Yeni Üyelik
keyboard_arrow_left keyboard_arrow_left3.
Bölüm
keyboard_arrow_right
@mervegecit


Ertesi Sabah          



Dün geceden beri uyku girmemişti gözüme.Heyecandan uyumak ne mümkündü. Yatağımın üzerinde öylece oturmuş duvara bakıyordum kaç saattir.Vakit geldiğinde ise dolabımdan bir kaç parça eşya alıp, valize doldurdum. Odamın kapsını usulca açıp dışarı çıktım. Evde çıt çıkmıyordu. Ablamların odası; benim odamın hemen
yanındaydı.



Kapıları aralıktı.Kapıdan başımı uzatıp onlara baktım.Usulca kapıyı kapattım onları rahatsız etmemek için; usulca parmak uçlarımda ilerledim.Tam kapıyı açıp dışarı çıkacakken, kapı kırılırcasına çalıyordu. Kapıyı çalan her kimse bir yandan da"Zeynep teyze !Aç kapıyı ,Zeynep teyze ." diye bağırıyordu. "Patlama, patlama !Geldim." diyerek kimse uyanmasın diye kapıyı bir an önce açtım. Kapıyı açtığımda karşımda komşumuz Nigar teyzen'in oğlu Mustafa duruyordu. 



Mustafa nefes nefese kalmış bir şekilde "Zafer Abi !Koş ,koş!Halil amca inşaattan düşmüş" dedi. Elimde ki valiz yere düştü. O sırada annemlerde uyanmış ,aşağıya inmişti. Ben şok olmuştum.Annemin ağzından ise "Halil! " diye bir feryat koptu. Kendini yere atarak Halil'im." diye bağırmaya ve dövünmeye başladı.Bitmesi gereken bir inşaat vardı; o yüzden babam eve gelmemiş, uzak köyde yatıya kalmıştı."Bu, bu nasıl olur?" dedim kendikendime . "Şimdi nerede peki ?" diye sordum Mustafa'ya."Hastahaneye kaldırmışlar" dedi Mustafa. Tam Mustafalar'ın taksisine binecekken Şükran da sesimizi duymuş, telaşla yanımıza gelmişti. Yüzünde korku vardı.   



"Ne oldu Zafer ?Yoksa,yoksa birinemi bir şey oldu ?"  diye sordu.Şükran'a bakıp "Şimdi sana bir şey söyleyeceğim ama telaş yapma! Tamam mı?"dedim.Şükran korkulu gözlerle bana bakarak ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Şükran!" dedim. "Babam inşaattan düştü. Şu an Hastahanede ."Şükran'ın gözleri dolu dolu olmuş "Zafer sen, sen ne diyorsun ? Bu, bu doğru mu?"dedi. Kafamı sallayarak cevap verdim. Şükran "Abi !"diye bağırarak kendini yere attı ."Abim ,ah Abim !" diye bağırıyor, bir yandan dövünüyordu.  



Yere oturup ona sıkıca sarıldım. Şükran'ın kollarımın arasında ağlayıp, sakinleşmesini bekledim. Şükran nihayet kendine gelmişti. "Şükran," dedim."Bizim şimdi gitmemiz gerek !Daha iyi misin ?" dedim.Şükran da kafasını sallayarak "Gidin siz !Ama bizi habersiz bırakmayın." dedi.                



Başımı salladım veannemle birlikte Mustafalar'ın arabasına bindik . Hastahaneye doğru yola koyulduk .Melekimle kaçma hayali suya düşmüştü böylece; "Affet beni Meleğim" dedim sessizce.  



Hastahaneye geldiğimizde uçarcasına girdim, hastahanenin kapısından. Babamı ameliyata almışlardı.Ameliyathanenin karşısındaki koltuklara oturdum.Saatler geçmek bilmiyordu.



Kısa bir süre sonra Ameliyathanenin kapısı açıldı. İçeriden 30  yaşlarında önlüklü bir hemşire telaşla çıktı. Onu görünce hemen yanına koştum. "Babam nasıl ?" dedim Hemşire bana bakıp, "Çok kan kaybetmiş. Zorlu bir ameliyat olacak. Aranızda kan verecek olan var mı?"diye sordu. Ben veririm." dedim ."Buyurun! Elif Hemşire size yardımcı olur" dedi benim yaşlarda bir kızı göstererek.Genç hemşireyle kan alma odasına gittik . Annemse hem ağlıyor,hem dua ediyordu.                           



Melek

 Köyün çıkışındaki tabelanın oraya gelmiştim .Temmuz ayında olmamıza rağmen; gündüzleri hava serin olurdu buralarda.Üstümde mont olmasına rağmen titriyordum.Kaç saattir buradaydım kim bilir.Zafer buluşalım dediğinden beri; üstünden bir hayli zaman geçmişti.Nerede kalmıştı sevdiğim? Niye geç kalmıştı.Unutmuşmuydu yoksa; ısınmak için ellerimi birbirine sürttüm.    



