Yeni Üyelik
3.
Bölüm

FL | 0.3

@0123yvonne3210

 

"SİZİ BULDUM!"

 

 

"Kimin sesi bu?"

 

 

"Soon Yeo, değil mi?"

 

 

"Nerden-"

 

 

"Yaka kartından. Ses güvenliğin. Sanırım başka bir çifti yakalamış."

 

 

"Büyük ihtimalle."

 

 

"Yha! Kaçmayın!"

 

 

Bir süre ses gittikten sonra konuşmuştum.

 

 

"Gittiler mi?"

 

 

"Sanırım."

 

 

Demiş ve saklandığımız odanın kapısını açıp odadan çıkmıştı.

 

 

"Gel. Gitmişler."

 

 

Bende çıktığımda etrafıma bakmıştım.

 

 

"Neden etrafına bakıyorsun?"

 

 

"Gitmişler mi diye."

 

 

"Gittiklerini söylediğimi hatırlıyorum?"

 

 

"Evet. Söylemiştin. Ama ben sana inanmamışım demek ki."

 

 

Histerik bir şekilde gülmüş ve sırıtmaya devam etmişti.

 

 

"Neden gülüyorsun?"

 

 

Bileğimi yine nazikçe tutmuş ve beni kendine çekmişti. Reflex ile ellerim göğsünde yerini alırken Yoongi kulağıma eğilerek konuşmuştu.

 

 

"İşte bu yüzden..."

 

 

Demiş ve eğdiği kafasını kaldırmıştı. Kendime geldiğimde ellerim ile göğsünden ittirmiştim.

 

 

"Ne bu yüzden?"

 

 

Sırıtarak ellerini cebine atmış ve ukalaca cevap vermişti.

 

 

"Boşver. Şimdilik bu kadar bilgi yeterli. Ama emin ol...daha sonra öğreneceksin. Yalnızca şuan zamanı değil."

 

 

Demiş ve arkasını dönmüştü. Tam gidecekken cebindeki elinin bileğini tutmuş ve onu durdurmuştum.

 

 

"Zamanı şimdi değilse...neden bana o cümleyi söyledin?"

 

 

 

​​​​​Yoongi'den

 

 

"Zamanı şimdi değilse...neden bana o cümleyi söyledin?"

 

 

Pekala. Gayet yerinde bir soruydu. Fakat...söyleyemezdim. Şimdi olmazdı. Sadece biraz daha beni düşünmeliydi. Yalnızca birkaç hafta daha...ben ve cümlem onun beyninde yer almalıydık.

 

 

"Birkaç hafta sonra...söyleyeceğim."

 

"Ne?"

 

 

Sorusu üzerine kafamı kaldırıp gözlerimi gözlerinden ayırdığımda Soon Yeo'ya doğru bağırarak koşan bir Jimin ve onu durdurmaya çalışan Hoseok ile Namjoon'u görmüştüm.

 

 

"Gitmeliyim. Kendine çok iyi bak, Soon Yeo."

 

 

Arkamı dönmeden önce gördüğüm şey Jimin'in Soon Yeo'yu kendine çevirip endişeyle bir şey olmuş mu diye bakmasıydı. Arkamı döndüğümdeyse Jimin bana bağırarak bir şeyler söylemişti.

 

 

"NE YAPTIN ONA!?"

 

 

Nefesimi sesli şekilde dışarıya verip arkama geri dönmüştüm.

 

 

"Hiç birşey. Sadece konuştuk."

 

 

Demiş ve Soon Yeo'ya göz kırpıp okula adımlamıştım. Arkamdan gelen Namjoon ve Hoseok hemen yanımda yerini almıştı.

 

 

"Hey, ne yaptın kıza!?"

 

 

"Sadece konuştuk."

 

 

"Kız şoka girmişti. Nasıl sadece konuştunuz!?"

 

 

"Ne oldu?"

 

 

Demişti yanımıza yaklaşan Seokjin. Hoseok anında cevaplamıştı.

 

 

"Bu psikopat Soon Yeo ile birşeyler konuştu!"

 

 

"E, ne var bunda?"

