@wezrey
|
"Ölüm hiç bir zaman kurtuluş değil.." İyi okumalar.. *** "Senin burda ne işin var?" Dediğinde öylece durdum. Gözlerim dolarken elimde ki çantayı sıkı sıkıya kavramıştım çoktan. Karşımda kafası biraz gidik bir Mirza Ağabey duruyordu ama bilinci de yerinde gibiydi. Onun çoktan uyuması gerekmezmiydi? "Yıldız sana bir soru sordum. Ne işin var senin gecenin bu saatinde burda?" Diye yenilediğinde daha da stres oldum. "Hava alıyordum ya.." diye birşeyler gevelediğimde bana hadi ordan bakışı gibi bir bakış attı. "Kaçma planlarından vazgeç ve kaderine razı ol artık." Diyip kolumdan tuttuğunda beni tekrardan o eve götüreceğini anladım. Kollarımı ondan kurtarmak için çabalıyor onu ikna etmeye çalışıyordum. "Mirza Ağabey nolur bırak beni. Bir kere de benim yüzüm gülsün nolmuş." Diyip kolumu ondan çektiğimde, durmuştu. "Ruhu ölü insanların yüzü gülmez yıldız.." Dediğinde bir iki adım geriledim. "Biz senin ruhunu öldürdük ama sen farkında bile değilsin. kaçsan nereye gideceksin? Ne yapacaksın bunları hiç düşündün mü? Senin ayağında ki zincirlerin anahtarı bizde. sen biz olmadan ne bokum yapabilirsin yıldız." Nefes alışverişlerim zorlaşırken elimde ki çantayı bu sefer daha da çok sıkıyordum. Yavaş yavaş geriye doğru adımlarken dolu gözlerime inat gülümsedim. "Ruhumun öldüğünü nerden biliyorsun..belki ben ona yeni umutlar ektim." Diyip sıkı sıkı tuttuğum çantayla arkamı dönüp koşmaya başladım. Mirza Ağabey de bir iki dakika olduğu yerde durmuş sonra oda arkamdan koşmaya başlamıştı. Mardinin o sokaklarında bir o tarafa bir bu tarafa giderken Mirza Ağabey hızını kesmemiş hala koşuyordu. Bu adam bu kafayla nasıl koşuyor onu da anlamış değildim. Dükkanların olduğu sokağa girerken derin derin soluklar alıyordum. Lan nefesim götüme kaçmıştı neredeyse. Pardon nefes nereden alınıyordu acaba? Bu sefer dükkanların olduğu sokaklarda koşarken Arkamı dönme gafletinde bulundum. Kimse yoktu demek sonunda Mirza Ağabey peşimi bırakmıştı. Derin bir nefes alıp verdiğimde durdum. Kaldırım taşında otururken soluklanmaya başladım. Ben öyle soluklanırken saçımdan tutulup yerde sürüklenmeye başlamamla koca bir çığlık attım. Beni sürükleyen kişiye baktığımda Mirza Ağabey olduğunu görmemle. Yeniden bir çığlık attıp saçlarımı ondan kurtarmaya çalıştım. Beni saçlarımdan tuttuğu gibi ileri doğru atarken kendime gelip zorda olsa ayağa kalktım. Etrafıma hafif bir göz gezdirdiğimde ise insanların bu tarafa doğru baktığını gördüm. Tekrar karşımda sinirli soluklar alan Mirza Ağabeye döndüğümde. Bana alaylı ama sinir bir ifade ile bakıyordu. "Ne istiyorsunuz benden?" "Artık rahat durmanı." "Durmazsam?" "Durdururuz!" Diyip üstüme doğru gelmeye başladığında yutkunup arabaların hızla geçtiği yere doğru koşmaya başladım. Mirza Ağabey arkamdan ne kadar seslensede umursamadım. Karşıdan karşıya geçerken büyük bir korna sesi ve benim kulaklarımı kapatıp adım atamam bir olmuştu. Ben çarpmasını beklerken ani bir fren sesi ve kapının hızla açılıp kapanması bir oldu. Yanıma gelen kişi bana iyimisin gibi sorular sorarken ben kendimde bile değildim. Kafamı kaldırıp karşı tarafa baktığımda Mirza Ağabeyin bize doğru geldiğini görmemle adamın koluna yapışmam ve konuşmam bir oldu. "Lütfen..beni burdan götür." Diyebildiğimde az önce baktığım tarafa kısa bir bakış atıp kafasını sallamıştı. Ben hızla arabaya binerken o da hızla yanıma oturup arabayı gazlamıştı. Arkamı dönüp baktığımda Mirza Ağabeyin öylece baktığını görmüştüm. Önüme döndüğümde derin bir nefes alıp vermiş ve gülümsemiştim. Bu sefer yanımda ki adama dönüp konuştum. "Saol." Dediğimde bu tuhaf atmosfere hafif bir tebessüm etti. "Rica ederim." Dediğinde bende ufak bir tebessüm edip önüme döndüm. Ama sanırım tanımadığım yabancı adam hiç susmaya meyilli değildi. "Neden kaçıyordun?" "Evlendirilmemek için." "Kiminle." "Bilmiyorum." "Nasıl bilmiyorsun?" "Bilmiyorum işte." "İyi." "İyi." Diyip önüme döndüğümde bir daha hiç konuşmamıştık işin tuhaf olanı ise tanımadığım adamın adını hala bilmiyor oluşumdu. . . . . . . Yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayınız. 😊 Mirza? Yıldız? Yabancı adam?
|
0% |