Yeni Üyelik
25.
Bölüm

24.Bölüm

@yarenbay30

24.Bölüm:Anlamsız Temas

 

"Misafirimiz mi var oğlum"

 

Duyduğum ses ,ona eşlik eden motor sesi ve önümü kesmiş durmadan havlamakta olan köpek...Hepsi birbirine girmiş aklım karman çorman olmuştu.Bulunduğum durumun verdiği stresle gözlerimi kapatarak yüzümü buruşturdum.İşte bu olmamalıydı.Elim ayağım tamamen boşalmıştı ve ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum. Ağzımdan fısıldarcasına mırıldandığım küfür tüm duygularıma tercüman olmuştu. Avucumun içinde duran anahtarı bile unutmuş olmama rağmen elimi gerginlikten yumruk haline getirdim.

 

Ama gitmişti.

 

Motoruna binip gitmişti.Görmüştüm.

 

Anlaşılan o ki yine oyuna gelmiş olabilirdim.Nasıl bir adamdı böyle? Haberci kuşları mı vardı da her yerde eliyle koymuş gibi buluyordu beni.

Hemen önümde sürekli havlayan koca köpek bana hiçte yardımcı olmuyordu.Bu köpeği daha önce görmüştüm.Tüm bu olayların başladığı akşam parktaydı ve aynı şekilde davranarak bugün de olduğu gibi yakalanmama yol açmıştı.

 

Gökhanın köpeğiydi.

 

Ne köpekti ama neredeyse boyum kadardı.Ön partilerini bükmüş arka patileri ise saldırıya hazır vaziyette bir pozisyon olmış gelecek emri bekliyordu.Hemen arkasından yaklaşan tok bot sesi yaklaşan tehlikenin ismini bağırır gibiydi.

 

Doğan.

 

Baş belası adam.

 

Karanlığın içinden çıkarak kendini belli etti. Yüzündeki zafer ifadesi gibi olan gülümsemeyle kesinlikle yakalandığıma pişman olacağım apaçık belliydi.Onu şöyle bir inceledim.Her zaman giydiği gömlekler dışında bu defa kot pantolonu,altına giydiği siyah asker potları ve deri ceketiyle diğer karşılaşmalarımın aksine fazla spordu. Başına taktığı siyah şapkası kesinlikle kim olduğunu gizlemiyordu.

Hâlâ havlamakta olan köpeğin yanına gelerek elini onun başına koydu.

 

" Kesinlikle bize yakışır bir av."

 

Av?

Kesinlikle değildim.

 

Sarfettiği cümleyle bu insanlıktan çıkmış adamın beni o koca köpeğe yem edebileceği düşüncesi aklıma düşerken fazla huzursuzlanmıstım.Doğanın cümlesinden sonra köpek, iyi bir halt yemiş gibi havlamasını daha da sıklaştırdı.

 

" Git."

 

Bir an bana dediğini sanıp içime bir umut ışığı doğsada çok geçmeden bunu bana demediğini anlamıştım.Köpek havlamayı bırakarak bana ve Doğana tereddütle baksada ikinci bir git emriyle gözden kayboldu.

 

O ise elini başındaki şapkaya getirerek onu çıkardı.

 

Neden burada olduğumla ilgili yalan bir açıklama yapıp buradan arkama bakmadan kaçmalıydım. Yoksa beni sorularıyla sıkıştıracak ve ne düşünüyorsa ona ikna olacaktı.

 

" Baran'a bakmak için geldim.Sema ile ilgili yardımı gerekti.Gitmiş.Anlaşılan, o benden önce davrandı."

 

Tek nefeste cümleleri ardı ardına sıraladım ve ona baktım.Tepkisizdi, öylece bakıyordu.

Cevap vermeyeceğini anlayınca kendimi harekete geçirerek ona en uzak olan yerden geçerek otoyıkamadan çıkmayı düşündüm.

Fakat sadece düşünebildim daha birkaç adım atmışken önümde beliriverdi.Diğer tarafından geçmek için bir hamle daha yapmış olmama rağmen her seferinde adımlarımı takip ederek önümü kesti. Bunun bir sonu olmadığını anlayınca ileri hamle etmek yerine olası bir yakınlaşmanın önlemini almak üzere olduğum yerden yavaşca geri çekildim ve konuşmasını bekledim.Umuyordum ki benim neden burada olduğumla alakalı sorular sormazdı.

 

"Şikayetini neden geri çektin?"

Bumuydu yani,gitmememe neden olan o soru?

İyi bari neden burada olduğumla âlakalı bir şey sormamıştı.Sormuyor olması sormayacağı anlamına da gelmiyordu gerçi.Burada neden olduğumla ilgili şüphe duymasından iyidir diye düşündüm.

