Yeni Üyelik
keyboard_arrow_left keyboard_arrow_left6.
Bölüm
keyboard_arrow_right
@hayatcetin
"Jasper nerdesin sen Tanrı aşkına! Edward burada neler çekiyor. Sen daha gelmedin.”

“Alice tam geliyordum ki şey oldu. Şey, Alice, YARDIM ET BENİ KAÇIRDILAR!” diye bağırdı ve adam hemen telefonu elinden alıp silahın kabzasını Jasper’ın başına geçirdi. Jasper yere düştü.

Alice ise Jasper’ın sözleri karşısında şok olmuş telefon elinde öylece kalakalmıştı. Emmett Alice’in o halini görünce hemen yanına geldi.

“Ne oldu Alice ne bu halin?”

“J..j…Jasper’ı kaçır..mış…lar” dedi kekeleyerek.

“Ne! Nasıl?”Rosalie duydukları karşısında şok olmuştu kardeşini kaçırmışlardı. Her ne kadar kardeşi olduğunu kabullenemese de gerçek buydu.

“Çocuklar bu konuyu ben hallederim. Merak etmeyin tek başıma olmam. Polisleri ararım. Siz Ed’in yanında kalın.”dedi ve hızlıca merdivenlerden indi. İnerken oranın hastane olduğunu unutup
“Em, arabanı alıyorum.”diye bağırdı. Hemşirelerden uyarı anında geldi elbette. Özür dileyerek çıkışa yöneldi Rosalie. Arabayı çalıştırırken Jasper’ı aradı. Açan yoktu. Yüzünde bir sıcaklık ve ıslaklık fark etti. Ağlıyor muydu? Jasper onun arkadaşıydı. Tabi ona bir şey olmasını istemezdi, buna çok üzülürdü fakat ağlamak…

“Sanırım ben onun kardeşim olduğunu çoktan kabullenmişim. Bekle beni abicim seni kurtarmaya geliyorum. İyi de nerdesin?”

Rose Jasper’ı bir kez daha aradı. Bu sefer telefon ilk çalışta açıldı.

“Jazz iyi misin kardeşim?”

“Rose, sizin evin önündeyim, hemen gelip beni almalısın. Çok kötüyüm. Çabuk ol!”

Rosalie kaza yapmamak için dikkat ederek son sürat eve geldi. Başlarında o kadar bela varken bir de o kaza yaparsa hayatları trajedi romanına dönerdi.Eve geldi. Ama dışarıda kimseyi göremiyordu. Verandaya çıktı. Orda da kimse yoktu. Kapıyı çaldı. Annesi kapıyı açtığında Jasper’ın içerde battaniyeye sarılmış sıcak çayını yudumlarken buldu. Her tarafı kan içindeydi. Çok kötü dövüldüğü belliydi.

“Neler oldu sana böyle? Anlatabilecek kadar gücün var mı? Ya da istersen şimdi uyu. Benim odamda kalabilirsin. Arkana yastık ister misin? Rahatsın değil mi?”

Rosalie ardı ardına sorular yönelttiğini fark edip utana kızara başını önüne eğdi. Jasper lafı yapıştırmakta geri kalmadı.

“Ben havada bir kabulleniş kokusu mu alıyorum acaba?”dedi sırıtarak.

“Yok, evladım, kakaolu kek pişirmiştim, o kokuyordur. Yeni çıkarttım fırından.”diyen Rosalie’nin annesi, Jasper’a her tarafını acıtan bir kahkaha attırdı.

“Sanırım biraz dinlensem iyi olacak olanları sonra anlatırım hadi sen git. Bu arada Edward nasıl lütfen iyi olduğunu söyle,onun acısını kaldıramam şu durumdayken bende ölürüm.”dedi Jasper.

“İyi merak etme MR çekecekler beyninde ödem oluşup oluşmadığını anlamak için eğer ödem oluşmuşsa bu çeşitli felçlere ya da hafıza kaybına neden olabilirmiş ödemin yerine bağlı.”dedi Rose.

“Umarım iyileşir. Ya da dur bende seninle geleyim hastaneye ha. MR sonuçları çıkmıştır, bakalım bir iyimiymiş.”

