@yaren_yasar11
|
Selammmmmmm Ne yapıyorsunuzzz? Dün ben bölüm atamadim kusura bakmayın. Size yarın iki bölüm atmaya çalışırimm. Ya bide şöyle birşey de var. Burda soylim. Atıyorum bana oy veya yorum atıyorsunuz. Bana destek verene bende destek veririm. Söylemeniz yeterli. Yada kitabıniz okunmuyor falan ise benim de o kadar okunmam yok ama yine de bir kişi bile benden görüp okuyabilir. Herkes bu yoruma bıraksın kitabını. Ben dahil herkes birbirine destek versinn. Söyle düşünmenize de gerek yok. Ben bu kızın kitabına oy vermedim o niye bana versin? Söyleyin bana vermezsem o da benim ayıbım olsun. Zaten elimden geldiğince az okuması olan yada hiç okuması olmayan insanlar karşıma çıktıkça okuyup yorum atiyorum. Çünkü o okumanın veya yorumun verdiği mutluluğu bende çok iyi biliyorum. Yani demem o ki bana oy vermeseniz bile kitaplarınızı söyleyin veririm ben size oyy. Hadi iyi okumalar.
🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷
"Ne dedim sen az önce?" Dedi Yiğit ben telefonu kapattınca. Ayağa kalktım. "Gidelim dinlenelim yarın görev var." Dedim. Ben onu neden sectiğimi bilmediğim için direk olarak kaçmak için bunu söylemiştim. Daha önce böyle görevlerde vardım. Ama asla biri ile evli olarak gözükmemiştim. Genelde arkadaş veya direk olarak içeri girmiştim. "Kaçma gel buraya." Diyerek yanıma geldi Yiğit. "Kaçmıyorum." Dedim. Yürümeye devam ediyordum. "Hem niye kaçacağım be?" "Nereye benimle gidiyormuşsun?" Dedi. Yanıma gelmişti. "Bir görev varmış." Dedim direkt. Anlatma kararı almıştım. Yoksa daha fazla sorgulayacaktı. "Onu anladım zaten." Dedi. "Timden bir kişiyi seçmem ve onunla göreve gitmem istendi. Ben de seni seçtim işte." Dedim direkt. Bana baktı. "İyi de Akın komutan neden haber veriyor ki görevi?" Dedi. "Gelmek isteyen Akın komutandı benle. Ben direkt olarak senin ismini söyledim." Dedim. Bana baktı. "Görev ne ki?" Dedi. "Bir balo varmış. Orada bir kızı almamız gerekiyormuş. Kızı alıp geri döneceğiz. Belki de başka adamları da yanımıza alırız." Dedim. "Baloda hangi rolü oynuyoruz?" "Eşim oluyorsun." Dedim direkt tek seferde. Kaşlarını çatarak bana baktı. "Ne anlamadım." Dedi. "Sudan çıkmış balık gibi bana bakmayı kes. Alt tarafı bir görev. Daha önce böyle bir göreve gittiğini biliyorum. Boş boş bakma ve yürü." Dedim ters ters. Daha önce böyle bir göreve gittiğini dosyasını incelediğimde fark etmiştim. Sadece onun dosyasını neden dikkat ettiğimi kendimde bilmiyordum. "İyi de neden ben?" Dedi yüzünde salak bir gülümseme ile -ama bu serefsize gülmek çok yakışıyordu- bana baktı. "Ne bileyim birini seç deyince aklıma direkt sen geldin." Dedim. Sonra ona döndüm. "İstersen başkasınıbda seçebilirim." Dediğimde sinirli bir şekilde bana baktı. "Yok." Dedi ters ters. Eve doğru yürüyene kadar normal bir şekilde sohbet etmiştik. Yine birbirimizi sinir ede ede evin yolunu tutmuştuk. Evin önüne geldiğimızde aşağıda yani dışarıda Ateş ile Can abimi gördüm. Kucağında da Yiğit'in kardeşi vardı. Yiğit kardeşine Gece adını vermişti. Gece'ye doğru yürüdüm. Beni gördüğü anda neşeli sesler çıkarmaya başlamıştı. Bir yaşına girmiş olan Gece ne zaman ben yanına yaklaşsam tatlı tatlı sesler çıkarırdı. "Minik." Diyerek gülümseyerek kucağıma aldım. Yine tatlı tatlı sesler çıkarırdı. "Mayi." Dedi. "Mayi'ymış." Dedim gülerek. Mavi diyemiyordu. Onun yerine mayi diyordu. Bazı bebekler v harfini söyleyebilirken bazıları söyleyemiyordu işte. Bazen de Mayi'den sıkılınca Ateş misali Zeze diye Ateş ile beraber dolaşıyordu etrafta. Yürümeyi tam anlamıyla çözememişti daha. Ama yine de bazen işim olmadığında ona destek olarak adım atmasını sağlıyordum. "Zeze zeze zeze." Diye birkaç kez kıpırdanarak art arda ismimi söyledi. "Sen ismimi öğrenmesen de olurmuş sanki." Dedim. Direkt olarak sanki ne dediğimi anlamış gibi bakışlarına bana dikti. "Tamam teslim oluyorum bücür. Demedim bir şey." Diyerek yanağına bir öpücük kondurdum. "Lan." Diyerek bana geldi Ateş. Ona bakmadım bile. "Yüzümüze de mi bakılmıyor artik.?" Diye sordu. "Benim adım lan mi?" Diye sordum ters ters. Bana baktı. "Tamam be Zeze. Ne bu sinir? Sakin ol." Dedi. "Sakinim zaten. Takıldığım konu iki tane adım var üstüne bir de senin verdiğin lakap var. Hayır yani ismimi söylemeden kazandığın