Yeni Üyelik
keyboard_arrow_left keyboard_arrow_left2.
Bölüm
keyboard_arrow_right
@mervegecit
2.
    Akşam yemeğinden sonra odama gittim.Düğün için;beya z gömlek ,altına da siyah pantolon giydim ve Aynada kendime baktım.Gözlerime inanamadım, çok yakışmıştı.Alelacele evden çıktım.Kapıyı açtığımda Murat beni bekliyordu.Düğüne gitmek için minibüs tutulmuştu.Bana bakarak"Yakıyorsun! " dedi.Ben de ona gülümsedim .Minibüs çoktan gelmişti .Babam bahçede bağırıp duruyordu."Haydin bre minibüs kalkmak üzere!".Annem,kardeşlerim koşturarak, düğüne gitmek için minibüse bindik.

     Babam; 60  yaşlarında Ufak tefek,kıpır-kıpır bir insandı. Yıllardır inşaatlarda ustalık yapıyordu.Köyde neredeyse elinin değmediği ev yoktu;parayla pulla işi olmayan herkesin sevdiği biriydi. 

    Muratla ön  koltuğa oturduk.Yolda hem konuşuyor, hemde etrafı izliyordum.Bugün yapılacak düğüne sevdiceğim de katılacaktı; O yüzden aşırı heyecanlıydım .Onu düşündükçe kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu;sanki karnımda kelebekler uçuşuyordu.Murat halimi anlamış olacak ki gülerek "Sevdiğinle mi buluşacaksın yine?Oğlum bizi ne zaman tanıştıracaksın? Çok merak ediyorum bu kızı." dedi. Ben de ona "Yakında tanışırsın. dedim ."  

    Gideceğimiz yer yaşadığım köyden çok uzakta değildi. Yirmi dakika sonra düğünün olduğu yerin  önünde durduğumuzda Hepimiz Minibüsten indik. Meydan ışıklarla donatılmıştı. Sıra sıra masalar dizilmişti ;Köşede ise gelinle damadın oturacağı ayrı bir masa vardı; orası da papatyalarla süslenmişti . Gülten teyze ve eşi Nuri amca misafirlerle ilgileniyorlardı. Gülten teyzenin gözleri dolu doluydu. Mutluluktanmı; yoksa hüzündenmi gözlerinin dolduğunu çözemedim.

    Gülten teyze bizi görünce yüzüne takındığı gülümsemeyle bize doğru gelerek"Hoş geldin Oğlum! " dedi .Gülten teyze her ne kadar gülümsemeye çalışsa da içinin kan ağladığı biliyordum. Ee kolay değil! kızı evleniyor sonuçta .Nuri amca da bizi görmüş "Vay keratalar!" diyerek yanımıza gelip bize sıkıca sarıldı. Kısa bir sarılışın ardından "Hoş geldiniz, Ee! hadi ayakta kaldınız, geçelim oturalım şöyle .Buyurun. "diyerek bize masalardan birini gösterdi.

Hepimiz masaya doğru yürüdük. Meydan yavaş yavaş kalabalıklaşmaya başlamıştı bile .Duyan,duymayan herkes gelmişti. Bir yandan ocaklarda tavuklar pişiyor,bir yandan içecekler  hazırlanıyordu.

    Kardeşim Esmada bir arkadaşını görmüş, köşede onunla sohbet ediyordu.Arkadaşı artık ne anlatıyorsa gülerek cevap veriyordu.Esma; sarı üstü küçük mavi çiçekli bir elbise giymişti. Saçlarını da kıvır kıvır yapmıştı.Ablam ise hazırlıklara yardım ediyordu. Ablam da yorulmuş olacak ki yanımıza gelip oturdu.Bütün gençler dans ediyordu.

    O sırada gençlerin arasında Meleki'mi gördüm .Ona ne olmuştu.Neden bu kadar üzgündü. Kafası önüne eğikti .Bir köşede oturmuş,öyle derinlere dalmıştı.Sonra kafasını kaldırıp beni gördü.Gözlerimin içine uzun uzun baktı; Bir şey anlatmak ister gibi.