 

"Geçerli bir nedeni yok sadece artık hiçbir şeyi uzatma taraftarı değilim."

 

Şikayetimi geri almamı Baran istemişti ve karşığında Doğanla konuşup tüm bu meseleleri kapatacağını söylemişti.Fakat şuan içinde olduğum planla uzatan taraf bendim.Bunun farkındaydım.

Doğan cebinden ne zaman çıkardığını bilmediğim sigarayı dudaklarının arasına yerleştirip çakmak yardımıyla sigarayı yaktı.

 

Söylediklerimi hiç dinlemiyormuş dilimden dökülen kelimelerle hiçte ilgilenmiyormuş gibi bir havası vardı.Ara ara bakışları tepeden tırnağa bende dolaşıyor sonrada yüzümde duruyordu.

 

Garipti.

 

İlk zamanlar bana olan kinini ve nefretini gözlerinden dahi kolaylıkla hissettirmesine rağmen şimdi ise ne bakışlarindan ne hareketlerinden ne de kurduğu cümlelerden hiçbir şey kestiremiyordum.

 

Her ne kadar emin olmasam da duymak istemediğim teoriler geçiyordu aklımdan.Düşüncesi bile kötüydü.

 

" Baran istedi diye yani,başka bir durum yok?"

 

O ne demekti öyle?

 

Başka ne durumu olmasını kasdetiyordu. Zaten belli bir süredir de garip davranıyordu.Belki imkansızdı ama imaları ve soruları aklımda bir soru işaretine yol açıyordu.

 

Yaptığım ritüeli öğrenmiş olabilirmiydi?

Tamam kabul ediyorum çok saçmaydı bunu düşünmem fakat aklıma gelen tek mantıklı cevap bu gibiydi.Sigarasından son nefeslerini alırken tıslarcasına bir gülümseme yolladı.

Sanki yalan söylüyomuşum o da bunun

farkındaymış, bilmemezliğe yatıyormuş gibi.

 

İşte bundan fazlasıyla korkmuştum.Neden bilmiyorum bunun yüzde birlik ihtimali bile bende kalp krizine yol açabilirdi.

 

Tüm bu olanların yanı sıra tepemde duran sensörlü lamba bir anda yanıp sönmeye başladı.Yüzümü lambaya doğru kaldırdım.Hiçbirimizde bir hareket olmamasına rağmen neden yanıp sönüyordu?

 

Nasıl bir geceydi bu böyle?

 

Elimi stresten ağrılar saplanan alnıma

götürerek orayı biraz ovdum.

 

" Şu imalardan vazgeç, lütfen.Yapmadım bir şey diyorum."

O kadar tutuşmuştum ki artık kibarlığı bile deniyordum uzlaşmak için.Fakat pek işe yarayacağa benzemiyordu.Bitmiş sigarasını iki parmağının ucunda söndürürken insanlığından tekrar tereddüt ettim.

Kendine bunu yapan bana neler yapmazdı?

 

Durgunluğuna son verdi.Söylediklerime cevap yaratır cinsten gözlerini benden ayırmaksızın iki eli cebinde

bana doğru yavaş yavaş adımlarken,kısık gözlerini bir an bile benden ayırmıyordu.

 

"Ne yaptın bana?" dedi.

Sorduğu sorunun verdiği panikle derin bir nefes verdim buz gibi havaya.Eli kolu bu kadar uzun olamazdı değil mi? Birisi birşey mi söylemişti ? Kendimi silkeleyip, kaçırdığım gözlerimi ona diktim.Hoşuna gitmiş olacak ki yüzünde bir sırıtış peyda oldu.

 

Kesinlikle eğleniyordu.

 

"Benim bu işle hiçbir alakam yok, herşey Semanın halt yemesi, bu deli saçması işe bulasmayalım dedim ama dinlemedi beni ve-" sözümü kesen adımlaması , önümde son bulurken bedenini benim ile aramda bir mesafe kalmaksızın bana yaklaştırdı ardında eğilip yüzünü yüzümle hizaladı.

 

O anda gidip gelen otoyıkamanın ışığı pes edercesine hepten kesildi.

Üzerimize yağan küçük cam parcaları ile kesilmekten ziyade patladığını anlamam zaman almadı.

 

' Hıh ' korkudan ağzımdan dökülen nidayla istemsiz olarak Doğana doğru çekildim.Aradaki mesafe tamamen kapanmış ve bedenlerimiz birbirine değer vaziyetteydi.Ben etrafımdaki olağanüstü durumlara bakınırken ne yaptığımın farkında bile değildim.

O ise bu durumdan hiç rahatsız görünmüyor hatta dokunmamak için savaş veriyor gibi anlamsız davranışlarda bulunuyordu.

