Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Kimsesiz ve Çaresiz

@18_murat_18

Olayı anlatan kişinin ismi kendi isteğiyle gizli kalmıştır.

"Köyümüz iki dağın ortasında kalıyor. Köyümüzde toplam 10 hane var. Çok küçük bir köy. Herkes aile gibidir. Köyde sadece su sorunu var. Evde suları şişelere doldururuz, bitince dağdan gelen suyla tekrar doldururuz.

Tabi buralar gündüzde, gecede acayip ıssız ve korkunç oluyor.

23 Ocak 1968, bu tarihi unutmam. Beni ailesiz bırakan tarih.

Olayı anlatmaya başlıyorum. O gün suyumuz bittiği için, annem bir kaç kere uyardı beni su al diye. Küçük kız kardeşimi yollayamayacağım için yine kaptım şişeleri, çıktım dağın yamacına.

Su, buz gibi akıyor, hava zaten soğuk. Suyu doldururken ellerim buz tutuyordu resmen.

Size kısaca dağı tarif edeyim. Dağın yamacında mezarlık bulunuyor. Eskiden Rum mezarlığıydı. Ne zaman bu mezarlığın önünden geçsem, koşma sesleri duyuyorum, yani bir insan koşması gibi değil, çok farklı. O yüzden geceye kalmak istemem su doldururken.

Ama o gece ne yazık ki geceye kalmıştım. 9 tane şişeyi doldurup, pazar çantasına koydum. Yatsı ezanı okumaya başlamıştı. Burada ışık olmadığı için, fenerle yolumu görüyordum.

Mezarlığın yanından geçerken duamı okudum. Ancak, öyle bir uğultu duydum ki, ayak bağım boşaldı korkudan. Sanki birileri ıslık çalıyor gibiydi.

Bide bizim köyde birçok terkedilmiş ev var. Onlardan biri de, dağın en aşağısında kalıyor. Mezarlıktan korka korka aşağı doğru o eve indim soluklanmak için.

Bütün kapılarda nedenini bilmiyorum M harfi yazılıydı. Kapının eşiğine oturdum. Evin bahçesinde incir ağacı vardı, çok büyüktü incirler. Canım çekmişti. Suları orda bırakıp ağacın yanına geldim. İki tane koparıp yedim.

Daha sonra cebime doldurmaya başladım. O an rüzgardan mı bilmiyorum, evin camı açıldı. Aldırış etmedim, koparmaya devam ettim. Bu sefer de, anlamsız bir şekilde köpek sesleri duymaya başladım, ama evden gelmiyordu. Dağdan geliyordu.

Kulağımda şu sesi işittim, 'vesr el habbas, kulhu el amena', tam emin olmamakla beraber, duyduğum şeyler bunlardı.

Acaba köyden biri benle maytap mı geçiyor diye düşündüm. Yeter bu kadar incir diyerek, suların olduğu yere döndüm.

Suları da alıp gideceğim sırada, dağın en üstünde yani suyun olduğu yerde, yeşil bir ışık gördüm. Bu imkânsızdı, çünkü orda herhangi bir elektrik direği vb şey yoktu.

S... et dedim içimden. İndim dağdan aşağı, ama bir yandan korkuyorum, köpek seslerini duydukça ayağım boşalıyordu.

Nihayet köy yoluna varmıştım. Yolda Musa emmiyi gördüm. Evin önünde dik dik bana bakıyordu. Bana katilsin sen dedi.

Ne diyon dayı sen diye çıkıştım. Bana cevap vermedi, durdu durdu içeri girdi. Bende arkasından küfürler yağdırdım.

Eve geldiğimde, kapıyı açan olmadı. Kapıyı çaldığım halde açan yoktu. Kapıda da M yazılıydı. Sanki yeni yazılmış gibiydi, boyaya da benzemiyordu. Işıklar da yanmıyordu.

Şüphelenmeye başladım. Komşulara gittim tek tek, acaba ordalar diye mi, ama hiç kimse bana kapısını açmadı.

Eve döndüm, omuzla kapıyı kırdım. Işığı açmamla, kız kardeşim, annem ve babamın cansız bedenine rastladım.

Duvarlarda kan izleri vardı. Ambulansı ve polisi aradım. Geldiklerinde beni yakaladılar. Çünkü komşularım benim eve silahla girip hepsini öldürdüğümü söylediler.

Cebimden kan aktığını gören, polis memuru cebime elini soktuğunda eli kanlanmıştı.

Polis tutukladı beni, sonra mahkeme 30 yıla mahkûm etti.

Yattım uzun zaman, sonra beş yıla kala af çıktı.

Dışarı çıktığımda yaşlı biriydim artık. Yaşım kırk küsür, ama baksan yetmiş yaşında gibiyim. Kimsesiz ve çaresiz.

Bunlar niye böyle oldu bilmiyorum. Araştırmakta istemiyorum artık.

 

 

Loading...
0%