 

 

Demişti bu durumu normal karşılayan Seokjin. Namjoon ise elini sallayıp sözü almıştı.

 

 

"En son kız şoka girmişti. Cidden ne söyledin de öyle oldu!?"

 

 

"Söyledin mi?"

 

 

Demişti Seokjin. Yalnızca o biliyordu herşeyi. Çünkü en sır tutucu kişi oydu.

 

 

"Neyi? Hey! Bizim neden hiçbir şeyden haberimiz yok!?"

 

 

"Sır tutamıyorsunuz da ondan sizi ahmaklar! Hadi kütüphaneye gidiyoruz!"

 

 

Demişti Seokjin, Hoseok'un yakınışlı sorusuna cevap vererek. Ardından Namjoon ve Hoseok'un koluna girip onları götürmüştü. Sınıfa girecekken ilerideki 4lü dikkatimi çekmişti.

 

 

Jungkook, Taehyung, Jimin ve Soon Yeo. Sınıflarının önündeydiler. Tam sınıfa gidecekken Soon Yeo'nun bakışları durmamı sağlamıştı.

 

 

"Hey! Kime bakıyordun dostum?"

 

 

Demişti elini omzuma atan embesil. Sırıtan ifademi bir kenara atıp sorusunu gerektiği gibi cevaplamıştım.

 

 

"Tanışıyor muyuz?"

 

 

"Hayır. Ama sanırım benimkine bakıyorsun. Bakmamalısın!"

 

"Ne?"

 

 

"O baktığın kız...benim sevdiğim kişi. Ona bakma yoksa o gözlerini-"

 

 

"Sadece sevdiğin kızmış. Nereden seninki oluyor? Onun bundan haberi var mı?"

 

 

"Aish! Neden bu kadar sinir bozucusun? Her neyse, ona bakma bana yeterli!"

 

 

"Gözümü senin komutlarında hareket ettirmeyeceğim."

 

 

"Ne? Yha! Sen ölümüne mi susad-"

 

 

"Hey! Ne yapıyorsun burada?"

 

 

Diyen çocuk az önceki boş yapan çocuğu kolundan çekerek götürmüştü. Sessiz de konuşsalar duyuluyordu.

 

 

"Neden beni tutuyorsun!? Onu öldüreceğim!"

 

 

"Neden ölümüne susamaya bayılıyorsun! Aish cidden, ne yapacağım seninle ben böyle!?"

 

 

Sınıfa girecekken Soon Yeo'nun az önce giden ikiliye baktığını görmüştüm. Soon Yeo gözünü çevirip bana baktığındaysa sınıfa girip sıramda yerimi almıştım.

 

 

 

Soon Yeo'dan Devam

 

 

"Nereye bakıyorsun?"

 

 

Demişti Taehyung benim baktığım yere bakarak.

 

 

"Boşver. Gözüm boşluğa daldı. Gidelim."

 

 

"Nereye?"

 

 

Diye soru yöneltmişti bu sefer Jungkook. Ardından Jimin, Jungkook'un omzuna elini atıp sırıtarak konuşmuştu.

 

 

"Sanırım sevdiceğine bakıyordu."

 

 

"Ne!?"

 

 

Demiştik 3'ümüz de aynı anda.

 

 

"Sevdiceğin kim lan? Az önce Sunjae'nin sürüklemiş olduğu Hyunseok olamaz değil mi?"

 

 

"O...kim?"

 

 

"O nasıl olsun!? Hem o çocuk Soon Yeo'muza yakışır mı?"

 

 

"O zaman...kim?"

 

 

Demişti Jungkook. Jimin sırıtarak cevap vermişti.

 

 

"Min Yoongi."

 

 

"NE?!"

 

 

Bu sefer ben "ne" diye bağırmak yerine Tae ve Kook'tan farklı bir soru seçmiştim.

 

 

"Ne alakası var?"

 

 

"Az önce ne konuştunuz da dondun kaldın?"

 

 

"Bana bir şey söyledi fakat devamını getirmedi. Onu düşünüyordum."

 

 

"Ne söyledi?"

