Yeni Üyelik
31.
Bölüm

31 : Mıknatıs

@x1hayat1w

Mıknatıs gibi çekiyorum ama demir değil bela çekiyordum!

Okuldan sonra gezerken birden birileri tarafımızı sardı en son arkadan birisinin bana ağzıma ve burnuma bez tutması ile bilincim gitmişti

Şu an ise uyanmıştım ama gözlerimin önünde siyah bir şey bağlıydı

Arabada olduğumuzu sarsıntıdan anladım

Ağzım, gözlerim , ellerim ve ayaklarım bağlıydı

Lânet olsun biz kaçırıldık !

Ee de ben kime ne yaptım acaba yine? Hangi bela geldi başıma

İçimden bir ses uzun bir yolculuk olacağını söylüyordu bende umursamayıp gözlerim kapatıp uykuya bıraktım kendimi

Sarsıntılar ile başımı çarpmam sonucuyla gözlerim açıldı

Bana zarar vermezlerdi eminim ki para vb bir şey için kaçırıldım yoksa çoktan bana sıkıp giderlerdi

Ilım çoktan gelmişti ama çok sakindim çevremi görmesek bile Bora'nın yan tarafım da olduğu bizimle beraber bir adamın daha olduğunu anlamıştım

Bu kadar uzun bir yolculuk beklemiyordum hala uykum vardı geri yere iyice kıvranıp yattım

Kolumdan çekilmem ile gözlerimi geri açtım adam arapça bir şeyler diyordu

Ne diyorsun dayı demek istiyorum ama ağzım bağlıydı

Bora'yla beni çekiştirerek arabadan indirip ilerlemeye başladılar. Biz uyurken ayağımı çözmüş olmalılar

Ana burada bir çok kişi vardı? Neredeyim ben temiz havaya bakılırsa şehirden uzak bir yerdeyiz

Ayağıma sürekli gelen taşlardan belliydi

Durduk daha doğru adamlar durdu. Daha düzgün durdukları aldığımda karşımıza gelen kişinin önemli birisi olduğu anladım

Yine arapça bir şeyler söylediler

Ve ben bir bok anlamadım. Gözlerimin açılması ile aniden gelen ışıkla gözlerimi kıstım

Işığa alışınca karşımdaki adama baktım otuzlu yaşlarının başında bir adamdı uzamış sakalları siyah saçları lan Arap gibiydi

Ağzımdaki bezinde çözülmesi ile ellerimi çözdüler etrafımda bir süre adam vardı büyük bir kamptaydık

Her adamda silah vardı Bora da benim gibi etrafı inceliyordu

Geri karşımdaki adama baktım

" Öncelikle arapça bilmiyorum Türkçe biliyorsan konuş bilmiyorsan siktir git"

Bana sinirle bakmaya başladı

-" Biliyorum. Neden burada olduğu merak ediyor musun?"

Bora " Ben etmiyorum niye bir bok yemişdir illaki ondan buradayız bize iki çayla simit verin açıktım manzaraya bak Işıl tam bizlik" demesi ile o yöne baktım

Vay anasına dağın başındayız

Manzara çok iyi ama! Öfff be

" Lan çabuk çay simit getirin! " Diyip Bora'yı çekerek kayaların üzerine çıktık

Vay anam vay be güzel manzara

Bora " Lan çay nerede kaldı?" Diye söylendi

Arkaya bakınca bize şaşkınca bakan adamları gördüm

Sonra ne oldu sizce bizi alıp bir mağaraya sokup bizi zindan gibi bir yere atıp gittiler

Resmen çuval gibi atmışlardı beni

Bora " Biz neredeyiz ve bunlar kim?"

" Bilmiyorum" dedim duvarın dibine oturdum

Bora da yanıma gelip oturdu

Bora" Ilım sağ salim kurtulacağız dimi?"

" Tabiki de "

Bora " Peki plan ne?"

