Yeni Üyelik
11.
Bölüm

11. Bölüm

@zeynep_813

❤❤iyi okumalar asklarım...


"Poyraz'ın ani hareketlerinden hiç hoşlanmıyorum Sanem sana yaklaşmasına izin verme." dedi kesin ve net bir sesle... Haklıydı da. Poyraz bir iyi bir kötü olarak benimle uğraşıyordu ve onun tuzağına düşmeyecektim. Henüz amacının ne olduğunu anlayamıyordum fakat ona istediğini vermeyecektim. Ona karşı güçlü olmalıydım... Funda en sonunda üşüdüğünü ve uykusunun geldiğini belli ederek derin bir iç çekti. "Hadi içeriye girelim artık." dedi ve oturduğu yerden usulca kalkarak devam etti "Sana yardım edeyim." koluma girdiği sırada gözlerim Poyraz'ların karavanına kaydı. Işıkları kapalıydı hepsi uyuyordu anlaşılan... Bizde Funda'yla içeriye girdikten sonra doğrudan uyumaya çalıştık. Uykuya dalmaya çalıştığım süre boyunca hep Poyraz'ı düşündüm. Aramızda ki garip uyumu düşündüm. Çünkü normal değildi... Onun kendi içinde çözemediği bir sorunu olduğu çok belliydi ama kimseye bir şey belli etmemeye çalışıyordu. Aslında bakarsanız bu konuda pekte iyi değildi. Çünkü ben hemen anlıyordum... Belki de iyi biriydi fakat içinde ki sorun onu bu hale getiriyordu. Kim bilir Poyraz Demiroğlu belki de... Her neyse saçmaladım evet, Poyraz Demiroğlu iyi biri olamaz, o yıkımken, yıkılan biri olamaz! Aklımda ki düşünceler yavaş yavaş beynimi serbest bırakırken uyku bedenimi esir alıyordu. Uykum oldukça derindi... Sabah olmuştu ve Funda başımda benim uyanmamı bekliyordu... Elimi tuttuğunda gülerek gözlerimin içine odaklandı. "Günaydın civcivim." gözlerimi ovuşturarak doğruldum ve etrafıma bakındım. Ablamlar yoktu... "Günaydın, ablamlar yok mu?" Funda gözleriyle "oradalar" diyerek işaret etti. Ahu ablayla birlikte arabanın önünde konuşuyorlardı... Kafamı Funda'ya çevirerek "Gidiyor muyuz?" diye sordum. O da istemiyormuşcasına kafasını sallamakla yetindi. Bu temiz hava bana iyi gelmişti aslında gitmeyi istemiyordum... "Çok az kaldık." dedim üzülerek... Funda da aynı şekilde karşılık vermişti ki ablam içeriye girdi... Ağır adımlarla yanımıza gelerek gülümsedi "Günaydınlar hadi toparlanın gidiyoruz." hemen ayağa kalkıp eşyalarımızı toparladık ve arabaya yöneldik... Poyraz'ların karavanı hala aynı yerinde duruyordu. Ama kimse ortalıkta görünmüyordu... Ablam Ahu ablanın kulağına Poyraz'ların karavanını işaret ederek bir şeyler fısıldadı. Ahu ablada onlar çoktan gittiler dedi. Kesin Barış'ı sormuştu... Ah canım ablam belli etmemeye çalışıyor fakat hala Barış'la ilgileniyor hissediyorum. Hala içinde bir yerlerde ona ne kadar kızgın ve öfkeli de olsa ona kıyamıyor. Ahu ablanın cevabının ardından hel beraber arabaya bindik ve oradan uzaklaştık. Önce Funda'yı evine bıraktık. Kendi evimize geldiğimizde ise kapıyı annem açmıştı. Bize sımsıkı sarılarak öptü ve içeriye geçmemiz için işaret etti... Hep birlikte kahvaltı yaptık sohbet ettik, ardından ablam odasına gidiyordu ki bende peşinden giderek odanın kapısını kapattım. Telefonuyla uğraşmaya başlamıştı yine. Bende üstümü çıkarmak için dolaba yönelmiştim ki gözlerimin aniden dolmasına karşılık olduğum yerde kala kalmıştım. Çünkü parçalar halinde öylece duran