 

 

Diye sormuştu merakla Jungkook. Taehyung da heyecanla aynı soruyu sormuştu.

 

 

"Yha! Neden şuan sorguya çekilmişim gibi hissediyorum?"

 

 

"Çünkü öyle!"

 

 

"Söylemem."

 

 

"Neden?"

 

 

"Söyleseneee~"

 

 

"Aigoo~ Taehyung'cuğum beniiim~ Söyleyemem!"

 

 

"Neden?"

 

 

Diye sormuştu Jimin. Nasıl diyecektim onlara, çünkü bende henüz bilmiyorum diye?

 

 

"Çünkü-"

 

 

"Çünkü ben söylememesini istedim."

 

"Ne?"

 

 

Demiştik bu sefer 4'ümüz. Yoongi biraz daha yaklaşarak konuşmuştu.

 

 

"Ben söylemesini istemiyorum. O yüzden söylemeyecek."

 

 

Bu durumu saçma karşılayan Taehyung aklındaki soruyu Yoongi ve bana yöneltmişti.

 

 

"Soon Yeo ne zamandır senin isteklerini uyguluyor?"

 

 

Haklıydı. Böyle bir şey yapmayacağımı bilirlerdi.

 

 

"Çünkü onu tehdit ettim."

 

 

Mantıklı bir sebepti de, neyle? Tabi ki bu soru Jungkook'un da aklında yerini almıştı.

 

 

"Neyle?"

 

 

"Eğer bunu bir kişiye bile söylerse...onu öpmekle tehdit ettim."

 

 

4'ümüzün de gözleri irileştiğinde hepimiz bağırmıştık.

 

 

"NE?!"

 

 

Jimin bana soru soran bakışlar gönderdiğinde telaşla elimi iki yana kaldırıp sallamıştım.

 

 

"Hey! Ben cidden bir şey yapmadım! Bana inanabilirsiniz!"

 

 

Jungkook ve Taehyung da soru soran bakışlarıyla bana baktığında o an yerin dibine girmeyi dilemiştim.

 

 

"Soon Yeo, benimle gel!"

 

 

Demiş ve yine nazikçe bileğimi tutmuştu. Tam beni peşinden sürükleyecekken Taehyung diğer bileğimi tutmuştu.

 

 

"Ne konuşacaksanız diğer teneffüs konuşun. Şuan da ders başlayacak."

 

 

Demişti ve diğer bileğimi Yoongi'nin elinden kurtarıp beni sınıfa çekmişti. Arkamızdan da Jungkook ile Jimin girmişti.

 

 

Sıramıza geçtiğimizde onlar da yerine oturmuştu. Sıramız cam kenarında en arkadaydı. Ben Jimin ile, Jungkook da Taehyung ile oturuyordu.

 

 

"Neden etrafımı çevirdiniz? Hey! O bakışlar da ne öyle?!"

 

 

Taehyung elini kafama koyup saçlarımı kırıştırmıştı.

 

 

"Soon Yeo, anlat hadi."

 

 

"Yha! İlk öpücüğümü ona vermemi mi istiyorsunuz?!"

 

 

"Nereden öpeceğini söylemedi, değil mi?"

 

 

Demişti Kook beyciğimiz.

 

 

"Aish! Siz gerçekten bir gün benim sonumu getireceksiniz!"

 

 

"A-a, ne münasebo?"

 

 

"Jimin, dilin bozuldu sanırım?"

 

 

Sorumun üzerine Jimin omzuma vurmuştu.

 

 

"Yha! Ben senden büyüğüm!"

 

 

"Aramızda 1 gün var Jimin!"

 

 

"1 günde neler oluyor sen biliyor musun?!"

 

 

Tam konuşacakken Taehyung söze girmişti.

 

 

"Ben biliyorum. Mesela 'Soongi' adlı ship ortaya çıkıyor."

 

 

"YHA! SENSİN SHİP!"

 

 

3 Gün Sonra (Cumartesi)

 

Mn.yng: Lee Soon Yeo, değil mi?

 

 

Sn_yeo: Evet, kimsiniz?

 

 

Mn.yng: Ben Min Yoongi.

 

 

Hatırladın mı?

