Yeni Üyelik
12.
Bölüm

Şeytanın Oyunu

@18_murat_18

Kalp ritminizi arttıracak, heyecan ile okuyacağınız; Türkiye'de yaşanmış gerçek olaylar ve hikâyeler ile huzurunuzdayım. Keyifli okumak dilerim. 18_Murat_18

*******

Bundan 2 yıl önceydi... Vizelerim harika geçmiş, geriye sadece finaller kalmıştı. Bizim okul final öncesi bir hafta tatil yapar, öğrencilerin finallere çalışmasını sağlardı. Derslerin gayet iyi olduğu için, bu bir haftalık süreyi, üniversite okuduğum şehirde değilde, ailemin yanında beklemeyi tercih etmiştim.

Yurtta kalıyorum. Yurda gidip eşyalarımı falan topladım. Ardından otobüse atlayıp bizimkilere sürpriz yapmak için yola koyuldum.

***

Annem, babam ve dedem bir arada yaşıyordu. Tek çocuktum, başka kardeşim yoktu. Aslında varmış ama küçük yaşta ölmüşler. Ben hatırlamıyorum.

Köyümüz büyük sayılacak bir köy değildi, küçüktü. Çevremizde 2-3 köy daha vardı, onun dışında kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdeydi. Herkes birbirini tanır ve şehir hayatına kapalı insanlar yaşıyordu.

İyidir köylülerimiz. Kimsenin kimseye bir zararı yoktur.

***

Yolculuk bitmişti sonunda. Otogara inmiştim. Bundan sonra, köy minibüsüyle kırk beş dakika daha gitmen gerekiyordu. İki saatte bir kalkan minibüsleri beklemeden, cepteki son parayı taksiye verip, yarım saat içinde köye vardır.

Köy, normalden daha sesiz geldi bana. Ama bu sessizlik bizim eve giderken bozuldu. Bahçe kapısının önünde bazı köylüler durmuş, birbirleriyle konuşuyordu. Beni görünce susup, bir şey demeden beklediler.

Evin kapısını çaldım, kapının açılmasıyla şok oldum. Köyün bütün insanları bizim eve toplanmıştı. Yerde beyaz örtüye sarılı, üstünde bıçak olan dedemin naaşı yatıyordu.

Babam ağlaya ağlaya yanıma geldi, sarıldık. ''Neden haber vermediniz baba'' dedim. Dedem son zamanları pek iyi değildi zaten.

''Arayacaktık oğlum, ama dersinden geri kalmanı istemedik'' dedi. Evet, mantıklıydı. Final haftasındaydık.

Dedemin başında biraz durup bekledim. Ardından dedemi yatağına taşıdık. Başında dualar okuduk ve sabahın olmasını bekledik. Bütün gece dedemin başucunda dualar etmiştim.

Sabah olduğunda köyün hocasıyla birlikte defin işlerini yapmak için köy mezarlığına doğru yola koyulduk. Köydeki tanıdıklarımızda, dedemin tabutu arkasından bizi takip ediyordu.

Mezarlığa vardık, tam defin işlemini gerçekleştirecektik ki, babam işlemi durdurdu. Hepimiz şaşkın şaşkın babama bakarken, babam elindeki kâğıdı hocaya gösterdi.

Dedem, vasiyet olarak abisini yanına gömülmek istediğini belirtmişti.

Dedemin abisi 22 yaşında vefat etmiş ve kendi evlerinin bahçesine gömülmüştü. O ev bizim komşu köyümüzdeydi. Harabe bir halde duruyor, bahçesinde dedemin abisinin mezarıyla yıllardır öylece bekliyordu.

Köyde yeterli sayıda araba olmadığı için, define gelen insanların çoğu evlerine geri dönmek zorunda kaldı.

Ben, babam, hoca, köyden 2-3 ağabeyi ve dedemin çok yakınları dışında herkes dönmüştü. Biz de yola koyulup komşu köye, dedemin çocukluğunun geçtiği eve doğru harekete geçtik.

Ev, 3 katlı müstakil bir evdi. Tapusu bizdeydi ancak alacak insan yoktu, o yüzden satılığa da çıkarmamıştık. Restore ettirecek paramız da yoktu.

Komşu köy Rum köyüydü, köyün çoğunluğu Ortodoks'tu ve köydeki Müslümanlara çok sıcak davranmazlardı.

Yıllar önce köyün papazı meydanda silahla vurulduktan sonra Müslümanlara karşı bir soğuk savaş başlatmışlar ve muhatap olmayı kesmişlerdi. Kendilerine göre haklılarda tabi...

Biz dedemin tabutu sırtımızda yürürken köyün meydanından geçtik, başlarıyla selam verip bakışlarını başka yöne çevirdiler.

Ve nihayetinde eve varmıştık. Son gördüğümden beri iyice harabeye dönmüştü ev.

Kapıdan içeri girer girmez çok kötü bir kokuyla karşılaştık. İçeride onlarca kedi, şarap şişeleri, ne olduğu belirsiz -Yunanca olduğunu tahmin ettiğim- yazıların bulunduğu kâğıtlar vardı.

Tahta sürgülü bir kapısı vardı evin, kapıyı güç bela açıp evin bahçesine girdik. Dedemin abisinin mezarı direk karşımızda bize dönüktü, gidip onun mezarını da temizledik, otlarını falan yolduk.

Daha sonra köydeki ağabeylerimiz ve ben, mezarı kazıp dedemi defin ettik.

O sırada babam ve hocaya gözüm takıldı. Evin en üst kattaki balkonuna çıkmış hararetli bir şeyler konuşuyorlardı.

Aradan 5-10 dakika geçmeden hoca kapıyı vurup çıktı. Biz aşağıda babama bakıyorduk. Babam bize seslenip; bir an önce gömün, derhal gidiyoruz buradan dedi.

Neden baba demeye kalmadan, babam da hararetli bir şekilde kapıyı kapattı, biz de hızlıca peşinden gittik. Açıkçası bu halleri bizi korkutmuştu.

Babamın peşinden giderken yolun yarısında cep telefonumu evin bahçesinde unuttuğum aklıma geldi.

Hava da yavaştan kararmıştı, geri dönüp eve varana kadar, güneş çoktan batacaktı bile. Ben de biraz korkmuştum zaten. Ertesi gün gidip alırım deyip ses çıkarmadım.

Ama babam ve hocanın bu tavrı beni meraklandırmış ve korkutmuştu.

 

Loading...
0%