“Olmaz Jazz, sen yatıp dinleniyorsun hadi bakalım yukarı.”dedi Rosalie azarlarcasına.

İkisi de birbirlerine gülümsediler. Rose hastaneye geri döndü.

“Ama nasıl olur doktor, bu ödem hani geçici sorunlara neden olacaktı. Şimdi Edward bir daha yürüyemeyecek mi? Yapmayın ne olur bunun şaka olduğunu söyleyin. Lütfen!”

“Maalesef hanımefendi bir daha yürüyemeyecek.”

“Ne! Nasıl ya! Hiç mi tedavisi yok. Hiç mi…”

Tam merdivenlerden çıkarken doktoru duyan Rosalie Jasper’ın da halini gördükten sonra daha fazla dayanamadı ve merdivenlere yığılıverdi…

1 Hafta Sonra...

"Jasper yardım eder misin? Bende aşağı gelmek istiyorum." diye seslendi Edward odasından.

Rosalie ve Jasper hemen yukarı koştular. Bir süre sonra elinde tekerlekli sandalye gülerek aşağı inen Rosalie göründü. Arkasından da onun gülme nedeni...

Jasper Edward'ı kucağına almış, Edward da yeni gelin-damat misali kollarını onun boynuna dolamış sırıtıyordu. Onları gören herkes kahkahayı koyuverdi. Sonunda her şey yoluna girmiş hastaneden kurtulmuşlardı. Başlarındaki bela hala devam ediyordu tabii ki yani Rosalie'nin evine bırakılan notu "Bella'n..." diye tamamlayan şahıs hala ortada yoktu ama bir süre onu boş verip normal bir hayat yaşamak istedikleri için kimse konusunu dahi açmıyordu.

Rosalie sonunda Jasper'ı kabullenmişti. Bunu anne ve babasına da anlatmış aileler bir araya gelerek birtakım kararlar almışlardı. Çocukların bunca yıllık düzenlerini bozmamaya ama en ufak bir ihtiyaçta yardıma hazır olduklarına karar vermişlerdi. Jasper’ın annesi Rosalie'ye nazikçe,
"Bir annen de benim artık. Ne zaman bir sıkıntın ya da isteğin olursa hiç çekinmeden gel olur mu kızım." demişti. Aynısını Rosalie'nin annesi de Jasper'a söylemişti. Babalar da kaynaşmış arada bir birleşip sohbetler etmeye başlamışlardı. Her şey yolundaydı.

Edward hastaneden tekerlekli sandalyesinde çıkmış, Jasper'da birkaç ufak tefek yara için pansumana gitmişti. Kaçırıldıktan sonra uyarı maiyetinde dayak yemiş ve tam da kardeşi Rosalie'nin kapısının önüne çöp gibi atılmıştı. Neyse ki psikolojik bir sorunu olmadı.

Nihayet okula geldiklerinde sanki gelmeyeli yıllar olmuş gibi sevinçliydiler. Piyanolarını özlemişlerdi. Sınıfa çıktıklarında boşboğaz insanların yine boş durmadıklarını öğrenmiş oldular. Herkes neler olduğunu öğrenmiş, gelir gelmez etraflarını sarıp onları soru yağmuruna tutmuştu. Neyse ki içeri giren Bayan Hopkins onların kurtarıcısı olmuştu. Onu bile çok özlemişlerdi. Ara verildiğinde sınıftan adının Cassie olduğunu öğrendikleri bir kız ürkekçe yanlarına yanaştı ve hemen konuya girdi.

"Merak etmeyin sizi soru yağmuruna tutacak değilim. Aslına bakarsanız söylediklerimden sonra bunu bana sizin yapacağınızı düşünüyorum." diyerek dikkatleri üstüne çekmeyi başardı.

Edward,

"Neler oluyor?" diye sordu.

"Şey, Jessica bir hafta önce evinde ölü bulundu." dedi kız hala üzgün olduğunu belli eden bir iç çekişle.

"Nasıl?" dedi Alice.

"Kim yapmış?" dedi Emmett.

