@zezene
|
Belkide benim bu hayattaki en büyük hatam çok çabuk bir şeylere heveslenmemdi. Ne çok sevinmiştim beni sevdiler diye... Neyse her mutlu hikayenin vardır bir mutsuz sonu. Hayat yüzüme tokat gibi gerçekleri yüzüme vurunca anında şokun etkisini atlatmıştım. Gerçek ailem görünüşe göre benim kaybolmamı umursamamışlardı. Ya da umursasalar bile yerime başka birini koymaları kolay olmuş gibi duruyordu. Çokta üzülmedim... Biraz üzüldüm... Belki de bunu baştan öğrenmem benim için daha iyi olmuştu. Lemanı ikizim zannetmeme ne demeli ? Düşüncelerinden kurtulmak istiyordum ama başaramıyordum. Ben burada daha fazla durmak istemiyordum hem niye hala buradaydım ki neden yani ? Benim zaten bir babam, annem ve ikiz kardeşlerim vardı gerisi pekte umrumda değildi. Bu zamana kadar onlar yoktu. Bundan sorna da onlar olmasa da olurdu. Kimseye bir şey söylememeliyim bu konu hakkında kimse gerçekleri öğrenmemeliydi. Lemanın kaçıncı sefer koluma dokunduğunu bilmiyordum. Aniden ayağa kalktığımda Leman da olduğu yerde irkilmişti. Ona dönüp konuşmaya başladım. Gidecektim buradan ve asla tekrar buraya gelmeyecektim. "Tanıştığımıza memnun oldum leman ama aklıma bir anda geldi kardeşimin doktor randevusu vardı onu yanlız göndermeyip yanında eşlik etsem iyi olur" dedim ve onun bir şey demesine izin vermeden bir hışımla çıktım. Aşağıya indiğimde direk çıkış kapısına ilerlerken durdum içimdeki his beni yiyip bitiriyor du . Ağlamak istiyordum . Bu sefer her şeyi akışına bırakarak Ahu hanımı bulmak maksadıyla sabah oturduğumuz salona geldim. İkimizde bir vedalaşmayı hakediyorduk. O bilmesede kızıyla vedalaşmalıydı. İçeriye girdiğimde Ahu hanım ve Erdem bey karşılıklı oturup kahve içiyorlardı. Yanlarına yavaşça ilerlediğimde bir yandan da içindeki duygu karmaşasını engellemeye çalışıyordum. "Hoşgeldin canım gel otur şöyle " dedi Ahu hanım "Şey yok ben oturmayayım gideceğim" dedim kısık bir sesle boğazıma yumru oturmuştu konuşamıyordum. Kendimi ağlamamak için çok zorluyordum. "Aa niye noldu ? Lemanla mı kavga ettiniz ? "Panikle yerinden kalkıp yanıma geldiğinde irkilmiştim. "Yo-" dememe fırsat vermeden başımı okşayarak konuşmaya başlamıştı. "Bakma sen ona bir şey dediyse ben ona kızarım . Sabah bana akşama kalacağım demiştin şimdi ne oldu birden bire yavrum." Diye sordu. Çoçuk avutur gibi konuşması komiğime gitmişti ama gülmedim. Bu şefkatli halleri o kadar yüreğime oturuyordu ki anlatamam Sevgi annem benim başımı hiç okşamamıştı... "Bir şey olmadı Ahu hanım benim aklımdan çıkmış kardeşimin hastane randevusu vardı tek gitmesin, söz vermiştim ona " dedim. "Lemanla çok iyi anlaştık ayrıca kalma işini de başka zaman diyelim olur mu ?" Diye sordum. O ise üzgün halde kafasını sallamakla yetinmişti. Bana sormadan sarıldığında kokusu burnuma tarif edilemez derecede güzel gelmişti. Bende son görüşmemiz, vedalaşmamız olarak bildiğim için sıkı sıkı sarıldım ona . Ayrıldığımızda bir de teşekkür konuşma faslını gerçekleştirmiştim. Ardından ise Erdem beye baş selamı verip çıkacaktım ki. Erdem beyin buraya gel sesiyle