@yazarperest
|
En sonunda revire ulaşmıştık. Arabadan inip arka kapıyı açarak Sakura'yı kucağıma aldım. Revirin kapısından içeri girdiğimizde zamanın hızla aktığını ve Sakura'nın kan kaybettiğini fark ediyordum; bedeni soğumaya başlamıştı. Onu sedyeye yavaşça, sarsmamaya çalışarak bıraktım.Bizi gören doktor hemen yanımıza geldi ve tedaviye başladı. Onu yalnız bırakmak için tam dönüp gidecekken, Sakura kolumdan tuttu. "Gitme çocukluğum, sen de bırakıp gitme," dedi, sesi zayıf ve çaresiz. Elimle yavaşça onun eline dokundum ve güven verici bir şekilde, belki de ilk defa, tebessüm ettim. Çünkü insanın en zor anında birine ihtiyacı olurdu; bir ele, bir dokunuşa ve belki de bir sarılmaya. "Sakur, buradayım," dedim yumuşak bir sesle. "Seni bırakmayacağım." Sanki en derinlerde bir yerlerde bu anı daha önce yaşamışım gibi hissettim. Silikleşen anılarımda yer alıyordu belki de. Şimdi annem olsaydı, yanımda ne yapacağımı söylerdi. Sanırım, anne ve babamın ölümünde kapattım duygularımı insanlara. Çünkü artık ne başımı koyacak bir omuz var, ne de yaslanacak bir dağım.
Revire ulaşmanın getirdiği kısa rahatlamanın ardından, içimdeki boşluğu hissettim. Sakura'nın yanında otururken, hafızamın karanlık köşelerinde gezinmeye başladım. Anılar, parçalar halinde zihnimde dolaşıyor, ama bir türlü tam olarak netleşmiyordu. Bir zamanlar yaşadığım bu an, şimdi tekrar canlanıyordu sanki.
Eğer annem burada olsaydı, onun sıcak sesi bana yol gösterirdi. Babamın güçlü elleri, beni korurdu. Ancak onların yokluğunda, kendi duygularımı içime gömmüş, insanlardan uzaklaşmıştım. Anne ve babamın ölümünden sonra, duygularımı kapattım insanlara. Çünkü artık başımı koyacak bir omuz, yaslanacak bir dağ kalmamıştı.
Sakura'nın elini tutarken, içimdeki bu boşluğu ve yalnızlığı derinden hissettim. Onun yanında olmak, belki de kendimle yüzleşmem için bir fırsattı. |
0% |