Yeni Üyelik
21.
Bölüm

Şeytanın Oyunu Final

@18_murat_18

Pencereden baktığımda Fesna'yı bahçede görememiştim. Bir yerlere saklandığını düşünüyorum.

O sırada diğer pencereye büyük bir ışık vurdu. Gelen Şah Hocaydı, arabasının farları gözümü alıyordu.

Ben ise bir yandan onu bekliyor, bir yandan Fesna'dan saklanıyor, diğer yandan hocamın cansız bedenine bakıyordum.

Şah hoca elinde, babamın dedemden kaldığını söylediği, gümüş silah ile arabadan indi. Fesna halen ortalıkta yoktu.

Pencereden kafamı uzatıp, buradayım hocam çabuk gelin! diye bağırdım.

Şah hoca beni duymazdan gelmişti. Kapının önünde görmediğim bir şeyle konuşuyor, evin en üst katına bakıyordu.

Şah hocanın eve girmesiyle köpeğin havlaması durdu. Fesna hala ortalıkta gözükmüyordu.

Şah hoca bahçeye çıkıp, köy hocasının nabzını kontrol etti. Daha sonra dedemin mezarına gidip, kulağını mezara dayadı. Elindeki bıçakla avucuna bir kesik atıp dedemin mezarına kanını akıttı.

Şah hoca, Fesna'yı sadece konuşarak dedemin mezarının yanına gömmüş ve onu mezara göndermişti.

Aynı şekilde sadece konuşarak köpeği evden defetmişti.

Hocamın naaşını yerden kaldırıp, evin içinde tabut benzeri bir dolaba bıraktı ve merdivenleri çıkmaya başladı.

Dedemden kalma tesbih ve yüzük parmaklarında, gümüş silah ise elindeydi.

Şah hoca merdivenleri çıkarken, güler bir şekilde, hazır buradayken şu mücevherlerin kimin olduğunu da bir öğrenelim dedi.

Ayağa kalkıp Şah hocanın yanına gittim. Bence bunun zamanı var hocam, köyümüzün hocasını kaybettik, bu halde beklemesi doğru değil dedim.

Sana dediğimi yap dedi.

Birlikte evin en üst katına, mücevherlerin olduğu yöne doğru çıktık. Şah hoca Mücevherleri inceledikten sonra, en üst kattaki salonun ortasına dev bir bakır tepsi yerleştirdi.

Etrafına yine Arapça kelimeler ve çok sayıda mum koydu.

Bana dönüp "şimdi en tehlikeli kısmına geldik, hazır misin?" dedi. Hazır olduğumu ve bir an önce su işi halletmemiz gerektiğini söyledim.

Bıçağıyla elime bir çizik attı, kanımı bakır tepsiye akıttı. Ve yine mumlar büyük bir şiddetle yanmaya, kâğıtlar havada uçuşmaya başladı.

En üst katta gölgeler dönüp dolaşıyor, adeta ev başımıza yıkılıyordu.

Bütün bunlar olurken Şah hoca okuduğu Arapça şeyleri daha güçlü okumaya başlamıştı. O bağırdıkça evde daha çok rüzgâr oluyor, ateşler neredeyse yüzümüzü yakacak kadar yükseliyordu.

Ve en sonunda fiziksel olarak bedenimi kontrol edemiyordum. Adeta buz kesmiştim ve yaklaşık 2-3 dakika sonra olduğum yere yığıldım.

Şah ayağa kalktı...

Ben hareketsizce yerdeydim, konuşamıyor ve hareket edemiyordum, sadece Şah'ı izliyordum.

Mücevherin önüne gidip secdeye yattı, ellerini açıp "Ey Rab, babanın oğlunun canına kıydığı bu dünyada, bu ademoğulları bütün bu mücevherleri ve güzellikleri hak etmiyor" dedi.

Mücevherlere elini sürüyor, hepsini teker teker cebine atıyordu...

Şimdi anlamıştım nasıl bu kadar zengin olduğunu ve nasıl bu kadar lüks bir hayat sürdürdüğünü.

Şah yavaşça yanıma sokuldu. Bu cinnileri başına bela eden belki babandı, ama yanlış insana güvendin dedi.

Eliyle bahçeyi işaret etti, Fesna oradan bizi izliyordu.

Hocanı da ben öldürdüm, mücevherlerini de ben aldım. Fesna'ya da ben göz koydum, Çünkü Âdemin nesli bütün bunları hak etmiyor.

