Yeni Üyelik
34.
Bölüm

Mecburi bataklık

@y.erkanaygun

Göz yaşlarını tutamadı taksi şöförü Merale mendil uzattı.

" Al kızım göz yaşlarını sil o güzel kalbin belliki bu şehirde çok kırılmış. "

Mendili alıp teşekkür etti. Daha fazla konuşamadı Çünkü yaşadıklarını anlatacak kadar cesareti yoktu. Sonunda Mehmet amcanın evine gelmişti. İstanbul'dan oğlu için oyuncak araba getirmişti. Kapının zilini çaldı. Biraz bekledikten sonra Mehmet amca kapıyı açtı.

  

 

" Kızım Meral hoşgeldin " Diyip satılmaya çalıştı. Meral ise kendini geriye attı. Meral Mehmet amcaya çok kırgındı. " Şahin nerde Mehmet amca "" İçerde kızım buyur geç içeriye " Hızlı adımlarla içeriye girdi. Oğlunu görer görmez oğluna koşarak sarıldı. Şahin içinde süprizdi oda annesini gördüğünde anne diye annesine koşmuştu. Anne oğul uzunca sarılmışlardı." Oğlum canım iyimisin nasılsın annecim"Oğluyla hasret giderdi bu sefer oğlunu yalnız bırakmayacaktı.Onuda alıp birlikte yaşayacaklardı. " Mehmet amca ben Şahini alıp İstanbul'a gidecem. Orda oğlumla yeni bir hayat kuracağız. " Mehmet amca bu fikri sevmesede sonuçta torununun annesi yasal haklar dededen önce annededir. Zaten Meral'in ona karşı olan kırgınlığını biliyordu. O yüzden pek birşey demeden onayladı. Bu sefer Meral kızını üzmek istemiyordu. " Tamam kızım sen nasıl istersen öyle olsun. Ne zaman gideceksiniz"" Zaten geliş gidiş bileti kesmiştim akşam üzeri yola çıkacaz. "

 

 

 

Meral kalkıp Evi toparladı temizledi Mehmet amca da o ara kahveye gitti. Meral evi güzelce toparladı düzenledi. Evi düzenledikten sonra Şahinin valizini hazırladı. Evden ayrılıp Mehmet amcanın kahvesine gittiler. Mehmet amca torunuyla vedalaşsın diye. Kahveye gelip Mehmet amcayla vedalaştılar. Daha sonra arabaya binip ordan uzaklaştılar. İstanbul'a gitmeden önce son birkez anne oğul ankarayı gezmek istemişler. Ankaranın her yeri Merale yaşadığı acıları ve Cenkki hatırlatıyor.

 

Oğluyla birlikte lunaparka gittiler. Orda yoruluncaya kadar eğlendiler. Meral uzun süredir ilkkez eğleniyor bu kadar. Acaba hayatı artık güzel olacak mı? Yoksa bu fırtına öncesi sessizlik mi? Bazen bir kadın daha ne kadar güçlü olabileceğini düşünürken. Bir kadının çektiği acıları ne kadar zor olduğunu yazarak anlamaya çalışıyorum. Bazende öyle yerlerde tıkanıyorumki bir yazar olarak kadınlarla ilgili acı durumları yazarken. Kadınlar bize yaradanın emaneti onları koruyup kolluyalım diye bize güç verdi. Biz ise o gücü hep kendi çıkarımıza ve zevkimize göre kullanıyoruz. Anlıyacaz ve önemsiyecez ama korkuyorumki herşey için çok geç olmuş olsun. Otobüs saati gelmek üzereydi otobüsü kaçırmamak için erkekden taksiye binip gittiler. Otogara gelip otobüsü binip yolla çıktılar.İstanbula varan anne oğul otele geçip yerleştiler.

 

Doğan karataş ,pavyonun sahibi Meral'i aradı. Onunla yolculuk hakkında bide gelip gelmediklerini öğrenmek için aramıştı. Geldiklerini öğrendikten sonra Merale hemen bu gece başlamasını söyledi. Çünkü işler aksıyordu dansçılarından birisi işten çıkmış bu gecede yoğun olduğundan dolayı müşteri memnuniyeti için bu gece herşey tamam olacak. Meral dans eğitimi alması gerekiyordu. Doğan karataş erkenden gelip getirdiğimiz hocadan ders alman gerekiyor dedi. Meralde daha fazla onları zor durumda bırakmamak için gitmeyi kabul etmişti. Şahin'i ne yapacam diye düşünürken birden bir numara aradı onu.

 

 

Telefon eden hapisaneden yakın arkadaşı Helinmiş. Af çıkmış ve helinde aftan yararlanan mahkumlardandı. Heline nerdeysen hemen ona atacağı atrese gelnesini söyledi. Bir saat sonra Helin otele gelmişti. Birbirlerine çok bağlı olan bu arkadaşlar kısa sürede ayrı kalmalarına rahmen birbirlerini çok özlemişlerdi.

