Yeni Üyelik
14.
Bölüm

Şeytanın Oyunu 3

@18_murat_18

Ben kafamda onlarca soru varken dedemin evinin olduğu köye kadar geldim.

Günlerden pazardı, bütün köy, köyün girişindeki kilisedeydi. Onlara selam verip, dedemin evinin yolunu tuttum, güler yüzle karşıladılar beni.

Evin önüne geldiğimde düne nazaran evin daha da kötü koktuğunu fark ettim. Ulan günden güne pisliğe batıyor ev diye kendi kendime gülerken kapı açıldı.

Dedemin mezarını tam istediğimiz şekilde örtememiştik, ondan da biraz dışarıya koku geliyordu açıkçası.

Kürekle biraz daha toprak attım, telefonumu aldım ve tam kapıdan çıkacakken, üst katlara çıkmak aklıma geldi.

Bu eve çok kere geldim, ama en üst kata halen çıkamamıştım. Neler var neler yok merak etmiştim açıkçası. Hava da aydınlıktı ve ben az da olsa korkumu yenmiştim.

Yavaşça merdivene doğru yöneldim ve başladım üst kata çıkmaya...

Orta katta pek bir şey yoktu. Dedem sıkı bir tespih koleksiyoncusuydu. Yerde 2-3 tane güzel tesbih bulmuştum, attım onlar cebe.

Paramparça olmuş eski bir bisiklet, içi boş bir gardırop, kedilerin içine girdiği bir çekmece falan vardı. Anlayacağınız orta katta pek bir halt yoktu.

En üst kata çıkacaktım. Merdiven biraz daha uzundu, evin orta katı ve en üst katı arası biraz daha mesafeliydi, konak evlerin çoğu böyledir zaten.

En üst kata çıkmamla büyük bir şaşkınlığa uğradım, içeride sanırım köyün Hristiyanlarının depoladığı onlarca vazo, madalya, mücevherat vs. vardı.

Gerçekten neye uğradığımı şaşırmıştım. Bunlar kimindi, burada ne arıyordu.

Acaba bizim olabilir mi diye düşünürken, birden başımın arkasına sert bir darbe aldım ve yere düştüm bayılmışım.

Uyandığımda annem ve babam başucumdaydı. Babam çok sinirliydi, "Sana o eve gitme diye söylemiştim?" değil mi dedi.

"Telefonum oradaydı, sana haber verecektim baba" dedim.

Babam hazır cümleye atlamamışken konuyu değiştirmek için "ne oldu bana" diye sordum.

"Bilmem, tansiyonun düşmüş herhalde, seni bulamayınca oraya baktık " dedi.

Babam tansiyonun düşmüş diyordu. Ama ben, arkadan birisinin bana vurduğundan emindim.

Babam salak bir adam değildi, az çok fark etmiştir ensemdeki darp izini, ama salağa yatıyordu.

Babamın bir şeyler sakladığından artık emindim. Hocanın yanına gittiğimi ve onun anlattıklarını söyleyemezdim o sinirle, bana daha kötü şeyler yapmasından korkuyordum.

Nedendir bilinmez ama hiç bir dayanağım olmamasına rağmen başıma vuranın babam olduğuna emindim. Babam da tavrından dolayı az çok tahmin etmişti.

"Bu gece erken uyu, dinlen, yarın benle şehre geleceksin" deyip aşağı indi babam. Ben de balkona çıkıp bir sigara yaktım, köyü izliyorum.

Sigaram bitince televizyonu açıp flim izleyeme başladım, izlerken uyumuşum.

Sabah uyandığım da annem de babam da yatakta değildi. Acaba gitti mi bunlar diye düşünürken birden ahıra gözüm ilişti. Ahırda annemi ve babamı koyun ölülerini toplarken gördüm.

Nasıl ve ne şekilde olduysa, gece ahırımızdaki bütün koyunların boyunları kesilmişti ve kanları hala kurumamıştı. Kısa bir sürede olduğu belliydi, ama kim bunu neden yapsın?

Babama kalsa köydekiler bizim gitmemizi istedikleri için yapıyor, ama hocaya sorduğumda öyle bir şeyin olmadığını söylüyordu.

Babama yardım etmeye gittiğimde "bir an önce gitmeliyiz buradan" dedi.

Ama sanki babam köylülerden değil, baksa şeylerden kaçıyor gibiydi. Bütün bunların cevabını da tam o akşam anlayacaktım.

Babama istersen polise haber verelim dedim. Gerek yok, bir şey yapamazlar iş işten geçti dedi. Şehre inecek miyiz baba dedim,

Biz annenle ineceğiz, emlakçıya depozito vereceğiz. En geç 45 gün sonra yeni eve taşınmış olacağız dedi.

Peki baba dedim.

Loading...
0%