BİR ZAVALLI'NIN ŞİİR DEFTERİ
Aşk, tanrı, isyan ve insan vücuduna geçmişten günümüze kadar etki eden bütün duyguları yeniden şekillendirmeye ve onları felsefi bir şekilde yeniden yaratmaya geliyorum. Geçmiş yaşantım ve bugün arasında bir köprü kuruyorum. Bildiğim ya da yeni keşfettiğim şeyleri sizlerle paylaşıyorum.
DİKKAT: BU KİTAP FAZLASIYLA KARAMSAR DÜŞÜNCLER İÇERMEKTEDİR.
EĞER PSİKOLOJİNİZ İYİ DEĞİLSE OKUMANIZ TAVSİYE EDİLMEZ.
|
Ahtapot
Gökyüzündeki savaş ormanın en içinden hissediliyordu. Yaprakların titremesi ağaçların korkusunu gizleyememesinin işaretiydi. Havada kan kokusu vardı bundan emindim. Yavaşça saklandığım dalları araladım, Kar uzaklaşmam için yalvaranla gözlerle beni izliyordu. Beni çeken bu koku birşeylerin ters gittiğini anlatıyordu. Ateşe yaklaşan pervaneler misali beyaz tablo içindeki kızıllığa hapsolurcasına çekiliyordum. Yerde yatıyordu. Beyaz teni.. saçları.. ve kanatları.. O bir melekti. Masallardaki gibi ilahi güzellikteki bu melek şimdi yerde üzerinde tanrının fırçası değmişçesine bir kızıllık içinde yatıyordu. Ölü müydü? Nefes alıyor muydu? Gerçek miydi? Şaşkınlık ve korku içinde uzattım ellerimi.. Teni fırtına kadar sert kış kadar soğuktu. Ölü dedim fısıltıyla gözyaşlarım yarasına düşmeden önce... Fısıltıyla ses verdi soğuk beden; "Yardım et...."
|
1919 | DÖNÜM NOKTASI
| DİSTOPİK FANTASTİK KİTAPTIR / SERİ ADI: YANSIMA SERİSİ |
| KİTAP HİÇBİR ŞEKİLDE 1919 YILINDA GEÇEN SIRADAN BİR YUNAN VE TÜRK KIZI ARASINDAKİ AŞKI ELE ALMIYOR. |
| OLAYLAR TAMAMEN FARKLIDIR. |
| BU KİTAPTA TANRI VE TANRIÇALAR VARDIR, ONA GÖRE OKUMANIZ TAVSİYE EDİLİR. |
| İLK DÖRT BÖLÜM OKUNMADAN KURGUNUN ANLAŞILMASI ZORDUR. |
Firuze, 1972 yılında; alımlı, azimli, güçlü ve milli duygularını doruklarda yaşayan gençlerden sadece biridir. Zorlu yaşam koşullarının getirdiği azim ve hırsla bulduğu her işte çalışan Firuze, yirmi beşinci yaş gününden sadece birkaç gün sonra bir yaşlı bakım evinde işe başlar. Yirmi beşinci yaş gününün hayatının dönüm noktası olacağına inanan Firuze, girmiş olduğu işte yaşlı bir adamdan sorumlu tutulmuştur. Herkese karşı soğuk, mesafeli ve bunaltıcı olan adam ona gelince daha ılımlı ve hoşgörülü olmuştur. Zaman geçtikçe ihtiyar adamla daha da yakınlaşan Firuze, bir gün onunla birlikte gittiği mezarlıkta hayatının olması gerektiğinden yanlış ilerlediğini ve yanlış zamanda doğan doğru insan olduğunu öğrenir. O günden sonra hiçbir şey eskisi gibi değildir. Zira Firuze, yanlış zamanın kelepçelerinden kurtulmuş ve kendi zamanı olan 1919`a kelepçelerin ezici izi ile ulaşmıştır.
____
1919 yılında bir Türk`e yardım ettiği için idam kararı verilen Yunan subayı Andreas, dönüm noktası dünyaya geldiği zaman tarih çizgisinin yeniden şekilleneceğini ve o zaman her şeyin farklı olacağını söyler ve kimse inanmaz...
İdam ettrilmeden birkaç gün önce ise gizemli bir Türk kızıyla karşılaşır ve tarih çizgisi yeniden şekillenir.
