@18_murat_18
|
Böyle Şeylere İnanmazdım, fakat bizzat Yaşadım... Büyü ve Cin Musallatı Etkisinde Geçen Bir Senem... Belki bana "deli" diyeceksiniz, belki de ilgi çekmeye çalıştığımı düşünecek ve inanmayacaksınız. Ama en azından şuna inanın; tüm bunları yaşamak yerine, akıl sağlığımı kaybetmeyi dahi tercih edeceğim zamanlar oldu. Öyle zordu, öyle yıpratıcı vakitlerdi ki, geri dönüp hatırlamak dahi acı verirken, oturup bunları sizlerle paylaşıyorum. Paylaşıyorum, çünkü en azından bilin, en karanlık gecelerin de sonunda güneşin doğacağını ve aydınlığın hakim olacağını unutmayın. Çünkü dışarıda benim gibi nice insanlar var. Kimisi bu yüzden canına bile kıyıyor, intihar ediyorlar. Olayların başlangıcı... Hala geriye dönüp baktığımda kafamda netleştiremediğim tek zaman dilimi bu. Olayların başlangıcı... Öylesine belirsiz, öylesine hissettirmeden! *** Her şey son derece sıradandı. Üniversite eğitimimi yeni bitirmiş ve görev bölgesi olarak da (şimdi adını vermek istemediğim) şirin bir Ege ilçesine atanmıştım. Her şey son derece olması gerektiği gibiydi. Ege'yi severdim, kendimi şanslı hissediyordum bu yüzden. Nihayet öğrencilik sefilliği bitmiş; tam olarak yetişkinlik hayatıma geçişimi de bu güzel yerde, sakin sakin yapacaktım. Hem tatil gibi olacağını, hem de güzel bir alıştırma gibi kullanacağımı düşünüyordum. Ne kadar da saftım! Yeni yerleştiğim bu bölgede ilk iş bir ev bulmak oldu elbette... Hayatın güzel sürprizleri devam ediyordu. Ödemem gereken eğitim kredisi vardı ve yeni çalışmaya başlamış biri olarak, elbette ki maaşım çok da cazip değildi. Üstüne üstlük bir de eşyalar alıp, ev düzecektim. Emlakçı ücreti, depozito, taşınma masrafları falan filan derken, altından kalkması kolay olmayacak bir liste uzayacaktı önümde. Fakat şanslı insanım dedim ya, şans bana güldü gerçekten de! Bir emlakçının gösterdiği "köpek bağlasan durmaz" tarzı eve bakıp, umutsuzluk içinde çıktıktan sonra, mahallenin bakkalı ile sohbete daldık. Küçük yerlerin sıcak insanları işte. Bakkal benim hayatımı "nerelisin, annen baban ne iş yapıyor, maaşın ne kadar, nişanlın var mı?" gibi sorularla irdeledikten sonra, mahallelerine yakışır hanım hanımcık bir genç öğretmen olduğuma kanaat getirmiş olacak ki; o hayatımı değiştirecek olan teklifte bulundu. "Şu karşı sokakta" dedi... "Ev baya eski ama tertemiz, hem sahipleri de pek nezih insanlar!" Gösterdiği sokağın girişinde, pencerelerinden sardunyalar akan, ahşap, eski ama bakımlı, iki katlı bir ev tüm güzelliğiyle karşıda duruyordu. Eski Rum evlerinden; yüksek tavanlı, uzun pencereli... Tek kelime ile muazzam bir evdi gösterdiği. O nostaljik filmlerden fırlamış görüntüsü beni öyle etkiledi ki; "bu ev nasıl ısınır, güvenli midir, çelik kapısı falan var mı, ayrıca kimler yaşıyor içinde?!" gibi soruları sormak aklıma sonradan geldi. Beraber evin yanına gittik. Bakkal amca, pencere demirlerinden içeri uzanıp cama tıkladı. Perdeyi aralayan tonton teyzeciğin gülümsemesi öyle sıcaktı ki, "işte eve geldin" hissi sıcacık yayıldı içime... Bu evde yaşlı bir teyzecik, annesi ile beraber yaşıyordu. Yıllardır aynı mahallede olduklarından, herkesin birbirini tanıdığı bu ortamda, bir anda bakkal, bir komşu kadın, bir de ev sahibi teyzemiz bir anda kendimizi evin içinde bulduk. Başladılar bana evi anlatmaya... Ev sahibimiz, kaç nesildir burada yaşamışlar. Çocuklar büyütmüşler; sonra herkes kanatlanıp yuvadan uçmuş tabi. Anneciğiyle tek başına kalmış. Annesi yatalak, tahminen 80 civarıdır. Kendisi ise 55-60 yaşlarında. Tombiş yanakları, beyaz tülbentinden çıkan kınayla turuncuya boyanmış saçları ve çiçekli basma elbisesi ile çok neşeli bir kadın. Evin ciddi meselelerini büyük oğlu arada bir gelip hallediyormuş. Ama artık iyice yaşlandıkları için, hem gelir olsun odalar boş durmasın, hem de acil durumlarda seslerini duyacak biri olsun diye kiracı aramaya karar vermişler. Oysa daha emlakçıya bile gitmemişler. Çünkü bu onlar için de bir güven testi! Ben onlara, onlar da bana güvenmeli... Kadın kadına yaşayacağımız bu binanın üst katında onlar, alt kattaki iki odalı yerde de ben kalacağım. Fakat ev aslında bir bütün; ince kapılarla ayrılacak sadece dairelerimiz birbirinden. Beni adeta "Allah göndermiş". Hanım hanımcık bir kız, tonton teyzeler ile ne de güzel denk gelmiş! Bu ne güzel kısmetmiş! Ay hayırlısı olsunmuş! Hayatımın cehennemini yaşayacağım bu eve, işte böyle güzel sözlerle taşınmıştım. |
0% |