 

 

Sn_yeo: Ya ne demezsin!

 

 

Sayende arkadaşlarım sürekli dalga geçiyor benimle!

 

 

Mn.yng: Neden?

 

 

Sn.yeo: Neden mi?

 

 

İkimizi shipliyorlar!

 

 

Hey! Yarın onlara böyle birşeyin olmadığını açıklayacaksın!

 

 

Mn.yng: Pekala, açıklarım.

 

 

Okulda

 

"Hey! Bizi nereye götürüyorsun?!"

 

 

"Yoongi size birşey açıklayacak!"

 

 

3'ü de durmuştu ve birbirlerine bakıp sırıtmıştı. Ardından Jimin konuşmuştu.

 

 

"Sevgili olduğunuzu mu?"

 

 

"Ne? Hayır! Aramızda hiçbir şey olmadığını açıklayacak! Yürüyün!"

 

 

Spor salonuna geldiğimizde Yoongi ve arkadaşları da oradaydı. Yanlarına ilerlediğimizde Jimin, Taehyung ve Jungkook, Seokjin, Namjoon ve Hoseok'un yanına gitmişti.

 

 

Yoongi ile ben salonun ortasında kalmıştık.

 

 

"Onlara açıklasana! Sürekli beni sıkıyorla-"

 

 

Sözümü yarıda bırakan şey onları gösteren elimi nazikçe tutan Yoongi olmuştu.

 

 

"Hey! Ne yapıyorsun?"

 

 

Sorum üzerine gülümsemiş, elini yanağıma koymuş ve baş parmağı ile yanağımı okşamıştı. Pekala, ben gayet iyiyim. Kalbimde gayet normal atıyor!

 

 

"Yoongi...n-ne yapıyorsun?"

 

 

Sesim gittikçe alçalırken Yoongi benim her bir cümlemin ardından gülümsemesini büyütüyordu.

 

 

"Yoong-"

 

 

Sözümü bölen şey bu sefer Yoongi'nin elleri değil, dudaklarıma kapattığı yumuşak dudakları olmuştu. Neye uğradığımı şaşırıp hareketsiz kalmıştım.

 

 

Biraz sonra çocuklar alkışlamaya başladığında kendime gelmiş ve Yoongi'den ayrılmıştım.

 

 

Utanmış olduğumdan hemen yere eğilmiş ve çantamı yerden alıp kapıya dönmüştüm. Fakat gördüğüm şeyler duraksamamı sağlamıştı.

 

 

Kapıda 2 çocuk vardı. Sanırım bu ikili o gün bizimkilerin bahsettiği Hyunseok ile Sunjae'ydi. Sanırım ismi Hyunseok olan çocuk ellerini ağzından çektikten sonra kolunu Sunjae'den kurtarıp Yoongi'ye ilerlemeye başlamıştı.

 

 

Gözlerim ile Hyunseok'u takip ederken Yoongi'ye vurmak için hazırladığı yumruğu fark ettim. Ne oluyordu buna? Neden benim yerime o vuruyordu?

 

 

Tam vuracakken kolunu tutmuştum. Bu yüzden vuramamıştı. Kolu elimdeyken bana döndüğünde yüzündeki kırgınlıkları görmüştüm.

 

 

"Neden ona vuracaktın?"

 

 

"Çünkü o piç seni öptü!"

 

 

"Dediğin gibi, beni öptü! Sanane ki bundan!?"

 

"Ne?"

 

 

"Sanane diyorum! Sanki seni öpmüş gibi tepki verme!"

 

 

"Soon Yeo, bırak şu salağın kolunu!"

 

 

Yoongi arkamda durup elimdeki Hyunseok'un kolunu bıraktırmış ve beni kendisine çevirmişti. Ardından kulağıma fısıldamıştı.

 

 

"O seni seviyor."

 

 

"NE!?"

 

 

Yoongi hemen elleri ile ağzımı kapamıştı. Arkamı döndüğümde Hyunseok hala aynı pozisyondaydı.

 

 

"Hey! Eğer beni seviyorsan bile benim hayatım ve seçeneklerim seni ilgilendirmez! Eğer sevdiğin kişi seni sevmiyorsa o zaman buna göz yumup başka kişiyi sev!"