duraksadım. Arkamı döndüğümde gözleriyle yanındaki koltuğu işaret ederek anladığım kadarıyla oturmamı istiyordu "Buyurun Erdem bey?" "Otur araba şirkete kadar gitti gelsin ben seni götürürüm evine" dedi bu demesiyle içimi bir korku saldı. "Çok teşekkürler Erdem bey ben giderim. Yakın zaten "dedim hızlıca gülümseyerek "Ya öyle mi sabah evimiz uzak diyordun" dediği anda kırdığım potun farkına vardım. Sesizce ne söyliyeceğimi düşünürken o tekrardan konuşmuştu. "Evin yakın mı uzak mı ?" "Uzak ama kendim giderim. Size baya zahmet verdim zaten herşey için teşekkürler düşünmeniz yeter ben gideyim artık " Dedim Eğer daha fazla böyle konuşmaya devam edersem mütavazilikten, kibarlıktan orta yerimden kırılacaktım yeminle. "Tekrar etmeyi pek sevmem" dediğinde bu adamın dedem gibi inatçı olduğunu anlamıştım. "Hadi kızım bekleyiver iki dakika Erdem amcan götürsün hepimizin içi rahat etsin " dedi Ahu hanım Kızım dediğine sevinsem mi Erdem Amca dediğine üzülsem mi bilemedim açıkcası. En sonunda pes ederek kafamı salladım ve koltuğa oturdum. "Erdem garajda araba var ya niye onlarla götürmüyorsun kızı?" Diye sordu Ahu hanım yanına gidip sessiz somuştu ama ben buradan ne dediğini net bir şekilde duymuştum. Erdem bey ise gözlerimin içine bakarak karısına omuz silkmişti. Bu adam beni ürkütüyordu. Karşımdaki koltuğa yayılarak oturmuş ve bir bacağını diğer bacağının üzerine erkeksi bir halde atmıştı. Onun bana dik bakışlarını görünce bende aynı şekilde ona bakmaya başlamıştım. Bu sayede ise onun yüzünü incelemeye fırsatım olabiliyordu. Gözleri kahverengiydi. Kaşları ise simsiyah ve biçimliydi. Dudakları ince , ve yüzü sanki hergün traş oluyormuşçasına hafif tahrişliydi. Yoğun siyah, tek tük gri ve beyaz renkleri karışımı bir saça sahipti. Yüzünde kırışıklık pek fazla yoktu. Gergin ve sert yüz hatlarına sahipti. Herşeyden önemlisi vücudu sanki senelerdir spor yapıyormuşçasına kaslıydı. Gözlerim komple onunla ilgilenirken konuşmadan edememiştim. "Anladığım kadarıyla spora ilginiz var Erdem bey "dedim. O ise gülümsemiş ve gözlerini gözlerimden ayırmadan " evet " dedi Ahu hanım ise Erdem beyin yanına oturarak . Bizim konuşmamızı dinlemeye başlamıştı. "Bir şey farkettim. Ailenden hiç kimse seni merak edip aramadı neden ? Ayrıca babanı veya anneni aramak yerine babanneni araman açıkçası beni şaşırttı" Erdem beyin bunu söylemesiyle yutkundum. Niye bu adamın gözünden hiçbirşey kaçmıyordu. " Babam bu aralar yoğun onu rahatsız etmek istemedim annemde sizlere ömür. " Dedim Erdem bey hiç şaşırmazken Ahu hanım büyük bir derecede tepki vermiş ve resmen kocasının yerinede üzülmüştü. "Ah yavrum başınız sağolsun" "Sağolun" "Başın sağolsun" Erdem bey söylediğinde cevap vermeyip kafamı sağolun anlamında hafifçe eğdim. "Ah bahtsız yavrum benim kaç sene oldu yeni mi ?"diye sordu yaramı delmek istercesine Ahu hanım " Dört sene olmuştur" dedim "Nasıl öldü yavrum?"diye sordu tekrardan ve bu soruyla giden ağlama hissim Tekrar gelmişti. Nefes almak benim için güçleşirken Sakin kalmak için ekstra bir çaba harcamaya başlamıştım. "Öldü