" Şu an bekliyelim nerede olduğumuzu bilmiyorum en ufak şeyde kaçarız"

Bora " Peki"

Akşama kadar zindanda kaldık mağaranın girişinde adamlar bekliyordu

Arapça konuşuyordu herkes Suriye'de miyiz acaba?

" Galiba Suriye'deyiz"

Bora " O kadar oldu mu ya?" Diye sordu

" Olmuş belli ki"

Akşam yemeğini bir adama getirip bırakıp zindanın kapısını kapatıp duvarın kenarındaki sandalyeye oturdu

Biz zindanda o dışında bize bakıyordu

Kumral saçlı uzun boylu yakışıklı kaslı sakal ve bıyıklarını yeni kesmiş olduğu belliydi

Bora " Ayımı oynuyor da bakıyor bu "

" Bence deli"

Bora " Bence üç harflileri görüyor " diyip güldü

" Bence benim güzelliğime nutku tutuldu"

Bora " Bence hayatında ilk kez civciv gördüğü için bakıyor"

" Civciv değil o deveyi canlı gördüğü içindir"

Bora " Bana deve demeyi kes !"

" Sende bana civciv demeyi kes!"

Bora" Ana Işıl kaptan gelmiş "

" Canına susadın galiba bak zaten Türkiye değiliz seni öldürüp atarım terör örgütü öldürdü diyip işin içinden çıkarım beni delirtme "

Bora teslim oluyormuş gibi ellerini kaldırıp benden uzaklaştı

Bora" Lan çıkarın beni öldürür bu beni bakın sizden bile korkmuyorum şu kızdan korktuğum kadar " diye söylendi

Ben İsa ' senden adam olmaz ' bakışımı attım yemeğe baktım

Bu ne lan! Ekmek ve çorba

Ben kuru ekmekle su gelir sanıyordum

Bora" Filmlerde kuru ekmek ve su verilmiyor muydu?"

" Yok ya onlara işkence edip susuz bırakıyorlardı "

Bora" İşkence edecekler mi sence?"

" Böyle bir hataya düşmezler Alihan abiş canlarını okur "

Bora" Lan senin ailenen yüzünden başıma gelmeyen kalmadı " diye söylendi ona baktım

" Görende ilk kez bu durumda sanacak "

Bora" Bak civciv ben seninle delirtip gelmeyi seviyorum böyle boş boş gelmek sıkıcı "

" Onu boş verde bizi çuval gibi atan adamlara napalım?"

Bora" Çuval girdip yarışa sokalım "

" Bence çuvalı kafalarına geçirip dağda keşife salalım"

Bora" İki adım da ölür bunlar "

" Amaç o zaten " diyip güldüm

Hala bize bakan adama bakıp kaşlarımı çattım yemeğe ona doğru ittim

" Yemem ben bunları sizin gibi piçlerin yemeğini yemek yerine ölmeyi tercih ederim " diye tısladım

Bora" Mal kafa anlamıyor boşuna dil dökme "

" Keşke anlasa ağzına sıçardık o zaman "

-" Bunu nasıl yapmayı düşünüyorsun bücür " demesi ile şaşkınca kala kaldım

Bora" Türkçe biliyormuş " dedi şaşkınca

" Evet duydum "

Hızla ayağa kalkıp demirlere yürüdüm

Işıl çoktan gitmişti Ilım gelmişti geri

" Gel gösterim " dedim şirince

Kaşlarını çatarak bakan adam ayağa kalkıp önüme geldi yan gözle Bora'ya baktım ne yapacağımızı anlamıştı ayağa kalktı

Elimi uzatıp adamın kolu tutumam ile sertçe büktüm adama aniden gelne bu şeylere karşılık veremeden Bora da kolunu uzatıp boynunu sıkarken diğer eliyle de kilidi buldu ben adamı bırakıp bana verilen kitle kiliidi açtım

Çıkmam ile sandalyeyi adamın kafasına geçirmem ile Bora onu bıraktı

Yerde yatan dağ ayısının üzerindeki silahı telsiz ve telefonu alıp hızla mağaradan çıktık

Etraf karanlık olduğu için dikkatlice ilerleyip kimseye görünmeden kamp alanından çıkıp hızla ormanda koşarak ilerledik

Ben bir yerde ters yöne girerek dikkat dağıtmak amacıyla telefonu yere attım. Bu yönden gittimizi sanacaklardı

Bir süre sonra nefes nefese bir ağacın yanında durduk

Bora " Neden başımız beladan çıkmıyor?"

