@ugurluay
|
14.BÖLÜM “Dokunduğum yer alev alev yanıyor. Bakışların umudu yüklüyor yüreğime… Bilirsin demeyeceğim, bilemezsin sen beni, ama sana söz bildireceğim kendimi…” Yaren, hırçın bakışlarını gülen gözlerle yüzüne bakan adama çevirdi. Nereden çıkmıştı ki bu adam? Hem onu nasıl bulmuştu? Burada olduğunu nerden biliyordu? Onun elindeki tepsi miydi? Kafasına geçirecek hali yoktu ya, geçirmezdi herhalde. Ne istiyordu ki bu orantısız kahve canavarı… Yaren’in aklından bin bir düşünce salınarak geçerken, adamın sözleriyle birlikte dalıp gittiği düşünce âleminden çıkmayı başardı. “Selam Yaren, oturabilir miyim?” “Oturma desem arkanı dönüp gidecek misin?” “Hımm, hayır.” “Başka bir seçeneğim olmadığına göre buyurun, siz keyfinizce oturun,” dedikten sonra yapmacık bir gülüş ile adama karşılık verdi. Erdem sandalyeye oturur oturmaz kızın yerinden hışımla ayağa kalkması aynı ana denk geldi. Yaren bir hışımla masanın üzerine yaydığı eşyalarını toparlarken, Erdem şaşkınlık içinde genç kızın ne yaptığına ve verdiği büyük tepkiye bakıyordu. “Sen ne yapıyorsun?” “Ne mi yapıyorum? Tabi ki gidiyorum. Kantin ortak alandır dilediğiniz kadar gönlünüzce oturabilirsiniz ama bensiz.” Yaren saçlarını savurarak arkasını dönüp tam gitmeye yeltendiği sırada, sıcak bir dokunuşu teninde yakıcı bir güçle hissetti. Yaren tuhaf bir biçimde etkilendi bu yersiz dokunuştan. Teni yanmaya başlamışken içi ürperdi. Erdem’se genç kızın bileğinden nazikçe tutup onun gitmesine engel olmak istedi. Tanımadığı hatta dakikalar önce adını duyduğunda bile öfke nöbetleri geçirdiği adamın, tek dokunuşu ile bambaşka bir dünyaya göz açtı. Zor olsa da kendini toparlamayı başardı. Bileğinden tutan ele baktı ve vücudunun ürpermesine sebep olan o eli, sertçe geriye doğru ittirdi. “Yaren, lütfen sadece konuşmak istiyorum. Daha doğrusu gerçek anlamda özür dilemek istiyorum.” Adamın sesindeki pişman ve üzüntülü ton sayesinde, samimiyetini gerçek anlamda hissetti. Gözleri şimdi daha farklı bakıyordu. Suretinde sezdiği, gözlerinde gördüğü şey, sahiden de pişmanlık mıydı? Daha fazla dayanamadı, adama bakıp derin bir nefes alıp verdi, gözlerini istemsizce bıkkın bir edayla açıp kapadı. “Özür mü?” derken sesi daha ılımlı ama cevap bekler bir halde çıktı. “Evet, lütfen oturur musun? Sadece konuşmak istiyorum. Kendimi açıklamam için bana bir fırsat ver.” Adamın duruşundaki samimi ve sahici ifadeye daha fazla kayıtsız kalamadı. “Tamam, ama fazla vaktim yok, derse yetişmem lazım,” dedikten sonra kolundaki saate bakarak inandırıcı olmak için çabaladı. “Eee sizi dinliyorum.” Az önce kalktığı sandalyesine gtekrar oturarak kollarını göğsünün altında bağladı. “Bak Yaren, söze aslında nasıl başlayacağımı bilmiyorum. En iyisi baştan başlamak…” Tebessüm etti. Adamın tebessümü kızın ruhunun titremesine sebep oldu. “Öncelikle tekrar tanışalım. Ben Erdem. Tıp kongresine işim icabı gitmiştim. Kahveyi çok sevdiğim için o gece sana fazla gelen ama benim için normal sayılabilecek bir sayıda kahve içtim.” “Peki ya sürekli benden kahve istemeniz?” Adam başını öne eğerek güldü. “Tamamen tesadüf .” “Sence buna inanmalı mıyım?” “Bence inanmalısın. Her neyse ertesi sabah Tamer’in yanına