[Bu kitap 2019 yılında kurgulanmış ve yayınlanmaya yeni cesaret edilmiştir. Aksilik çıkmadığı takdirde yeni bölüm haftada bir geliyordur. Bölüm haberlerinden ve kitap hakkında spoilerden haberdar olmak için instagramda mrsstarlice1 hesabından yazarı takip edebilirsiniz. Bu kitabın tüm hakları saklı olmakla birlikte çalınması, alıntılanması ve kopyalanması durumunda yasal işlem başlatılacaktır!]
|
Var Olan Yaşam - Frostgard
"Ay ışığı aydınlatsın seni,
Işıldasın gözlerin, bul aşkını bir gece yarısı vaktinde.
Sakın sana ihanet etmesine izin verme, gör gerçekleri ay ışığının altında.
Kalbin dolup taşacak, diyeceksin ki neden ben diye?
Söyleyecek sana ait olan senden çaldığı kehanetlerini,
Nova inanma sen Mars`a, aptallık yapma.
Sığın Venüs`e, sarsın seni güvenli kollarıyla.
Gezegenler senin dostun, bir evin var bunun içinde,
Bul onu, bir ay ışığının altında.
Karanlığının seni sarmasına izin ver, gör her şeyi açıkça,
Bir bütün oluştur sonra saldır arkanda ki sana sadık ordunla..."
Bu şarkıyı annem bana boşuna öğretmemişti.
Bu şarkı Frostgard`a aitti.
Bu şarkı, benim gezegenime ait ve benim gezegenime özeldi.
|
Alfaların Varisi
Efna ve Salkım bir gün Bolu şehrinde bulunan bir ormanda kamp yapmaya karar verirler. Kamp yaptıkları alanda gecenin ilerleyen saatlerinde Efna ve Salkım bir kurt uluması duyarlar. İlk başta bu ulumaları sorgulamayan ikili ulumalar arttıkça ters giden bir şeyler olduğunu yavaş yavaş kavramaya başlarlar.
Bu kurt uluması sırasında Efna`nın yanında bulunan Salkım bir kurt adam tarafından mühürlenmiştir. Efna arkadaşının bir kurt adama mühürlendiğini anladığı anda Salkım ile bulundukları ortamdan acele bir şekilde uzaklaştılar.
Efna ve Salkım bulundukları ortamdan uzaklaştıktan sonra Efna kurt adamdan kurtulduklarını zannederek çok büyük bir hataya düştü.
Artık olaylar Efna`nın ve Salkım`ın beklemediği şekilde gelişmeye başlayacaktır. Bu gerçekleşen olayların sayesinde Efna`dan saklanmış olan sırlar ve gizemler birer birer ortaya çıkmaya başlayacaktır ...
|
ÖLÜ KRALLIK:
Hilafların Zamanı
Ve gün doğdu.
Güneşin Wrald diyarında doğmasıyla sessizliğe bürünen diyar dansına kaldığı yerden devam etti. Kuşlar şarkı söyledi,rüzgar eşlik etti,ağaçlarsa sakince dinledi. Yunus balıkları, sirenler güneşi selamlamak için kilometrelerce yüzdü. İnsanlar yüzlerindeki gülümsemeyle bu görsel şölene saygı duyup ayak uydurdu.
Wrald diyarı`nın bir tarafı ahenkle dans etmek için uyanmışken, bir tarafı karanlığı selamlayıp Aydede masallarıyla uyuya kaldı.
Herkes mutluydu,krallıklar sınırlarını koruyor ve halkını düşünüyordu.Ta ki ilgalar, krallıkların boyunduruğu altında yaşamaktan sıkılarak kendi krallığını kurmaya karar verip büyük savaşı başlatana kadar.
Tüm düzen alt üst oldu. Diyardaki renkler soldu,güneş bir daha kendini göstermedi,gökyüzü gri rengini kendine meskeneyledi maviye sırttını döndü. Diyardaki insanlar,hayvanlar vahşileşti. Ağaçlar kurudu,kuşlar dönmemek üzere göç etti. Nehirlerden su yerine kan aktı. Affı olmayan büyük günahlar işlendi. Bir baba bir gün önce sevip öptüğü kızını kendi elleriyle öldürürken, diğer tarafta çoçukluk arkadaşı olan iki gençten sarışın olanı arkadaşının boynunu keserek son oyunlarının oynanmasına neden oldu.Toprak üstündeki kanı istemedi kurudukca kurudu.