buz patenlerim tam karşımdaydı... Ellerimi sıkıca yumruk yaparak Poyraz'a bir kez daha lanet ettim içimden... Ablam bu durumu fark etmiş olacak ki yanıma gelerek buz patenlerimi incelemeye başladı. Kocaman açılmış gözlerini öfke bürümüş ve yüzüne şaşkın bir ifade yerleşmişti elleri titriyordu. "B-bu nasıl oldu, kim yaptı bunu?!" diye haykırdı odanın içinde. Bende göz yaşımı silerek cevap verdim "Poyraz... Alev'e karşı çıktığım için yaptı." dedim. Ablamın gözleri beni bulduğunda sesi ağlamaklı çıkmıştı. "O da mı?.." göz yaşlarımın arasında yüzümde anlamsız bir ifade oluşmuştu çatılan kaşlarım sorgulayıcı bakışlarıma eşlik ediyordu. "Nasıl, o da mı derken?" ablam kendini yatağa atarak ellerini saçlarının arasından geçirdi ve derin derin nefesler almaya başladı. Bende yanına giderek onu sakinleştirmek amacıyla sırtını sıvazlamaya başladım. "Abla ne oldu iyi misin?" kızarmış gözleri üzerimdeydi "Barış... O da bana yapmıştı, buz pateni sonsuza dek hayatımdan da anılarımdan da silinmiş, çocukluğumu unutturmuştu." ablamın bu sözleri karşısında donup kalmış ve hiçbir şey söyleyememiştim. Demek Barış'ta Poyraz kadar kötü biriydi. "Yani sen... Sen o yüzden mi buz patenine bu kadar öfkelisin?" bu sorduğum soru ablamı iyice pişman etmiş gibiydi. Bakışları hüzün ve öfkeyle bakıyordu. "Evet... Patenlerim olmadan ben bir hiçtim Sanem, onları hiç acımadan parçalamıştı motorla ve o günden sonra her şeyimi kaybetmiş gibi olmuştum. O patenler hep benimleydi Sanem, hep benimle büyüyorlardı çünkü biliyordum onlar benimle büyürken, sende büyüyordun... Biz beraber büyüyorduk Sanem. Yan yana olmasakta beraber büyüyorduk, patenlerimin varlığı bana bunu hissettiriyordu fakat o günden sonra her şey bitti, her şey değişti ve benim için farklı bir hal aldı." ablam çok kötü görünüyordu... Yüzünde çaresizlik ve hüznün izleri duruyorken kalbimin sızısı artıyordu. "Abla bu çok kötü..." kelimeleri seçemiyordum... Şok içindeydim çünkü. Ablam çaresizce kafasını salladı ve sustu. Ne diyebilirdi ki... Tekrar ona odaklandığımda dudaklarını yavaşça araladı "Bu yüzden onlardan uzak dur diyorum Sanem." dedi ve yerden kaldırdığı kafasını bana çevirerek vurguladı "Poyraz'dan uzak dur!" boğazıma oturan yumru tamimiyle beni susturmaya ve nefesimin daralmasına yetiyordu. "A-abla... Ben bilerek yapmıyorum ki o hep benimle uğraşıyor." biliyorum dercesine salladı kafasını "Evet, ama sende uzak kalmalısın Sanem, onların ne kadar iğrenç ve tehlikeli olduklarını henüz göremiyorsun fakat görmenden çok korkuyorum..." ablam oldukça ciddiydi söylediklerinde... Tahminde edebiliyordum açıkçası, Poyraz ve ekibi çok kötüydü... Biz ablamla sessizce otururken annem odaya girdi ve "Kızlar, iyi misiniz?" dedi kaşlarını çatarak, ablamın mutsuzluğunu hemen fark etmişti... Yanımıza oturdu ve "Neler oluyor anlatmak ister misiniz?" ablam kendini düzelterek ayağa kalktı ve çalışma masasına doğru ilerledi. "Hiç, iyiyiz ne oldu?" dedi arkası dönükken. Annem birkac saniye ablamı inceledikten sonra "Evi iki günlüğüne boşaltacağız babanız ilaçlama yaptıracak, ve yurt dışına çıkıyor bende onunla gitmeliyim." yüzüme