Kısa bir bakışmanın ardından kalktı, Ağaçlığın  olduğu yere doğru ilerledi.Ben de peşinden gittim. "Melek!" diye seslendim. Durdu,uzun bir süre, durdu. Sonra yavaş yavaş arkasını döndü.Yüzü kıpkırmızı olmuş, gözleri ağlamaktan şişmişti.Onu bu halde görmek canımı yakıyordu. "Meleğim!" dedim,ve sıkıca ona sarıldım.Kokusunu içime çektim doyasıya. 

    O da bana sıkıca sarılmıştı. Sarılmamızın ardından onu kendimden uzaklaştırıp,gözlerinin içine baktım. "Ne oldu Meleğim ?Beni özlemedin mi yoksa ?" diye sordum .

Melek de burnunu çekerek "Hayır ,hayır!Hiç özlemez olur muyum Zaferim ?Çok özledim hem de. " dedi.Ben de "Eee o zaman bu halin ne ? "diye sordum. Melek ard arda  yutkundu.Ne diyecek diye gözlerinin içine bakıyordum .Uzun bir süre sonra "Zafer, "dedi "Evet," dedim. Tam gözlerimin içine bakarak "Zafer ,' ' dedi . hıçkırarak Melek kollarımın arasında hıçkırarak ağlarken ben ona sarılmaktan başka hiç bir şey yapamıyordum. Sadece sarılıyordum.Elimden başka türlüsü gelmiyordu çünkü.Şok olmuştum.Ne diyeceğimi bilemiyordum.Dilim lal olmuştu; sanki konuşamıyordum.

Melek ağlamayı bırakıp, kollarımın arasından sıyrıldı.Çantasından bir zarf çıkardı. O neydi ?Mektup muydu; yoksa zarfı avucumun içine sıkıştırdı. Arkasını döndü ve koşarak gitti.Arkasından öylece bakakaldım.Zarfı açmaya korkuyordum.Ellerim titriyordu,tutamıyordum. Bir ağacın altına oturdum,bir süre zarfa baktım.Açma cesaretinde bulunamıyordum.İçinde yazanlardan korkuyordum belkide.Orada ne kadar oturdum kim bilir.

    Düğün ne zaman bitti,eve ne zaman geldik; hatırlamıyorum bile. Eve vardığımızda direkt ceviz Ağacının altına gittim. Bu ağaç benim sığınağımdı; üzüldüğümde,sevindiğimde ,hep buraya sığınırdım.Ve şimdi de yine aynı şeyi yapacaktım.Herkesten,her şeyden kaçacak, buraya sığınacaktım.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  Ağacın altına oturduğumda cebimden zarfı çıkarttım.Ellerim titreyerek zarfı açtım .

Sevgilim .... Bugün en güzel günlerden biri ;Seninle buluşacağım çünkü;yine o güzel yüzünü göreceğim, kokunu içime çekeceğim.Sımsıkı sarılacağım sana.

Seninle hayaller kurardık hatırladın mı?Küçük şirin bir bahçeli evimiz olacaktı; çocuklarımız o evin bahçesinde koşturacaktı.Ben mutfakta neşe içinde şarkılar söyleyerek kahvaltı hazırlayacaktım. Sen iki ekmek alıp mis kokan evimize gelecektin.Sonra hep birlikte masanın etrafında toplanacaktık neşe içinde.Çocuklarımız bize sorular soracaklardı, biz cevap verecektik. Yine; o hayalleri kuracağız sevgilim ...

Ben senin omzunda gözlerimi kapatacağım,birlikte zamanı durduracağız.O an yine ikimiz olacağız. Yine bunun hayalini kuruyorum.Sana kavuşmama saatler kaldı.Ama bir asır gibi geliyor .