Şimdi seni de babanın yanına gönderiyorum çamur deyip silahı yavaşça kafama yaklaştırdı.

Ve gecenin sessizliği 2 el atılan silah sesiyle bozuldu.

Silah sesleri duyulmuş ve bütün köyün lambaları yanmıştı. Her şey, o üç saniye içinde olmuştu.

Gözlerimi açtığımda Şah'ın cansız bedeni üstümdeydi. Kafamı kapıya çevirdiğimde gördüğüm manzara, hayatımdaki en acı manzaraydı.

Annem elinde silahıyla Şah'ı kurşunlamış ve canımı kurtarmıştı.

"Bizi affet oğlum... Hayatını mahvettik senin, ama bizi affet" dedi ve ikinci kurşunla kendisini vurup olduğu yere düştü.

Hayatımda yaşadığım en acı gün, gördüğüm en acı manzara ve hissettiğim en büyük acıydı... Canımın acısından yerimden kalkamıyordum. Ama kalbimin acısı hepsinden daha beterdi.

Sabaha kadar annemin cansız bedenine bakarak bekledim. Üstümde de Şah'ın cesedi vardı.

Sabahın ilk ışıklarıyla polis eve giriş yaptı. Annemin, hocamın ve Şah'ın cansız bedenleri ambulansla hastaneye kaldırıldı. Geriye sadece annemin bana bıraktığı, babamın yazmış olduğu mektup kaldı...

Ve bütün her şeyin açıklaması bu mektuptaydı.

*****

O Mektup;

Affet bizi oğlum...

İnsanoğlu bir hırs uğruna neler yapıyor bu dünyada? Baban yıllarca seni okutabilmek için, sana iyi bir hayat sunabilmek için çalıştı çabaladı, ama gücü bir yere kadar yetti.

Yıllardır haksızlıklarla uğraştı, ama hiç bir karşılık alamadı. Amcanlar ve halanlar istedikleri hayatı yaşarken, senin baban ufacık maaşla seni okutmaya çalıştı, onca borç ile uğraştı lakin olmadı.

Affet...

Şimdi merak ediyorsun bütün bunlar nasıl oldu diye?

Maddi gücümüz bitmişti. Ben evi ve arabayı satmıştım. Koyunlarımı yok pahasına satıyordum.

O sırada bir gün yüzük bozdurmak için kuyumcuya gittim. Gümüş bir yüzüktü bu.

Evet oğlum... Bu yüzük, o sana emanet ettiğim yüzüktü.

O yüzüğü bozdurmaya giderken bir adamla karsılaştım oğlum. Bana bu yüzükle neler yapabileceğimi, nelere sahip olabileceğimi anlattı.

Yüzük bendeydi, o ise bu işin ilmini biliyordu. Ancak yüzüğün sahibi kimse tehlike onundu. O yüzden yüzüğü kendisi almak yerine, bizi ateşe itti... Cahilliğimize ver oğlum.

Ve daha sonra köyde, dağda, Rum köyünde onlarca define bulduk. Bunları bizim evde saklarken bir gece bütün hepsini dedenin evine kaçırıp sakladım.

Şehirdeki büyücü adam geldiğinde ise onu öldürmekle tehdit ettim, ancak o bizden güçlüydü.

Şeytanlarını, cinnilerini evimize yolladı. Annenle aramız açıldı, deden sağlığından oldu, evimizin huzuru kaçtı...

Sırf o yüzden evimize geldiğinde seni eve almadım. Sırf o yüzden üniversite okuduğun şehre dön dedim...

Şeytan bizi oyuna getirdi oğlum... Şehirdeki adamın büyüsüyle mücevherlere cinler musallat oldu. Sana o yüzden o eve gitme dedim. Sana o yüzden o eve uğrama dedim.

Şehirdeki büyücü adam Şah hocaydı...

Hocayla neden kavga ettiğimizi merak ediyordun bir de... Hocan bütün bunları yakıp kurtulmak istiyordu.

Cesurdu, ama cahildi. Bunu yapsa hem o, hem sen, hem biz ölecektik.

Anlayacağın senin baban, sen mutlu ol diye kötü bir adam olup, cehennemde yanacak bir adam...

Ama son kez söyle oğlum... Seni affettim baba de...

Seni çok seviyorum, hoşçakal...

Allah'ın yolundan şaşma.

-SON-

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

18_Murat_18

 

 

 

 

 

Loading...
0%