Yeni Üyelik
4.
Bölüm

FL | 0.4

@0123yvonne3210

​Yoongi'den | 2 Ay Sonra

Gözlerimi açtığımda hastane odasında olduğumu anlamıştım. Annem, babam, Namjoon, Hoseok, Seokjin, Taehyung, Jimin ve Jungkook. Bir dakika! Soon Yeo neredeydi?

 

"Oğlum! Çabuk! Çabuk doktor çağırın, Yoongi uyandı."

 

"B-baba."

 

"Yakışıklı oğlum benim. Çok korkuttun bizi!"

 

"Nerde?"

 

"Ne nerde?"

 

Diye sormuştu annem. Çocuklara soran gözler ile baktığımda hiç iyi bakmıyorlardı. Anlamışlardı Yeo'yu sorduğumu. Neden hepsi bir anda gözünü aşağıya indirmişti ki?

 

"Seokjin, bari sen cevap ver?"

 

Annem kolumdan tutup sallamıştı yorgun bedenimi.

 

"Ne cevabı oğlum, ne diyorsun?"

 

"Seokjin...lütfen."

 

Yalnızca iyi birkaç kelime duymak istiyordum. Ona birşey olmadığını bilmek istiyordum. Bensiz ölmediğini...bilmek istiyordum.

 

Namjoon ve Hoseok, babam ile annemi odadan çıkarttığında Seokjin Jimin'in anlatmasını söylemiş ve geri çekilmişti. Ne oluyordu cidden?

 

"Yoongi...Soon Yeo..."

 

"Ee? Jimin lütfen hemen anlat."

 

Jimin bir süre susmuştu. Jungkook bu sessizliği kaldıramayarak öne atılmıştı.

 

"Öldü o! Neyini uzatıyorsunuz ki!? Soon Yeo, hayatımıza aniden giren bu ahmak adam yüzünden öldü!"

 

Demiş ve odadan hışımla çıkmıştı. Taehyung ve Jimin'de onun peşinden gitmişti.

 

"Ne?"

 

Namjoon yanıma oturup anlatmıştı.

 

"O ölmedi. Sadece Jungkook öyle düşünüyor."

 

"Peki...ne oldu?"

 

"Gitti. Ailenden kaçtı."

 

Hoseok ve Seokjin de şaşırmıştı bu duruma.

 

"Nasıl yani?"

 

"1 hafta önce uyandı. O zaman ben Yoongi'nin yanındaydım. Hepiniz o gün evlerdeydiniz. Taehyung da o gün Yeo'nun yanındaydı. Sonra odaya Yeo ve Taehyung girdi. Yeo seni son kez görmek istedi. Daha doğrusu, kaçmadan önce son kez. Biraz daha duracaktı fakat ailen arayıp hastaneye geldiğini söyledi."

 

"İyi yapmış da 1 hafta mı?"

 

"2 aydır komadasın Yoongi."

 

"NE!?"

 

"Bağırma!"

 

"Keşke 1 hafta önce uyanıp onu görebilseydim. Bende ona yardım ederdim."

 

"Kendini toparlayıp geleceğini söyledi."

 

"Peki Jungkook neden bilmiyor?"

 

"Anlatmaya zamanımız olmadı. Hep bizi susturdu. Sadece kendine inanmak istiyor."

 

"Anladım. Bana yardım edin."

 

Hoseok yanıma gelip kolumu tutmuştu.

 

"Ne yapıyorsun?"

 

"Kalkmana yardım ediyorum?"

 

Kolumu Hoseok'un elinden kurtarıp cümlemi düzeltmiştim.

 

"Bana Soon Yeo'yu bulmam için yardım edin."

 

"He o anlamda!"

 

"Nasıl yardım edelim?"

 

"Onu bulmamız lazım."

 

"Ben sanırım biliyorum."

 

Demişti Namjoon.

 

"Nerede?"

 

"Aslında, evini biliyorum."

 

"Konumu ver ben hemen gideyim."

 

"Şimdi mi?"

 

Demişti bana bakarak.