sorgulayıcı bir ifade yerleşirken "Neden ama?" diye bir soru yönelttim. Annem elimi sıkıca kavrayarak sıkıntılı bir nefes verdi "Ee babaanneniz için, ama işlerinin bir kısmınıda halledecek bende yanında olmalıyım beni anlayın, ayrıca Kenan Amcanız da babanızla ortaklık işleri için bizimle gelecek." ablam hemen atladı... "Peki biz evdede kalamayacaksak nerede kalacağız?" annem gülümsemeye çalıştı "Kenan amcanız onların evinde kalabileceğinizi söyledi. Hem size oda da verecek biz gelene kadar..." ablamla ben şok içinde birbirimize bakarken aynı anda bağırdık "Olmaz!" annem bu tepkimize şaşırmış olacak ki birkaç saniye hiçbir kelime söylemedi. "Neden bu kadar tepki verdiniz kızlar, sadece iki gün." içimden bir of çekerek ayağa kalktım ve ellerimi belime yerleştirdim. Ablam söze girdi "Anne başka yer mi yoktu?" annem bizi ikna etmek istercesine konuşmaya başladı "Kenan Amcanız çok ısrar etti bizde kabul ettik hem orası gayet güvenli biliyorsunuz." ablam ve ben sadece susarak birbirimize bakmakla yetindik. Başka çaremiz yoktu sanırım ve bu durumu olduğu gibi kabul etmemiz gerekecekti. Annem ellerini dizine vurarak ayağa kalktı ve "Haydi bakalım toparlanın." diyerek odadan çıktı... Ablam oflayarak eşyalarını toplarken bende ona eşlik etmeye başladım. Eşyalarımızı tamamen toparladıktan sonra evden çıkmak için annemleri bekledik... İkiside bize sımsıkı sarılarak arabaya doğru ilerliyordu ki Kenan Amca da taktığı güneş gözlüğünü havalı bir şekilde çıkarıp bize doğru geliyordu. Adam tamimiyle bir karizmaydı... Üzerinde ki takım elbise vücudunun tüm hatlarını belli ediyordu... Göğsünün birazına kadar açılmış olan gömlek düğmeleri sanki kopacaktı. Ablamla bana gülümseyerek bakarken söze girdi "Selam kızlar evde sizin için odalar ayırttırdım hiç merak etmeyin hem Poyraz ve Barış'ta evde olacak güvenle kalabilirsiniz." ablamın gözleri kocaman açılmıştı... Bende Barış'ı beklemiyordum açıkçası. Hem ne alakaydı ki... Kenan Amca hemen arabaya binerken annem yine bize sımsıkı sarıldı ve saçlarımızı okşayarak "İki gün sabredin geleceğiz, sizi çok seviyorum benim küçük kraliçelerim." dedi ve arabaya bindi... Arabanın gidişini bir süre izlerken ablamla aynı anda arkamızı dönüp Kenan Amcanın evinde gezdirdik gözlerimizi... Sonra tekrar birbirimize bakarak çaresizce yürümeye başladık. Evin önüne gelip kapıyı tıklattığımızda bizi güler yüzlü bir kadın karşılayıp alt katta ki odalardan birine yerleştirdi. Ablam ellerini göğsünde birleştirdi, pencereye yöneldi ve dışarıyı izlemeye başladı. "Nasıl yapacağız bunlarla aynı evde?" diye sorgulamaya başladı... Haklıydı, nasıl yapacaktık. "Bilmiyorum ama Barış'ın da burda olması saçma." ablam derin bir iç çekerek "Barış ve Poyraz kuzenler, o yüzden saçma değil." bunu duyduğuma iyice şaşırmıştım. Vay bee demek kuzenlerdi... "Vay canına hiç anlamamıştım." ablam bana dönerek sinirli bir ifadeyle "Anlayamazsın, ikisi de aynı karakterlere sahip olsalarda birbirlerinden çok bağımsız hareket ederler." ablama hayran hayran bakarken "Sen baya analiz etmişsin abla." dedim. O da egolu bir edayla "Yani iki yılda çözdüm hepsini." diyerek