Yeni Üyelik
keyboard_arrow_left keyboard_arrow_left2.
Bölüm
keyboard_arrow_right
@gecetasi
Yabancının kurduğu cümle kafamda yankı yapıyordu. Ama sonra düşündüm. Yani tek hemşire ben değildim o yüzden rahatlamalıydım. Adamın bakışları bana döndüğünde hiçbir şey demeden ayağa kalkmaya çalıştı.Delirmiş bu adam yahu!

"Hey! Ayağa falan kalkamazsın kanaman olabilir. Yakınını falan çağır." Yabancı uzun uzun bana baktı. Bir an gerizekalı olduğumu bile düşündüm.

"Bunları görmedin, duymadın, bilmiyorsun. Aksi takdirde hoş şeyler olmaz." Tebessüm edip burnuma işaret parmağıyla dokundu. Ben gözlerim ile onu izlerken şöyle devam etti. "Aşağıda bir araba var ona bineceksin. Soruları yanıtlayıp gidebilirsin." Başımla onu onaylayıp çantamı yerden aldım. Üstümdeki tozları silkeleyip aşağı inmeye başladım. Bir basamak inmemle yabancının "Ah!" sesini duymam bir oldu.

"Sana ayağa kalkmamanı söylemiştim. Karnındaki yaranda kanama var. Hastaneye gitmelisin!" Başını sağa sola sallayıp "İyiyim ben." dedi. Başımı onaylamaz şekilde sallayıp koluna girdim. Aşağıda ki adamlar inip bize yardım eder misiniz acaba? Zahmet olacakta yani. Yavaş yavaş inerken son kata gelmiştik. Bir an durakladı. Anlamasız gözlerle onu izliyordum.

"Sen kimsin?" Hah işte geliyor yine sorular. Ama ona bilgi vermeye niyetim yoktu. Tanımadığım insanlara yardım edebilirdim ama bilgilerimi veremezdim.

"Kanaman var diyorum. Hadi hemen hastaneye gidin." Sorusunu cevaplamamam onu şüpheye düşürmüştü. Bana şüpheli gözler ile birkaç saniye daha bakıp son kata geldik. Oradaki bir adam gelip yabancıyı kolumdan çekerken şüpheli gözlerini üzerimde gezdirdi sonrada pişkin pişkin gülmeye başladı. Ona anlamsız bakışlarımı gönderip diğer adamlara baktım. Korumaya benziyorlardı. Galiba yabancı zengin bir yabancıymış.

Adam yabancıya bir şeyler dedikten sonra yabancı gözlerini devirdi ve diğer adamlara gözleri ile beni işaret etti. İki adam kollarımdan tutup beni siyah bir arabaya bindirdiğinde yabancı ve adam da başka bir arabaya bindi.

Adamlardan biri bana bakıp güldü ve "O güzel gözlerini kapat. Gözlerini kapatacağız açık şekilde kapatmayalım." Pişkin pişkin gülerken sinirle elindeki siyah örtüyü alıp kendim bağladım gözlerimi. Bunlara maskara olacağımı nereden çıkardınız?

Araba bir an ani fren yaptı ve silah sesleri duyuldu. Herkes yavaşça inerken gözlerimi açtım ve birinin belindeki silahı kaptım. Kendimi korumam gerekiyordu sonuçta karşı taraftaki adamlar ile çatışırken arabadan takım elbiseli bir adam çıktı. Herkes çatışmayı bırakmış adamı seyrediyordu. Adam ilk kahkaha attı ve gözlerini elimdeki silaha dikti.

"Hey! Onunla beni mi vuracaksın gerçekten?!" Elimdeki silaha baktığımda silahı tam ona doğrulttuğumu fark ettim. İndirdiğimi falan düşünüyorsunuz tam tersi ona birkaç adım yaklaştım. O da bana yaklaşıyordu. Silahı tam alnına dayadığımda konuştum. "Gerekirse evet." Tamam katil olmak isteyeceğim son şeydi. Ama gerekirse bunu yapardım çünkü babam bana bunu öğretmişti.

Herkes arasında kıkırdadığında göğsümde kırmızı nokta belirdi. Gözlerim irice açılmış etrafa bakıyordum. Herkes irice gözlerini açmış tetikçiyi arıyordu. Tam o anda bize yaklaşık 900 metre uzaklıkta olan tetikçiyi görmemle elimdeki silahı ona doğrulttum. Ona sıkamazdım yani elimdeki bir tabancaydı tutturma olasılığım çok azdı. Bu yüzden var gücümle koşup arabanın arkasına saklandım. Aynı anda bas bağırıyordum.