önemli bir konu hakkında görüşme yapmak için gitmiştim. Yolda seninle karşılaşmamız ve üstüne çamur sıçratmam… Tamer’in odasındaki karşılaşmamız ve sonra kafedeki sonu hazin biten tartışmamız… Karşılaşmalarımız inan ki tesadüf, ama şu var ki her yüz yüze geldiğimizde farkında olmadan üzerine gelip, seni kışkırttığım için tüm samimiyetimle senden özür diliyorum. Özellikle de benim yüzümden işinden olman beni gerçekten çok üzdü.” Adamın sesindeki kırgınlık açıkça belli oluyordu. “Yaren ben gerçekten özür dilerim. Normalde asla böyle davranmam. Lütfen affet beni!” Yaren şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı. Bu adam ne diyordu böyle? “Affetmek mi?” Kekeleyerek çıkmıştı şimdi de sesi… “Be-be-ben mi?” “Evet, lütfen affet beni.” Yaren yine şokları yaşıyordu. Rüya mı görüyordu yoksa bu adam ondan özür mü diliyordu? Ne cevap vereceğini bilemez bir halde kendini toparlamaya çalıştı. Bir an önce buradan, bu adamın bakışlarından, yakınlığından ve yaydığı kadifemsi sıcaklıktan uzaklaşmalıydı. “Eee tamam, özrünü kabul ediyorum. Yani ben, şey, affettim. Buraya kadar boşuna zahmet etmişsin. Şimdi benim derse gitmem lazım,” diyerek özensizce tekrar saatine baktı. Aceleyle eli ayağı birbirine dolanarak eşyalarını toparlamaya başladı. Bir an önce kaçmalı, gitmeli, bu etki içinden çıkmalıydı. Tam ayağa kalkmıştı ki vücudunu tanıdık bir ürperme tekrar kapladı. Adamın eli yine kızın bileğini nazik bir şekilde kavradı. Ama adam nereden bilsin dokunduğu yerin alev aldığını, kızın yüreğini afallattığını… Bu ne menem bir duyguydu böyle ki genç kız bir türlü anlam veremiyordu. “Yaren, ben seni tekrar görmek istiyorum.” Gözleri o an duydukları ile kocaman açıldı. Erdem’in sözlerine anlam veremezken onun elinin sürekli bileğinde dokunduğu yeri yakması, giderek bilinmez karanlık bir girdaba sürüklenmesine sebep oluyordu. Daha birkaç gün önce hayatında bile olmayan bir adam, şimdi tutmuş onunla var olmak istediğini dillendiriyordu. Giderek kurtulmakta zorlandığı bir etki altına giriyordu. Bu kötüydü, gerçekten çok kötüydü. Bir an önce kendine gelmesi gerekiyordu. “Hiç sanmıyorum Erdem Bey. Tamam, özrünüzü kabul ettim ve sizi affettim. Aramızda birbirimizi görmemizi gerektirecek herhangi bir durum söz konusu değil. Şimdi izin verirseniz derse yetişmem lazım,” dedi ve gözlerini sertçe bileğindeki adamın eline dikti. Bu uyarı dolu bakışı etki etmişti ki, adam elini yavaşça kızın bileğinin üzerinden çekti. “Tamam, peki senin istediğin gibi olsun. Şimdi dersine git ama şunu sakın unutma…” “Ne? Neyi unutmayacağım?” “Beni tekrar göreceksin, hem de en yakın zamanda.” “Yine başladınız ukalalığınıza.” Erdem öyle şen bir kahkaha attı ki, Yaren’in istemsizce kaşları çatıldı. “Ben ukalalık yapmıyorum sadece senin de bildiğin gerçekleri hatırlatıyorum.” “Kahve sizin bünyenize yaramıyor bence daha fazla içmeyin,” dedi meydan okurcasına… Yaren son sözünü söyleyip karşısındaki adamın tek bir laf daha etmesine izin vermeden çıkış kapısına doğru yöneldi. Erdem ise Yaren’in arkasından bakarken “Görüşeceğiz küçükhanım görüşeceğiz, hem de en kısa zamanda,” deyip arkasına yaslandı ve yüzünde oluşan tebessümün keyfini çıkardı. |
0% |