 

Etraftan o kadar soyutlanmıştı ki biraz önce yaşanan bana göre fazla garip olayı, sensörlü lambanın durduk yere patlamasına bile bir tepki vermemişti.

 

Panik dalgası içimde dahada büyürken, karanlığın içindeki o bir çift göz, istifini hiç bozmadan geç kalmış konuşmayı yaptı.

 

" Ne yaptıysan" düzeltmek adına tekrarlayıp

" Ne yaptıysanız, işe yaradı. Sözünde durdun. O gün istemediğim herşeyin bugün kölesiyim küçük Vesvâs"

 

Giden ışığın verdiği karanlıkla öylece beklerken ondan gelen hafif acımtırak koku yüzümü ekşitirken alkollü olduğuna kanaat getirdim.

 

Rastgele söylenmiş doğru ama söyleyenin bile isteye kurmadığı cümlelerdi.

Endiselenmem gereken hiç bir durum yoktu.

 

Bu anlamsız cümlelerin nedeni kullandığı alkoldü.Kesinlikle bundan dolayıydı.Sadece idare etmem, boşluğundan faydalanıncada ardıma bakmadan kaçmam gerekiyordu.

Aksi halde onu itebilecek veya herhangi bir şekilde etkisiz hale getirebilecek güçte değildim kaldı ki silahı da hep üzerindeydi.

 

"Sözünde durmam gereken birşey söylemedim.Neden bahsettiğinden anlamıyorum."

 

Diyerek bu yakınlığın geçte olsa farkına varıp uzaklaşmak adına geri çekilmeye çalıştım fakat geriye atacağım ilk adımımda belimde hissettiğim sıcaklıkla onun göğsüne yapışmam bir oldu.Ellerim istemsizce aramızda kalırken avucumun altında kalan bedeninden gelen sıcaklık soğuktan üşümüş ellerimi ısıtırken bu durumdan fazlasıyla rahatsız olmuştum.

 

Neye uğradığımı şaşırmıştım.Şaşkınlıkla dudaklarım aralanırken bir geri kaçma girişimim daha başarısızlıkla son bulmuştu.

 

Bu! Bu çok fazlaydı!

 

Bu çok aptalcaydı.

 

Bana bu şekilde davranamazdı.Belli bir zamandan beri her karşılaşmamızda temaslarının dozunu biraz daha arttırıyordu ve bundan da gayet memnundu. İstediği sözü söyleyebilirdi tehdit edebilirdi artık umrumda değildi ama bunu yapmamalıydı.Benimle kendimi bana sorgulatacak cinsten yakınlık kurmamalıydı.

 

Doğanın arkasında sokağa bakan kısımda bir hareketlilik gördüm.Sokak lambalarının yetersizliğinden kaynaklı olarak ne olduğunu kestiremesemde kendini belli etmek istercesine çıkardığı bağırtıyla bana bir şeyleri hatırlatmıştı.

 

Dikkat çekmek için ayrıca çaba sarf eder gibiydi.Sürekli çığlık çığlığa gaklayarak etrafta uçuşuyordu.Ortamdaki sessizliği çoktan bozmuştu.Sonrasında ise sokak lambasının direğine bir bağırtıyla konmuştu.

 

O kargaydı bu.

 

Tam emin olamasamda kendi türünde tek normal olmayan karga oydu.

 

Bayağıdır ortalarda yoktu. Sanki beni takip ediyormuş cinsten en olmayacak zamanlarda karşıma çıkıp kendini bana gösteriyordu.Özelliklede Doğanla yan yana olduğumuz zamanlar.

 

Bakışlarımı bize doğru bakmakta olan kargadan alarak Doğana çevirdim.

Hiç konuşmasam akşama kadar öylece duracak türden bir hali vardı.

Bakışları öyle dikkatliydi ki sanki her bir mimiğimi ezberlemek ister gibiydi.

 

Buna neden olan hiçbir şeyin ihtimalini bile düşünmek istemiyordum.

Aldığım derin nefesle son kez bu durumdan kurtulmak için konuşmaya başladım.

 

"Bak, herşeye tamam ama bu içinde bulunduğum ve hoşnut olmadığım durum çok yanlış."

 

Belimdeki elinden kurtulmaya çalışırken gerginlikten ve utançtan terlediğimi farkettim.Yerinden bir milim olsun kımıldamıyordu.

Neyse ki ortam karanlıktıda sokaktan geçen her hangi bir tanıdığa bu halde görünmeyecektim.

 

" Yanlışsa yanlış,yangınsa yangın.Sadece şunu bil, yandığım kadar yakmaktan hiç çekinmeyeceğim!"

Loading...
0%