@zeyura
|
Deniz, sahil, güneş...
Tamamen yaz kadını olarak bunlar favorilerimdi. Daha da uzatabilirdim gerçi. En sevdiğim mevsim de yazdı zaten.
Dün öğlen gibi Antalya'ya Buğlem ve Çiğdem'le beraber gelmiştik. Beraber ilk tatilimizdi ve bunu uzun zamandır bekliyorduk. Şu an otelin balkonundaydım ve soda içiyordum. Kahvaltı bile yapmamıştım. Acayip açım ve kızların hazırlanmasını bekliyorum. Sahi niye bekliyorum ki ben?
"Hazırsınız bence artık!" delirmek üzereyim!
İçeriden boğuk gelen bir ses, "Beş dakika bekleyemedin sende ya!" diye bağırdı ikizlerden biri. Çiğdem ve Buğlem tamamen aynı oldukları için sesleri de benziyordu ve ben kimin bağırdığını anlamasam da dehşet sinirlenmiştim çünkü beş dakika diye diye yarım saat olmuştu. Sodamdan son yudumu da içip içeriye geçtim.
İkiside aynı anda tuvaletten çıktıklarında her zamanki gibi kafalarına sim dökmek dışında tamamen süslendiklerini fark ettim. "Sadece kahvaltıya ineceğiz yahu ne gerek vardı bu kadar süse?" ikisini de uzun uzun süzdüm. Buğlem bikini giymiş üstüne de kot şort geçirmişti. Bikinisi beyaz teniyle uyumlu olarak açık maviydi. Çiğdem de açık mavi mayosunu giymiş, mayonun üstüne beyaz bir etek geçirmişti. Yüzleri ve omuzları ise parıl parıl parlıyordu. "Kahvaltıdan sonra denize gireceğimizi biliyorsunuz değil mi?" diye sordum ellerimi göğüsümde bağlarken. "Neyse ne..." kapıya doğru yürüyüp kapının hemen önünde olan ve neredeyse bir saat önce hazırlanmış çantamı aldım. Kapıyı açtım. Onların da beni taklit etmesini izledim.
Benden küçük oldukları için genelde onların annesiymiş gibi hissediyorum! Ayrıca kesinlikle olgunlaşmaları gerekiyor.
Ayağımdaki hafif topuklu parmak arası terliğimle, -parmak aramı acıtmayacak kadar küçük bir topuktu- boydan boya kırmızı halı serilmiş koridorda asansöre doğru yürüyorduk. Halı olduğu için ayakkabı sesi çıkmıyordu ama olsun. Asansörün önüne geldiğimizde Çiğdem asansörün düğmesine bastı. Karşımızda üç tane asansör olması beni YouTube'daki küçükken izlediğim bilmecelerin içindeymişiz gibi hissettirmişti. Biraz süre geçtikten sonra asansörün kapısı açıldı ve içeriye girdik. Otel büyük olduğu için asansörü de büyüktü bu yüzden çok sıkıntı etmedim. Klostrofobim -kapalı ve dar alanda kalma korkusu- vardı.
Yemek katına basarken (düğmelerin yanında yazıyordu) kızların aynada fotoğraf çektiklerini fark edince hemen ben de poz verdim. Begüm'ün İnstagram'da yüksek takipçili bir hesabı vardı. Mavi tiki falan da yoktu ama takipçileri sürekli artıyordu. Pinterest'te de çoğu fotoğrafı paylaşılıyordu. Begüm'ün hesabının takipçisi arttıkça Çiğdem de popüler olmaya başlamıştı. Fotoğrafı büyük ihtimalle oraya koyacağını düşündüğüm için Begüm'e, "Paylaşacak mısın?" diye sordum.
Bana dönerek, "Evet, yüzüne emoji koyayım mı?" diye o da bana sordu. İnstagram'ı geçen sene silmiştim bu yüzden kimsenin bana yazamayacağını bildiğimden, "Aman canım! Emojisiz paylaşabilirsin." Asansörden inip hızlıca açık büfenin olduğu tarafa doğru yürüdük tabak alıp hemen kahvaltılık bir şeyler koydum. Kendi tabağımı yiyebileceğim kadar doldurduğumda kızlara baktım. Begüm tabağını doldurmuştu ama Çiğdem'in Begümden farklı olarak yumurtaya alerjisi vardı. Tabağında da salatalık, domates, zeytin dışında başka bir şey alamamıştı.
Tabağımı en yakındaki ve Begüm'ün kurulduğu masaya bıraktım ve Çiğdem'e döndüm. "Tabağını bana ver." dedim. Yiyebileceği birkaç şeyi tabağına koyduktan sonra tabağını geri verdim.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra kendimi tamamen suya atmak istiyordum. Kızlarla beraber otoparka gelmiştik. Otopark otelin sahile bakan tarafındaydı. Bizim odamızın manzarası da sahile bakıyordu. Arabamın önüne gelip anahtarıyla kapıların kilidini devre dışı bıraktım. Arabaya kurulup çantamı yan koltuğa bıraktım. Kızları hep arkaya oturtturuyordum çünkü yanımda biri oturunca dikkatim dağılıyormuş gibi hissediyorum. Beyaz sunroof arabamı park yerinden çıkartıp sahile doğru sürerken en sevdiğim yaz playlistini açtım. Kızlar arkada bağıra bağıra şarkının sözlerini tekrar ederken video çekiyor, ben de arabayı sürerken şarkıyı söylüyordum.