 

"Durumum umurumda değil. Tek umurumda olan şey o, Soon Yeo."

 

"Bu arada, Soon Yeo sana bunu bıraktı."

 

Demiş ve elinde bir mektup uzatmıştı bana Namjoon. Elinden almış, açmış ve okumaya başlamıştım.

 

En Sevdiğim Kişi Yoongi'me, 22.07.2024

 

Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki, ben seni hep sevdim Yoongi'm. Ama bizim birlikte olmamamız lazımdı. Senin ailen nasıl seni evlenmen için birilerini zorluyorsa benim ailemde tam tersini yapıyor.

 

Hiç karşılaşmamalıydık belki Yoongi. Senin ailen ve benim ailem bu denli birbirlerine tezat iken...biz birlikte olamazdık, olmamalıydık. Eğer olsaydık...ölebilirdin. bunun olmasını istemiyorum Yoongi'm.

 

Ne senin ölmen ne de benim ölmem bu ilişkiyi kurtarmazdı. Bu yüzden gidiyorum. Gideceğim yeri Namjoon ve Taehyung biliyor. Eğer buraya gelirsen ve ben burada değilsem emin ol bana birşey olmuştur.

 

Sen benim olduğum yere gelene kadar seni bekleyeceğim. Ölene dek bile olsa sevdiğim, seni hiç bıkmadan bekleyeceğim. Birde şunu söylemek istiyorum Yoongi. Ben galiba deliriyorum. Anlamsız gülmelerim, dengesiz davranışlarım ve daha birçoğu. Ya kendimi kaybediyorum ya da içimdeki ben uyanıyor.

 

Hayat beni nereye savuruyor inan hiç bilmiyorum. Ben artık kendimi bulmak istiyorum. Ben yalnızca seninle olmak, senin olmak istiyorum.

 

Seni seviyorum Yoongi. Seni çok ama çok seviyorum, Min Yoongi'm...

 

"Bu mektubu bana...onun yazdığına emin miyiz?"

 

"Evet, neden?"

 

"Ailesi...onun ailesi nerede?"

 

Odaya henüz yeni giren Jimin cevaplamıştı sorumu.

 

"Ailesi birkaç yıl önce gitti. Soon Yeo gitmek istemedi o yüzden burada kaldı."

 

"Ailesinin Yeo'nun evlenmesini yasakladığını biliyor muydunuz?"

 

Taehyung ve Jimin 'hayır' cevabını verdiğinde Jungkook iç çekip konuşmuştu.

 

"Ben biliyordum. Ailesi Soon Yeo'ya damat bulana kadar erkekler ile temasta bulunmasını yasaklamıştı."

 

"Peki ya siz?"

 

"Bizim ailelerimiz arkadaş. Bu sebeple uzun zamandır arkadaşız. 4 aile de birbirleri hakkında herşeyi bilir. Hatta çoğu ev kurallarını birlikte aldılar."

 

"Soon Yeo'nun yanına gidelim!"

 

Demiştim. Taehyung ve Namjoon arabalara gitmişti. Bizde taburcu işini halledip çıkmıştık. Namjoon'un arabasında Namjoon, Seokjin, Hoseok ve ben vardım. Taehyung'un arabasında ise Taehyung, Jimin ve Jungkook.

 

Birkaç saat sonra bir eve gelmiş, burada durmuştuk. Ev oldukça büyüktü. Arabadan çıkıp eve girmiştik. Her yeri arasak da evde kimse yoktu.

 

"Kimse yok."

 

Demişti Hoseok yanıma gelirken. Aklıma mektuba yazdıkları gelmişti. 'Eğer buraya gelirsen ve ben burada değilsem emin ol bana birşey olmuştur.'

 

"Onu hemen bulmalıyız!"

 

Kurduğum cümlenin ardından dışarıdan bir çığlık sesi gelmişti. Jungkook anında bağırmıştı.

 

"Yeo'nun sesi bu!"