 

 

Demiştim ve Yoongi'nin elinden kolumu çekip salondan çıkmıştım. Arkamdan bağıran Jimin ile bizim grubunda peşimden geldiğini anlamam pek uzun sürmemişti.

 

 

"Hey! Soon Yeo! YHA YEO!"

 

 

"Ne oldu?"

 

 

"Sanki bize açıklamak istediğinizi gerçekten açıkladınız, hm?"

 

 

Jungkook'un bu sözü üzerine durmuş ve arkamı dönüp işaret parmağımı onlara sallamıştım.

 

 

"Eğerki bu konuyu tekrar açarsanız hepiniz benim elimde kalırsınız ona göre!"

 

 

Ardından arkama dönüp sınıfa ilerlemiştim. Geldiğimde sınıfın kapısının önünde Yoongi vardı. Ne zaman gelmişti buraya!? Onu görmezden gelmeye çalışarak sınıfa girmek istemiştim fakat Yoongi ve kolumdaki eli buna izin vermemişti.

 

 

"Neden benden kaçıyorsun?"

 

 

"Kaçmıyorum!"

 

 

Demiştim. Fakat kaçtığım çok barizdi. Utançtan gözümü onun gözlerine çıkartamadığım için yere bakıyordum. Yoongi çenemden tutmuş ve nazikçe kafamı kaldırmıştı. Gözlerim ile gözleri birleştiğinde konuşmaya başlamıştı.

 

 

"Benden kaçma Yeo. O güzel gözlerini benden kaçırma. Ayrıca benim yanımda hiçbir şeyden de utanma."

 

 

Evet, asla ve asla bu konuşmadan sonra dahada utanmamıştım. Hayır, tabiki böyle birşey olmadı!

 

 

"Gözlerini benden kaçırma demiştim!"

 

 

"Ama-"

 

 

"Eğer benden utanmaya devam edersen...seni yine öperim!"

 

 

"NE!?"

 

 

Demiştim şaşkınlıkla Yoongi'ye bakarken. Bu tepkim sonucunda gülmüş ve sorumu cevapladı.

 

 

"Yanlış duymadınız küçük hanım."

 

 

"Sensin o küçük hanım!"

 

 

"Ben? Küçük hanım? Hanım? Ben?"

 

 

"Aish! Ben gidiyorum!"

 

 

Diyip arkamı dönmüştüm. Fakat arkamızda Jimin, Taehyung, Jungkook 3'lüsü olduğundan geri arkama dönüp Yoongi'yi itip sınıfa girmiştim. Yine de işler istediğim gibi gitmemişti.

 

 

Tüm sınıf bize bakıyordu. Hiçbirini aldırmadan sırama geçtim ve başımı masaya koyup uyudum.

 

(...)

 

 

"Soon Yeo, uyan!"

 

 

Demişti kulağıma fısıldayan ses. Kafamı kaldırdığımda sınıf boştu. Jimin, Taehyung ve Jungkook'da yoktu. Normalde böyle yapmazlardı fakat sanırım kulağıma fısıldayan ses öyle yapmalarını istemişti.

 

 

Kafamı kaldırdığımda Seokjin beni karşılamıştı.

 

 

"Sonunda."

 

 

Anlamayan gözlerle ona baktığımda kendini açıklama gereği duymuştu.

 

 

"Ah, şey. Aslında Yoongi seninle bu konuyu konuşmamamı söylemişti fakat...sanırım kendimi tutmayacağım."

 

 

"Ne...konusu?"

 

 

"Şey...burada konuşmasak?"

 

 

"Sınıf boş. Burada konuşabiliriz bence."

 

 

Demiştim sırama daha da yayılarak. Seokjin etrafa bakıp kapının oraya gitmiş ve orayı da kontrol edip kapıyı kapamıştı. Ardından önümdeki sıraya oturup bana dönerek konuşmuştu.

 

 

"Açıkcası...nasıl söyleyeceğimi henüz bende bilmiyorum."

 

 

"Neyi?"

