@00selenophile_00
|
Bu kitap, her sevginin sonunda kaybeden bütün kızlara...
Kitaba başladığınız tarihi buraya yazar mısınız?
11 yıl önce...
"Anne!" Attığım çığlığın haddi hesabı yoktu. Babam yerde kanlar içinde yatarken bunun sebebi öz yeğeniydi.
Gözü dönmüş gibi bütün şarjörü annemin göğüs kafesinde boşalttıktan sonra, elindeki silahı yere fırlatıp bana doğru gelmeye başladı. Sanki mümkünmüş gibi duvarın köşesine daha çok sokulmaya başladım.
Sadece yok olmak istiyordum, anne ve babamın katili ile bu pis depoda olmak istemiyordum.
Gözlerimi sımsıkı kapatıp sessizce ağlamayı devam ettim. Sıska bedenim tir tir titriyordu. Bana hiç yardımcı olmayan hıçkırıklarım, depoda yankılanıyordu. Ama durduramıyordum, bu lanet sesimi susturamıyordum. Çünkü ondan korkuyordum, ondan çok korkuyordum. Öz amcasını ve yengesini öldüren birinden her şey beklenirdi.
Soğuk elleri kolumu sertçe kavradığında tiz bir çığlık attım. Çığlığımdan rahatsız olmuş gibi sert bir nefes alıp, yüzüme şiddetli bir tokat attı.
Ağlamaya devam ettiğimde o korkunç sesiyle, "Bir daha sakın bağırma!" dedi.
Elimin tersiyle burnumdan akmaya başlayan sıvıyı yavaşça sildiğimde, bunun kan olduğunu görüp daha çok ağlamaya başladım.
Korkutucu bir yavaşlıkla yüzüme doğru eğilip kulağıma yaklaştı. Her yaklayışında, barut kokusunu daha çok soludum. Genzimi yaktı, ses çıkaramadım.
Yüzündeki korkunç maskesinin ardından sesli bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı. "Yaşamaya çalış Kızıl. Sen benimsin, hep benim olacaksın, seni kimse benden alamaz." Sesi derinden ve korkutucu çıkıyordu.
"Seni hep izleyeceğim, benim tarafımdan izleneceksin. Gittiğin her yerede, gölgen gibi arkanda olacağım. Seni yaşatacığım, aynı zamanda seni yavaş yavaş tüketeceğim.” Göz yaşlarım akmaya devam ederken, konuşmaya devam etti. “Ama korkma, ölümün benim elimden olmayacak." Durdu, elini kaldırıp kızıl saçlarımı yavaşça okşadı ve üstüne basa basa "İzleniyorsun Kızıl!" dedi. Kaçmak istedim ondan. Hayır, bana zarar vereceği için değil, bana zarar vercek korkularla beni yaşatacağı için.
Yaşlı gözlerimi üst üste kırptım. Ama her kırpışımda gözyaşlarım su misali akmaya devam etti. Son söylediği o kadar netti ki, sanki bana hep hatırlatacakmış gibi söylemişti. Sanki hayatımı bu son dediği şey mahvedecekmiş gibi.
Benden biraz uzaklaşıp cebinden bir şey çıkardı. Gözyaşlarım arasında cebinden çıkardığı şeyi görmeye çalıştığımda gözlerim kocaman oldu. Elinde bir şırınga vardı ve şırınganın içi doluydu.
Bana tekrar yaklaşıp tek eliyle bütün bedenimi esir aldı. Şırıngayı boynuma yaklaştırdığını gördüğümde tekrar çığlık attım. O şeyi benim üstümde kullanmayacaktı değilmi? Ama ben iğnelerden korkardım, hemde çok korkardım. Çünkü onlar benim canımı acıtıyorlardı. Bana acı veren her şeyden ve herkesten korkardım ve nefret ederdim.
“Acımayacak, tamam mı?” Yalandı, yalan söylüyordu. Acıyacaktı. Biliyordum. Düştüğümde babam hep acımadı, kalk ayağa derdi. Yalandı, acıyordu, susuyordum. Acıdığını söyleyemiyordum, inanmazdı. Yalandı, bana söyledikleri her şey yalandı. Yalandı, benim hayatım yalandı!
Boynumun sağ tarafında bir sızı hissettiğimde başım dönmeye başladı. Sanki kirpiklerim göz kapaklarıma ağır geliyorlarmış gibi yavaşça kapanıyorlardı.
Beni tutan kolların uzaklaştığını hissettiğimde, başım soğuk betona düştü.
Yine onun sesini işittim.
"İzleniyorsun Kızıl."
Gördüğüm son şey ise onun hızlıca anneme doğru ilerlerleyip cebinden çıkardığı şey ile uğraşmasıydı.
Gözlerim kapandı.
İçimde susturulması güç olan sesler vardı. Susmasını da istemiyordum.
Ölme anne, ölme. Benim senden başka kimsem yok. Beni yalnız bırakma. Ben tek başıma bu kan gölünde boğuluyorum, anne. Ne olur ölme. Beni babam gibi hemen terk etme. Korkuyorum...
Siren seslerini duyuyordum, sanırım polisler geliyorlardı.
2 Şubat 2012.
Hayatımın tamamen değiştiği gün.
On bir yaşındaki küçük bir kız çocuğun bütün mutluluğunun elinden alındığı gün. Bütün varlığı olan anne ve babasını kaybettiği gün.
Ben bir çocuktum, haketmiş miydim anne ve babamın gözlerimin önünde katledilmesini? Ben bir çocuktum, haketmiş miydim öksüz kalmayı? Ben kimseye zararı olmayan bir kız çocuğuydum, haketmiş miydim küçük yaşta ölümün soğuk esintisini hissetmeyi?
Ölüm bazen bir kurtuluş yoludur. Ölüm bazen sana verilen en kıymetli nimettir. Ölüm bazen her şeyin en doğrusudur.
Ölüm bazen iki toprak bir çiçektir.
Ve ölüm bazen geride kalanları düşünemeyecek kadar kör olup, kabul ettiğin bir davetiyedir… &
Evett bölüm sonuna geldik. Kısa bir bölümdü çünkü giriş bölümdü. Yorumlarınızı bekliyor olacağım. Diğer bölümde görüşürüzz |
0% |