"HADİ AMA DOSTUM GÜCÜN BANA MI YETİYOR? NEDEN ORTAYA ÇIKMIYORSUN?! O SİLAHI BİR YERİNE SOKARIM DUYDUN MU BENİ? ŞİMDİ AZICIK CESARETİN VARSA BURAYA GEL!" Herkes beni izlerken yabancı arabadan inip bana yaklaştı.

"Sen O'sun!" Anlamsız gözler ile ona baktım.

"Sen Şehit Harun Aslan'ın kızı hemşire Doğa Aslan'sın!" Yutkunup başımla onu onayladım. Sonra tüm gözlerde gözlerimi gezdirdim. İşaret parmağım ile onları işaret edip konuşmaya başladım. "Hepiniz bana açıklama yapmak zorundasınız!" Ardından yabancıya döndüm. "Özellikle sen!" Yabancı işaret parmağını dudağına götürüp "Şşş!" dedi. "Ah be Doğa siz hemşireler sessiz olmamızı istemez misiniz? Neden sen bu kadar çok konuşuyorsun? Bu resmen haksızlık ama!"

Kahkaha atıp konuşmaya başladım. "Ben sana şimdi konuşmanı söylüyorum ama?" Yabancı ise devam etti. "Ben her söyleneni yapmam hemşire kız." Göz kırpıp burnumu sıktı. Ardından beni arabaya bindirip daha yeni çatıştığımız adamla bir şey konuşup o da arabaya bindi. Şimdi hep beraber bir yere gidiyorduk. Ve kalbim deli gibi atıyordu.

---

2009 Yılından

Ahmet Sayhan çok başarılı bir polisti. Harun Aslan ise çok başarılı bir asker. Onların her daim destekleyen Reşad Yıldırım ise yine işinde başarılı bir gazeteciydi. Ahmet Sayhan peşinde koştuğu dosya hakkında harika bir bilgi edindi. Hükümetten birçok adamın gerçek yüzünü çıkarmak isteyen Ahmet araştırmalarının sonucunda herkese her şeyi kanıtlayabileceği bilgiler edinmişti. Elinde bir sürü kanıt vardı. Bu kanıtları can dostu Harun Aslan'a ve Reşad Yıldırım'a atmıştı. Reşad, Harun ve Ahmet'in tek amacı halka onların gerçek yüzlerini göstermekti ve tabii ki adaletin yerini bulması.

Ahmet belgeleri gazeteci arkadaşı Reşad'a yayınlaması için götürecekti. Arabasını her şeyini hazırlamış yola çıkmıştı. Ama ters gitmişti bir şeyler. Arabayı çalıştırmasıyla bombanın patlaması bir oldu. Ve Ahmet Sayhan orada can verdi.

Ama bir kere dosyalar hala ortadaydı Harun Aslan dostunun ölmesi üzere daha çok hırslandı ve Reşad ile bu işi bitirmeye söz verdi. Beklediler. Daha çok bilgi edindiler. Ve nihayet o gün gelmişti. Tüm ülkeyi sarsacak haberi yapacaklardı. Harun'un ani çıkan görevi ile haber ertelenmişti. Ama maalesef Harun gittiği bölgeden beş yerden kurşun yedi. Ve yaşamını yitirdi. Aynı gün Reşad Yıldırım'ın iş yerinde patlama gerçekleşti ve içeride ki yirmi beş kişinin sadece beşi hayatta kaldı. Ve o gün gerçekler bir süreliğine toprağa gömüldü. Bunu yapanların unuttukları bir şey vardı. O toprağı mutlaka birileri kazacaktı.

Yiğit Sayhan 18 yaşında, Doğa Aslan 16 yaşında, Edward Yıldırım 18 yaşında babasız kalmıştı. Birilerinden intikam almak isteyen Yiğit işletme okuyup şirket kurdu. Tırnaklarını kazıya kazıya yükselip para kazanmaya başladı. Adamlar tuttu ve Edward ile tanıştı. Yirmi beş yaşında tanışan iki delikanlı upuzun bir yola çıktı. Eksik bir şey vardı. Bu intikama ortak olacak bir kişi. Doğa Aslan...

---

modal aç
modal aç
modal aç