@ugurluay
|
21.BÖLÜM “Kurşun geçirmeyen zamanlara sakladım seni, Kimse yaralamasın yüreğini, kimse acıtamasın diye…” Gidemedi. Sözleri kimsesiz dalgalar gibi vuruyordu kıyılarına… Erdem’in ağzından çıkan her bir kelime alıp götürüyordu ondan bir şeyler… Ağır geliyordu gönül yükü, kaldıracak gücü var mıydı? Tek kelime ile hayır. Erdem’in ağzından çıkan her bir kelime kırmaya başlamıştı direncinin son kalelerini, yıkıyordu, parçalıyordu bir bir duvarlarını ve o buna engel olamıyordu. Nefesi teninde küçük oyunlarla başını döndürürken kelimeleri aklını bulandırıyordu. Gidemedi. Ne tehdidi ne de işsiz kalma korkusuydu onu orada tutan. Kalmasındaki tek sebep, adını ağzına almayacağına dair yıllar önce kendine söz verip, hayatından fırlatıp attığı tek kelimede saklıydı. Yaren’in o kelimeyi telaffuz edecek cesaretiyse çoktan kaçıp gitmişti yüreğinden. Erdem’le yaşadıkları o efsunlu anların ardından gidemedi. Kalışı onun nezdinde bir kabullenişti. Adamın gözünde iş için kalıyor olsa da kızı orada tutan şey bambaşkaydı. Zamanla kendisinden uzaklaşacağını tahmin etti. Kalacaktı. Nasıl olsa kızı tanıdıkça kendi isteğiyle kaçıp gidecekti ondan. Kim kaldı ki bugüne kadar yanında, bu zamana kadar büyük sözleri ağzından çıkarıp küçülerek ne çok insan çıkıp gitmişti hayatından. Elbet o da gidecekti. Karanlık ruhu ile tanıştıktan sonra kaçacaktı. Geçmişte takılıp kalan Yaren’i tanıdıkça, onunla karanlıklarda acılar içinde kaybolmak istemeyecek, tek kelime etmeden o da diğerleri gibi yitip gidecekti hayatının zincir vurulmuş kapılarından. Erdem’in iş teklifini kabul etti sonunda. Artık onun sekreteriydi. Yaren kapısından içeri bile alınmam dediği hastanenin, yalnızca doktoru zannettiği ama aslında sahibi olan adamın bir anda sekreteri olup çıkıverdi. Aralarında anlaşma sağlandıktan sonra artık geriye dönmek istediğini söylese de aldığı cevap şaşırtıcıydı. “Gitmek için değil kalmak için geldik. Bu hafta sonunu burada birlikte geçireceğiz.” Duyduklarıyla şaşkına döndü. Gitmek istediğini tekrar dillendirdiğinde orada bulunması gerektiğini ve sekreteri olarak telefonlarına onun bakacağını söyledi. Yaptıkları ve söyledikleri yüzünden suratında oluşan öfke kıvılcımlarına, gözlerinden çıkan ateş eşlik ediyordu. Ne yapabilirdi ki? Sinir tüm vücudunu yakmaya başlasa da şu an için yapacak hiç bir şeyi yoktu. Üzerindeki kıyafetlere baktı. Hâlâ iş kıyafetleri ile duruyordu. Kızın üzerindeki kıyafetlerden olan rahatsızlığını hisseden Erdem, yatak odasına giderek elinde birkaç parça eşya ile geri geldi. “Bunları giyebilirsin. Üzerindeki kıyafetlerden daha fazla rahat edeceğin kesin,” diyerek elinde tuttuğu kıyafetleri ona doğru uzattı. Yaren ona imalı bir bakış attıktan sonra elindeki kıyafetleri bir hışımla çekip aldı. Genç kız zorla buraya getirilerek üstüne bin bir emrivaki ile yeni bir işe başlamak zorunda bırakıldı. O da yetmezmiş gibi bir de üstüne, hafta sonunda aklını ve yüreğinin kapılarını zorlayan adamla aynı evde, üzerinde onun kokusunun sindiği kıyafetlerle zaman geçirecekti. Aman ne güzel! Daha şahane bir şey hayal edemezdi. *** Yaren’in keskin bakışlarında hissettiği öfke daha da keyiflenmesini sağladı. Ağzından tamam çıkmasa da kalışı sessiz bir kabullenişti. Bu da şimdilik ona