Tanrılar diyarlarındaki huzurun bozulmasına sinirlendi. Büyük bir tufanla savaşan herkesi yok ettiler. Artık diyarda ki 10 krallıktan sadece 5 krallık hayattaydı ve onlarında bildiği tek şey artık hiç birşeyin eskisi gibi olmayacağıydı çünkü tanrılar sevgiyle baktıkları bu diyarın toprağına artık nefret ekmişlerdi.
|
Arafın doğurgan kızı-Ayana-
Ayana yaratılışın başında kıyametin sonunda varolan bir elçiydi. Daha saflar belli olmamışken günahlar dağıtılmış roller belirlenmişti. Ayana insanlığın yegane değeriyken Tanrıyla arasına girecek olan o varlık şeytandı.Tanrının planları belliydi ama şeytanın planlarını kimse bilmiyordu.
|
bu bir rüyaydı, mektuplar ve anılar
Sadece rüyaydı ama kim için?
+
Aralarından sadece biri sonsuzluğa karışmıştı ama neden hepsi sonsuzluğun yalnızca azap getirdiğini düşünüyordu? Kadın gitti ve geride yarım kalmış bir aile bıraktı. Parçası olduğu bir aile. Kendisinden geriye yalnızca bir sandık dolusu mektup kalan kadın arkasında bırakacağı enkazın en başından beri farkındaydı. Bunu istememişti, istemiyordu da ama zorundaydı. Gerçekten zorundaydı. Bu somut zincirlerin bedeninde oluşundan kaynaklı bir zorunluluktu. Bu zorunluluğu kendisi seçmemişti ya da uzun uzun düşünüp çoğunluğun iyiliği için yapmak zorundayım gibi bir kanıya da varmamıştı. Silahlar vardı, zincirler vardı ve silahlar alnında yaslıyken zincirler bileklerindeydi. En kötüsü ise zincirler kalbini ele geçirmişti, kalbi de ağzı da zincirliydi.
Ve işin acısı, gerçekten öleceğini düşünüyordu; ta ki bambaşka bir gerçeklik onu ızdırap veren kollarına alana kadar.
Ne yapacağını bilmiyordu.
Kusursuz bir planın içine düşmüştü, bir yandan perişan olan ailesinin yaşadıklarını düşünüyor bir yandan da sahte cenazesinde olanları izlediği anlar gözünün önünde gitmiyor ona krizler geçirtiyordu.
Her şey o kadar gerçekti ki, neyin sahte olduğunu neyin rüya olduğunu anlayamıyordu. Gerçekten bir rüyanın içinde olmalıydı.
+
"Baba," dedi on dokuzuna böyle bir günde basmış genç çocuk içindeki öfkeyle baş etmeye çalışarak. "Annem ölmedi."
"Biliyorum babam," dedi otuzlarındaki adam, biliyordu ama bunu öğrenene kadar çektiği azap hâlâ yerli yerindeydi. Oğlunun sahip olduğu öfkeye kıyasla çok daha fazlası vardı içinde ve büyük bir kinle, kucağında tuttuğu on beş aylık minik kızını uyandırmamaya çalışarak kısık sesle konuştu. "Biliyorum oğlum."
Devam etti. "Ve onu geri alacağız."
|
Döngü/ Lanetli Âşıklar
Birbirlerine düşman olarak başlayan bir Melez ve onu öldürmekle görevli Avcıyla bu serüvene Tanrı ve Tanrıçalar`ın katılmasıyla karışır.
Döngü`nün Tanrısı, yüzyıllar sonra gözlerini açmıştır ve kendi çocukları olması gereken Melezleri toplamak için yeryüzüne indiği an işler karışır.
Çünkü Döngü`nün Tanrısı, çocuğu olarak seçtiği Amari`nin tüm Melezleri katlettiğini yalnızca iki Melez`in yaşadığını öğrenmiştir. Tüm âlemlerden kovulan Melezlerin intikamını almak için uyanan Anastasia ve Alexis`in aslında yanlış Tanrıça tarafından yaratıldıklarını öğrendikleri an tüm güçleri ellerinden kayıp gider.