" Canım mıknatıs gibi çekiyorum ondandır"

Karanlık ormanı aydınlatan sadece dolunay ve adamdan bulduğum küçük fenerdi

Feneri uzaklaşınca açmıştım

" Hadi devam edelim durmak yok" diyip ilerlemeye başladım

Bora " Hayat hayat değil film sanki amk" diye söylendi

Koşmak yerine artık yürüyorduk etrafıma dikkat ediyordum

Sabahın ilk ışıklarına kadar dinlene dinlene yürümüştük

Bora" Ilım dur iki dakika öldüm " diyip kendisini yere attı. Sabahın ilk ışıkları ile feneri söndürmüştüm

Çoktan haberleri olmuştu bizi aradıklarına eminim

" Tembel hayvanlar gibi davranma!" Diye sinirle konuştum

Bora" Ilım yoruldum be!" Diye söylendi

" Hadi kalk bizi bulumaları uzun sürmez"

Bora " Ilım hanım affedersiniz ama biz hangi bok çukuruna gidiyor böyle"

" Cehhennemin dibine oldu mu lan beni deli etme sıkarım kafana" diye konuştum

Silah bende olduğu için göz devirip ayağa kalktı

Bora " Bayılırsam suçlusu sensin!"

" Eğer bayılırsan seni arkamda bırakırım"

Bora " Pislik" diyip sinirle önden yürümeye başladı

Arkasından takip etmeye başladım

Bir süre sonra araba sesi ile Bora'yla aynı anda durduk yakındaydılar

" Ağaca çık hemen"

Bora " Ne ! Ölsem çıkmam" demesi ile hızla ağaca çıkmaya başladı

" Sen bilirsin öl o zaman" dememle homurdanıp o da çıkmaya başladı

Dalların arasında etrafa bakındım baya yükseğe çıkmıştık. Araba yolu bize yakındı

Adamlar araçlardan inip etrafta bizi aramaya başladı

Bora ise kolumu sıkıyordu bir kedi gibi korkuyordu

" Sakin ol bir şey yok kafanı omzuma koy yere bakma"

Bora dediğimi hemen yaptı. Adamlar her yerde bizi arıyordu birden ateş sesleri geldi

Etrafa bakındım ama nereden geldiğini göremiyordum tek tek adamları öldürüyorlardı

Bora şaşkınca neler olduğunu anlamaya çalışıyordu

Bora " Noluyor amk?"

" Bilmiyorum" dedim

Kısa süre sonra ateş sesleri kesilmişti teröristlerin bazıları kaçmıştı

Bora'yla bekledik sadece kısa süre içinde türk askerleri geldi

Galiba bizim burada oldumuzu görmemişlerdi

" Hadi inelim kurtulduk sonunda " dedim ama yerinden bile kımıldamadı

Bora " İnemem" dedi sadece oflayıp aşağıya baktım

Fazla yüksek değildi bir bok olmazdı diyip onu aşağıya attım

Boranın düşmesi ile askerler hemen ona dönmüş ve silahları yönetmişti

Bora " Ilım ebeni siksinler! Ah malsın senin aklına uyan beynime sıçıyım! " Diye söylene söylene oturur pozisyona geldi

Kafasını ovuyordu

Ağacın koluna tutunup sallanıp yere bıraktım kendimi dört ayak üzerine düşmem ile ayağa kalkıp ona baktım

" Ne lan akşama kadar orada kalacak halim yoktu Deve " diye tersledim

Bora" Lan seninle bir daha yan yana bile yürümem "

" Sanki ben sana çok meraklıydım" diye söylendim ayağa kalkıp üzerime atlayıp beni gıdıklama çalışması ile aklına gıdıklanmadığım yeni gelmiş gibi banan baktı

Bora" Siktir " diyip kalkıp bize silah doğrutan bir askerin arkasına saklandı

Ben ayağa kalkıp üzerimi demizledim

Belimdeki silahı gören asker konuştu

-" Silahını yere at ve teslim ol hemen!" Dedi sert bir şekilde

Hellö canım

Hiç sırası değil maydanoz

Noluyor ya sadece bir günlük tatile gittim ne bok dönüyor burada?

