@ugurluay
|
6.BÖLÜM “Unutma, Sır gibi seversen eğer muradın gerçekleşir. Çünkü tohum toprağa gizlenirse yeşerir.” -Mevlana- “Sen… Sen beni mi takip ettin buraya kadar?” O kadar şaşkındı ki, karşısında duran adamın onu gergin bakışlarla izlemesini hiç umursamadı. “Evet, ben.” Yaren’in yüzü hortlak görmüş gibi beyaza dönmüştü. Erdem, onun bu haline bakarken ciddi durmakta zorlanırken, gülmemek için de kendini zor tutuyordu. Kızın yüzünün aldığı şekil o kadar komik görünüyordu ki, görülmeye değerdi. Adamı gördüğü ilk anda adeta taş gibi kaskatı kesilmişti. “Ama galiba küçük bir yanlış anlaşılma var. Bu odaya sonradan gelen sensin ve bu durumda beni takip eden de sen oluyorsun,” dedi kendinden emin. Geriye çekilip sırtını oturduğu koltuğa yaslarken, gözlerinden de gayet keyifli olduğunu gösteren bakışlar yayılıyordu. “Sen… Sen ne ukala bir adamsın!” dedi bir eli hava da Erdem’e doğru sallanırken, bir yandan da ona tehdit içeren gözlerle bakıyordu. Yaren kendini o kadar kötü hissediyordu ki, ne yapacağını, ne diyeceğini bilemeden ağzından hiç çıkmaması gereken bir cümle daha zamansız ve yersiz dökülüverdi. “Nasıl ya, işim gücüm yok ben seni mi takip edeceğim? Hem ben seni tanımıyorum bile, ne diye takip edeyim?” “Orasını ben bilemem ama emin ol ki bilmek isterim.” Adamın bu rahat cevabından sonra kızın değişen rengi aldan mora dönmeye başladı. Sesi boğazına tıkılarak sözleri içinde ardı ardına patladı. Daha fazla bir şey diyemedi, kafa göz dalamadı ya en çok da ona yanıyordu. “Yaren, Erdem benim kuzenim olur, ne saçmalıyorsun sen? Biri bana burada neler olup bittiğini anlatabilir mi artık?” Tamer odadaki varlığının unutulmasından rahatsız olmuştu. Erdem, Yaren’i nereden tanıyordu? Kızın anlattığı hikâyenin başkahramanı olan tuhaf bakışlı adam, şimdi Erdem miydi? Ayrıca tüm bu konuşmalar da neyin nesiydi? Genç kız, hocasının kuzenim sözünü yeni idrak etmişti ki sarsılarak kendine geldi. Ne demişti öğretmeni, kuzenim mi demişti? Hadi canım daha neler! Hızlı bir şekilde düşünmeye başlayan kız, hemen kendini toparlamalı, durumu kurtarmalı ve olanca hızı ile bu odadan dışarı çıkmalıydı. Aksi takdirde sabah sinirini alamadığı bu adama kafa göz dalmaması işten bile değildi. Kendini zorlayarak güç bela dilinden şu cümleleri dökmeyi başarabildi. “Yok hocam, gerçekten bir şey olduğu yok, şey, ben izninizi istesem.” Erdem daha fazla dayanamadı ve lafa karıştı. “Oysa az önceki muhabbetiniz keyif vericiydi hanımefendi, doğrusu bir hayli ilgimi çekti. Neydi şu adam, hım, kahve canavarı… Hani sapık olan, biraz daha ondan bahseder misiniz? Size yalvarıp yakarmış ya… Sanki bir yerlerden tanıyor gibiyim,” dediğinde kaşlarını çatarak kendini ciddi durmaya zorluyor lakin içten içe de kızın renk değiştiren ifadesine bakıp gülüyordu. “Şe… şey ben, şey yani…” diye dili dolaşan Yaren, adeta kekelemenin kitabını yazıyordu. Of ya yer yarıl, yarıl da al beni içine yoksa bu adam her bir kelimesi ile kafama vura vura beni yerin dibine sokacak, diye iç hesaplaşmalarıyla debelenirken, bir an boğulacak gibi iç geçirdi. Tamer ortamda oluşan bu flörtüz havadan hiç hoşlanmadı. Bu konuşmayı daha fazla uzatmak da istemedi. Erdem’in tavırları, Yaren’in gözlerinde gördüğü şaşkınlık… Haliyle bu durum onu çok fazla rahatsız etti. Gayet kızgın ve keskin bir tonda, “ Yaren çıkabilirsin artık!” dedi. Genç kız, Tamer hocanın bu beklenmeyen çıkışı karşısında sersemlerken, bir o kadar da şaşırdı. Bu adam daha önce ona hiç böyle kırıcı ve sert davranmamıştı, şimdi