"Neredesin Zafer?" Diye düşündüm.Yoksa; başına bir şeymi gelmişti. Gün hafiften ağarmaya başlamıştı .Ama Zafer hala ortalıkta yoktu . Stresten derin bir of çektim ve bir o yana, bir bu yana, yürümeye başladım.  "Hadi Zafer !Hadi." dedim içimden.Benim tanıdığım Zafer sözünü tutardı .İki eli kanda olsa bile; geleceğim dedimi mutlaka gelirdi.



Gitgide telaşlanmayabaşlamıştım . Kalbim korkudan güm güm atıyordu.Ben beklerken, uzaktan bir arabanın farlarının ışığı göründü. "Zaferim işte geliyor!' dedim kendi kendime.Araba yaklaşmaya başlamıştı.Işığı gözlerimi aldığı için elimle siper ederek, arabaya baktım.         



Gözlerim ışıktan acıdığı için arabanın içindeki kişiyi net göremiyordum. Ama Zafer olduğuna emindim. En sonunda arabanın kapısı açıldı ve biri indi arabadan. Ban doğru yürümeye başladı.Zar zor baktığımda gelen kişinin Zafer değil, babam olduğunu gördüm.Gözlerinden alev fışkırıyordu. Çenesi sinirden kasılmıştı.Alnındaki damar atıyordu. Gitmeden onlara mektup yazmıştım. Demekki mektubumu okumuşlardı. Yüzümde ki gülümseme babamıgörmemle silindi.  



"Baba!" dedim korkarak.Babam hışımla bana doğru yürüdü .Kolumdan sertçe tuttu."Yürü eve çabuk !Demek soysuzun tekiyle kaçacaktın ha!" diye bağırdı.Kolumu çok sıktığından dolayı; canım yanıyordu.Gözlerimden yaş gelmeye başlamıştı. "Baba bak sandığın gibi değil! Açıklayabilirim." dedim gözyaşları içinde. Babambeni duymuyordu bile. "Bunu evde konuşacağız küçük hanım!Şimdi bin şu arabaya !"dedi dişlerini sıkarak. Kolumdan tuttuğu gibi arabaya sürükledi.         



"Baba bir kere dinle beni!Yapma baba." dedim. Babam da "Kes sesini!" dedi ve arabanın kapısını açarak, beni ittirdi.Kendi de sürücü koltuğuna geçmişti .Ben ise; arkada ağlıyordum.Arabayı çalıştırıp, eve doğru sürmeye başladı.  



En sonunda evin önüne gelmiştik. Babam arabadan inerek, benim olduğum tarafa geçti.Kapıyı açıp, beni kolumdan tutuğu gibi çıkardı. "Baba yapma ,baba !"diye ağlıyordum .Babamsa "Yürü eve çabuk !İçeride konuşacağız seninle. "diye bağırıyordu.  



Babam kapıyı kırarcasına çalıyordu. Nihayet annem kapıyı açtığında anneme baktım korku içinde.Annemin; yüzü ,gözü mosmordu.Babam annemi dövmüştü;Hem de benim yüzümden. Bu zamana kadar yediğim ve şu an yiyeceğim hiçbir; dayak annemin benim yüzümden yediği dayak kadar canımı yakmamıştı. Babam çok zalim bir adamdı; Çocukluğumdan beri; ne zaman canı sıkılsa beni ve annemi döverdi. Babam anneme bakıp, "! Hayırsız Kızını yakaladım!" Soysuzla kaçamadan yakaladım kızını. "dedi.



Odama götürüp, beni içeriye ittirdi.Annemse peşimizden geliyordu. Üstüme gelerek, bana vurmaya yeltendiğinde annem de üstüme kapanmış, beni korumaya çalışıyordu. Babam annemede vurmaya başladı. Sonra annemi öyle bir itti ki; annem o itmeyle yere düştü .Bana dönüp, vurmaya başladı.Öyle bir vuruyordu ki sanki; karşımda babam değil,canavar duruyordu. Vurdu, vurdu, ne kadar vurdu, hiç bilmiyorum...Kendimden geçmek üzereyken annemin sesini duydum. "Yapma Bey ! Öldüreceksin kızımı. " diye bağırıyordu.Babam bana dönüp, "Bu andan itibaren; bu odadan hiç çıkmayacaksın.Yüzün ,gözün iyileştiği gün,  gelip seni isteyecekler.Evlenip kocanın evine gideceksin. "diyerek odadan çıktı.Babam odadan çıkar çıkmaz hıçkırarak, ağlayama başladım.Yediğim dayağa ağlamıyordum aslında; yaşayamadığım çocukluğuma, yitip giden bütün hayallerime, dünüme bugünüme,hiç yaşayamadığım çocuk sevinçlerime, kırılan bütünonuruma, ezilen gururuma ağlıyordum.Hem anneme ,hem kendime ağlıyordum. Bedenimde ki, yaralar değildi kanayan; asıl bunlardı yüreğimi acıtan.Öyle bir yaraydı ki,yüreği de kanayan,  belki de hiç bir zaman kapanmayacak olan ....                                                           

modal aç
modal aç
modal aç