işte" dedim kısılmış sesimle O ise halimin kötü olduğunun farkına varmış olmalıki beni daha fazla Soru Yağmuruna tutmamıştı. "Baban biraz relax bir adam anladığım kadarıyla ?" diye tekrardan konuştu erdem bey "Değildir de , siz neden bu kadar babamı sorguladınız ben onu anlamadım Erdem bey ?" diyerek bende sordum. Niye babamdan sorular sorup duruyordu bu adam? "Sorgulamadım. Merak sadece . " dedi ve kahvesini yudumladı. Ben ise cevap vermedim. "Neyse kalk bakalım gidelim hadi." dedi ve bir anda ayağa kalktı. "Gelmedi daha araba nereye ?" Diye sordu ahu hanım şaşkınca "Garajdaki arabalardan biriyle git dedin ya kadın gidiyoruz işte !" dedi Erdem bey ve bana ise gel dercesine kafasını sallamıştı. Gerçekten mükemmel bir şekilde anlaşıyorlardı. Ahu hanımla kısaca vedalaştıktan sonra Erdem beyi takip ettim ve vakit kaybetmeden hızlıca arabanın ön tarafına bindim. Yolculuğumuz çok sessiz bir şekilde ilerlerken ne o konuşuyordu ne de ben . Arada bir yüzüne bakmaktan alakoyamıyordum kendimi bu yaşadığım olay çok garip hissetiriyordu bana . "Nereye gideceğimi hiç sormadınız ama ben söyliyeyim. Beni Çarşıya yakın bir yerde indirseniz yeter Erdem bey " dedim Onlardan uzaklaşacaksam dedemin evi dahi olsa bilmemeliydiler. "Telefonun yok yanında nasıl buluşacaksın kardeşinle ? Seni Eve bırakmam en mantıklısı " dedi bu adam niye herşeyi düşünüyordu ? "Yok !" diyerek çıkıştığımda garipçe bana bakmaya başlamıştı. "Yani herzamanki buluştuğumuz yerde sözleşmiştik. Bu yüzden yok dedim" kıvırta kıvırta yakında dansöz olacaktım. O ise bir şey demeden kafasını sallamış ve dikkatli bir şekilde arabasını kullanmaya devam etmişti. Araba kullanırken baya karizmatik duruyordu. "Kaç kardeşsiniz?" Diye sormasıyla artık bu adamın susmasını istedim. Konuşmak istemiyordum bu adamla. " Aslında kardeşim yok . İkiz kuzenlerim var ama biz birlikte büyüdüğümüz için birbirimize kardeş olduk. Benim Vildan halam vardı ikizler de Vildan halamın çocukları. İkizler küçük yaşlarındayken Vildan halam vefat etti bu yüzden babam ve annem onları yanlarına aldı. Yani beraber büyüdük." dedim Kızım var ya bir konuşmak istiyorum diyenden , bir de konuşmak istemiyorum diyenden korkacaksın ! Her şeyi anlat sülaleni dahi! çekinme. O kadar uzun uzun konuşmama rağmen sadece" Anladım" demiş ve kafa sallamıştı bu tavrına açıkcası üzüldüm. Ben bir an sohbet ederiz diye düşünmüştüm . Yol boyunca bir daha ne ben konuştum ne de o. Çarşıya yakın bir yerde durduğunda teşekkür etmiş ve hızlıca inecekken kapı kolunda kalmıştı elim. Vicdan azabı mıdır bu içimdeki his yoksa başka bir şey miydi bilmiyorum ama çok canım yanıyordu. Bir anda oturduğum yerden ona doğru dönmüş ve gözlerinin içine bakmıştım. O an asla yapmıyacağım bir şeyi yaptım. Ona sıkıca sarıldım . Kafamı onun göğsüne yaslanmış şekilde sarıldım. Birkaç saniye sarılınca onun bana karşılık vermemesiyle yaptığım şey kafama dank etti. Utançtan yanaklarımın kızardığını hissedince hızlıca ondan ayrılıp arabadan bir hışımla indim. Koşar adımlarla oradan uzaklaşırken içimden kendime sövüyordum.
|
0% |