 

" Helin sana bir teklifim var. Akşamları pavyonda çalışıyorum. O yüzden Şahine birisinin bakması gerekiyor. Ona akşamları dadılık yapıp. Bana ömürlük ev arkadaşı olurmusun ? Ha eğer çalışmak istiyorsanda çalışa bilirsin. Sen gündüzleri çalışıp Şahine ben bakarım. Bende akşamları çalışıp Şahine sen bakarsın ne dersin?"

Helinin gidecek başka yeri yoktu hem Meralde en yakın arkadaşıydı bunu kabul edecekti.

 

" Tamam canım arkadaşım zaten senden ve bizden başka kimimizvarki."

 

Meral ona gerekenleri anlattı. Daha sonra ordan ayrıldı. Erkenden eğitimlere başladılar çünkü Meral'in akşamki geceye hazırlıklı olması gerekiyor. Doğan abinin talimatıyla dans hocasıyla hızlandırılmış dans eğitimi alan Meral dansı iyice kavramıştı.

 

   

  

Hayata baksanıza okuma hayaliyle kaçmış olduğu hayatta, pavyon dansçısı olarak merhaba demişti. Hayat niye bu kadar acımasız oluyorki. Eğitim birmiş akşam olmuştu. Pavyon tıklım tıklımdı müşteriler fullemişti bugün mekanı. Dançıların zamanı gelmişti. Meral ve öbür dansçılar sahnede yerlerini almışlardı. Müzüğün sesiyle dansa başlamışlardı.

 

Bugün pavyona önemli misafirler gelmişti. İstanbul'un büyük ve genç mafya babalarından Cevat Karaosmanoğlu gelmişti. İstanbul'un en genç ve en güçlü mafya babalarından olan Cevat Karaosmanoğlu o gece kafayı dahatmak için pavyona gelmişti.

 

Kolay kolay kimseyi beğenmeyen ve herkesle takılmayan biriydi. Bu akşam Cevatı etkileyen bir bayan vardı. İnce beli,kumral güzel bir kadın Cevatın radarına girmişti.

 

Cevat sahnede gözünü Meralden ayıramamıştı.

Onun dansıyla büyülenmişti resmen. Meral'in güzelliği Cevatın gözlerini kamaştırmıştı. Kızların dansı bitmiş ve giyinme hazırlanma odalarına girmişlerdi. Üzerlerini değişip odada dinlenirken birden odaya barın gelir götür işine bakan paysal abi dedikleri orta yaşlı bir abi girer. Ellerinde bir demet papatyala gül karışımı çiçekler vardı. "Meral"

" Efendim paysal abi"

 

" Kardeşim bu çiçekler sana gelmiş. "

Meralde şaşkındı ilkkez pavyon işinde çalıştığı için böyle jestlerin olduğundan haberi yoktu. Paysal abi çiçekleri bırakıp odadan ayrıldı.

 

Meral merklanmıştı bu çiçeklerin kimden geldiğini merak etmişti. En az onun kadar içerdeki kızlarda merak ediyordu. Hep birlikte kimin gönderdiğini öğrenmek için karta bakmasını söylemişti.

 

Kartı açıp baktı karta dünyanın en güzel kızının dansını izlemek beni büyülediğini yazıyordu. Notu gönderen Cevat Karaosmanoğlu. Notu okuduktan sonra kızlar ısrarla kimden geldiğini söylüyorlardı.

Oda onlara döndü ( çiçekleri gönderen beyfendi nin ismi Cevat Karaosmanoğlu) deyince kızlar hep bir ağızdan ooo çektiler.

 

"Baksana şu yere bakan göğü yakan Merale İstanbul'un en güçlü mafya babalarından Cevat Karaosmanoğlunun gönlünü çalmış."

"Saçmalamayın kızlar "

"Niyeki Cevat uzun süredir pavyonumuza geliyor daha hiçbirimize pas verdiğini görmedik. Şimdi bakıyoruzda sana bizzat kendisinden çiçek gelmiş."

 

Meral sahnede dans ederken bu adamın bakışları Meralinde dikkatini çekmişti.

Meral için alışık olunmadık olduğu için pekte umursamamıştı. Aklında sadece oğlu vardı . Odaya tekrardan paysal abi girmişti.

 

" Meral kardeşim Cevat Karaosmanoğlu seni masaya davet ediyor."

 

"Paysal abi ben masa işini Doğan abiyele konuşmuştum ben masaya gitmiyecem benim işim sadece sahnede dans etmek."

 

" Meral Cevat beyin kim olduğunu bilmiyorsun galiba"

 

"Arkadaşlar biraz bahsetmişti İstanbul'un mafya babalarından ."

 

"Meral senin anlaşma yaptığın doğan abin bu adama her ay buranın haracını veriyor. Zaten gelmeni bana Doğan abide söyledi o yüzden hemen gelde orda konuşursunuz şartların ne olduğunu."

 

Meral Paysal abinin dediklerinden sonra biraz tedirgin olmuştu. Daha fazla ne onu nede oğlunu bekletemezdi. O yüzden hemen masaya gidip müsadesini alıp oğlunun yanına gidecekti.

 

Meral yavaş adımlarla Cevatın olduğu masaya gidiyordu.

 

 

 

 

Loading...
0%