@zezene
|
Merhaba arkadaşlar bölüme başlamadan önce kısacık söylemek istediklerim var. Bu hikayeleri okuyan genç arkadaşlarım, Lütfen kendinizi korumayı bilin. Kimsenin sizi bastırmasına, sessiz kalmanızı sağlamasına izin vermeyin. Doğruyu ve yanlışı her zaman birbirinden ayırmayı, hayır demeyi bilin olur mu. Hayır kelimesi bizim hayatımızda zor bir kelime olsa bile kullanılması zorunlu olan bir kelime. Yok o kırılacakmış , yok bu kırılacakmış diye düşünmeden önce acaba ben evet dersem sonucu ne olur hayır dersem benim için sonucu ne olur diye düşünün. Hatalarımız tabiki olacaktır herkes hata yapar önemli olan bu hatalarımızdan ders çıkarmaktır. Dünyanın nereye gittiğini hepimiz görüyoruz bu yüzden başkalarının sizi korumasını değil kendinizi korumayı bilin. İyi okumalar.
Vedat dağhan mektup Canım kızım, Mucizem, bugün 10 şubat , Sevgimin öldüğünü günden beri tam tamına bir hafta geçti. Toparlıyamıyorum, yapamıyorum , ona o kadar bağlanmışım ki onsuz tekrar nasıl ayağa kalkacağımı bilmiyorum. Uyku yüzü görmez oldum bu bir haftada . Yemek yiyemiyorum onu bile geç su bile zor içiyorum. Zaman onun öldüğü gün durdu sanki benim için … Aslında bu mektubu yazmamın sebeplerinden biride bu . Ben kendimde tekrar toparlanma gücü bulacağımı zannetmiyorum kızım , bu yüzden seninde bilmeni istediğim gerçekleri burada anlatmaya karar verdim. 14 ocak 2006 yılında hatta çarşamba günü Ecrin adında melek gibi bir kızımız oldu. Çok istedik ve çok bekledik onu, bir çocuğumuz olması için çok uğraştık ve sonunda da oldu ama 2 ay sonra sevginin yaptığı bir kaza sonucu onu kaybettik. Ben bu durumu kısa sürede kabullendim. çünkü sonuçta sevgiyi çok seviyordum... Ama sevgi kabullenmedi ve her seferinde de beni suçladı . "Senin işlerin yüzünden benim çocuğum öldü eğer sen beni şirkete çağırmasaydın benim çocuğum yaşayacaktı " deyip durdu bana, sustum. Her dediğini görmezden geldim, çünkü onu çok seviyordum. Neyse işte o Kazadan sonra , belli bir süre iyileşinceye kadar hastanede yattı ama sık sık orada sinir krizleri geçirip durdu. Kimse baş edemedi onunla ve o hastane sürecini hep sakinleştirici ile geçirdi. Biraz daha toparlayınca onu zor da olsa eve götürdüm. O zamanlar kirada bir apartmanda kalıyorduk. Bu süreçte hiç iyi geçmedi benim için ,günlerce onun kabullenmesi için uğraştım. Geceleri çığlık atarak uyanıyor ve saatlerce beni suçlayarak benimle kavga ediyordu sonra ise yorgunlukla uyuya kalıyordu, gündüz de bir farksız aynı şekilde geçiyordu tabiki benim için ,bıkmadan usanmadan benimle kavga ediyordu . Bu süreç içerisinde İşe de ara vermiştim sırf onun için . Tabiki bu böyle olunca komşular da hep şikayete geldiler . Kimse ne yaşadığımızı bilmediği için çok gürültü yapıyor karınız ve bizi rahatsız ediyorsunuz dediler . Ona da sustum, bir şey diyemedim. Sonuçta kendilerine göre haklılardı bir sürü Özür dileyip Urfada herkesten uzak bir dağ evi kiraladım. Bazı şeyleri geç de olsa anladım o zaman, Sevgi bu süreci benim kadar kolay atlatamıyacaktı. Kısa sürede toparlandık ve oraya gittik 1 gün 2 gün derken 1 hafta geçti ama Sevgi hala aynıydı. Hatta git gide delirmeye de başlıyordu. Dağın başında bazen geceleri kaçıp kaçıp gidiyordu. Neden kaçtığını ona sorduğumda ise bebeğim ağlıyordu ona gittim deyip duruyordu. Gece uykularını bile haram etmişti bize Sevgi ve geçen o kadar süre içerisinde hiç bir şekilde düzelmedi. Bir gün sabaha karşı , Sevgi ben uyurken tekrardan dışarıya çıkmış. Ben bunu o an hiç bir şekilde fark etmedim. Zaten fark ettiğimde de çok geç olmuştu. Onu yanımda bulamayınca delirmiş gibi oldum . Heryere baktım, dağın başında gitmedik ,dolaşmadık bir yer bırakmadım. Ayaklarımda derman kesileseye kadar aradım onu. Tek bir iz dahi bulamadım. Onu bulamadıkça öfkelendim Ve en sonunda pes edip öğlene doğru dağ evine geri döndüm. Ben öyle