Yeni Üyelik
14.
Bölüm

Pazar

@verahare

Baran sabah mahalleye geldiğinde, Turna ile Leyla hala uyuyorlardı. Baran arabadan inip Turna'yı kucaklayıp evine götürmüş, yatağın üzerine bırakmıştı. Leyla'yı da kucaklamış, Turna'nın yanına uzandırıp üzerilerine yorganı örtüp Turna'nın başını okşayıp yanağına küçük bir öpücük kondurup, kendi evine gitmişti.

 

Şimdi ailesiyle konuşması gerekiyordu. Baran, sofrada kahvaltılarını ettikten sonra her şeyi anlatmaya başlamıştı. Buke, Sirac ve İpek ona deli misin bakışı atmış ,ses etmeden dinlemişlerdi. Baran'ın yanlış bir şey yapmayacağını biliyorlardı. Ama yine de eski karısının başkasından olan çocuğuyla nasıl aynı evde yaşacaklarını da düşünmeden edemiyorlardı. Turna'ya hayret ediyorlardı. O nasıl kabul etmişti böyle bir şeyi. Sirac abisinin konuşması bittiğinde dışarı çıkmış eskiden olduğu gibi güvercinlerini gökyüzüne salmaya gitmişti. İpek dışarıdan okuduğu için odasına çekilip dersine kafayı vermişti. Sonunda Buke'yle, Baran tek kaldıklarında,

 

"Daha ne kadar feda edeceksin kendini a oğlum?"

 

"Ne yapsaydım teyze? Daha çok küçük dünyadan habersiz yaşıyor .Yetimhanede ne kadar kalabilirdi? Hayatında hiç kimse olmadan nasıl yaşardı teyze? sevgisiz büyüyecekti.Bizim gibi babasından nefret edecekti. Annesine, gece yatağa başını koyup içten sessizce ağladığında neden erkenden ölüp onu bıraktığına isyan edecekti. Böyle mi olsaydı teyze yani onu kendi elimle ateşe mi atsaydım?"

 

Buke, Baran'ın haklı olduğunu biliyordu. O yüzden bir şey konuşmadan ayağa kalkıp, Baran'ın sırtını sıvazlayıp odadan çıkmıştı.

 

Baran evden çıktığında Turna'nın odasına baktı. Perdeleri halen örtüktü. Demek ki Turna daha uyanmamıştı. Kahveye gitmeye başlamıştı. Yoldayken Turna'nın kulağına fısıldadığı çocuk meselesi düşündü. Turna'nın yanağının kızardığı halen gözlerinin önündeydi. Tebessüm ederek yürümeye devam etti.

 

Turna yanağında bir ıslaklık, üzerinde bir ağırlıkla gözlerini yavaştan açtığında gördüğü manzaraya gülmeden edemedi. Leyla'nın küçük ayakları, Turna'nın göğüslerinden sarkmış, yüzünü onun yanağına dayamış ,küçük ağzı açık olduğu için salyaları Turna'nın yanağını yalamış haldeydi. Turna sessizce gülüp onu yavaş bir şekilde kendinden ayırıp ayağa kalkıp lavaboya geçip bir iki defa yüzüne soğuk suyu çırpıp odasına gelip giyinirken ,Leyla'ya bakmayı ihmal etmedi. Ona kıyafet alması gerekiyordu. Aşağıya mutfağa geçip çayı ocağa katarken Leyla'nın süt içmesi gerektiğini düşündü. Onu bırakıp evden çıkamazdı. Çiğdem'i arayıp süt istediğinde, Çiğdem, Asiye'ile ona geleceğini söylemişti. Turna kahvaltıyı hazırlamaya başladı. Kendi kendine şarkı mırıldanıp hazırladığı kahvaltıyı tepsiye koyup arkasını döndüğünde, Leyla mutfak kapısına başını dayamış Turna'ya anlamsızca bakıyordu.

 

"Günaydın." dedi Turna neşeli bir sesle.

 

"Nerede o?"

 

"Anlamadım."

 

"Dün bana yeğeni olduğumu söylemişti ama..."

 

"Baran'ı diyorsun. O işe gitti ama merak etme bugün göreceksin onu."

 

Turna tepsiyi salona sermiş olduğu yer sofrasına götürmeye başladığında ,Leyla onu takip ediyordu.

