Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Kamp 1

@18_murat_18

Antalya'da giden gelmez dağları vardır. Oraya giden bir daha geri dönmediği için bu ismi almıştır.

Kara Kadı köyü, o dağların yamacında bulunur. Ve rehbersiz gidemeyeceğiniz bir bölgedir.

Kara kadı köyü, bundan 50 yıl önce, bazı sebeplerden dolayı boşaltılmıştır, fakat insanların o köyü neden terk ettiği bilinmemektedir.

**************
2014 yılında Giden gelmez dağlarına bir gezi yapılacaktı ve ben Antalyalı olduğum halde, daha önce gitme fırsatı hiç bulamamıştım.

Aslında macera seven bir insanım. Paranormal olaylara ilgi duyan, nerede korkunç olay varsa hemen dâhil olmak isterim.

İsmini ve o bölgede yaşanan olayları duymuştum, ama bu tür konuları sevdiğim halde pek inanmazdım.

Lisedeyim o zamanlar, okulun bitmesine bir ay kadar süre vardı. Gezi, bir aksilik olmazsa okulun kapanmasından bir hafta sonra gerçekleşecekti.

Bizimkilere sordum. İlk başta biraz tereddüt ettiler, çünkü dediğim gibi çok kişinin kaybolduğu bir yerdi burası.

Zar zor ikna ettim ailemi, aslında gitmemi pek istemiyorlardı.

Gezinin yapılmasına bir ay kalmıştı ve bende isminin neden olarak tam öyle olduğunu araştırmaya başladım.

Bulduğum şeyler beni şaşırttı. Çok sayıda kaybolan ve geri dönemeyen insan vardı. Belediye ve jandarma ekipleri de, ne kadar arasalar da bulamıyormuş, hatta onlardan bile kaybolan olmuş o bölgede.

Anlayacağınız, gizemi bol, sırrı yüksek bir gezi olacaktı gittiğimiz yer.

''Bizde kaybolabiliriz, geri dönmeye biliriz'' diye korkan ergenler bile çıkmaya başlamıştı. Kaydını sildirenler vardı. Ama bizim başımızda rehber olacaktı sonuçta, ne olabilirdi ki?

******
Bir ay bir şekilde geçti. Karneleri aldık ve okullar kapandı. Yine durumlar kötüydü, güç bela geçebilmiştim bir üst sınıfa.

Kampın üç gün süreceği tahmin ediliyordu. Biz dört arkadaş (Ali, Musa, Alperen ve ben), bir çadırda uyuyacak, sabahlara kadar sohbet edecek, bu üç günü, dolu dolu geçirecektik.

Gideceğimiz yerin ürkütücü olmasından dolayı, koskoca okuldan 23 öğrenci, 2 öğretmen olmak üzere, 25 kişi katılacaktı. Bizim sınıftan sadece dört kişi vardı, onlarda, yukarıda saydığım kişilerdi. (Ali, Musa, Alperen ve ben)

Hazırlıklar yapıldı. Okulun önünden, sabahın ilk saatlerinde otobüs kalkacaktı, tek otobüs ile gidecektik. Gidenlerin çoğunu tanıyordum, ama pek muhabbetim yoktu.

Yaklaşık 1O-11 saat otobüs yolculuğunun ardından Manavgat'a vardık. Manavgat'ta bir saat kadar vakit geçirdikten sonra, dağa doğru yola çıktık.

Dağ yolu, çoğu bölümü asfalt, bazı yerleri topraktan ibaret olan bir yoldu. Bu yolculuğumuzda 2 saat kadar sürdü.

Daha korkmaya, yolculuk aşamasında başlamıştık, buda bizim tam istediğimiz şeydi.

Yakın bir köyde otobüsü bıraktık. Adını şuan hatırlayamıyorum, herhalde Ilvat'dı adı. Ama insanları çok sevecendi. Bize yemek ikram ettiler.

Bu köy, rakım olarak yüksek bir yerdeydi. İnsanların yaşadığı en yüksek köydü. Bu köyden daha yukarıda bir köy daha vardır; Karakadı Köyü.

Rehberimiz, Ilvat köylüydü. Bu bölgeyi avucunun içi gibi bildiğini söylüyordu. Nerede kamp yapacağımızı, nerelere kadar gitmemizin uygun olacağını, gitmememiz gereken yerleri vs. söyledi.

Rehberimiz; ''Her köyün bir toprak sınırı vardır. Kara kadı köyünün sınırı da şu karşıdaki sarıçam ağaçlarının oradan başlar'' diyerek, o sınırdan ileri geçmememiz konusunda bizi uyardı.

Bahsi geçen sarıçam ağaçları, nereden baksanız 4-5 km ilerideydi. O sınıra kadar seyrek olan çam ağaçları -ne hikmetse- o sınırdan sonra sıklaşıyordu. O sınırdan sonra, bir şeylerin olduğu belliydi.

Rehberimiz, ''bu geceyi bu köyde geçirelim, yarın yürüyerek daha yüksek yerlere çıkarız dedi. Hocalarımızın da onayı ile bu geceyi Ilvat köyünde geçirecektik.

Hava kararmadan çadırları kurmaya başladık. Bir çadırda dört kişinin kalmasına imkân yoktu. O yüzden Alper ile ben bir çadırda, Ali ile de Musa da başka bir çadırda kalacaktı.

Macera bizi bekliyordu. Ama aslında bekleyen sadece macera değildi...

Loading...
0%