Lan sırası değil siktir git sonra özet geçerim

Ne kızıyorsun küstüm sana gidiyorum

İyi 

Bora " Işıl iç sesinle kavgayı bırak öleceksin mal "

Bora'ya sinirle baktım

" Komutan şu deveyi bana verde öldürüm yoksa mezarımda rahat uyuyamam "

Bora" Işıl bıktım kızım senden vallaha bıktım!"

" Lan piç kurusu öldürük seni bak zaten Türkiye'de de değiliz beni deli etme "

Bora" Zaten delisin " dedi askerin arkasından kafasını hafifçe çıkarmış hâliyle

" Ya sabır " diye geveledim hala bana silah doğrutan time baktım

" Sakin olun " diyip silahı çıkarıp yere koydum ayağımla bana en yakın askerin önüne ittim

Sonra hızla koşarak Bora'nın saklandığı askerî arkasından Bora'nın sırtına çıktım. Saçlarını çekmem ile çığlık atarak benden kurtulmaya çalıştı

" Seni öldürüm Bora! Şu askerlerin birisi bile elimden alamaz!" Diye sinirle soludum

Bora dengesi kaybetmesi ile hemen sırtından indim ama Bora dengesini kaybedip yere düştü

Bora " Işıl senden nefret ediyorum!" Diye bağırıp ayağa kalktı

" Canım ben sana aşığım neden öyle diyorsun kalbimi kırdın ama " diye alayla konuştum

Bora bana ' Delisin ' bakışlarını attı

Bizlere bakan time baktım

" Bora sen olayları anlat ben yoruldum uyuyacağım"

Diyip bir ağacın dibine oturup ağaca yaslayıp gözlerimi kapattım

Bora " Ah sanki biz hiç yorulmadık alo kime diyorum " dedi ama takan kim ki?

Tabiki de uyumadım sadece anlatmaya üşendim. Bora onlara herşeyi anlatması ile gözlerimi açıp ayağa kalktım

Bora" Sen tam bir piçsin "

" Biliyorum telefonu olan var mı?"

Komutan telefonu vermesi ile hemen Alihan abimi aradım

Alihan " Alo ?" Dedi sorarcasına

Sesindeki yorgunluğu anlamıştım

Kesin gece gündüz beni aradı

" Abi …" dememle sözümü kesti

Alihan " Ilım iyi misin? neredesin? " Diye telaşla sordu

" Abi Suriye'deyiz"

Alihan " ne!?" Diye dehşetle sordu

Abime olanları anlattım. Şu an yanımızdaki timin komutanıyla konuşmak istedi için telefonu komutana verdikten sonra Bora'nın yanına gidip başımı göğsüne gömdüm

Bora " İyi misin?"

" İyiyim sadece yoruldum hala tam iyileşmediğim için halsiz hissediyorum"

Bora " Sabret artık eve döneceğiz"

" Biliyorum"

 

° Araf Solmaz °

Suriye'ye gelmiştim anlaşma yapmak için Kamp alımına geldiğimde Işıl'ın kaçtığı duymam ile zaferle gülümsedim

Benim akıllı kızım her türlü başının çaresine bakıyordu

Askerlerin onları bulduğu öğrenmiştim hemen sınır karargahına gelmiştim

Bizi komutan Ateş Açar karşılamıştı

Ateş " İkisi de gayet iyi az önce Kor timi ile geldiler "