"Tam olarak ne zaman?" dedi Rosalie. Çünkü ona gelen kağıtta Jessica'nın icabına bakıldığı yazılıydı. Tanımadıkları bu şahıs tarafından. Kız korktuğum başıma geldi gibi bir yüz ifadesi içine girince Edward duruma el koydu.

"Durun çocuklar sakin olun da anlatsın kız. Anlattıklarında teker teker tüm sorularınıza cevap bulabilirsiniz biraz sabredin." diyerek yine soğukkanlılığını konuşturdu. Hepsi ona hak vererek susmuş kızın ağzından çıkacak sözlere odaklanmışlardı.

"Biz de haberlerde duyduk. Bir hafta önce evin salonunda elinde silah tam kalbine saplanmış bir kurşunla öylece yatarken bulunmuş. Öldüğü apaçık ortada. Polisler elinde silahı görünce intihardan şüphelenmişler. Ama kesin bir bilgi yokmuş daha. Masada duran iki viski bardağı durumun cinayet olabileceğini de düşündürüyormuş. Ailesi tabii ki perişan. Onlara sorulduğunda,

‘Bilmiyoruz ama iki üç gündür evin önüne siyah camlı bir araba yanaşıyor o da ona binip gidiyordu. Hiç sormadık kim diye. Zaten sorsak da söylemezdi. Bizim kızımız pis işlere bulaşmaz deyip daha fazla kurcalamadık. Ama sitenin kamerası bu olaydan hemen önce içeriye giren aynı siyah arabayı görüntülemiş. Onlar yapmış olabilirler.’ demişler. Ağlamaktan daha fazla konuşamamışlar." dedi kız.

Herkes yine Edward'ların evinde toplanıp Jessica'nın adresini öğrenip evine başsağlığına gittiler. Bu olayı irdelemek istemiyorlardı. Yine başlarına bir sürü bela alabilirlerdi. Ve dahası şu an Edward yürüyemiyordu ve içlerinde en akıllı ve soğukkanlısı oydu. O olmadan hiçbir şey yapamazlardı. Grubun lideri gibi bir konumdaydı ve kimse bunu önemsemiyordu. Arkadaşlıkları o kadar güçlüydü ki kimin lider kimin onun altında olduğu kimseyi ilgilendirmiyordu.

Emmett kapıyı çaldı. Jasper Edward'ın tekerlekli sandalyesini itiyordu. Genç ama ağlamaktan yıpranmış yaşlı görünüşlü bir kadın yavaşça kapıyı açtı. Edward hemen sözü aldı.

"Şey biz kızınız Jessica'nın okuldan arkadaşlarıyız ve başsağlığına geldik. Gerçekten çok üzgünüz." dedi. Kadın hepsini içeri buyur etti ve salona yönlendirdi. Hepsi oturduklarında kadın bir şey isteyip istemediklerini sordu. Hali gerçekten içler acısıydı. Bir şey istemediklerini söyledikten sonra Alice konuşmaya başladı.

"Bakın hanımefendi. Acınız çok büyük biliyoruz. Evladınızı kaybettiniz. Ama biz bunu yapanları bulmaları için polise verdiğiniz bilgilerin eksik olduğunu düşünüyoruz. Biz size yardım edebiliriz gerçekten. Lütfen bütün bildiklerinizi bize anlatın." dedi.

O sırada Rose her zaman yanında taşıdığı sarı kağıt parçasını kadına uzattı ve okumasını söyledi. O kağıdı polise vermemişti. Aslında iyi bir delildi ama bu işi kendi başlarına halletmek istiyorlardı. İşin içine polis girerse olay uzar da uzardı. Kadın kağıdı okuduğunda yeniden gözyaşlarına hakim olamadı. Rosalie,

"Sizi tekrar üzdüğümüz için özür dileriz fakat Jessica'yı öldürenler bizimle de uğraşıyorlar. Ve kim olduklarını bilmeliyiz. Bu işimizi daha da kolaylaştıracaktır. Lütfen biliyorsanız söyleyin. O sizin kızınızdı. Size mutlaka bir şey anlatmıştır." dedi.

Sonunda kadın derin bir nefes aldı ve
"Almira!" dedi."Bunu yapan o!"

modal aç
modal aç
modal aç