 

 

"Hani siz şimdi Yoongi ile se-"

 

 

"Hayır! Sevgili falan olmadık biz onunla!"

 

 

"Biliyorum. Ama bu daha büyük sorun."

 

"Ne?"

 

 

"Bak, Yoongi sana aşık. Bunu göz önünde bulundur lütfen. Eğerki onunla sevgili olmayacaksan o zaman buradan kaçmalısın."

 

 

"Neden?"

 

 

"Yoongi'nin ailesi çok kabadır. Ona çocukluğunda beri hep biriyle öpüşmemesi veya yakınlaşmaması, eğer bunlar olursa da o kişiyle evlenmesi söylenir."

 

"Ee?"

 

 

"Eğer birisiyle bunları yaparsa o kişiyle Yoongi'yi evlendireceklerine dair kendilerine söz verdiler."

 

 

"Ne!?"

 

 

"Yoongi ilk kez bir kız ile bu kadar yakın ve o kişiyi öptü."

 

 

"Ailesi nasıl bilecek ki?"

 

 

"Müdür Bey Yoongi'nin babası. Ayrıca kimya hocası da Yoongi'nin annesi."

 

 

"NE!?"

 

 

"Şhhh! Bağırma!"

 

 

"Yani şimdi Yoongi ile beni..."

 

 

"Evet. Eğer öğrenirlerse o zaman evleneceksiniz."

 

 

"Ama, ne yapmam gerekiyor?"

 

 

"Eğer evlenmek istemiyorsan ne diye oğlumla öpüştün ki!?"

 

 

"H-hocam."

 

 

"Evleneceksiniz! Hemen, yarın!"

 

(...)

 

 

"AĞAĞA!"

 

 

Omuzumdan tutan el diğer eli ile ağzımı tutmuştu. Ardından bana döndüğünde kim olduğunu görmüştüm. Yoongi'yi görmüştüm.

 

 

"Yakalatacaksın bizi!"

 

 

"Y-yoongi?"

 

 

"Evet. Hadi!"

 

 

"Nereye?"

 

 

"Benimle evlenmek istemediğini sanıyordum?"

 

 

"İstememek değil de-"

 

 

"İstemiyorsun işte Soon Yeo. Uzatma bu konuyu. Seni buradan götürüyorum."

 

 

"Nereye?"

 

 

"Ailemin seni bulamayacağı bir yere!"

 

 

"Ama-"

 

 

"Eğerki bana güveniyorsan benimle gel Soon Yeo. Emin ol seninle zorla evlenmeyeceğim. Çünkü sevdiğim kişilere zorla bir şey yaptırmam."

 

 

"Yoongi-"

 

 

"Hadi dedim!"

 

 

Kolumdan tutmuş ve beni arabasına bindirmişti. Çok hızlı gidiyordu.

 

 

"Y-yoongi, çok hızlı gidiyorsun!"

 

 

"Biliyorum."

 

 

"Yavaşla!"

 

 

"Annemler arkamızda. Yavaşlarsam...onlardan kaçamayız!"

 

 

"Korkuyorum."

 

 

"Özür dilerim güzelim ve şunu bil ki, seni çok ama çok seviyorum."

 

 

Gözünü yoldan ayırıp bana bakmıştı. Ardından uçurum gibi yerin hemen yanında durmuştu. Arkamızdan ailesi geliyordu. Ellerini yanağıma götürüp baş parmağı ile yanağımı okşadığında konuşmuştu.

 

 

"Seni çok seviyorum güzelim. Ölsem bile...ölsek bile seni sevmeye devam edeceğim."

 

 

Tam ne olduğunu soracakken ailesinin arabası frene basmak için geç kalmışlar, bize vurmuşlardı. Alınan darbe araba uçurumdan aşağı düşerken Yoongi'nin elini tutmuş ve kalbimden geçen cümleyi kurmuştum.

 

 

"Bende seni...bende seni çok seviyorum Yoongi. Biz asla...böyle ölmemeliyiz."

 

/ Bugün ki bölümde bu kadarr.

 

Eğer okunursa bir bölüm daha atabilirimm.

Loading...
0%