 

"Adın ne ?"

 

Turna gülümseyip, "Turna ."

 

Kapı çaldığında Turna kapıyı açmıştı. Asiye ve Çiğdem, Turna'nın arkasına baktıklarında Turna'da arkasını dönünce Leyla onun tam arkasında duruyordu. Turna, Leyla'yı kucaklamış, Asiye ile Çiğdem'in ne oluyor bakışlarını görmezden gelip kızlarla beraber mutfağa geçmişti. Çiğdem'in getirdiği sütün bir kısmını cezveye döküp ocakta ısıtırken, Leyla, Turna'nın kucağından inmek istemişti. Turna ona salondaki televizyonu açıp mutfağa geçmişti.

 

"Kim bu çocuk Turna?" dedi Çiğdem.

 

Turna sütü karıştırıp Çiğdem'e bakmadan, "Asmin'in kızı."

 

Çiğdem'le ,Asiye yüksek sesle, "Ne?"

 

Turna sinirlenip sessizce, "Bağırmasanıza içeride çocuk var"

 

"Turna şaka yapıyorsun değil mi ? yani dün geç saate kadar sizinleydik." dedi Asiye.

 

"Şaka yapmıyor Asiye dalga geçiyor."

 

Turna kızların sözlerini duymamış gibi sütü bardağa boşaltacağı anda Çiğdem ,Turna'nın dalga geçmediğini anlamış, Turna'nın bileğini tutup,

 

"Şimdi otur da anlat ne olduğunu."

 

Turna, Leyla duymasın diye mutfak kapısını örtüp, sessiz bir şekilde konuşup her şeyi anlatmıştı.

 

Çiğdem, Turna'ya şaşkınca bakıp, "İnanamıyorum size Turna. Baran'la sen delirdiniz galiba ha?Asmin'in kızıyla beraber yaşayacaksınız yani, pes artık. Bunca yılınız Asmin yüzünden heba olup gitti. Ve sen normalmiş gibi konuşuyorsun ne diyeyim ben sana?"

 

"Ben olsaydım onun yüzüne tükürür gelirdim. Bana ne çocuğundan." dedi Asiye.

 

"Eğer Asmin hayatımıza girmeseydi, ben başka bir şehre kaçmayacaktım. Okul biter bitmez Baran'la evlenmiş olacaktım. Hatta belki çocuklarımız bile olmuştu şimdiye kadar. Çok zorluk çektim. Yabancı şehir, yabancı insanlar, hayatın zorlukları, Asmin'in hakaretleri ,Baran'ın çaresizliği. Hiç birini unutmadım ki ben. Asmin'i hasta yatağında gördüğümde bize yaşattıklarını azda olsa söylemek ,içimi rahatlatmak istedim. Bunu bile yapamadım. Kadın belki şimdi ölmüştür bile. Bana yalvardı... Leyla için yalvardı. Onu yetimhaneye götürmelerinden kıl payı kurtardık. Onu kucağıma aldığımda konuşmamıştı ama gözleri çok şeyi anlatmıştı. Anlıyor musunuz? Belki de dediğin gibi Çiğdem benle Baran deliyiz. Yaptığımız şey olur iş değildi. Ama faturayı da her şeyden habersiz bir çocuğa kesemezdik. Hem Leyla'ya, Asmin'in kızı gibi bakmıyorum ki. O sadece küçük bir kadın o kadar. Yani Asmin dedi ki sizin gibi olsun, benim gibi kötü biri olmasın."

 

Turna sütü bardağa boşaltıp Çiğdem'le , Asiye'yi ardında bırakıp, mutfak kapısını açıp salona gittiğinde Leyla televizyon izliyordu.

 

"Hadi gel. Bak süt ısıttım sana beraber kahvaltımızı edelim."

 

Çiğdem'le, Asiye üzerilerindeki şaşkınlığı atıp salona geçtiklerinde, Turna'yla, Leyla kahvaltıya başlamıştı bile. Çiğdem ,Leyla'nın yanına oturup yanağından bir makas alıp,

 

"Kız ne güzel gözlerin var, benim ki gibi yeşil yeşil."

 

Leyla gülmeye başladı.

 

Asiye, Leyla'nın sarı saçlarını okşayıp,

 

"Vay be benimkinden daha sarı."

