Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2-Okul

@yuppi.yey

Masaya vurulan sert el yüzünden çıkan sesle beraber Erdem olduğu yerde titremişti. Hoca Erdem'in başında bağırıp çağırıyor, eksiler atacağını onu dersten bırakacağını ilan ediyor kişisel egosunu tatmin ediyordu.

Erdem yavaşça başını kaldırıp hocaya ters ters baktı zaten sabah ki olaylar yüzünden istediği okul gününü yaşayamamış vücudunda ki yorgunluğu ve siniri atamamış birde bu adamın sesini çekiyordu.

Hoca Erdem'e kızma muhabbetini bırakıp derse devam etmişti ama Erdem sinirden kıpkırmızı kesilmiş burnundan soluyordu.

Bu sinir hocaya değildi, bu sinir her teneffüs arayıp, okulun altını üstüne getirip hâlâ istediği kişiyi bulamamanın siniriydi.

Tüm okulu turlayıp o çocuğu bulamamak ne demekti? Okulun bir numaralı gözde çocuğunu bulamıyordu koskoca okulda.

Sınıf sınıf dolaşmış ona vuran ve onurunu kıran çocuğu bulamamıştı.

Bu Erdem için kaybetmek ve güçsüzlük anlamına geliyordu.

Nerdeyse sinirden delirmek üzereydi, okulun bitmesine az kalmıştı ayrıca nerde olabilirdi ki bu çocuk?

Erdem tekrar okulu turlayacak onu bulamazsa okul çıkışı nöbet tutacaktı.

Teneffüsün sesini duyduğunda ayaklanmış gidecekken Oğuz'un sesiyle yerine çivilendi.

"Aga sabahtan beri okulda tur atıyon, noldu la kimi beğendin bize söylemiyorsun ha yemedik kızı."

Erdem onlara nasıl dayak yediğini anlatamazdı sevdiğim de var diyemezdi çünkü onun bir ağırlığı vardı , bir ismi vardı ve bu ismi yerlebir edemezdi, kırılan gururunu geri almalıydı.

"İşim var Oğuz sonra hallederiz." diye kestirip attı ardından tekrar sınıf sınıf dolaşmaya başladı.

"Allah için nerde bu çocuk yer yarıldı da içine mi girdi, hani vurdun anladık bari adamlığı devam et çık karşıma-

diyecekken çarptığı bir bedenle yerle bir olmuştu. Şoka girmişti ve daha da sinirlenmişti "Amına koyacam ha böyle İŞİN!" diye isyan ediyordu zaten işi başından aşkındı.

Ağrıyan bilekleriyle uflayıp ayaklandı ve çarptığı bedenin yakalarına yapışıp sinirini karşısında görmediği bendendenatmaya başladı.

Okulda tüm gün kırmızı bere görmüş boğa gibi dolanıyordu onu görenler yolunu çeviriyor yada koridorun köşelerine sızıyorlardı.

Ağzına gelenleri saydırıyor, çocuğun omzunu bir eliyle itiyor diğer eliyle de yakasını sıkıyor kendine çekiyordu ama çocuk bir türlü yerinden oynamıyordu.

"Oğlum bu amına koyduğumun koridorunda bile düzgün yürüyemiyor musunuz amına koyayım?!- derken gördüğü bedenle keyfi yerine gelmişti.

Erdem gökte aradım yerde buldum sevinciyle sözlerine devam etti;

Vayy kimleri görüyoruz Onur bey sonunda mağaranızdan çıkıp teşrif ettiniz ha sonunda buldum seni ibne!" der demez Onur'un yüzüne yumruğunu geçirdi.

Dengesini kaybedip yere düşen Onurla beraber Erdem de onun üzerine düşmüştü ama hareketlerini sınırlamamış, yakasından tutup yumruklarını geçirmeye Onur'un yüzünü ezmeye devam ediyordu.

Onur Erdem'i ilk gördüğü an sadece biraz sinirleriyle oynamak istemişti ama şuan onun altında yumruklarını yiyordu.

Ona yumruk sallamaya devam eden çocuğun yakasını sonunda bulmuş bir hışımla Erdem'i duvara doğru fırlamıştı.

Dudağına gelen sıcak sıvıyı elleriyle silip dudağını yaladıktan sonra olduğu yerden kalkıp üzerine yumruk sallayan çocuğa doğru ilerlemeye başladı Onur.

Erdem hızını alamamış okulun kolonlarına çarpıp acı dolu inleyerek elini sırtına atmış böylelikle kendine gelmişti ancak çok geçti çünkü yarı oturur pozisyona gelmiş bir adet Onur ibnesi onu sırıtarak izliyordu.

"Ellerin ağırmış ha ufaklık, bu kuvvetin senden çıktığına inanmazdım." diye sözünü bitirip Erdem'in saçını tutup Erdem'in yüzünü kendine doğru çevirip

"Dua et okuldayız ben o dişleri kırıp ellerine vermeyi çok iyi biliyorum yediğin dayaklara doymuyorsun."

diye bitirdi Onur.

Erdem'in saçından tutup iterek sınıfa doğru ilerliyor bir yandan da

" Daha yeni vurduk amına koyayım bi durmadı yerinde, porsuğa bak sen hızını alamıyor beyefendi." diyip iç geçirdi ve sırıtarak sınıfa ilerledi.

Erdem yapıştığı duvara yaslanmış oturur pozisyonda onca yumruk atmasına rağmen neden ona elleşmediğini düşünüp daha da sinir oluyordu.

Kavgayı başlatan bizzat kendisiydi.

Onur isteseydi, onun karşısında haklı olsa dahi bir disiplin cezası alabilirdi ve buna rağmen neden elleşmedi diye düşünüyordu.

Yoksa kendisini güçsüz kavgaya değemez mi bulmuştu.

Elini sinirle yere vurup kalkmış, sırt ve kalça ağrısı yüzünden yerinde topallayaraj aşağı iniyordu.

Telefonuyla Oğuz'a mesaj atıp okul çıkışı çantasını kendisiyle götürsün demiş ve telefonu kapatmıştı.

Şimdiyse okulun arka bahçesinde sigarasını yakmış ellerinde ki çiziklere bakıyor kendini daha da sinir ediyordu ama bir türlü çözüm yolu bulamıyordu.

Belki çocuk onunla kavga etmek istemiyordu ama neden istemesin ki? Kavgayı bizzat başlatan da Erdem'di.

Hâlâ da bir çözüm yolu bulamadığı için elini sıkıp duvara sert bir şekilde vurmuş sigarasını yere fırlatıp kalkmıştı.

Okuldan kaçacaktı.

Duvara tırmanmış öbür tarafına geçince ona camdan bakan buğulu simayı gördü ona eliyle sus işaretini yapıp duvardan atladı ve internet kafe yoluna döküldü tekrardan.

Çünkü Erdem'in gidecek hiçbir yeri yoktu.

 

Bu kitabın okunup bölüm isteneceğine hiç inanmayarak yazdım çünkü arkadaşlarıma hikayelerimi atınca paylaş diye beni gaza getiriyorlardı bu yüzden paylaştım.

Kitap yeni bu bölümü de 2 kez düzenledim gine de yazım hatası uyuşmazlık varsa tekrar tekrar kontrol edip düzenlerim.

 

İyi okumalar~~ (yorum atın fikirleriniz benim için önemli.)

Loading...
0%