Bu cezanın sonucuysa Döngü`nün Tanrısı tarafından kutsanmalarıdır ancak Doğa Anne olarak bilinen Tanrıça`nın öfkesi hepsini gafil avlamıştır.
"Kime karşı, ne için savaştığımızı bilmiyordum ama bunun doğru olduğunu hissediyordum..."
"Ne yapacağız? Tanrılara savaş mı açacağız, bizim gücümüz ne ki?"
"Tanrıları ve Tanrıçaları toplayın, savaş başlayacak."
"Anastasia, bu savaş sizin için... Sizin gibiler için, artık kaçmadan korkmadan yaşamanız için."
Sonuçta tüm evrenlerde ve kitaplarda gücü fazla veya farklı olan herkes ötekileştirilirdi...
Karanlıkta kalan Melezler için...
*
"Ölme ve öldür Anastasia, melezlerin yaşamaya devam etmesi için öldür."
|
İnanmanın Ötesinde: Evren Ve Ruh Yolculuğu
Ya Tanrı Olmasaydı ?
Ölüm ve Fanilik?
Gerçekten sadece ibadet etmek için mi yaratıldın ?
|
Kan Kurusu Küller
Ben kendi hayatımın tanrısı olacağım,belki sizinde...
|
Normania
Kayıp bir diyar ve ayrı kalmış iki ruh...
Normania Diyarı 10 krallıktan oluşuyor. Asırlar önce Element Tanrısı Herberch`in dört çocuğu, Su Tanrıçası, Ateş Tanrısı, Toprak Tanrıçası ve Hava Tanrısı; Varoluş Tanrıçası`nın iki, Cennet Tanrısı ile Cehennem Tanrıçası; Yeryüzü Tanrısı`nın iki, Doğa Tanrıçası ve Hayvanların Tanrısı; son olarak Gökyüzü Tanrıçası`nın iki çocuğu Ay Tanrıçası Einal ve Güneş Tanrısı. Çocuklar kendi krallıklarını kurdular ve onlara güçlerinin özünü kullanma özelliği bahşettiler. Ay Tanrıçası büyük bir hata yapana kadar ger şey normaldi.
|
Din-I İslamhristi
"Merhaba. Öncelikle **Din-i İslamhristi**, İslam ve Hristiyanlık arasındaki birleşimi yansıtır. Uzun zamandır bu iki dini araştırıyorum, ama hangisi doğru anlayamıyorum. Bu yüzden İslam ve Hristiyanlık`taki ortak, doğru, önemli bilgileri, kişileri ve olayları barış sağlamak için bir kutsal kitaba topladım. İyi okumalar dilerim."
|
Blanca
Bir anne, evladı için ne kadar ileri gidebilir?
O insanlıktan çıkmayı bile göze aldı.
Beşiğinden alınan bebeğini bulmak için, bir kan emiciye bile dönüşmeye razı olan bir anne düşünün. Ve asırlar boyu bıkmadan usanmadan, dünyanın her yerini gezerek evladını arayan bir anne .
1813`te bir İngiltere kasabasında, genç bir kadın cadı zannedilerek yakılmak üzereyken küçük bebeği beşiğinden sessizce alınıp kayıplara karıştı. Yanmaktan kurtulmuş olmasına rağmen acısı çocuğunun kaybını öğrenmesi ile daha da artan genç kadın, yakın bir dostundan, onu kan emiciye dönüştürmesini istedi. Ve bir annenin 1800 `lerin başından günümüze dek süren, asırlardır evladını arama mücadelesi başlamış oldu.
|
Azna Han( Fesatlık Tanrıçası)
Yer altının biricik güzelliği. Bütün doyarın imkânsız aşkı.