 

Turna kızlara gözlerini bir kez kapatmıştı. Bu sessizce edilen bir teşekkürdü. Kahvaltı bittiğinde Turna, Baran'ı arayıp Leyla için pazardan ona çamaşır alacağını söylemişti. Çiğdem'le, Asiye sofrayı kaldırmaya başlamıştı.

 

"Hadi gel yukarı çıkıp saçlarını tarayalım." diyerek Leyla'yla el ele tutuşup yukarı odasına çıkmıştı Turna.

 

Turna, Leyla'nın birkaç gündür taranmamış olan bakımsız saçlarını kremledi. İncitmemeye çalışarak sarı tarağı keçe gibi olmuş saça yavaşça geçirdi.

 

"İncitirsem söyle canım."

 

Leyla olumlu anlamda başını sallayınca, Turna tarama işine devam etmiş Leyla'nın omuz hizasında biten saçlarını örgü yapmıştı. Leyla aynadan saçlarına bakıp,

 

"Benim saçlarım da seninki gibi uzun olacak mı?"

 

Turna ,Leyla'nın yanağını öpüp, "Benimkinden daha uzun olacak."

 

Leyla ağzını açmış ,hayretle kaşlarını yukarı kaldırırken, "Gerçekten o kadar uzun olacak mı yani?"

 

Turna gülüp, "Evet, zaten saçlarını bunun için ördüm."

 

Turna , Leyla'yı elinden tutup aşağıya inmişlerdi.

 

"Biz pazara gideceğiz."

 

Çiğdem ,"Bizde geleceğiz ,kendime polar pijama alacağım." dedi.

 

Asiye, "Ben de yün ip alıcam, Kenan'a atkı için." diyerek ayakkabısını giydi.

 

Turna kızların niyetini anlamış ses etmeden evden çıkmışlardı. Turna ,Leyla'nın elini tutmuş kendi dükkanını göstermişti. Çiğdem'in pastanesini işaret ettiğinde, Leyla'nın gözleri dükkandaki elma şekerini görünce parlamış ses etmeden Turna'ya bakmıştı. Turna, elma şekerini Çiğdem'e işaret edip Leyla'yı kahvenin önüne getirdiğinde Baran'ı gelmesi için aramıştı. Çiğdem dükkandan elma şekerini alıp etrafını merakla süzen Leyla'ya uzatmış, Leyla sanki ona cenneti vermişler gibi sevinmişti. Baran kahveden çıktığında, Leyla onu görür görmez yanına koşmaya başlamıştı. Baran onu kucağına aldığında ,Kadir ile Kenan kahveden çıkıp Leyla'ya bakmışlardı. Kenan,Leyla'yı görür görmez sevmişti.

 

Baran kahvenin önündeki arabasına Turna'yla, Leyla'yı öne bindirince, Çiğdem'le, Asiye arkaya binmiş pazara gelmişlerdi. Turna'yla Baran, Leyla'yı ortalarına almış her iki elinden tutup pazarın içine girmeye başlamışlardı. Turna çocuk çamaşırı satan tezgahın önünde durmuş, Leyla için beğendiği bir kaç ceketi Baran'la, Leyla'ya gösteriyor, Leyla, Turna'nın kolunu üstüne koyduğu ceketlerden en çok yeşil ve mavi olanı beğenince Turna denemek için Leyla'ya giydirmeye başlamıştı. Baran çoktan adamın parasını vermişti. Ceketler Leyla'ya olunca Baran diğer ceketi poşete koyup Leyla'yı kucaklayıp Turna'nın elinden tutup başka satıcıların yanına geldiğinde oradan bir kaç tane kazak almış ve sırasıyla bot, spor, terlik, toka... bir çocuk için her ne lazımsa her şeyi almışlardı. Turna aldıkları çamaşırları Baran'la poşetlere katarken, Çiğdem'in sesini duydular. Turna etrafına baktığında, Çiğdem'i görememiş ama onu, içindeki cazgırlığını sesine yansıtmasından tanımıştı. Baran'a dönüp,

 

"Sen Leyla'ya bak. Bu ses Çiğdem'den geliyor."

