@18_murat_18
|
Birkaç dakika kendime gelmeye çalıştım. Nefes alırken boğazımda bir acı hissettim. Ama kısa süre sonra bu acı hafifledi. Kerim iyi misin oğlum dedi hoca. İyiyim der gibi kafamı salladı. Hadi kalk yüzünü yıka, geri buraya gel dedi Annemle birlikte lavaboya gidip yüzümü yıkadım. Gözlerime baktım kan çanağı gibiydi. Boynum kıp kırmızıydı. Korkmaya başlıyordum, alışkındım onların varlığına ancak bu sefer korkuyu yaşadım resmen iliklerime kadar. O gece sabah kadar uyumadık. Herkesin yüzündeki ifadeden korktuklarını görebiliyordum. Aslında o gece sadece bir başlangıçtı. Hocamın dediği gibi çetin bir sürece girmiştim. Ben ölmekten korkmuyordum aslında, sadece aileme bir şeyin olmasından endişeleniyordum. On iki yaşında biri böyle bir imtihan için ne kadar küçüktü oysaki. Yaşıtlarımın tek derdi ödev ve sınavken. Ben bu hayatın gizemi içinde bir oraya, bir buraya savruluyordum. Belki milyonda bir idi bu olay. Zaten herkes görseydi onları, imtihanın anlamı kalmazdı. Allah’ın benim üzerindeki tasarrufu da böyleydi demek ki. Hocam sabaha kadar kuran okudu yüksek sesle. Bir odada 6-7 kişi hocanın güzel sesiyle tecvidli kuranını dinledik. Sabah oldu bir kaç saat uyudum. Sonra annem uyandırdı. Oğlum hoca çağırıyor, başlayacakmışsınız dedi. Yavrusuna bir şey olacağını hisseden bir ananın gözlerini görmek istemezsiniz. O endişe her şeyden daha acı. Hocayla yine bir odaya geçtik. Sadece ikimiz vardık. Kerim odada yalnız mıyız dedi. Yalnızız hocam dedim. Şimdi annende gelecek ve büyüyü çözeceğiz, sonra da ifriti yakacağım dedi. Der demez annem içeri girdi, oturdu yanıma. Korkmayın, sadece içinizden Allah’a sığının, âlemlerin rabbi bize şah damarımızdan daha yakın. Hoca o eski kitaptan bir şeyler okumaya başladı. Kulaklarım çınlamaya başladı birden. Hocanın sesini duymuyordum, o derece güçlü bir çınlamaydı. Birden çınlama da kesildi. Hiç bir şey duymuyordum, sağır olmuştum ama hocanın dudakları kıpırdıyordu. Anneme baktım oda yere doğru bakıyordu. Ne oluyor dedim kendi kendime. Hocanın mimiklerinden, biri ile sert bir şekilde konuştuğunu fark ettim. Bir şeyleri soruyor, kâğıda notlar alıyordu. Annemi işaret etti. Annem sağa sola ve tavana bakıyordu. Ben hala bir şey duymuyordum. Hoca ara sıra bana bakıyordu. Sonra kitabı kapadı ve kulaklarım açıldı sanki. Elimi kulaklarıma götürdüm. Hocam, kulaklarım tıkanmıştı şimdi tekrar açıldı, dedi. Benimde tıkandı hocam, dedi annem. Biliyorum, birden çok cini davet ettim. Müslüman cinler. Enerjileri bazı fonksiyon kayıplarına neden oluyor. Geçici körlük, sağırlık, hafıza kaybı gibi… Büyü bu evde, yerlerini öğrendim. Bacım bana bir kazan su kaynatın dedi. Annemler hemen hocanın dediğini yapmaya koyuldular. Hep beraber bizim kullanmadığımız eski yıkık bir samanlık var, oraya kazanı kurdular ve suyun altını yaktılar. Ben dışarıda Esra ve kardeşleriyle oturuyordum. Çok garip çocuklardı. Tıpkı benim gibi. Onlarda bir şeyler yaşamış mıydı acaba. Hoca sürekli talimat veriyordu bizimkilere ve kendi karılarına babama ve amcama… Evin şu şu bölgesini arayın. Bulduklarınızı getirin, çabuk olun diyordu. Bir yandan da çuvalından o yeşil sıvıyı çıkardı ve kazana döktü. Kazanın dumanı daha bir beyaz oldu ve arttı. Babamlar yarım saat içinde, ellerinde bez bebek ve bir kaç parça içi dolu çaputlarla gelmişti. Tamam siz dışarı çıkın samanlıktan dedi hoca. Kapıyı bir eliyle kapatırken, bir eliyle de o büyüleri kazana attığını gördüm. Babamla amcam aralarında konuşuyordu: Hayret ya nasıl gelmiş onlar oraya, kim yapmış bunu, diye endişeyle konuşuyorlardı. Hoca yine anlayamadığımız dile bir şeyler okuyordu hararetli hararetli. Yine birileriyle konuşuyordu. Sonra bir kaç kelime söyledi ve bir çığlık duydum ben. Bir can çekişme idi bu. Öyle içten ve yürek burkan bir can çekişme idi ki, hocam ifriti yakıyordu. Vaadi gerçekleşmişti ve büyüyü bozmuştu. O çığlıkları duyunca içimdeki sıkıntı yok oluyordu. İçim huzurla doluyordu. Adeta haz alıyordum. Sanırım çığlıkları benden başkası da duymuyordu. Hocam samanlıktan çıktı. Bitkin görünüyordu. Allah’ın izniyle def ettik mel’unu gözümüz aydın dedi. Annem sevinçten bana sarıldı. Hoca babamı çağırdı tekrar bir şeyler konuşuyorlardı. Babam cebinden para çıkardı, ama hoca kabul etmedi. Ama hoca kabul etti. Israr etse de babam, hoca istemedi. İçim huzurluydu. Artık etrafta koşturan cinlerin çocuklarını da görmüyordum. Alışmıştım onlara, ama ifrit canımı acıtmıştı. Hoca geldi yanıma. Delikanlı artık bitti Allah’ın izniyle. Yaşıtlarına göre zor şeyler yaşadın, ama koca adam gibisin. Allah yolundan ayrılma, her zaman Allah’ı zikret ki, sen ne zaman dara düşsen yardımına gelsin. Hoca daha birçok şey söylemişti. O gün hayatımda bir yol ayrımı olmuştu. Beş vakit namaza başlayacaktım, doğru düzgün biri olacaktım. Hoca ve ailesi akşam yemeğinden sonra gittiler. Esra’yı da, en son o zaman gördüm.
|
0% |