yeterdi. Gitmeyecekti, evinde, en özel mabedinde onunla kalacaktı. Her ne kadar onu öldürmeye meyilli gibi baksa da bunu dert edecek ruh halinde değildi. Üzerindeki kıyafetlerden rahatsız olduğunu anlayıp odadan bir pijama takımı getirip eline tutuşturmuştu. Bu pek hoşuna gitmese de daha iyi bir alternatifi olmadığı için mecburen kabul etmişti. Elindeki kıyafetleri sertçe çekip aldı. Yatak odasına yürüdüğünde içindeki umut kırıntılarının giderek devleşmeye başladığını hissetti. Gözleri onun yatak odasının kapısından içeriye girip yok olması ile daldığı rüyadan çıktı. Kendini biraz olsun toparlaması gerekiyordu. Yaren kıyafetlerini değiştirirken, Erdem de mutfağa geçti. Ayşe teyzenin hazırladığı yemekleri ısıtmak için dolabın kapağını açtı. Hızlı bir şekilde hazır olan yemekleri ısıtıp, yanına da taze yeşilliklerden bir salata yaptı. Gün batmaya başlarken mükemmel bir manzarayı gözler önüne seriyordu. Bu manzarayı mutlaka değerlendirmeliydi. Masayı balkona hazırlamaya karar verdi. Yaren onu bir an önce tanımalıydı. Bunun için elindeki hiçbir şansı kaçıramazdı. Ona kendini tanıtacak ve Yaren onu gerçek anlamda hissettiğinde eksik parçasının Erdem olduğunu anlayacaktı. Tıpkı kendisinin anladığı gibi… Ve işte o zaman hayatları bambaşka bir yöne akacaktı. Hissediyordu Erdem, her şey çok güzel olacaktı. Yemekleri alarak geniş balkona çıktı. Manzara muazzamdı. Seviyordu burayı. Ruhunu dinlediği, insanlardan, sorunlardan, her şeyden ve herkesten kaçtığı tek yerdi burası. Ve şimdi yanında Yaren’i ile hayallerinin ötesinde bir mutluluk hissettiği bu evi paylaşacaktı. Masanın hazırlanması bittiğinde balkonun korkuluklarından tutup manzarayı seyretmeye başladı. Göksü nehri olağanüstü güzeldi. Ve nehir gün batımı ile bir harika gözüküyordu. O kadar kendini bıraktı ki, arkasından gelen sesi duyduğunda bulunduğu ana geri döndü. Kulaklarına dolan ses ruhunu okşarken, gözleri sakinlikle açılıp kapandı. Yüzünde huzurun resmi canlanıyordu. “Erdem.” Başını Yaren’e çevirdiğinde gözlerinin gördükleri gerçek olamazdı. Ona iki beden büyük gelen pijamalarının içinde nasıl da kaybolup gitmişti öyle… Gözleri hayranlıkla onu süzerken dudaklarında engel olamadığı bir sırıtış peyda oldu. Yaren’in utangaç gözleri onun yüzündeki ifade ile birden çatıldı ve yüz hatları gergin bir hal aldı. Sesi sertleşen kız, “Çok mu komik? Senin yüzünden bu haldeyim. Utanmadan bir de dalga mı geçiyorsun?” diye yerinde tepinmeye başladı. Onun bu hali adamın yüzündeki gülüşün daha da genişlemesini sağladı. Yavaş adımlar ile ona yaklaştı. Omuzlarından tuttu. Tutuşu o kadar nazikti ki verdiği tepkiye karşı onun dokunuşu sersemletmeye yetti. Gözleri sorgulayan bakışlar ile Erdem’e bakarken, yüzüne düşen birkaç tutamı gözlerinin önünden alıp yavaşça tenine değen elleri ile kulak arkasına götürdü. Dokunuşu şaşırtmış olacak ki gözlerindeki akmaya hazırlanan ışıltıların süzülüp gitmemesi adına, kulağının dibine kadar geldi. Şimdi sesi onun yüreğini etkileyecek tonda zihnine kazınıyordu. “Komik olman ne mümkün! Olsan olsan aklımı başımdan alan bakir yüreğimin tek hükümdarı olursun.” Soluğu kızın teninde hareketlenirken demirden bir bilye boğazında takılıp kaldı. Durdu zaman… Sözleri ile Yaren için, kokusu ile Erdem için… |
0% |