görünce yanlış anladım. Ben senin Doruk'tan hoşlandığını unutmuşum, özür dilerim. Bu arada Doruk ile sevgili olmuşsunuz. Çok sevindim." " Sorun değil. Senin yerinde ben olsaydım ben de aynı şekilde düşünürüm. Ve ayrıca teşekkür ederim. Arsu' da gelsin dün olanları anlatayım." Arsu geldikten sonra hep beraber okulun bahçesine geçip dün olanları konuştuk. Benim günüm berbat geçmişti ama en azından Seher'inki iyi geçmişti ve en önemlisi de bir belirsizlik ortadan kalkmıştı. Bir de benim en yakın arkadaşımla aram düzelmişti. Dersin başlamasına yakın sınıfa geçtik. Sınıfa girerken Burak'ı gördüğümde içim bir tuhaf olmuştu. Masanın üzerine oturmuş arkadaşıyla sohbet ediyordu ve hiç morali bozuk ya da üzgün gibi görünmüyordu. Kızlarla yerlerimize geçtikten sonra Buket sınıfa geldi. Montunu asarken "Okulda toplantı varmış, Pınar Hoca derse geç geleceğini söyledi" deyince Burak'ın yanına gittim. Kulaklığını takmış, telefonda takılıyordu. Benim geldiğimi fark edebilsin diye telefonunun ekranına dokundum. Kulaklığını çıkarıp "ne oldu" der gibi bana bakıyordu. Bakışlarında ise sadece donukluk ve soğukluk vardı. Sanki dün ilişkimiz bitmemiş, hatta biz hiç sevgili olmamışız gibi... Takındığı tavra aldırış etmeden sordum. "Burak, konuşabilir miyiz?" " Konuşabiliriz." "Bahçeye çıkalım, orası daha iyi." Okulun arka bahçesine çıkıp biraz yürüdük. Bankların oraya geldiğimiz zaman Burak bana dönüp "Dün seni aldattığımdan şüphelenip benden ayrıldın, pek şimdi neden konuşmak istiyorsun?" "Ben bugün doğum günümden önceki gün Seher'le aldatmadığını, bana ihanet etmediğini öğrendim. O an öyle görünce sizi... anladın ne demek istediğimi. " " Sevgili olduğumuzu ve senin arkandan iş çevirdiğimizi düşündün(!)" " Aynen öyle düşündüm. Yanlış anlamışım gördüklerimi, bunun için özür dilerim." " Yani, böyle düşünmekte haklısın. Ben sana dünde söyledim. Ben seni aldatmadım." "Evet, sen beni Seher'le aldatmadın. Peki ya Kübra?" Burak'ın Kübra'nın adını duyunca yüzü gerilmişti. Bu demek oluyor ki Kübra'nın söyledikleri doğruydu. Sosyal medyadan gizli gizli onunla flört etmişti. Sanırım bunu öğreneceğimi tahmin etmemişti. Şaşkınlığı geçtikten sonra Burak anlamamış bir şekilde "Kübra?" dedi. "Bu sabah koşarken karşılaştık, bana kendisi söyledi geçe sene flört ettiğinizi. Burak bana yalan söyledin. Beni hiç aldatmadığını söylemiştin." "B-ben... şey... Ama o zaman biz kavga edip ara vermiştik, bir süre görüşmemiştik." "Ama ayrılmamıştık." O esnada sınıftakilerden biri gelip hocanın geldiğini, dersin başladığını söyleyince bizde sınıfa geri döndük. Dersimiz edebiyattı. Pınar Hoca derse geç başladığı için blok ders yapacağını söyledi. İşleyeceğimiz konunun önemli olduğunu söyleyince defterimi çıkarıp not almaya başladım. Ders bittikten sonra Pınar Hoca bir sonraki ders test çözeceğimizi söyleyip sınıftan ayrıldı. Öğretmenin sınıftan çıkmasıyla kızlar yanıma geldi. Hepsi meraklı gözlerle bana bakıyordu. "Burak'la ne konuştunuz?" "Barışmadınız değil mi?" "Irmak, artık anlatır mısın?" Bende , bahçede Seher olayı için özür dilediğimi ama sonra da bugün öğrendiğim Kübra olayını Burak'la konuştuğumu söyledim. Bunun üzerine Bersu:"Peki gerçekten Kübra haklı mıymış?" "Evet, gerçekten haklıymış. Burak zaten Kübra'nın adını duyar duymaz gerildi." Biz kızlarla konuşurken zilin çaldığını duymamıştık. Pınar Hoca sınıfa girince de kızlar yerlerine geçti. Pınar Hoca testleri dağıttıktan sonra soruları çözmeye başladık. Dersin bitmesine yakın kapı çaldı. Gelen okulun rehberlik öğretmeni Çağla Hanım'dı. Sınıfımıza yeni bir öğrencinin katıldığını söyledi. Çağla Hoca ve Pınar Hoca yeni öğrenci hakkında konuşurken sınıfın kapısı yeniden çaldı. Bu sefer gelen sanırım yeni öğrenciydi. " Yeni öğrencimiz de geldi. Ders bitmek üzere zaten. Teneffüste arkadaşlarınla da tanışırsın. Hocam size de iyi dersler," deyip sınıftan çıktı. Çağla Hoca'nın yeni öğrenci diye sınıfımıza getirdiği kişi bu olamazdı. Yeni sınıf arkadaşımız beni dün hastaneye götüren, başımda bekleyen çocuktu... Yani Serkan'dı. |
0% |