Sahile vardığımızda güneşin tam tepeye çıkmasına az kalmıştı. Plaja girmeden önce girişte duran güvenliğe otel bilekliklerimizi -otelin sahiliydi- gösterip içeri girdik. Arabayı sahilin içindeki küçük otoparka park ettim. Arabadan çantalarımızı alıp indik. Hava sıcaktı ve ben sonunda denize girebilecektim. En son 16 yaşımdayken tatile gitmiştim ve denize girmiştim. Sonra sınav senesi, üniversite derken...
Ankaralılar için bir dakikalık saygı duruşu.
Salihe yakın olan şezlongların çoğu doluydu. Biz de tropik bir şekilde dizayn edilmiş ve yanında Palmiye ağacı olan büfeye yakın bir yere geçtik. Ağaçlar burada daha fazla olduğu için tamamen gölgeydi. Büfeden çok da yüksek olmayan bir şekilde şarkı sesi geliyordu. Şarkı ingilizceydi ama hareketli bir şarkıydı. Şarkıyı daha önce hiç duymamıştım.
Çiğdem yanıma gelip, "Eliz abla sırtımı kremler misin?" dedi. Gülümseyerek kremi elime aldım. Sırtına ilk kocası var yazdım ama sonra gülerek yanmaması için kremin hepsini yaydım. Gülümseyerek kardeşinin yanına gitti. Daha sonra telefonumun çaldığını duyduğumda resmen çantaya saldırmıştım çünkü arama kapanmak üzereydi. Teyzem arıyordu. Hemen telefonu açtım.
"Kız nörüyonuz?" diye sordu. Gülerek bende aynı şekilde cevap verdim. "İyiyiz sen nörüyon Fatoş!" Telefonda uzaktan annemin sesi, "Kız teyzenle düzgün konuş saçını başını yolarım zilli!" diye tiz sesiyle bağırdı. "Tamam be! Siz de hiç şakaya gelemiyorsunuz." dedim.
Çorum ağzını bırakıp, "Benimkiler ne yapıyor Eliz'im?" dedi teyzem.
İkizlere baktım. Çiğdem de Buğlem'in sırtına güneş kremi sürüyordu. Bir şey olmuş gibi hiih diye ortamı heyecanlandırdım. Ekşın birazcık hayatım!
"Kız ne oldu?" diye bağırdı bu sefer teyzem annem de arkadan ne olmuş ne olmuş diye teyzemi fişnikliyordu.
"Teyze, kızlar sürtmeye gitmiş." dedim bu sefer de içli içli. Buğlem bana bakıp yüzünü buruşturdu ve göz devirip telefonuna döndü.
"Allah belanı vermesin e mi?" dedi. Annem de işine geleni duyduğu için tövbe çekiyordu. "Amin teyzem amin!" diye sırıttım bende bu sefer.
Teyzemle ne yaptığımızı konuştuktan sonra telefonu kapatmıştık. Güneş bu sırada tepede yerini almış ve yavaş yavaş bacaklarıma vurmaya başlamıştı. Çiğdem'in şezlonguna geçtim. Burası daha çok güneş alıyordu. Üstümdeki yazlık elbiseyi hala çıkartmadığım için terlemeye başlamıştım. Yazlık elbise olmasına rağmen üstüme fazla geliyordu. Elbiseyi kafamdan çıkartıp çantamın içine tıktım. Bende güneş kremi sürüp. Şezlonga tamamen uzandım. Kızların nerede olduğuna bakmak için uzandığım yerden kafamı kaldırıp etrafıma bakındım. Kumsalda video çekip kendi kendilerine eğleniyorlardı. Onlar adına mutlu olup geri yattım. Şu an en sevdiğim aktiviteyi yapıyordum.
Hareketli biri değildim ve hiç bir zaman da olmamıştım. Bu yüzden dil okuyup kitap çevirmenliği yapma kararı almıştım. Geçen sene de mezun olup bir kaç ay sonra bir yayınevinin parçası olmuştum. Oturduğum yerden bedavaya hem kitap okuyor hem de işimi yapıyordum. Hayatım benim için mükkemmel ilerliyordu.
Tabi honoz baba tarafı evde kaldın nidaları atmazsa tabii ki!
Daha yeni 24 yaşıma girmiştim. Gayet de gencecik çıtırdım. Onlar sarkmış göbekleriyle beni kıskanıp laf atıyorlardı.
Babamın amcalarından bahsediyorum...
Babamın teyzeleri de annemin teyzeleri de çok tatlı insanlardı ama babamın teyzeleri baba tarafıydı işte.
Isınamıyorum.
Bu gazla gözlerimi kapattım. Azıcık uyuklasam bir şeycikler olmazdı. ... Alkışşşş 1. Bölüm finitooo Bu daha ilk bölüm olduğu için çok bir olay yoktu ama ufak ufak karakterler canlanmıştır kafanızda Yani ben öyle düşünüyorum ilk bölümlerde okunma olmayacağı için belirli bir sınır olmayacak ama ilerde koyarım herhalde (12 okunma 0 oy yazısıyla karsılasınca ☺) Görüşürüz hayatım 😘 |
0% |