yanıma geldi... Telefonunu çıkarıp öylece sosyal medyada gezindi. Bende odadan çıktım. Bahçeden gelen müzik seslerine odaklanmaya başladım. Koridorun bahçeye bakan penceresine yöneldiğim sırada Poyraz, Barış ve grubunu bir kaç grup kızla havuz başında eğlenirken gördüm. Gözlerim kocaman açılmıştı ve bakışlarım aşağılayıcıydı... Onların bu hallerine de o kızların kendilerini düşürdükleri bu durumada çok acıyordum doğrusu. Onlara aldırmadan odaya geri dönüp uyumaya çalıştım. Bu gördüğüm kötü sahneleri uyuyarak unutmaya çalışacaktım. Çünkü nasıl desem, hoşuma gitmiyor ve titriyorum böyle durumlarda... Aklımı kurcalayan düşünceler sürekli zihnimi allak bullak ediyor ve kendimi kaybediyorum. Bu yüzden uyumaya çalışıyorum ama uyuyamıyorum ki. Müzik sesi bangır bangır çalıyor kafamın içinde. Yastığımı kulaklarıma bastırarak sesleri engellemeye çalışıyordum fakat asla işe yaramıyordu. En sonunda olduğum yerden fırlayarak dağılan saçlarımı geriye savurdum. Ablam bu hallerime anlamsızca bakarak bir sonra ki halim nasıl olacak diye beni inceliyordu. "Abla yeter!" dedim ve odadan çıktığım gibi hızlı adımlarla bahçeye ilerledim. Her adımımda yaklaşan müziğin sesi kulaklarımı doldururken kalbimin hızıda gittikçe artıyordu. Gözüme iki tane bikinili kız ilişirken hepsini tek tek görmeye başladım ve tam solumda duran ses sitemine yönelip kabolosunu çektiğim gibi "Oh be!" diyerek ellerimi belimde birleştirdim. Ben sanki bir zafer kazanmışım gibi gülerken hepsi şaşkın bir ifadeyle bana bakıyordu. Poyraz ağzından püskürttüğü içkiyle "Çüşşş" diyerek bana öfkeyle baktı. Hepsi öfkeliydi... Kızlar ise ne yaptığımı anlamaya çalışıyorlardı. Bense kendimden emin bir ses tonuyla ellerim belimde, başım dik bir şekilde konuşmaya başladım. "Şu sesi kesin artık uyuyamıyorum!" Poyraz öfkeyle yerinden kalkarak çıplak olan vücudunu göstere göstere üzerime geldi ve "Sen ne yaptığını sanıyorsun! Burası benim evim istediğimi yaparım uyuyamıyorsan bu benim sorunum değil!" kaşlarımı kaldırarak "Burası da benim odam o yüzden bende istediğimi yapabilirim." dedim ve ona karşı çıktım. Sırıtarak "Ne saçmalıyorsun sen!" diye bağırdı. "Biliyor musun bilmiyorum ama baban ve ailem yurt dışına gittiler senin babanda ablamla burda kalmamız için ısrar etmiş ve şuan burada kalıyoruz." Dediklerim karşısında Poyraz iyice sinirlenmişti ellerini saçlarının içinden geçirerek gözlerini sıkıca kapattı sanki sakinleşmek istiyordu... Barış yanımıza gelerek Poyraz'ı sakinleştirmeye çalıştı. "Tamam Poyraz sakin ol biraz." bunu derken sinsi bakışları üzerimdeydi. Poyraz eliyle gitmemi işaret ederek "Çık git yoksa bir kaza çıkacak elimden." dediği gibi içki şişelerinin durduğu sehpayı hızla devirdi... Arkasını dönerek ellerini ensesinde birleştirdiğinde vücudunu bu kez de arkadan incelemeye başladım. Spora baya önem veriyordu. Barış bana doğru dönerek "Git hadi." dedi. Bende hiçbir şey bile demeden hepsine küçümseyerek bakarak oradan ayrıldım ve ablamın yanına gittim. Koridorda ki pencerede beni izliyormuş olacak ki beni görünce telaş içinde "Ne oldu bana da söylseydin ya?" odaya doğru yönelirken