 

Dışarıya çıktığımızda araba gidiyordu. Hemen plakayı almıştık ve takip etmeye başlamıştık. Fakat bir süre sonra arabayı kaybetmiştik.

 

Hemen adamlarımıza plakayı göndermiştik. Onların bulmasını bekleyecektik.

1 Gün Sonra

Aradan bir gün geçmişti. Ya da 23 saat. Bu umurumda değildi. Konum bize geldiğinde konuma gitmiştik. Yol 6 saat gösteriyordu. O adamlara tam olarak 30 saat kazandırmıştık.

 

"Yoongi sakin ol ve camı yumruklamayı bırak!"

 

Demişti Seokjin. Pekala, bu dediği şeyin imkansız olduğunu oda biliyordu.

 

"Hyung sevdiğim kız gözümün önünde kaçırıldı ve biz adamlara tam 30 saat kazandırdık! Nasıl sakin olabilirim!?"

 

Namjoon bana hak verdiğini belirttiği bir cümle kurmuştu.

 

"Yoongi haklı Seokjin. Kim bilir diğerleri ne durumdadır."

 

Hoseok konuşmuştu bu kez.

 

"Kaç saat var?"

 

"5.30 saat var daha. Ama trafik böyle devam ederse 3 saatte orada olabiliriz."

 

İç çekerek geriye yaslanmıştım. Beklemekten başka bir çarem yoktu. Tam bu sırada hemen karşımda, denizin hemen üzerindeki dolunay ilgimi çekmişti. Deniz, dolunay, kumsal ve yıldızların uyumu mükemmeldi.

 

Eğerki Soon Yeo hala yanımda olsaydı...belki bizde bu denli mükemmel olabilirdik. Eğer ben onu öpmeseydim...belki hiç kaçırılmazdı.

 

Ya da ne bileyim, bu olanlar belki de hiç olmayacaktı. Ben lisenin başlarında başka bir okula geçseydim...ona hiç aşık olamayacaktım. Bu arada okul hayatımın bitmiş olduğunu ve ailem ile mafya liderliği yapmaya başladığımdan bahsetmiş miydim?

 

Ben gökyüzünü ve evrendeki şeylerin uyumunu izlerken başka bir yola girmiştik. Burası bir caddeydi. Caddeden başka bir sapağa girip mahallelerden birine girdiğimizde Namjoon ani şekilde frene basmıştı.

 

"Hey! Ne yapıyors-"

 

"SOON YEO!"

 

Hemen arabadan inip az kalsın çarpacağı kişinin yanına gitmişti. Bir dakika, ne dedi o?

 

"Soon Yeo mu?"

 

Bende hemen arabadan inmiştim. Bu...Yeo'ydu. Ama birşey vardı. Sanki bu beden...onun değil gibiydi. Ya da bu ruh.

 

Hemen yanına eğilip kollarından tutup o kilit soruyu sormuştum.

 

"İyi misin?"

 

"K-kimsiniz?"

 

"Ne? B-beni tanımadın mı?"

 

"Hayır. Siz beni tanıyor musunuz?"

 

"Seni nasıl tanımam Soon Yeo'm?"

 

"Ama...benim ismim Soon Yeo değil ki."

 

"İsmin...ne?"

 

"Yeo102. Ben bir klonum."

 

Herkes bunu duymuş ve aynı anda konuşmuştu.

 

"NE!?"

 

Ben zar zor aklıma gelen soruyu Yeo'mun klonu olduğunu söyleyen şeye sormuştum.

 

"Soon Yeo...nerede o?!"

 

"Onun klonunu, yani beni oluşturduktan sonra onu diri diri yakacaklarını söylediler."

 

"N-ne?"

 

"Biliyordum. Ona birşey olacağını biliyordum."

 

Demiş ve kendini yere atmıştı Jungkook. Soon Yeo'nun klonu...doğru mu söylüyordu?

 

"O fabrika ya da laboratuvar, her neyse. Orası nerede?"

 

Demişti kendini konuşmaya zorlayarak Taehyung. Klon cevap vermişti.

 

"Şurada."

