Yeni Üyelik
6.
Bölüm

Rüzgar Bey Konağı 6

@18_murat_18

Şermin bilekliği fark edince benimle diğer odaya geçti.

"Rüzgâr... Yıllardır sana bir evlat veremedim belki, ama bu çocuk bizim için geldi. Yağmurlu bir günde Yağmur diye bir kızımız olsun istemez misin?" dedi. Çok sevineceğimi söyledim.

Yağmur'un yanına gidip, "Bu gece burada kalmak ister misin?" diye sorduk. Evet dercesine başını salladı. O sırada Akif ve Dicle pazardan gelmişti.

Şermin, Yağmur'u kucağına alıp Akif ve Dicle'ye onu göstermeye, tanıtmaya gitmişti. Merdivenin orada onları beklerken, Akif de Dicle de öylece durdu. Eve doğru adım atamadılar, sadece öylece bakıyorlardı. Ben de bu olanları Şermin ve Yağmur'un arkasından seyrediyordum.

Şermin; "Neden gelmiyorsunuz? Şaşırdınız mı bu güzelliği görünce?" dedi. Akif bir şey dememişti.

Dicle geriye doğru 1-2 adım atıp, "Nereden geldi bu çocuk Şermin Hanım" dedi.

Akif gözlerini küçük çocuğa dikmiş sinirle bakıyordu, Dicle de olayın şokunu yaşıyordu. Ama buna neyin sebep olduğunu o an anlamamıştık. "O bizi buldu" dedi Şermin.

Dicle hızlıca Şermin'in üzerinde doğru geldi. Şermin de Yağmur da korkmuşlardı. Yağmurun kolundaki kınadan dövmeyi açtı.

"Şermin Hanım, buraya bakın. Bu çocuklar üstünde büyü olan çocuklardır. Bu çocuk hanenizde kalırsa yüzünüz gülmez" dedi.

Şermin Dicle'yi itmişti. "Sen ne saçmalıyorsun Dicle?" dedi.

Yağmur ağlamaya başlamıştı. Koca yaştaki bu kadının ve adamın ona tepki göstermesi onu etkilemişti haliyle. Şermin olanlara sinirlenmiş ve yukarıya çıkmıştı.

Akif, Dicle ve ben girişte kalmıştık. Dicle bu sefer benim yanıma geldi. "Rüzgâr Bey, yollayın onu evden" dedi.

Akif de devam edip, "Eğer o çocuk gitmezse bu evden çıkacak ilk cenazeden bizler mes'ul değiliz." dedi.

Akif'in cenaze çıkmasından kastettiği neydi anlamamıştım. Dicle laf arasına girip; "Siz Akif'in kusuruna bakmayın Rüzgâr Bey. O böyle olaylardan biraz korkar, kalbi tekler de vefat ederse diye söyledi herhalde " dedi.

Bir göz hareketiyle Akif'i bahçeye yolladı. "Biz sizinle 5 dakika konuşabilir miyiz?" dedi. Kabul ettim.

Mutfağa gitmiştik. Dicle başladı anlatmaya; "Bu çocuk... " dedi. "Bu çocuk büyük ihtimalle Arap bir ailenin çocuğu...

Kolunda Azem Kabilesinin sözü yazıyor. Bu kabile Peygamber Süleyman Şah Hazretleri tarafından lanetlenmiş, mühürlenmiş bir kabilenin izidir. Bu çocuk girdiği haneyi yakar, girdiği evi talan eder. O evden aklıselim bir insan dahi çıkmaz" dedi.

"Cahilleşme Dicle... Bunlar geçmişte inanılan hurafeler" dedim.

O, Şermin hanımı şimdiden büyülemeye başladı bile. O buraya tesadüf olarak gelmedi" dedi.

Söyledikleri tüylerimi diken diken ediyordu. Korkmuyordum, ama garip hissediyordum. "Bu çocuk öyle güçleri olan biri olsa, neden bizle uğraşsın?" diye sordum.

"Öğreneceğiz" dedi.

Gece sökünce Şermin sofrayı bu sefer büyük salona çıkartmıştı. Sabahki olaydan sonra artık Akif ve Dicle ile yemeğimizi paylaşmamaya başlamıştık.

Uzun bir masamız vardı. Masanın bir ucunda ben, karşı ucunda Şermin tam ortada ise Yağmur oturuyordu. Şermin ve Yağmur yemeği pek beğenmemiş gibiydiler, benim de pek iştahım yoktu zaten.

Loading...
0%