ablamda peşimden gelip kapıyı kapattı... "Sorun yok abla, hallettim" ablamın yüzünde  düşünüyormuş gibi bir ifade yer alırken "Bu kızları ilk kez görüyorum. Hem Alev'de ortalıkta olmadığına göre Poyraz Alev'i çoktan çıkarmış listeden." yine bakışlarım küçümseyiciydi. "Pislik işte kim bilir kaç kızla aldatıyor onu..." ablam da kafasını sallayarak onayladı ve "Amaan bizene hadi uyuyalım biraz." diyerek yatağa doğru uzandı. Bende diğer yatağa uzanarak uyumaya çalıştım... Uyku çoktan beni esir almıştı evet. Ama gözlerimi tekrardan açtığımda çoktan akşam olmuştu bile, karanlıkta açtığım gözlerim kamaşıyordu... Bedenim ağırlaşmıştı sanki. Ne zamandır uyuyorum hiç bilmiyorum... Yatakta doğrulup kendime gelmeye çalışarak gözlerimi ovuştururken ablamın hala uyuduğunu fark ettim. Ben onu izlerken birden telefonum çaldı... Arayan Akın'dı. Kaşlarımı çatarak beni neden aradığını sorgulamaya başladım. Telefonu açtığımda ablamda uyanmaya başlıyordu... "Alo" dedim kısık bir sesle. "Alo, buzlar kraliçesi sana bir teklifim var çok eğleneceğiz." diyerek direkt konuya girmişti. "Nedir?" diye sordum hemen. Ablamda bana uykulu ve şişmiş gözleriyle bakıyordu. "Birazdan sana atacağım konuma gel güzel bir eğlence var ve destekçim olmanı çok isterim çünkü başka kimsem yok..." nasıl bir eğelenceden bahsettiği hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu. Ablam'a fikrini sormak istercesine bakışlar atarken ablam onayla diyerek başını sallıyordu. Şaşırmıştım... "Tamam geleceğim." dedim ve telefonu kapattım... Ablama dönerek "Neden hemen kabul ettirdin?" diye sorduğumda "Motor yarışına davet edecek, o ortamda Ahu da olur birlikte gidelim." dedi ve yataktan kalktığı gibi hazırlanmaya başladı. Altına siyah dar bir kot ve üstünede koyu yeşil bir crop giyerek saçlarını at kuyruğu yaptı. Bende altıma siyah dar bir kot ve üzerimede beyaz ince askılı cropumu giyerek belime de beyaz ince hırkamı bağladım ve saçlarımı açık bıraktım... İkimizde hazırdık. Tam evden çıkıyorduk ki hizmetli ablalardan biri bizi durdurdu... "Nereye hanımlar?" cevabı ablam vermeyi tercih etti. "Bir eğlence için arkadaşımızın yanına gidiyoruz geç kalmayız." hizmetli abla telaş içinde elini yüzüne götürdü. "O zaman Poyraz Bey'e haber vermeliyim." diyerek cebinden çıkardığı telefondan Poyraz'ı aramaya başladı ama ablam telefonu hızla çekerek kapattı "Gerek yok hem o biliyor." dedi. Ablam iyi bir yalancıydı sanırım... "Aa anlıyorum kusura bakmayın buyurun." dedi ve yanımızdan uzaklaştı... Bizde ablamla derin bir iç çekerek evden çıktık... Doğruca Akın'ın bize attığı konuma ilerledik. Oraya vardığımızda etraftaki gürültü oldukça fazlaydı bunu fark ettim. Kocaman bomboş bir arazi... Etrafta variller ve varillerden çıkan ateşler. Sonra bir sürü motor ve motorcu... Hepsi birbiriyle ya dans ediyor ya da tartışıyor... Etraftakilere anlam vermeye çalışırken Ahu abla yanımıza geldi. "İnci seni burada beklemiyordum... Hoş geldin" diyerek sıkıca sarıldı ablama. "Akın, Sanem'i çağırınca gelmek istedim."


Sizce devamında neler bekliyor bizleri? (Çok şaşıracaksınız şimdiden hazır olun)🤭


Loading...
0%