Yeni Üyelik
4.
Bölüm

İhanet 4

@18_murat_18

Şaşkınlıkla teyzemi dinliyordum. Bana yakın bir zamanda veya geçmişte; kedi, köpek veya karga öldürüp, öldürmediğimi sordu.

Hayvanları severdim. Hayır teyze sadist değilim, cani değilim ben diyerek ağlamaya başladım.

Teyzem çaresiz gözlerle beni izliyordu. Bir süre sonra sakinleştim. Teyzem Kuran okudu, muazzam bir sesi vardı. Az çok da anlardı metafizik ilminden.

Bir kâğıda dua yazıp suyun içine attı. Dua bir süre sonra kâğıttan silindi ve o suyu içmemi söyledi. Suyu içtikçe rahatlar gibi oldum.

Gözüm yerdeki halının kenarına takıldı, halının kenarından saç gibi bir şeylerin uzandığını gördüm. Halıyı elimle yavaşça kaldırdım.

Halıyı kaldırmamla soluğum kesilecek gibi oldu. Yerde hayvan kıllarından bir simge, bir işaret vardı.

Teyzemle göz göze geldim. Bu işareti tanıyordum; Bu işaret, sabah yanından geçtiğim harabe evin duvarına çizilmiş olan işaretti.

Nedenini anlamadığım bir şekilde burnumun tekrar kanamaya başladı. Teyzem bir yandan ağlıyor, bir yandan dua okuyordu. Hiçbir şey, o gün fayda etmiyordu.

Teyzem bir anda dua okumayı kesti ve titremeye başladı. Yüzü cama doğru dönüktü, kendisini cama bakmaktan alamıyordu. Cama bakmaya korkuyordum, ama yine de kafamı çevirdim.

Camın önünde karga vardı, simsiyah büyük bir kargaydı. Sivri bir gagası vardı, kafası bedenine göre oldukça büyüktü.

Üstünde Roma rakamlarına benzer bir sayı gibi bir şeyler çiziliydi. Beyaz tüyleri, kömürden kara gözleri vardı. Gagasını birbirine vurup değişik, korkunç sesler çıkarıyordu.

Hemen dışarı çıktık; teyzemi komşusuna bırakacaktım, ısrarla gitmek istemedi. Teyzem beni hocaya götürüp kurtaracağını söylüyordu.

Bağlum yakınlarında bir hoca varmış, çok kişiye şifa olmuş, beni de o hocaya götüreceğini söyledi.

Teyzem, eve girip halının altını temizleyeyim dedi, benimde dışarıda beklememi istedi.

Teyzem eve girdi, bende bahçede kulübedeki köpeği merak ettim. Kulübeye baktığımda köpeğin kanlar içinde kaldığını gördüm. Neredeyse parçalanmış, paramparça olmuştu.

O arada teyzem koşarak yanıma geldi, halının altında hiçbir şey yok, hepsi kaybolmuş dedi. Ama köpeği de o halde görünce yıkıldı resmen...

Yukarı çıktım halının altı temizdi. Camdaki kargada gitmişti, hatta koltuğa burnumdan damlayan kanlar bile yoktu. Hemen aşağıya indik.

Teyzem, dindar bir insandı ve beni çok severdi. İki çocuğu ve eşiyle mutlu bir yuvası vardı. Bu olaylar yaşanırken çocuklar yaz kursunda, eniştem ise işteydi.

Sonra, bir taksiye atlayıp bağlum (Ankara) tarafına gittik, hocayla görüşmek için. Yolda sürekli at kişneme sesi geliyordu kulağıma.

Bir mahallede indik; mahallede hocayı sorduk, evini tarif ettiler. Hoca bir gecekonduda oturuyordu, bahçesinde güzel ağaçlar, çiçekler ve her tarafta ip parçaları vardı. Aslında güzel bir bahçeydi, huzur veriyordu insana.

Kapıyı tıklattık, hoca kapıyı açtı. Hocanın bana bakmasıyla, Estağfurullah diyerek geri çekilmesi bir oldu.

Başıma gelen olayları teker teker anlattım. Dinledikten sonra, Bu iş Harami cin kabilesinin işi oğlum dedi. Bu kabile insanlara musallat olmaz kolay kolay, kesin bir büyü var bu işin içinde dedi.

Bu cin kabilesi, hayvanların kılığına girebilir. İnsanlar büyü yapmak için bu cinleri çok kullanırlar. En büyük silahları insana vesvese vererek, ruhlarını daraltıp, intihar etmelerini sağlamaktır.

Bu cinler küçük menfaatlerin peşinde koşmaz. Büyüyü yapan, onlardan yardım isteyen insanlar; Onların emri altına girmeyi kabul etmiş olurlar...

Hocanın bu dedikleri beni çok korkutmuştu. Bana kim, ne için büyü yapardı ki. Kimseye bir zararım dokunmazdı, insanlar beni severdi.

Kollarını yukarı kaldır dedi. Kollarımı yukarı kaldırdığımda, koltuk altıma dikilmiş küçük bir muska buldu, bu muskayı hemen söküp kopardı. Muskayı kimin oraya diktiğini bilmiyordum.

Muskanın içini açmaya başladı. İçinden ayetler, dualar değil, cinleri çağıran yazılar çıktı.

Bunu koltuk altına kim diktiyse, senin iyiliğin için değil, seni cinlerin hedefi haline getirmek için dikmiş dedi.

Kim dikecekti ki, kimin aklına gelirdi böyle şeyler...

Loading...
0%