 

Turna sesin geldiği yöne doğru gidip baktığında, Kadir, Çiğdem'i belinden sıkıca tutmuştu karşındaki saçı başı yolunmuş kıza saldırmasın diye. Çiğdem'in ayakları havayı dövüyor , Kadir'in onu saran kollarından kurtulmaya çalışıp çemkirip,

 

"Bıraksana Kadir, bırak! Şunun saçını tek tek yolacağım."

 

"Cazgırım, zaten saç bırakmadın ki kız cağız da."

 

Çiğdem ,Kadir'in ağzından çıkan kızcağız kelimesiyle daha da çıldırmıştı.

 

"Demek kızcağız ha! demek kızcağız öyle mi!"

 

"Öyle değil cazgırım vallahi."

 

"Ne öyle değil Kadir ha ne. Sana mı kaldı poşetlerden düşen mandalinaları toplamak ha?"

 

Saçı başı yolunmuş genç kadın, "Görgüsüzsün kızım, görgüsüz."

 

Çiğdem çemkirip, "Tabi görgüsüzüm salak ! sen hiç böyle sarışın manken gibi adam gördün mü hayatında ha? Kadir'i sana kaptırmadım diye böyle yapıyorsun. Aklınca oyun oynuyorsun. Mandalinaları elinde düşürmeler falan. Erkek adam tabi hemen yardım ediyor sende fırsattan istifade edip hemen elini tutup okşadın. Görmedim mi sanıyorsun sen?"

 

Pazardaki herkes çoğunlukla kadınlar ,Çiğdem'in kopardığı yaygarayı seyretmeye başlamıştı. Asiye ile Turna, Çiğdem'i sakinleştirmeye çalışıyor, Çiğdem biraz da olsa sakinleşmeye başlayınca, bu sefer saçı başı yolunmuş kadın başlıyordu yaygaraya. Çiğdem , Kadir'in belini saran kolları gevşeyince fırlayıp gözüne kestirdiği bir domatesten daha büyük olan hurmayı genç kıza fırlatmıştı.

 

Genç kız da soğan ve patatesleri Çiğdem'e fırlatırken, "Neyini sevdi senin? anlamıyorum ki."

 

Çiğdem alayla gülüp, "Neyi mi sevmedi ki?" deyip Kadir'e dönüp, "Söylesene Kadir neyi mi sevdin? Duysun bu pislik."

 

Kadir bir elini başının arkasına katıp hafif sırıtarak, "Vallahi cazgırım ben senin her şeyini çok seviyorum."

 

"Hayır öyle değil tek tek söyle ki bu da duysun."

 

Kadir, Çiğdem'i biraz kendine çekip kulağına, "Bu kadar milletin içinde mi söyleyeyim nereni yada neyini sevdiği mi? Ama sen illede söyle diyorsan ben en çokta..."

 

Çiğdem'in gözleri iri iri açılmış, yüzü Kadir'in kulağına söylediği sözlerle alev almaya başlamış, susadığını hissetmişti. Kadir'den böyle bir şey hiç duymamıştı şimdiye kadar. Eğer az önceki yaygarayı koparmasaydı evlenene kadar duymazdı da. Çiğdem, Kadir'den ayrılıp onun siyah gözlerinin içine baktığında daha da utanmış, Baran'ın pazarın yanına park ettiği arabaya kadar koşmuştu.

 

Turna ,Asiye'le gülerek beraber Baran'ın yanına gitmeye başlamışlardı. Oyuncakçı tezgahın yanında, Kenan'ı elinde bir sepet dolusu oyuncakla görmüşlerdi. Kenan:

 

"Hani cazgır nerde?"

 

Asiye'le, Turna gülüp bir şey demeden Baran'ın yanına gittiklerinde, Leyla elindeki elma şekerini hem yalıyor, hemde küçük küçük koparıp çiğniyordu. Baran , Turna ve Asiye poşetleri alınca Leyla yine Baran'ın elini tutmuş arabaya kadar bırakmamıştı. Çiğdem'i arabada otururken bulmuşlardı .Kenan oyuncakları, Kadir'de, Çiğdem'le beraber aldıkları çamaşırları alıp, Kenan'ın arabasının bagajına koymuş,eve gitmeye başlamışlardı.

 

BÖLÜM SONUNA GELDİK .LÜTFEN YORUMLARINIZI , VOTELERİNİZİ EKSİK ETMEYİN

 

KENDİNİZE İYİ BAKIN...

 

 

 

Loading...
0%