Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@18_murat_18

Kaan Bahadır anlatıyor:

O günden 3 hafta sonra o kâbusu bir kez daha gördüm ve bir daha hiç görmedim.

Akşam saat 11 sularıydı. Yatağıma girdim, cisim sağımda kalıyordu, parlıyordu hala, bir gece bile parlamadığını görmedim. Gözlerimi kapattım, aynı kâbusun içindeydim.

Bir oda, bir mezar, bir bebek ve yaşlı bir kadın. Şuana kadar 3 tane görmüştüm bu kâbustan ve üçü de birbirinin devamı gibiydi.

Kadın tekrardan anlamını bilmediğim bir dilde konuşuyordu. Yorgun düşmüştü, bir dizinin üstüne çökmüş, nefesinin son damlasına kadar cümlesini tamamlamaya çalışıyordu.

İlk kâbusumda sesiyle kulaklarımı patlatan yaşlı kadın şimdi kedi yavrusu gibiydi. Gücü bitiyordu resmen.

Elindeki cismi iyice havaya kaldırdı ve son kelimesi Ahid'di. Kadın sanki yok olmuş gibiydi.

Sadece mezar, bebek ve cisim duruyordu. Cisim bebeğin üstündeydi ve ilk halinden daha fazla parlıyordu. Elimle bir gözümü kapatıyordum bakabilmek için.

Bir kaç saniye sonra ağlama sesi duydum.

Bebek canlanmıştı, bu seferde cismin parlaklığı sönüyor bebeğin ki artıyordu.

Cismin parlaklığı her arttığında bebek daha da ağlıyordu, sesi daha da şiddetleniyordu ve en sonunda cisim de ortadan kayboldu.

Bebek yıldız gibiydi, karanlık odanın her yerini aydınlatmıştı ve sesi çok yüksekti.

Kulaklarımın patlayacağını düşündüm. Tüm gücümle ellerimi kulaklarımla tıkıyordum duymamak için ama sanki ses içimden geliyormuş gibi hiç kesilmiyordu.

Ardından uyandım, annem korkulu gözlerle bana bakıyordu "Ne diyordun sen öyle?" dedi.

"Efendim anne?" dedim.

"Ahide" deyip duruyordun dedi, "Bilmiyorum anne kâbus gördüm yine" dedim.

Bu sefer birazcık üsteledi fakat uyuyacağımı söyleyip sırtımı döndüğümde odadan çıkıp gitti.

Kaan Bahadır devam diyor:

Uyandıktan sonra lavaboya gittim yüzümü yıkamak için, aynaya baktığımda alnımın tam ortasında kül vardı. Daha yeni gibiydi, etrafı hala kırmızıydı ve alnım resmen yanıyordu, o sıcaklığı hissedebiliyordum.

Elimle silmeye çalıştım gitmedi, eğilerek lavaboda su tuttum, lavaboya simsiyah su aktı.

Tekrar aynaya baktım gitmiş mi diye. Aynada benim yerime yüzü dahil her yeri tüylü, kıpkırmızı gözleri ve uzun saçları olan biri vardı.

Gülümsüyordu, yüz hatları bana benziyordu ama çok korkunçtu.

Dişleri simsiyah, zift gibiydi ama yine de ona bakmaktan kendimi alamıyordum. Ayna ile neredeyse dip dibeydim, hissedebiliyordum onu. Nefes alışverişini duyuyordum.

Aynaya değiyordu artık yüzüm ve cam önce ortadan çatladı, sonraysa yüzüme doğru paramparça oldu.

Çok küçük, yüzlerce belki binlerce parçaya bölündü. Her yerim kan içindeydi.

Lafa girerek "Orada gördüğün şey, geçen gün tuvalette gördüğün şey miydi?" dedim.

Çekinerek "Evet" dedi.

"Saçma, bunlar sözde hocaların para kazanmak için uydurduğu yalanlar, etkisinde kalmışsındır" dedim.

Kaan elini masaya vurdu ve kaşlarını çatarak "Cinlere inanır mısın Doktor?" dedi.

Bembeyaz olmuştum, kalp ritmim hızlanmıştı. Gözlerime bakıyordu, fakat bunlar Kaan'ın gözleri değildi.

Bir şeyler hissediyordum, odada, yanımda hatta tam ensemin dibinde bir şey hissediyordum.

Fakat odada Kaan ve benden başka kimse yoktu. Tam burnumun dibinde nefes alışverişini hissediyordum.

Korkuyordum, kekeleyerek "Evet Kaan, inanıyorum" dedim.

Bu sefer daha sert bir şekilde vurdu elini. İnanın öyle güçlü vurdu ki masadan çatlama sesi geldi.

"Hayır Doktor, onları görmeden, onları hissetmeden, onlarla konuşmadan onlara inanamazsın. Sadece inandığını zannedersin" dedi.

"Kaan, iyi misin? Korkutuyorsun beni" dedim.

"Kaan yok Doktor, hiç olmadı da. Hep biz vardık, sadece biz. Kaan sadece bir beden, ruhu ise biziz" dedi.

Sandalyem ile geriye doğru geldim, korkmuştum gerçekten, korkmuştum. Ellerim titremeye başladı, "Seher" diye bağırdım tüm gücümle.

Kaan hayatımda gördüğüm en pis gülüşü yaparak "Bizden kaçamazsın. Seni Allah bile kurtaramazken, sen bir çamurdan mı yardım istiyorsun?" dedi kahkaha atarak ve "Elbet bir gün yalnız kalacağız Doktor, elbet bir gün" dedi ve odaya Seher girdi.

Seher odaya dalmıştı, ben masadan tamamen uzak, arkamda ki duvara yapışmıştım.

Gözlerim ile Kaan'a odaklanmıştım, gözlerimden korku akıyordu.

Seher beni öyle görünce yanıma koşarak, "Ramazan Bey, iyi misiniz? Ramazan Bey" diyordu tedirgin bir şekilde.

Kaan'ı gösterdim. Seher yüzünü Kaan'a çevirdi.

Bayılmıştı, Seher Kaan'ı kucaklayarak odadan çıkardı. Hala duvara yapışıktım. Az önce ki yaşadıklarımı yorumlamayı bırakın, düşünemiyordum bile, aklıma getirmemeye çalışıyordum, aklımdan tamamen silip atmaya çalışıyordum.

Böyle olayları çok duymuştum, çok okumuştum, hatta birinci ağızdan bile dinlemiştim fakat bunu yaşamanız, inanın canınızı verebilecek kadar inandığınız her şeyi şüpheye sokuyor.

Düşünemiyordum, odamın kapısını açtım, Seher yerinde yoktu.

Lavaboya gittim, yüzümü defalarca yıkadım. Su buz gibiydi fakat hissetmiyordum, çünkü zaten bütün vücudum donmuştu.

Kolum tekrardan kanıyordu, bezi tekrardan yıkayıp sardım koluma. Aynalar hala yapılmamıştı.

Duvara sırtımı verip yavaşça yere çöktüm. Kafamı ellerimin arasına alarak tüm gücümle bastırıyordum, az önce ki cümleler hala kafamın içindeydi, duymak istemiyordum, kendi kendime vuruyordum, zarar veriyordum. Deliriyor muydum yoksa?

Loading...
0%