sürede ne yapacaksın ki?" "Anlaşıldı sen bir şey sinirlenmişsin." Dedi Can abim. "Sinirlenmedim bir şeye." Dedim. Biraz da olsa Akın komutana sinirlenmiş gibiydim. Neden sinirlendiğimde kendimde bilmiyordum. "Yiğit." Dedi Can abim. Kucağımdaki bebeğe baktım. "Efendim." Dedi Yiğit. "Bir yere gitmemiz gerekiyor. Hem de çok acil." Dedi. Böyle deyince ben de onlara baktım. Acil olan ne olduğunu çözmeye çalışan bakışlarım ikisinin arasında geziniyordu. "Nereye gitmemiz gerekiyor?" Diye sordu Yiğit. Can abim bir saniyeliğine gözlerini bana değdirdi ve anında geri Yiğit'e döndü "Ben onu buldum." Dedi sadece. Hala ne dediklerini anlamadım. Kaşlarımı çatarak onlara baktım. "Kimi?" Dedim direkt. Can Abim bana baktı. "Yok bir şey abim. Sen geç içeri. Yiğit'le ben hallederim." Dedi. Benden bir şey sakladıklarını anlamıştım. Fazla üstelemeden direkt olarak Gece'yle içeri geçtim. Gece zaten kucağımda uyumak üzereydi. Ben de direkt olarak onu beşiğine yerleştirip yavaş yavaş salladım. Sonunda uyuduğuna emin olduğumda direkt olarak üzerini örttüm. Daha sonra bebek telsizini Gece'nin yanına bırakıp daha sonra telsizin diğer eşini elime aldım. İkisinin de açık olduğuna emin olduğumda odaya bir göz gezdirdim. Aşağı katta inmek için adımlarımı merdivenlere doğru çevirdim. Merdivenlerin başında aşağı doğru indim. Ev gerçekten aşırı derecede dağınıktı. Bizim evde olmadığımız zaman hiç kimse hiçbir işe yine el sürmemişti anlaşılan. Yerde ve masanın üstünde sağda solda olan bütün bardakları tepsinin üzerine koydum. Mutfağa doğru gidip direkt dolu olan tezgahın köşesine bıraktım. Tekrar oturma odasına döndüm. Elimde olan poşedin içine çöpleri attım. Çöpleri falan topladıktan sonra yerdeki halıyı rulo haline getirip kaldırdım. Balkona bıraktım. O halının daha iflah olacağını düşünmüyordum. Her tarafına resmen bir şeyler dökülmüştü. Öylece bıraktım onu. Bebek telsizini kendi yanıma alıp banyoya doğru yol aldım. Oradan bir süpürge kapıp yerdeki şeyleri süpürme başladım. Her yeri süpürüp sildikten sonra bütün odalara da aynı işlemi devam ettirdim. En sonunda bütün ev temizlendiğine ikna oldumda tekrar mutfağa döndüm. Bebek telsizini bir an bile yanımdan ayırmamak için direkt olarak pantolonumun bel kısmında silah taktığımın yerin yanına yakmıştım. Mutfaktaki bulaşıkları temizleyip direkt olarak bir şeyler hazırlamaya başladım. Mutfakta ne kadar zaman geçirdiğimi bilmiyordum. Ama en sonunda telsizden yükselen Gece'nin ağlama sesi geldiğinde elimdeki işi direkt olarak bırakıp elimi yıkadım. Yukarı doğru çıkıp Gece'yi kucağıma aldım. "Minik." Dedim Gece'ye gülümseyerek. "Şimdi senin üstünüde değiştirmek lazım değil mi?" Dedim. Gece uyurken her yerine kusmuştu yine. Yine Allah bilir bebeği nasıl hasta ettiler. Gecenin üzerini değiştirmek için direkt olarak etrafa bakındım. Kıyafetlerinin bulunduğu rafa gidip rastgele bir elbise çıkardım.
"Hadi bakalım seninle masa hazırlıyalım." Dedim gecenin elbisesini ve bezini değiştirince. Direkt olarak alt kata dogru inip mutfağa doğru yol aldım. Tek elimle Gece varken diğer elimle tabakları aldım. Masaya dizdikten sonra Gece'nin pür dikkat beni izlediğini fark ettim. "Bana bak hanımefendi." Dedim gülerek. Anında gözlerini belerterte belerte bana baktı. "Niye beni izliyorsun gözlerini belerterte belerte?" Dedim. Gece gözlerini birkaç kes kırpıştırdı. Daha sonra eğleniyor gibi çıkan bir garip ses çıkardı. Gülerek yanağına bir öpücük kondurdum. Daha sonra tekrar mutfağa doğru yol aldım. Ben masayı hazırlarken Gece yine benim omzumda uyudu. "Ya ablam şaka mı yapıyorsun bana?" Dedim yine gülerek. Bu çocuk daha yeni uyanmamış mıydı? Bir şey demeden daha fazla dikkat ederek ve ses yapmayarak masanın kalan şeylerini de getirince masaya baktım. (Masa dizimi) (Yemekler) En sonunda her şeyin bittiğini karar verdiğimde koltuğun üzerine oturdum. Gece kafasını göğsüme yerleştirdi. Ben de itiraz etmedim sırtımı koltuğun arka yerine yasladım. Hemen yanımda olan pikeyi Gece'nin üzerine örtüm. Yavaş yavaş saçlarını okşarken arada sırada saçlarının arasına minik öpücükler bırakıyordum. Hem temizliğin bana verdiği yorgunluk hem de görevden gelmiş olduğum için verilen yorgunluk ile Gece ile beraber o şekilde uyuyakaldık.
|
0% |