Yeni Üyelik
keyboard_arrow_left keyboard_arrow_left2.
Bölüm
keyboard_arrow_right
@ayseggul
Ne yaşadıysam ne gördüysem neyi tattıysam unutamıyordum. Kendi kendime bir savaşın içindeydim. Kendim ile savaşıyordum ama kendime de yalan sölüyordum. Ben yavaş yavaş kötü bir insana bürünüyordum ve bu kötülüğü yaşadıklarıma sığınarak yapıyordum. Yanlışın yanlış olduğunu bile bile yapıyordum. Git gide nefret ettiğim insana dönüşüyor hatta ona özeniyordum. Vicdanım acı çekiyor içimdeki merhamet ve şefkat bana isyan ediyordu. Yüreğim bana hiddetle "Sen bu değilsin" diyordu. Ben ise kulaklarımı hepsine tıkamış o yanlışlara koşuyordum. Vicdansızlığa koştum, merhametsizliğe koştum, bana yapılan herşeyi sevdiklerime yapmak için koştum. En kötüsü bencilliğe koştum. Ben asla yapmam dediğim her şeye koştum. Gün gelecek pişmanlığım içimi yakacak kavuracaktı ben ise yaptıklarımı ve yapacaklarımı hiçbir zaman geriye alamayacaktım.

Annemin sesiyle irkildim.

"Ceydaaa nerdesinn gızz"

Cevap vermedim kafamda bir milyon şey düşünürken bugüne kadar aldığım teşekkür ve takdir belgelerini arıyordum. Ben dosyalarımı karıştırırken annem içeriye daldı.

"Ne yapıyon burada gari!"

"Sanane Anne" diye bağırdım.

"Anca bana köpek gibi ür sen, sana iyilik de yaramaz"

Belgelerin olduğu dosyayı buldum. Aldığım bütün takdirleri teşekkürleri karneleri sobanın üzerine koydum ve çakmakla kenarından tutuşturdum.

Annem ise suratını ekşitmiş bana bakıyordu.

"Salak salak hareket etme ikna ettiler babanı Feride'nin babası aradı konuştu."

Ben inanmaz gözlerle anneme baktım.

"Bimiyor musun babamı anne başkalarına öyle konuşur iş ciddiye bindimi otur oturduğun yere der geçer."

Hiç umudum kalmamıştı yine çaresiz hissettiğim her anda tek çaremin ölüm olduğunu düşünüyordum. Bu lanetli yerden kurtulmak istiyordum. Ben kurtulmak istedikce lanet beni daha da sıkı sarıyor bırakmıyordu.

Annem önüme bir poşet attı.

"Esma ablan verdi onun okul forması babanda para yok biliyorsun. Okulada yurttan gideceksin. Zaten Feride'de yurtta kalacakmış. O yüzden baban ikna oldu."

"Tamam da anne yurttan para isterlerse babam yine göndermez biliyorsun. Adama para diyince cinleri çıkıyor ortaya..."

"İstemezler merak etme deden halledecek o kısmı..."

Suratım gülmeye başlamıştı. Hala inanamıyordum ama gerçekten de babam ikna olmuş gibiydi. Annemin sesiyle kendime geldim.

"Eşyalarını toplasan iyi edersin yarın gidiyorsunuz. Okul kaydını yurtta ki

Hocalar yapacakmış."

Annemle birlilte bir valiz yaptık. Yurt bir cemaat yurduydu ve orada baş örtülü ve kapalı olma zorunluluğu vardı. Komşularımızın kızlarının verdiği bir kaç etek baş örtüsü ve bir kaç kıyafeti koyduk. Geçen seneden kalan bitmeyen defterlerimi koydum. Annem benim için dedemlerden havlu şampuan istedi . Annanemde baş örtüsü hediye etti. Yengelerim bir kaç parça bir şey verdi. Hep bir elden bütün eksiklerimi toplamıştık. Babamın eve bir çöp bile alma huyu olmadığı için doğru düzgün ne bir eşyamız ne bir kıyafetimiz yoktu. Hep başkaları yardım eder. Durumu iyi olanlar eskilerini ya da küçülenlerini bize verirdi. Babamın bazen babam olduğundan şüphe eder hale gelmiştim.

14 yaşına gelmiştim ve hatırladığım kadarıyla babam bir kere başımı okşamamıştı. Annem ise hep bizim için babamla uğraşır belki değişir diye sürekli laf söylerdi. 2 kardeşim vardı ve bu iki kardeşe tekne kazıntımız Asena katılmış evin kıymetlisi olmuştu. Babam onu erkek olmadı diye başlarda sevmese de sonradan sevmeye hatta tüm sevgisini ona göstermeye başlamıştı. Sanki bize göstermediği bütün sevginin acısını ondan çıkarıyordu.

Heyecandan ölecektim liseye başlıyordum yurtta kalacaktım hemde en yakın arkadaşım Feride'de yanımda olacaktı. O gün heyecandan uyuyamadım. Sabah annemin seslenmesiyle hemen uyandım. Yengemin verdiği uzun eteği uzun kollu bluzumu hemencecik geçirdim üzerime. Dışarı çıkıp elimi yüzümü yıkadım. Annem beni alıcı gözle bir süzdü.