 

Demiş ve bir yeri göstermişti. Hemen ayağa kalkmıştım. Onu kurtarabilirdik.

 

"Gidelim."

 

Klonu kolundan tutup yerden kaldırmış Namjoon'un arabasına bindirmiştim. Klon yanıma bende sürücü koltuğuna oturmuştum. Seokjin ve Hoseok çoktan bindiklerinde Namjoon, Taehyung'un arabası ile gelmişti.

 

Klonun tarif ettiği yere geldiğimizde arabalar durmuştu. Geldiğimiz yer oldukça sessiz bir yerdi. Karşımızda küçük bir villa vardı fakat kapısında hiçbir araç yoktu.

 

Hepimiz arabalardan inmiş ve eve ilerlemiştik. Klon arabadaydı ve Hoseok ne olur ne olmaz diye yanında kalmak istemişti. Eve girip her yeri arasak da hiçbir şey bulamamıştık. Tam çıkacakken merdivenin hemen altında bir kapı fark etmiştim.

 

"Yoongi, ne yapıyorsun orada? Hadi gidelim!"

 

"Burada bir kapı var."

 

Demiştim ve kapıyı açmıştım. Ardından bu odanın ışıksız olduğunu fark etmiş ve telefonumun fenerini açmıştım. Aşağıya indiğimde gördüğüm tek şey yerde büyük ölçüde kül olmasıydı.

 

"B-bu...kül!"

 

Jimin, Jungkook ve Taehyung hemen külün yanına gitmişlerdi. Ben bir süre durmuştum. Olanları kavramaya çalışıyordum. Jungkook ağlayarak bağırdığında kendime gelmiştim.

 

"B-bu...Yeo'nun en sevdiği k-kolyesi!"

 

Demişti Taehyung. Hemen yanlarına gitmiş ve yere eğilmiştim. Bacaklarımın üstüne çökmüştüm. Bir tane bile kemik yoktu. Fakat kemik izleri vardı.

 

"B-bunlar...Yeo'nun k-kemikleri mi?"

 

Seokjin'in sorusuna klon cevap vermişti.

 

"Evet, sanırım."

 

Herkes oldukça kötü olmuştu. Az önce gelen Hoseok ve klonda yanımızdaydı. Fakat klon...çok duygusuzdu. Bize nazaran, çok duygusuz...

 

"Ağlamayı-"

 

Jungkook kalkmış ve klonun yakasına yapışmıştı.

 

"AĞLAMAYALIM MI!? SENCE BU KOLAY MI LAN!? BİZİM HERŞEYİMİZ OLAN YEO YAKILIYOR VE ŞUAN ONUN YERİNE YANIMIZDA ÇAKMA BİR KLON VAR!"

 

Namjoon Jungkook'u tutmuştu.

 

"Yapma şunu!"

 

"NEYİ YAPMAYAYIM YA!? O KİM OLUYOR DA BİZE AĞLAMAMAMIZI SÖYLÜYOR!?"

 

Klon soğukkanlılık ile cevaplamıştı.

 

"Ben bir klonum. Yeo102."

 

"BAK HALA KONUŞUY-"

 

"Yeo beni sizin yanınıza bilerek gönderdi. Ne olursa olsun sizin yanınızda olmamı söyledi. Benim kaçmamı sağladı."

 

"Ne? İyi de neden?"

 

"Eğer kaçmazsam yanınızda Yeo olmadan yapamayacağınızı söyledi. En azından benimle yetinmeliymişsiniz."

 

"Sana nasıl inanalım?"

 

Hoseok'un sorusunun ardından karşımızda bir video belirdi. Yeo'nun tüm bunları gerçekten söylediği video.

 

"Y-yeo."

 

Yeo'yu izledikçe daha da kötü oluyordum. Lee Soon Yeo...o artık yoktu. Onun yerine Yeo102 olduğunu söyleyen bir klon vardı. Benim sevdiğim kadının bir klonu...

/ Bu bölümde böyle bittiii🥳

Başka bir bölümde görüşürüzz.

Loading...
0%