bağrıdıktan sonra Sevgi bir süre bana öylece baka kalmıştı. Ne o konuştu ne ben sessizlik sardı bütün evi sonra ne olduysa o andan sonra oldu zaten... Bir bebek ağlama sesi gelmeye başladı. Şok geçirdim. Dedim ki sonunda bende delirdim. Senelerdir karım dediğim kadın bana başkasının çocuğunu getirmiş ve bizim bebeğimiz diyordu. Nasıl bir salaklıktı bendeki bilmiyorum ama umutlanmıştım. Onun yaşadığına ölmediğine bir an da olsa inanmıştım. O saniyeler süren an benim en güzel anlarımdı ama sonrası ise yine ve yeniden hayal kırıklığıydı. Aklıma gelen ilk şey bebek çalmış olmasıydı. Dedim ki sonunda bunu da yaptı. Sordum durdum bebeği nereden getirdiğini başta hiç cevap vermedi ama ben Pes etmedim sormaktan. Ve o kadar uğraş sonucu anlattı. keşke anlatmasaydı..." Bebeği dağdan buldum" dedi. inanmadım "Yalan söylüyorsun delirdin iyice "dedim." Bebeği nereden aldıysan oraya götüreceksin o bebeği" dedim. Başta kabul etmedi. Orada kimse yoktu deyip duruyordu. Ben ise inanmıyordum. Dağ başında bebek tek başına ne yapsın sonuçta? Neyse en sonunda ben ikna olmayınca götürdü beni bebeği aldığı yere hiç bir şey yoktu. Ne etrafta ne de başka bir yerde hiç insan dahi yoktu. Zaten bizim kaldığımız tatil yeri de tam dağlık bir bölgeydi. Evimizin yanında ev dahi nadir bulunuyordu. Hiç bir şey bulamayınca eve döndük ama hala içim içimi yiyiyordu. Bir yandan da buruk bir mutluluk vardı içimde... Akşama kadar sevgi bebekle uğraşıp durdu. Ben ise oturduğum yerden düşünüp durdum. Ne yapmalıydım bilmiyordum? Tek bildiğim şey sevginin biraz olsun düzeldiğiydi. O mutluydu , O haftalar sonra gülebiliyordu. Neyse işte orada bebekle birlikte 2-3 günümüz geçmişti. Bizim olmayan bir bebeğe Alışmıştık . İstemesemde o bebek alıştırmıştı bizi , bağımlısı yapmıştı kısa zamanda kendine. Sevgi ,bebeği geri vermeyi kabul etmeyince bende ona ayak uydurdum. Bebeği yanımıza aldık Ve ben Engin amcandan yardım alarak o dağ evindeki kaydımızı sildirdim. İzimizi bulamasınlar diye Urfadan farklı bir yerde kiraya girdik bu süre içerisinde de farklı yollar ile zor da olsa bebeğin kaydını üstümüze aldırdık. . Zaman geçti ikizler geldi daha sonra ise işler sarpa sarınca istanbula taşındık. Ve o bebeği kendi çocuğumuz gibi severek büyüttük. O bebek artık bizden bir parça oldu. Şimdi okurken diyorsundur babam bana bunları neden anlatıyor diye ? Çünkü bu hikayedeki bebek sensin kızım. Eğer bu mektup senin eline ulaşmışsa ben ölmüşüm demektir. Özür dilerim mucizem, Seni o kadar çok seviyorum ki sana bunları daha önceden anlatmaya yüz bulamadım babacım. Seni gerçek ailenden alı koyduğum için çok özür dilerim. Gerçi ne kadar özür dilersem dileyeyim bu yaptığım hata telafi edilemez ama şunu bil ki her şey seni ve sevgiyi çok sevdiğim için oldu. Sen çok güçlü bir çocuksun ve çokta akıllısın , kimsenin seni yönetmesine izin verme, Senden tek istediğim bana benzeme olur mu . İşin içinde sevdiklerin dahi olsa doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırmayı bil ! Gerçek Babanın adı Erdem özdemir eğer onunla tanışmak istersen onlar hala Urfada yaşıyorlar. Seni yanımıza aldığımızdan günden beri onların her adımından haberim var. Zarfın içinde başka bir kağıtta kimin ne olduğu ve onların nerede yaşadığını da yazdım. Eğer onlarla gerçekten tanışmaya karar vermişsen, diğer kağıdı da okumanı istiyorum. Her şey için özür dilerim Mucizem. Seni çok seviyorum. Açıkçası senin ne düşündüğünü ve ne hissedeceğini bilmiyorum ama şunu bilmeni istiyorum iyiki o gün sevgi seni alıp yanımıza getirmiş.
Bu bölümde mucize daha mektubu okumuyor, sadece bu bölüm mektubun içeriği ile ilgili oldu. Diğer bölümde mucize gerçek ailesiyle sonunda tanışıcak, Çok şükür :) Tanışma öyle herkesin bildiği gibi değil çok farklı bir şekilde olacak. Belkide okuyacağınız ilk tanışma hali olabilir hehehe. |
0% |