Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Rüzgar Bey Konağı 4

@18_murat_18

Şermin'e bakıp; "Neden lavaboya bakıyorsun?" diye sordum.

"Bilmiyorum, orada birileri var" dedi.

"Nasıl yani lavaboda mı?" diye sordum. Aynaya bakarken kendisinin kendisine seslendiğini söyledi.

"Aynadaki ben, gerçekteki bana seslendi. Ben ilk kez böyle bir şey yaşıyorum Rüzgâr" dedi.

Çok yorgun olduğunu, yorucu bir gün geçirdiğimizi söyledim.

O dönem böyle şeylere inanmıyordum ve eşim de çok normal davranışlar sergilemiyordu. O yüzden çok üstünde durmadım. Şermin bu gece salonda uyumamızı teklif etti.

Kırmadım, korkularının üstüne gitmesini yıllar önce söylemiştim ve bu konuda büyük kavgalar etmiştik. Kendisini rahat hissetmesi için göz yumdum.

Salona inerken konağın kapısının önünde 1-2 kişinin olduğunu gördüm. Şermin merdivenlerden inmişti alt kattan "Ne oldu?" diye seslendi.

"Köpeğe yem vermeliyim" gibisinden bir yalan söyleyip bahçeye doğru yöneldim.

Kapıyı boyayanların bunlar olduğunu düşünüyordum çünkü. Şermin salona yatağı kurarken ben kapı önüne çıktım, fakat kimse yoktu.

Garip olan kısım ise, az önce yanan sokak lambasının ben inince sönmüş olmasıydı. Sanki birileri bir şekilde etrafa göz atmamı istemiyor gibiydi.

Köpeğe baktım, huysuz gözükmüyordu. Çevrede yabancı birileri varmış gibi davranmamıştı. Kapıları iyice kitleyip üst kata çıktım.

Şermin ayaktaydı. "Yatak odası" dedi. "Birisi benim sesimle bana sesleniyor"

Alt kattan Dicle ve Akif ayaklanmıştı. "Neler oluyor Rüzgâr Bey?" diye seslenmişti Akif. Cevap vermedim. Şermin korkuyordu.

Bembeyaz olmuştu, korkudan tırnaklarını yiyordu. "Sakın ha, sakın ha çıkma oraya" dedi.

Dicle’ye seslenip Şermin'i yanına çağırmasını söyledim.

Akif ile birlikte yukarı çıkıp Şermin'i aşağıya indirdiler. Ben de en üst kata, yatak odasına çıkmak üzere merdivenlere yöneldim.

Odada bir gariplik yoktu, sağda solda her şey normaldi. Ancak nedense odadan sürekli takırtı sesleri geliyordu.

Bir evde bir şeyler gece vakti neden takırdayabilirdi ki? Bunca zaman duymaya alıştığım takırtılar o an bana şüphe noktaları olarak geliyordu.

Odada bir şey yoktu, odanın gördüğü lavaboya doğru ilerledim. Lambası kapalıydı, açtım ama yanmıyordu.

"Ampul patladı her halde" diye düşündüm.

Yatak odasının ışığı lavaboyu çok az aydınlatıyordu. Lavaboya girdiğimde duş perdesinin ıslak olduğunu gördüm.

Şermin duşa falan girmemişti, üstelik yerler de nemliydi. Tavanlarda da nemlilik vardı. Tavandan aşağıya damla damla su damlıyordu.

Akif'e seslendim, hızlıca lavabonun olduğu kata geldi. "Büyük ihtimalle yağmurdan dolayı kaçak oldu beyim, bu gece bir şey yapamayız yarın ilgileniriz isterseniz" dedi.

Kabul ettim, refleks olarak elim yine lavabonun lambasını açma tuşuna gitti, bu sefer lamba çalışmıştı.

Oyun gibi bir şey oynanıyordu sanki.

Odanın lambalarını kapattım ve iyice kitledim. Alt kata Şermin'in yanına inip ona ne gördüğünü ve ne duyduğunu sordum.

Gözleri dolu doluydu ve hıçkırığını içine çeke çeke konuşuyordu;

"Başta annem ve babam bana seslendiler. Duydum, ama kalkmadım. Sonra sırasıyla bütün sevdiklerimin sesleri canlandı zihnimde, senin de canlandı Rüzgâr.

Sonra bu sefer kendi sesimi duydum. Lavabodan geliyordu, sadece "gel" diyordu. Ben de gittim.

Aynadan bana baktı, benimle konuştu, ne dediğini anlamadım sadece isimleri net duyuyordum. El parmaklarından aşağıya siyah kanlar damlıyordu gözleri bembeyazdı.

Sadece bir şeyler söyledi" dedi ve bu sefer ağlaması şiddetlendi.

Dicle koluna kolonyalar sürüyordu Şermin'in. Akif ve Dicle endişeli gözüküyorlardı.

Şermin'in bu hali onları da korkutmuştu anlaşılan, Şermin bir süre sonra yorgun düşüp mutfaktaki uzun koltukta uyuyakaldı.

 

 

Loading...
0%