"Kapanmak yakışacak goca gızıma da çemberini de ört başına"

"Alışmadık götte don durmuyor anne yavaş yavaş alışcaz artık"

Diyip güldüm.

İçeriye girip hazırladığım valizi çıkardım. Başörtümü örttüm. Feride'nin babası Selim amca birazdan gelirdi. Çok heyecanlıydım Ferideyi de uzun zamandır görmüyordum. Babamın ikna olduğunu duyunca çok sevinmiş olmalıydı. Ben heyecandan bir oyana bir buyana dolanırken korna sesi duydum. Selim amca gelmişti Feride arabadan gülümsüyor bana el sallıyordu. Annem ile hemen valizi arabaya doğru götürdük. Selim amca arabadan inip yardım etti ve valizi bagaja koydu. Annemle sarılıp vedalaştık. Annem dikkat et diyerek başlayıp bin türlü nasihatini söyledikten sonra öptü ve gözleri yaş dolu bir şekilde elindeki suyu arkamızdan dökmek için bekledi.

Ben arabaya biner binmez Feride ile sarıldık ve gülüştük. Selim amca da bize gülümseyip.

"Kavuştunuz hadi liseli aşıklar sizi" diye bizimle dalga geçti.

Feride ile az çok yurt hayatını biliyorduk. Orta okuldayken yaz tatillerinde bir kaç hafta gideceğimiz yurtta kalmıştık.

"Feride aynı yatakhanede yan yana yataklar seçelim tamammı"

"Tamam tamam okulda da inşallah aynı sınıfa düşeriz."

Selim amca araya girdi.

"Eee tuvalate de birlikte gidin kızım"

Biz selim amcanın lafına gülerken ilçeye yaklaştığımızı fark ettim. Burası Konya'nın küçük bir ilçesiydi. Bizim köy bu ilçeye bağlıydı. ilçeye gitmek arabayla 15 dakika sürüyordu. Orta okulada bu ilçede gitmiştik. Bizim köylü bir amca serviş işletiyordu. Ama liseliler için servis yoktu o yüzden liseye gidecekler mecbur yurtlarda kalıyordu. Aslında benim SBS puanım çok yüksekti. Ben merkezdeki sağlık lisesine gitmek istemiştim. Tabiki babamın beni oraya gönderecek parası yoktu. O yüzden zar zorda olsa ancak buraya gitmeme razı gelmişti. Gideceğim lise çok programlı liseydi ve işte asla yapmam dediğim ilk şeyi gerçekleştiriyordum. Orta okuldayken asla çpl ye gitmem ben daha iyi liselere gideceğim diye söylenir dururdum ve ben şuan çpl ye bile razı gelmiştim. Ben bunları düşünürken çoktan yurda gelmiştik.

Arabadan indik valizlerimizi indirdik ve Feride ile yurda doğru yürüdük. Selim amca da bizi karşılayan yurt müdürü olan Salih abiye doğru yürüdü. Onlar el sıkıştı. Salih abi bize doğru dönüp

"Kızlar siz girin yurda Merve hoca karşılayacak sizi"

Feride babasıyla vedalaştı. Onun babasına sarılışını görünce içim acıdı. Ben hiç babama sarılmamıştım. Hemen bunları kafamdan attım. Bugün güzel bir gündü ve bugünün güzel bitmesini dileyerek Feride ile yurdun girişine doğru yürüdük. Büyük ahşap kapı biz gelince açıldı.

Karşımıza iri gözlü suratsız ufacık tefecik bir kadın çıktı. "İyi ki güzel bir şey diledim." Dedim kendi kendime...

Ufak ve suratsız kadın

"Hoş geldiniz kardeşim" dedi

Ama bize hiç hoşmuşuz gibi bakmıyordu. Sanki bizi içeriye almak istemiyordu. Bizi daha tanımıyordu bile ama nefret eder gibi bakıyordu.

Feride ile birbirimize nereye düştük biz der gibi birbirimize baktık. Sonra aynı anda ikimiz de arkamıza baktık. Selim amca bize el sallayıp arabaya bindi ve gitti. Artık geri dönemezdik. Mecbur girecektik bu kapıdan.

"Hadi kardeşim akşama kadar size burada mı bekliycem. Çıkarın ayakkabılarınızı dolaba koyun. İçeri girmeyi başarabilirseniz yatakhanenizi ve dolaplarınızı belirliycem."

Çaresizce içeriye girdik ve ayakkabılarımızı çıkarıp Merve hocanın peşine düştük...



"Ilk bölümü yazarken gibi zorlanmadım. Belki size klişe hikayeler gibi geliyor ve okumaktan sıkılıyor olabilirsiniz ama ilerleyen bölümlerde bu klişelikten farklı bir hikaye okuyacaksanız. Zaten ilk yayınladığım kitabı okuyanlar az çok bilir neler olacağını. Bu arada bu hikaye gerçek bir hikayeden uyarlanıyor ama tamamen gerçek değil içinde tabiki de kurgu var. Bu arada lütfen ama lütfen azıcık emeğe saygınız varsa beğenseniz de beğenmesiniz de yorum yapabilirmisiniz. Okuyanların yorumlarını çok merak ediyorum.

modal aç
modal aç
modal aç