    Evet sevgilim,sana bu satırları yazmıştım,ama bugün dünyam başıma yıkıldı.Babam bugün beni evlendireceğini söyledi . Zengin bir ailenin oğluymuş; babasının dönüm dönüm tarlaları varmış.Gül gibi yaşayıp gidersin"dedi. O an kalbime bıçak saplandı sanki; nefes alamadım."Benim başka sevdiğim var" diyemedim.Dinlemezdi çünkü; kestirip attı.Ama ben o adamı asla sevmeyeceğim; Ölürüm de; o adamla evlenmem.Benim kalbimde bir tek kişi var, o da sensin.Sonsuza kadar kalbimde olacaksın. Seni Çok Seven Kadının Melek. 

   O an dünya başıma yıkılmıştı. Sanki; bir kurşunla vurulmuş gibiydim.Beni can evimden, tam kalbimden, bir kurşunla vurmuşlardı. Oysa ki, ne heyecanla ,ne umutlarla, gelmiştim buraya. Umudumu elimden aldılar. Araf ta kalmıştım ;bile bile yanmaya gidiyordum    

   Benim aylarca gül yüzüne hasret kaldığım ,özlemiyle yanıp tutuştuğum dokunmaya kıyamadığım Meleğim'i bir başkasına mı vereceklerdi .Saçının tek bir teline kıyamadığım sevdiğime, bir başkasımı dokunacaktı. O çok sevdiğim okyanuslar gibi masmavi olan gözlerine bir başkasımı bakacaktı. Anlamıyordum, anlamıyordum  

    Mektubu okurken bir iki damla yaş gözümden düştü. Sonra da boğazıma yumru oturdu sanki;Tutamadım kendimi,  hıçkırarak ağlamaya başladım.Melekim ne acı çekmişti kim bilir. Belli bir süre ağladıktan sonra Gözyaşlarımı silip ayağa kalktım. Mektubu buruşturup çöpe attım. Buna izin veremezdim. İçimden "Bekle beni Meleğim!Seni almaya geliyorum." dedim. Meleğimi elimden alamayacaklardı ;Meleğim sadece bana aitti.                                                                                                                                                                                                                                                                                                     Evden çıkarak  otobüse bindim ve Melekler'in  evine doğru yola koyuldum. Kısa bir süre sonra evlerinin önündeydim. Bahçeli şipşirin bir evde oturuyorlardı. Meleğimin odasına baktım bir süre.Oradaydı ,odasının ışığı yanıyordu. Elime bir taş alarak Meleğin odasının camına attım .
Biraz sonra Melek camı açmış ,etrafına bakınıyordu .En sonunda beni gördü .Gözleri şaşkınlıktan kocaman açılmıştı. Sessizce"Zafer!" dedi .Ben de "Aşağı in !" Dedim.Melek biraz bekledikten sonra camı kapattı .Ben Meleğ'in gelmesini beklerken nihayet kapı  açıldı ve Meleğim kuğu gibi süzüldü. Üzerinde ayıcıklı pijamalarıyla küçük şirin bir kız çocuğu gibi göründü gözümde .İnsan her haliyle bile Güzel olur muydu arkadaş!         

     Melek kimse var mı diye etrafına bakındı ve emin olduktan sonra yanıma geldi .Tam karşımda durarak "Zafer!' dedi. "Bu saatte burada ne işin var ?Bir şey mi oldu ?" Diye sordu gözlerimin içine bakarak .Ben de "Melek!" dedim .Nefes aldım ve "Seni kaçırmaya geldim .Biliyorum sen o adamı sevmiyorsun .He de bana !Kaçalım."

Melek bu anı beklemiyormuş gibi "Zafer delirdin mi? Babam evde ."dedi korkarak.Melek dedim ona bir adım yaklaşarak "Kimseden korkmana gerek yok!Ben korurum seni;Dağ gibi önünde dururum .Kimsenin sana zarar vermesine asla izin vermem" dedim .Melekten cevap gelmesini bekledim bir süre . 

   En sonunda Melek"Tamam!" dedi. "Kaçalım !".O sevinçle Meleğime sarıldım."Seni çok seviyorum !Her şey güzel olacak ."  "  Yarın gün ağarmadan köyün çıkışında buluşalım .Kimseye görünmeden oraya gel .Tamam mı? dedim

modal aç
modal aç
modal aç