Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Giriş

@17numaradakaybolan

Selamlarr.

Yeni bir kurgu yazmak istedim, umarım beğenirsinizz.

Bölüme oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

 

 

 

GİRİŞ

Topu bana doğru attıklarında hızla yakaladım. Rakip takımdan bir kişi topu benim elimden almak için öne atılırken, topu sektirerek geriledim. Potaya istesem de basket atamazdım çünkü uzakta olduğumu düşünüyordum. Bu hamlem en fazla topu rakibe kaptırmamızı sağlardı.

Afra, rakibimiz olan İrem'e perde taktiğini uygularken "Potayı dene," diye bağırdı. İrem, Afra'dan kurtulmak için uğraşıyordu fakat Afra oldukça iyi savunuyordu.

Zaman kaybetmeden topu sektirerek yan yan koşmaya başladım. Elvin topu almak için uğraşıyordu fakat ona kaptıracak değildim. Ona sırtımı döndüğümde ne yapacağımı hesaplamaya çalışıyordum. Sağa koşacakmış gibi yapıp sola doğru koştum. Bu Elvin'i şaşırtırken bana da zaman kazandırmıştı. Potaya doğru hızla sektirerek koşmaya devam ettim. Topu elime alıp sağ-sol şeklinde iki adım attıktan sonra, topu çembere fırlattım ve içine girdi.

Turnike böyle yapılır işte.

Herkes alkışlamaya başlayınca, derin nefesler alıp önüme gelen saç tutamlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Afra ve Gökçe gülerek yanıma geldiğinde, aynı şekilde karşılık verdim. Maç sonuçları 9-17 şeklindeydi ve kazanan takım biz olmuştuk.

Gözlerim seyircilerin üzerinde gezinirken beden hocamız -aynı zamanda koçumuz- yanımıza geldi. Gözleri hepimizin üzerinde gezindikten sonra söze Gökçe'den başladı. "Gökçe, savunman iyiydi fakat daha iyisi olabilir. Savunmanı yaparken topa odaklan. Sen rakibe de sert temaslarda bulunuyorsun ve faul yapmış oluyorsunuz. Şutlarına bir sözüm yok, gayet iyiydin bu maçta."

Gökçe hafifçe kafasını sallayıp seyircilerimize, yani diğer öğrencilere baktı. Turnuvalarımız vardı ve isteyen herkes gelip izleyebiliyordu. Levent hoca bana döndü. "Özde, sende takım arkadaşlarını boş görünce olabildiğince pas ver. Bir iki kere şahit oldum, boşta olan arkadaşlarına pas vermeyi ihmal ettin. Buna dikkat et kızım. Onun dışında bitişlerin ve şutların yine çok iyi. Tebrik ediyorum."

Başımı hafifçe sallayıp "Sağ olun hocam," dedim. Levent hoca, Afra'ya dönerken yanlarından ayrıldım. Kalmamın nede olsa bir manası yoktu.

Bu arada ben Özde Aleda. Lise son sınıf öğrencisiyim yani anlayacağınız üzere 18 yaşındayım. Basketbola küçüklüğümden beri ilgiliyim ve okulumuzun basketbol takımında yer alıyorum.

"Özde!"

Afra'nın sesini duymamla ona doğru döndüm. Hızlı adımlarla yanıma gelip elini omzuma koydu. "Erkeklerin maçına kalıyor muyuz?"

"Bilmem ki," diyerek maça hazırlanan takımın üzerinde gözlerimi gezdirdim. "Ben üzerimi değişip kantine gideceğim. İstiyorsan sen izle, buluşuruz sonra."

Afra, başını sallayıp seyirci koltuklarının oraya yöneldi. Onun gidişiyle masanın yanına koyduğum spor çantamı omzuma taktım. Adımlarım soyunma odasına doğru ilerlerken, spor çantamın içindeki telefonumdan bildirim sesi geldi. Boş bulduğum ilk kabine girip spor çantamı açtım. Elim direkt telefonuma yöneldiğinde kabinin içinde bulunan koltuğa oturdum.

Bilinmeyen Numara'dan 2 yeni mesaj.

×2 Cevapsız Çağrı - Özel Numara

Kaşlarımı çatarak ekrana baktığımda gerilmiştim. Hemde çok gerilmiştim. Cevapsız çağrı bildirimini silip mesajları açtım.

"Her mevsim yeni bir mevsimle, her yıl yeni bir yılla sonuçlanır. Aralarında ki fark ne biliyor musun? Mevsimi tekrar yaşayabilirsin, fakat o yıla geri dönemezsin. Asla."

"Yakında karşılaşacağız Aleda. Çok yakında."

 

Loading...
0%