|
Kanadı Kırık Kelebekler Diyarı Nursema Cicikız |
Kanadı Kırık Kelebekler Diyarı
Ben, bizim ailemize ilahi iplerle bağlı olduğumuza inanırım. İpler uzar, ipler kısalır, ipler kopar ama ipler bağlanmaz. Kopan ipe düğüm atılmaz. Ben aileme bağlı olduğum ipleri koparmamaya çalıştım ama onların böyle bir çabası yoktu. Babam aramızda gerinen o ilahi ateşe verdiğinde abim onun yüzünden öldü. Annem sustu ve izledi ve ben abimin katilleriyle aynı evde yaşamak zorunda kaldım. Yanan ipler abimin kurduğu ve içinde yaşadığım o huzurlu evi de yaktı. Üzerimde abimin cenazesinden beri çıkarmadığım siyah yas elbisesiyle yanan anılarımı izlerken biri geldi. Kalbinin üzerinde büyük bir yanık izi olan bir adam. Hiç çekinmeden sağlam tuğlalardan ördüğüm duvarımdan ateşe atladı ve biz beraber yandık. Kanadı kırık kelebekler diyarının tanrısı kopardığı bütün kanatları ateşimize atıp yangınımızı harladı. Yanık kokulu bu adamın koynunda o evin içinde yandım. Fakat kül olmadım. Keşke kül olsaydım belki o zaman yeniden doğardım. Ama burada olmaktan şikayetçi olmadım hiç bir zaman. Çünkü o buradaydı. Kokusu burnumda, teni tenimde, aşkı kalbimdeydi. Ve ben mutluydum. Canım yanıyordu ama mutluydum. Bu adam cehennemin ortasında zebanilerin gözlerine bakıp kahkaha atmayı öğretmişti bana. Ve bu adam iyi ki vardı.
|
TANRILARA KARŞI Sakine çiçek |
TANRILARA KARŞI
Ejderhanın tanrılardan üstün olduğu bir düyna da insan olmakta zor, tanrılara karşı olmakta zor.
Ejderhanın gözyaşı ile doğan bir ırk, OD, insan kadar aciz ama ejderha kadar güçlü de olabilir tanrıların düşman olmak için karşılarına çıkamadığı bu soy yok olabilmeye ilk defa bu kadar yaklaşmıştı. tüm düşmanlar teker teker saldıracak kadar mert değil hepsi onları yok etmek için ellerinden gelen ne varsa yapmaya hazır bir şekilde bekliyor
|
Jeager: Adaletin İki Yüzü
Evren, lanetli varlıkların istilası altında kalırken, Jeager`ların adaleti Ozen`in ihanetiyle gölgelenmişti. Kâinat, bir zamanlar Jeager`ların koruduğu denge ve düzeni ararken, şimdi kötülüğün gölgesinde umutsuzca çırpınıyordu. Ta ki seçilmiş olan, umut ışığı gibi belirene kadar...
|
Asar'ın Evlatları
Bir gün düşünün, ufak tefek sıkıntılar dışında oldukça sıradan bir gün. On yedi yaşında dinç, gururundan ödün vermeyen, hatta kibirli bir gençsiniz ve o sırada tek derdiniz fakültenizin merdivenlerini hızlı bir şekilde tırmanarak yarım saat sonra yapılacak olan sınava yetişmek.
Düşündünüz mü?
Şimdi de çıktığınız o merdivenlerde sonsuz bir döngüye sıkıştığınızı ve oradan nasıl çıkacağınızı bir türlü anlayamadığınızı düşünün. Yiyecek yok, su yok, yatak yok, yorgan hiç yok. Sadece siz ve merdivenler. Oradan kurtulmak için delicesine çırpındığınızı düşünün.
Düşündünüz mü?
Şimdi de merdivenin gizemini çözüp kurtulduğunuzda eve döneceğinizi umarken önünüzde devasa bir kapının açıldığını ve orada hiç bilmediğiniz kişi ve yaratıklar arasında yaşamak zorunda olduğunuzu düşününün.
Düşündünüz mü?
Şimdi bir de çok güçlü bir tanrının tek çocuğu olduğunuzu ve orada kaldığınızı düşünün.
Son olarak da bunların hepsini birbirine karıştırarak düşünün. Ya da boş verin, düşünmeyin. O nadide beyninizi yormayın, çünkü ben bunların hepsini sizin yerinize düşündüm ve ortaya Asar`ın Çocukları çıktı! Türk Mitolojisinden beslenen, kurguya özel çizimlere sahip bu büyüleyici hikayeye hepiniz davetlisiniz.
-Asar`ın Evlatları uzun bir seri olacak olan Asar serisinin ilk kitabıdır.
Önemli Not: Çizimler için Ateşin Yüreği kitabının yazarı, dostum Serhat Kalip`e en içten teşekkürlerimi sunarım.
|
0% |