geldiği nokta kızı tarumar edebilirdi. Yaşadığı şokları da yanına alarak, Tamer hocadan belli belirsiz bir fısıltıyla tekrar özür diledi. Dumura uğramış surat ifadesini güç bela düzeltip, kendini dışarı atmayı başarabildi. Bu adam nereden çıkmıştı yine? Üstelik bir de Tamer hocası gibi nazik ve kibar bir adamın kuzeni olarak. Of ki ne oftu! Üstünde biriken negatif enerjiyi atabilmek için çabalarken, aynı anda zil çalan midesinin sinyal veren ikazlarına kulak kabartmaya karar verdi. Karnı zil zurna açtı. Her öğrencinin çoğu zaman yardımına koşan bir tost ziyafetini, artık fazlasıyla hak ediyordu. Belki Cihan ve Derya’yı da kantinde bulabilirim ümidiyle hayaller kurmaya başladı. Onlarla birlikte kahvaltı edebilirdi. Can dostu olan bu güzel insanların tipleri gözlerinin önünde canlandığında, yüzünde tatlı bir tebessüm oluştu. Bir tek onlar içindeki kırılgan Yaren’i rahatlatmayı başarabiliyorlardı. Ona iyi geliyor, adeta yeniden nefes almasına yardımcı oluyorlardı. Koşar adım fakültenin kantinine doğru yöneldi. Aklında ne Tamer hocası ne de tuhaf bakışlı Erdem vardı. Onları düşünmek dahi istemiyordu. Tamam, genç kızın aklının bir köşesine yer etmiş Erdem beynini biraz olsun kurcalamaya devam ediyor olabilirdi ama birazcık, daha fazla değil. *** Erdem genç kızla yaşadıkları bu tesadüflere şaşırmış olsa da, bir o kadar da mutluydu. İki gün de üç defa bu kızı görmesi, onun içinde uzun zamandır hissetmediği şeylerin acayip bir biçimde kıpırdanmasına sebep oldu. Genç kızın onu bu kadar etkilemesi aklını da yüreğini de karıştırıyordu. Bu okulda okuyor olması ve üstüne üstlük Tamer’in öğrencisi olması büyük bir şanstı. Belki de nasipti. Bu kızda tuhaf bir çekim var, diye kendi içinde düşünürken, Tamer’in cümleleriyle ayılıp aklındakilerden sıyrılmaya çalıştı. “Yaren’le tanışıyor musunuz?” Erdem, Tamer’in üzerine diktiği şüpheyle bakan gözlerinden rahatsız olsa da sessiz kalmayı yeğledi. Çünkü birkaç gündür yaşadıkları durum, gerçekten de biraz tuhaftı. Tamer’in verdiği tepkinin de normal olduğunu düşünerek çok fazla üzerinde durmak istemedi. “Pek sayılmaz, önemsiz bir karşılaşma diyelim,” deyip konudan kurtulmaya çalıştı önce. Ama sonra ne kadar geçiştirmeye çalışsa da, merakına yenik düşüp aklındaki bilgiyi de netleştirmek istedi. “Demek bu okulda okuyor.” “Evet, son sınıfta, normalde asla bu şekilde davranmaz. Gayet aklı başında, ağırbaşlı ve çalışkan bir öğrencidir. Onu da anlıyorum. Okulunu bir pürüz çıkmadan bitirmek ve hayatını kurmak istiyor.” “Bir sınav için bu kadar telaşı çok komik değil mi?” Erdem’in niyeti asla onun davranışını küçümsemek değildi. Ama içinde dolup taşan merak duygusu da, onun hakkında biraz daha bilgi almak için çırpınıyordu. Ve bunu ancak Tamer’den öğrenebilirdi. Doğrudan soramayacağı için kızın davranışlarından yola çıkarak dolaylı yoldan bilgi almaya çalışıyordu. “Öyle söyleme Erdem, şu hayatta herkes senin ya da benim kadar şanslı olmuyor. Bizim için önemsiz bir sınav bir başkasının hayatının dönüm noktası olabiliyor,” diyen sözleri Erdem’in kafasında soru işaretleri oluşturmaya yetti. Tamer’in daha fazla dikkatini çekmemek için konuyu kapatıp başka şeylerden bahsetmeye başladı. Bedeni ve konuşmaları Tamer’in yanında olsa da, aklı hâlâ yeşil gözlü kızdaydı. Adının Yaren olduğunu öğrendiği kızın, ismine dair içinde oluşan güzel duygulara engel olamadı. Ne kadar da güzel bir ismi var, diye geçirdi kalbinden. Ama şimdi aklını karıştıran bu güzelin gelecekte onu ne hale getireceğini… Bilemezdi! |
0% |