" Tamam neredeler?" Diye sabırsızlıkla sordum

Işıl'ı görmem lazımdı

Kaldıkları öğrenince hemen hızla oraya doğru yürüdüm

Kapıyı açıp girdim

İkisi de uyuyordu Işıl'ın yanına gidip yatağa oturdum

Saçlarıyla oynamaya başladım

Saçlarından öpmeye sonra da yüzünü öpmeye başladım. Yanağı ile boyun arasını öpmem ile kıkırdıyıp gözlerini açtı

Şaşkınca bana baktı

Işıl" Araf?" Dedi şaşkınca şu an çok tatlıydı

" Güzelim iyi olmana sevindim benj çok korkuttun" dedim saçlarını severek

Işıl " Sen hangi ara geldin?" Diye sordu bu seferde merakla

" Zenginim atlayıp isteğim an isteğim yere gidiyorum güzelim "

Işıl" Hmm peki açıklama yap hemen!" Diye sertçe konuştu

Ne açıklamaymış be !

Bu kızın her hali beni daha çok ona bağlıyordu

" Güzelim şu an dinlen bakalım sen daha sonra konuşuruz "

Işıl" He yine kaçarsın kesin sen "

Ne kaçması? Ben senden uzakta nefes alamıyorum be!

" Kaçmam söz veriyorum güzelim "

Işıl" Bu sözü de mi geç tutacaksın?"

Bu kızın laf çakması hiç bitmeyecek

Her şekilde laf sokuyordu

" Işıl! Yeter uyu dinlen sonra konuşuruz " dedim biraz sinirli bir şekilde

Kaşlarını çatarak bakmaya başladı birden yumruk atmaya başladı

Pek acıdığını söyleyemem istese canımı yakardı ama istemediği belliydi

Kollarını tutup yatağa yatırdım şaşkınca bana baktı

Şu an hem kızarmış hem de şaşkın hali çok sevimliydi

Onu öpmek için neyi bekliyordum?

Off be güzelim beni ikileme soktun be öpsem ağzıma sıçar mı acaba? Ya da öpmedim diye mi sıçar?

Işıl " Kalk lan üzerimden!" Diye sinirle konuşması ile cevabı o vermiş oldu ama kızarmış hali çok tatlıydı

" Neden ki? " Diye masumca bir çocuk gibi sormamla bana yine şaşkınca baktı

Ona doğru yaklaştım gözlerini kapatıp ellerimin içinde olan elleri benimkileri sıkıyordu

Nefes alış verişi bile hızlanmıştı

Sendeki etkimi görmek bile beni dünyanın en mutlu insanı yaptı bile güzelim

Gözlerim kiraz rengindeki dudaklarına takıldı. Öpmek istiyorum ama Işıl'ın gazabından dolayı bunu başka bir zamana bırakmam lazımdı

Bir gün seni alacağım Işıl o zaman ne yapacaksın merak ediyorum?

İsteğim zaman öpeceğim ve sen bana ses bile edemeyeceksin

Işıl'ın yanağına sulu bir öpücük bırakmam ile tuttuğu nefesini dışarıya verdi

Gözlerini açıp bana baktı ben ise yanağını hafifçe ısırıp birazcık geriye çekildim

Işıl " Çekil üzerimden! Yanağımı niye ısırıyorsun?" Hem hesap sorup hemde meraklı olması beni öldürecek

" Domates gibi kızarman hoşuma gidiyor o yüzden ısırdım ve kalkmıyorum beraber uyuyalım "

Işıl" Ben seninle uyumak istemiyorum"

" Hala patron benim uyu Işıl!" Dedim sert bir şekilde

Bana göz devirip gözlerini kapatı üzerinden kalkmam ile duvar tarafına döndü

Resmen bana trip atıyordu

Tribini yerim ya

Sanki arkadan sana sarılmam böylesi daha iyi saçlarını daha rahat severdim

Hemen yanına yattım. Onu kendime çekip arkadan sarıldım kafamı saçlarının arasına gömdüm

Huzur burasıydı Işıl'ın yanını huzurdu

 

 

Bölüm Sonu

 

Loading...
0%